Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO:2020/63
KARAR NO:2021/289
DAVA:ALACAK
DAVA TARİHİ:24/01/2020
KARAR TARİHİ:31/03/2021
Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVACININ TALEBİ:
Davacı … Ltd. Şti. vekili, dava dışı …’e ait … plakalı araca davalı … A.Ş.’nin sigortaladığı aracın çarptığını ve maddi hasara neden olduğunu, kendisinin hasar tazminatı alacağını bu şirketten alacağın devri hükümlerine göre devraldığını, araçta meydana gelen hasarın tespit edilerek tarafına ödenmesine karar verilmesini, hasarın tespiti için yapılan ekspertiz raporu masrafının da ödenmesini talep etmiştir.
DAVALININ TALEBİ:
Davalı … A.Ş. vekili, verdiği cevap dilekçesinde, dava dışı …’e ödeme yapıldığını, dava dışı …’in davalı şirkete verdiği vekâletnamenin azilname ile iptal edildiğini, bu nedenle de dava açma yetkisinin bulunmadığını, hasar bedelinden sigortalılarının kusuru ve poliçe limiti ile sorumlu olduklarını belirtmiştir.
DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ:
Dava, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu m. 91 ve devamı maddelerine göre mali sorumluluk sigortası nedeniyle tazminat davasıdır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Davacı taraf, alacağın devri sözleşmesini, ihtarnameyi, ekspertiz raporunu ve faturasını, kaza tespit tutanağını, sigorta poliçesini, tanık beyanlarını ve bilirkişi incelemesini delil olarak sunmuştur.
Davalı taraf, poliçe örneğini, ekspertiz raporunu, trafik kazası tespit tutanağını, tanık beyanlarını ve bilirkişi incelemesini delil olarak sunmuştur.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun “Dava Şartı Olarak Arabuluculuk” başlıklı 5/A maddesine göre; “Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” Mahkememizde açılmış olan dava bu yasa kapsamında arabuluculuk dava şartına bağlı olup arabuluculuk son tutanağının dosyaya sunulduğu anlaşılmakla davanın esasının incelenmesine geçilmiştir.
Davacı ile dava dışı … arasında yapılan temlik sözleşmesi 02.08.2019 tarihli, dava dışı …’in davacıya gönderdiği azilnamenin tarihi ise 05.09.2019 tarihlidir. Azilname vekâlet ilişkisini sona erdiren tek taraflı bir işlem olup davacı ile dava dışı … arasında yapılan temlik sözleşmesini hukuken bir etkisi bulunmamaktadır. Dolayısıyla davanın açıldığı tarihte alacağın devri sözleşmesi geçerliliğini devam ettirmekte olup davalı tarafın husumet itirazının reddine karar verilmiştir.
Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının A.3. “Sigortanın Kapsamı” başlıklı maddesine göre; “Sigortacı, poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında, üçüncü şahısların ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununa göre sigortalıya düşen hukuki sorumluluk çerçevesinde bu Genel Şartlarda içeriği belirlenmiş tazminatlara ilişkin talepleri, kaza tarihi itibariyle geçerli zorunlu sigorta limitleri dahilinde karşılamakla yükümlüdür.” Genel Şartların A.5/a maddesine göre de Maddi Zararlar Teminatı; “Hak sahibinin kaza tarihi itibariyle bu genel şartta tanımlanan ve zarar gören araçta meydana gelen değer kaybı dahil doğrudan malları üzerindeki azalmadır.” şeklinde tanımlanmıştır. Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarına göre davalı sigorta şirketi sigortaladığı araçta meydana gelen zararı tazmin etmekten sorumludur. Bu nedenle araç sahibinin dava açmakta hukuki yararı bulunmaktadır. Davacının dava açabilmesi içinse alacağın devri hükümlerine uygun bir alacağın devri sözleşmesinin yapılmış olması gerekmektedir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 184’e göre; “Alacağın devrinin geçerliliği, yazılı şekilde yapılmış olmasına bağlıdır.” Davacı dava konusu araçla ilgili değer kaybından kaynaklı alacağın devri sözleşmesini dosyaya sunmuştur.
