Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/596 E. 2021/239 K. 15.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/596
KARAR NO:2021/239

DAVA:İtirazın İptali
DAVA TARİHİ:30/10/2020
KARAR TARİHİ:15/03/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVACININ TALEBİ:
Davacı …Ş. vekili verdiği dava dilekçesinde, dava dışı …’in …’de bulunan evini evim paket sigorta poliçesiyle sigortaladıklarını, sigortalanan evde 02.09.2017 tarihinde yangın çıktığını, yangına evde bulunan buzdolabına ait kablonun aşırı ısınmanın neden olduğunun tespit edildiğini, hasara uğrayan ev için kendi sigortalılarına 64.066,45 TL zarar tazminatı ödemesi yaptıklarını, böylelikle 6102 sayılı TTK m. 1472’ye göre kendi sigortalılarına halef olduklarını, ödedikleri sigorta tazminatının yangına sebebiyet veren buzdolabının üreticisi olan davalı … A.Ş’den tahsili için …. İcra Dairesinin … sayılı dosyasından takip başlattıklarını, takibe itiraz edilmesi üzerine de itirazın iptali davası açtıklarını belirtmiştir.
DAVALILARIN TALEBİ:
Davalı … A.Ş. vekili verdiği cevap dilekçesinde, hazırlanan ekspertiz raporunun yeterli olmadığını, yangının kendi ürettikleri buzdolabından kaynaklandığının kanıtlanması gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ:
Dava, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu m. 1472’ye göre sigorta şirketinin halefiyet yoluyla zarar sorumlularına karşı tazminat davasıdır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
6100 sayılı HMK m. 1’e göre göreve ilişkin kurallar kamu düzenine ilişkin olması nedeniyle mahkememizin görevli olup olmadığı öncelikle incelenmiştir.
Dava, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu m. 1472’ye göre sigorta şirketinin halefiyet yoluyla zarar sorumlularına ve zarar sorumlusu sigorta şirketine karşı tazminat davasıdır. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi aşağıya alıntıladığımız kararında 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu m. 1472’ye göre halefiyet yoluyla açılacak tazminat davalarında görevli mahkemenin tespitini aşağıdaki ölçütlere göre belirlemiştir. “Davacı …, bu davayı sigortalısının halefi olarak açtığına göre, görevli mahkemenin tayininde sigortalı ile davalı arasındaki ilişkinin hukuki mahiyeti nazara alınır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 22.03.1944 tarihli 37 Esas ve 9 Karar sayılı kararında bu husus “sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak, sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur” şeklinde vurgulanmaktadır. Buna göre; sigortacının halefiyete dayalı olarak açtığı davada, davanın nitelendirmesi yapılırken, davacının sigortalısı ile zarara neden olduğu iddia edilen davalı arasındaki hukuki ilişkiye bakılması gerekir. Dava tarihi olan 16/12/2013 tarihi itibarı ile yürürlükte bulunan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 16/1. maddesinde kendi kuruluş kanunları gereğince özel hukuk hükümleri dairesinde idare edilmek ve ticari şekilde işletilmek üzere devlet, vilayet, belediye gibi kamu tüzel kişileri tarafından kurulan teşekkül ve müesseselerin dahi tacir sayılacakları hükme bağlanmıştır. …’nin kuruluşu hakkındaki 2560 sayılı kanunun ek 5. maddesinde bu kanunun diğer Büyükşehir Belediyelerinde de uygulanacağı açıklanmış olup böylece … de 2560 sayılı kanuna tabi bir kuruluş haline gelmiştir. Bu durum karşısında somut olaya bakıldığında; davacının sigortalısı ….Ltd.Şti.tüzel kişi tacir olduğu gibi, davalı … de TTK’nın 3, 11, 16/1. maddeleri ve 2560 sayılı Kanun hükümleri uyarınca faaliyetlerini özel hukuk hükümlerine göre sürdüren tacir tüzel kişidir. Davacının sigortalısı ile davalı arasındaki hukuki ilişki ise haksız fiilden doğmuştur. Bu durum karşısında, her iki taraf da tacir olduğundan, tacirler arasındaki haksız fiilden doğan davada özel görevli mahkeme olan Asliye Ticaret Mahkemeleri’nin görevli olduğu, davacının halefiyete dayalı olarak açtığı rücuen tazminat davasında da Asliye Ticaret Mahkemesi’nin görevli olduğu gözetilerek; 6100 sayılı HMK’nun 114/1-c. maddesine göre görevsizlik nedeniyle HMK’nun 115/2. maddesi gereğince dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken; yazılı olduğu biçimde işin esasının incelenerek hüküm tesisi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.” (Yargıtay 17. HD 2016 / 20369 Esas; 2019 / 8459 Karar; 24.09.2019 Tarih) Bu karara ve karar içerisinde yollama yapılan Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 22.03.1944 tarihli 37 Esas ve 9 Karar sayılı kararına göre Davacı … şirketinin kendi sigortalısı olan dava dışı … davalı … A.Ş’nin ürettiği buzdolabını satın almıştır. Olay sonrasında hazırlanan raporda yangının bu buzdolabının kablosunun aşırı ısınması nedeniyle çıktığı tespit edilmiştir. Dolayısıyla yangının çıkış sebebinden kaynaklı zarar için davalı şirkete karşı açılacak davada dava dışı … ile davalı … A.Ş. arasındaki hukuki ilişki ticari değil 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun m. 3/I-l ve 11’e göre tüketici ilişkisinden kaynaklı ayıplı mal üretenin hukuki sorumluluğu kapsamındadır.
Davacı … ile kendi sigortalısı olan dava dışı … arasındaki sigorta poliçesi de evim paket sigorta poliçesi olup yangının meydana geldiği yer ticari nitelikte bir yer olmayıp konut niteliğindedir.
Davacının sigortalısı dava dışı …’e 6102 sayılı TTK m. 1472’ye göre halef olan davacı ile de davalı arasında bu nedenle ticari bir uyuşmazlık bulunduğu ileri sürülemeyecektir. Bu durumda açılan davanın 6102 sayılı TTK m. 4’e göre ticari dava olmadığı ve ticaret mahkemesinin görev alanına girmediği, tüketici mahkemesinin görev alanına girdiği anlaşılmakla, mahkememizin görevsizliğine ve 6100 sayılı HMK m. 114/I-c ve 115 maddelerine göre davanın usulden reddine yönelik aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-6100 sayılı HMK m. 114/I-c ve 115’e göre mahkememiz görevli olmadığından davanın usulden reddine,
2-HMK 20 maddesi gereğince gerekçeli kararın taraflara tebliği ile kararın kesinleşmesinden itibaren 2 haftalık kesin süre içerisinde talep edilmesi halinde dava dosyanının görevli ve yetkili … NÖBETÇİ TÜKETİCİ MAHKEMESİ’NE GÖNDERİLMESİNE,
3-Belirtilen 2 haftalık süre içerisinde talepde bulunulmaması ve süresinden sonra talepte bulunulması halinde mahkememize davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesine,
4-HMK 331 md gereğince harç vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece karara bağlanmasına,
Dair, taraf vekillerinin yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.15/03/2021

Katip …

Hakim …