Meydana gelen kazanın haksız fiil olması ve davalı sigorta şirketinin de kusur oranı ile sorumlu bulunması nedeniyle kusur oranlarının belirlenmesi için dosya kusur uzmanı bilirkişiye verilmiş ve rapor hazırlanması istenilmiştir. Hazırlanan 05.06.2021 tarihli bilirkişi raporunda davalı sigorta şirketinin sigortaladığı araç sürücüsünün meydana gelen kazada % 100 oranında kusurlu olduğu tespit edilmiştir.
Davalı sigorta şirketi meydana gelen kazada kusur ve sigorta poliçesindeki limit miktarı ile sorumlu olması nedeniyle dosya son olarak 6100 sayılı HMK m. 266’ya göre hasar uzmanı bilirkişiye gönderilmiştir. Hazırlanan 07.12.2020 tarihli bilirkişi raporunda meydana gelen kazada araçta meydana gelen hasar bedelinin 1.758,20 TL olduğu tespit edilmiştir. Bilirkişi raporu taraflara usulüne uygun şekilde tebliğ edilmiştir.
Hazırlanan 07.12.2020 tarihli bilirkişi raporunda meydana gelen kazada araçta meydana gelen hasar bedelinin 1.758,20 TL olduğu tespit edilmesi sebebiyle 7251 sayılı yasa ile değişik 6100 sayılı HMK m. 107/II’ye göre davacıya iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın talebini tam ve kesin olarak belirleyebilmesi için iki haftalık kesin süre verilmiş, aksi takdirde davanın talep sonucunda belirtilen miktar veya değer üzerinden görülüp karara bağlanacağı ihtarı yapılmıştır.
Davacı taraf 6100 sayılı HMK m. 107/II’ye göre bedel arttırım dilekçesi vermemiştir. Davalı sigorta şirketi gerek 6102 sayılı TTK hükümlerine göre gerekse 2918 sayılı KTK hükümlerine göre meydana gelen zararı karşılamakla hukuken sorumlu olduğu gibi sigorta poliçesi kapsamında ve yukarıda açıklandığı üzere Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının A.3. “Sigortanın Kapsamı” başlıklı maddesine göre de zararı karşılamakla yükümlüdür. Davacı taraf 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 184’e göre usulüne uygun şekilde sigorta tazminatı alacağını devir aldığını kanıtladığından bilirkişi raporu ile tespit edilen hasar bedeli alacağı miktarı olan 1.758,20 TL’nin 1.000,00 TL’sinin 6100 sayılı HMK m. 26 taleple bağlılık ilkesine göre ve ekspertiz ücreti olarak da 354,00 TL’nin davacı tarafa yasal faizi ile ödenmesine yönelik olarak aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-6100 sayılı HMK madde 26 talepte bağlılık ilkesi uyarınca 1.000,00-TL hasar bedelinin, 354,00-TL ekspertiz ücretinin davacının davalı sigorta şirketine başvuruda bulunduğu tarihten sonraki 8. İş günü olan 14/11/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 92,50-TL nispi karar harcından peşin alınan 54,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 38,10-TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 1.354,00-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
4-Davacı tarafından yapılan toplam 1.166,60-TL’nin ( 54,40-TL BVH, 7,80-TL VH, 54,40-TL Peşin Harç, 750,00-TL B.K., 300,00-TL Tebliğ ve Posta ) yargılama giderinin davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
5-Arabuluculuk görüşmelerinde arabulucu olarak atanan …’ya 1.320,00-TL ödeme yapılmasına karar verildiği, ödemenin suçüstü ödeneğinden ödendiği anlaşıldığından 1.320,00-TL arabuluculuk ücreti’nin 6325 sayılı hukuk uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu madde 18/A-11 ve 118/A-13’e göre davacıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
6-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayarak artan gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı miktar itibari ile kesin olarak karar verildi. 31/03/2021
Katip …
e-imzalıdır
Hakim …
e-imzalıdır