Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/593 E. 2022/785 K. 06.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/593
KARAR NO :2022/785

DAVA:Tazminat
DAVA TARİHİ:17/09/2014
KARAR TARİHİ:06/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Taraflardan birinin de müvekkilleri şirket olduğu…Tic. Ltd. Şti. İle 01.01.1999 geçerlilik tarihli “Satınalma İşbirliği Anlaşması” imzalandığını, bu anlaşmanın 5. Maddesinde “… sipariş ya da sair doğrudan şirketler için yapılan işlemlerde şirketlerin nam ve hesabına hakaret ettiğini, ancak malların tedarikçiler tarafından teslimi doğrudan şirketlere yapıldığını, aynı suretle mal iadesinin ve hasarlı mallara ilişkin işlemlerin doğrudan tedarikçi firma ile şirketler arasında halledilir denildiğini, işlemlerin doğurduğu her türlü hak ve borçlardan muaf tutulacak olduğunu, şirketlerin tedarikçiler karşısında doğrudan sözleşme tarafı olacağı… Ayrıca taraflarından birinin de müvekkilleri (davacı) şirket olduğu Fason Üretim Anlaşması’nı imzaladıklarını, İmzalanan Fason Üretim Anlaşması’nın konusu tüm hakları …’ye ait … markası altında talep edilen ürünlerin davalı şirket tarafından üretilerek sipariş veren şirketlere/müvekkilleri şirkete satış ve tesliminin şartalrının belirlenmesi olduğunu, Fason Üretim Anlaşması’nın 3.2 maddesinde”…Davalı şirket kendisine verilen bu işi, …’nin yazılı izni olmadan 3. Kişilere devredemez, kullandıramaz veya …’nin markalarını taşıyan ve Ürün Kimlik Belgesi ile üretilen ürünleri satamaz..” denilmesine rağmen davalı firmanın “…” markalı ürünlerin …. Turizm. İnş. Gıda Tic. Ltd. Şti’ye sattığını, Neticeten, huzurdaki davalılarının kabulü ile taraflar arasındaki Fason Üretim Anlaşması’nın 3.2 maddesine aykırılık nedeniyle 25.000,-Euro’dan az olmamak üzere sözleşmesi cezai şartın, fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydı ile şimdilik 2.000,- Euro tutarındaki kısmının 18.04.2006 Fason Üretim Anlaşmasının imzalandığı tarihten itibaren dönemsel avans faizi ile birlikte, fason üretim anlaşmasının 8.3 maddelerine aykırılık nedeniyle 25.000 Euro’dan az olmamak üzere sözleşmesi cezai şartın, fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydı ile şimdilik 2.000.-Euro tutarındaki kısmının 18.04.2006 Fason Üretim Anlaşması’nın imzalandığı tarihten itibaren dönemsel avans faizi ile birlikte, satın alma anlaşmasının 6.3 maddesinin açık ifadesine dayanarak 41.913,69 TL olan kar kaybının, fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydı ile şimdilik 3.000,-TL tutarındaki kısmının bu malların muhatabı iade tarihi olan 21.07.2008 tarihinden itibaren dönemsel avans faizi ile birlikte, davalı taraftan alınarak müvekkillerine ödenmelerine, tüm yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı yan davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı cevap dilekçesinde özetle; Davacı yanın cezai şart, kar kaybı ve diğer alacak taleplerini Fason Üretim Anlaşması madde 3.2 ve 8.3 ile Satın Alma Anlaşması madde 6.3′ dayandırdığını, davanın konusu oluşturduğu iddia edilen bu anlaşmalarının HUMK maddesi 180 uyarınca taraflarına tebliğinden itibaren davaya cevap verme haklarının saklı kalması kaydıyla davacı yanın cezai şart ve kar kaybı talep etmekte olduğu bu sözleşmelere taraf olmadığını, Davacı yanın dava dilekçesinde belirtilen anlaşmanın tarafı olmadığını, belirtilen anlaşma dava dışı ayrı bir tüzel kişilik olan …. Ltd. Şti. İle müvekkilleri arasında imzalanan bir anlaşma olduğunu, davacının taraf olmadığı bir anlaşma uyarınca cezai şart talep etmesinin mümkün olmadığını, bu nedenle davacı vekilinin taleplerinin reddine karar verilmesi gerektiğini, anlaşmada düzenlenen cezai şarta ilişkin olarak sözleşmeye aykırılık iddiasını ve müvekkilleri şirketin herhangi bir sorumluluğuna da kabul etmediklerini, Davacı yanın iddialarını kabul etmemekle, anlaşma madde 8.3’te belirtilen cezai şartın koşullarının yerine gelmediğini, davacı vekilinin aykırı üretildiğini iddia ettiği ürünlerin numunelerinin Belçika’da analiz edildiğini ve yaptırılan analiz sonucu ürünlerde kullanılan kaplamanın Dupont olmadığı sonucuna ulaşıldığının iddia edildiğini, Dava dışı…Tic. Ltd. Şti, ile müvekkilleri şirket arasında imzalanmış olan Satınalma Anlaşması Madde 6.3 uyarınca 3. Kişilerden gelebilecek taleplerden dolayı müvekkilleri şirkete rücu edileceğini belirtmekte olduğunu, ancak satın alma sözleşmesi Madde 6.3’te belirtilen bu hakkın ilk şartı madde açıkça belirtildiği üzere ilgili mevzuata herhangi bir aykırılığın olması hali olduğunu, davacının taleplerinin kabulünün mümkün olmadığını, böyle bir talebin ancak müvekkillerinin sözleşmesi tarafı olan dava dışı…Tic. Ltd. Şti. Tarafından ileri sürülebileceğini, bu nedenle davacı vekilinin haksız taleplerinin reddine karar verilmesini, Davacı yanın dava dilekçesinde Satın Alma Sözleşmesi madde 6.3’e aykırılık iddiasında bulunduğunu ve ürün iadesi nedeni ile 41.913,69 TL kar kaybı olduğunu iddia ettiğini, Satın alma sözleşmesi madde 6.3 uyarınca müvekkillerinden herhangi bir talepte bulunulmasının ön şartı “ilgili mevzuata herhangi bir aykırılığın olması” hali olduğunu, bu aykırılık yetkili makamlar tarafından kesin olarak tespit edilmediği sürece müvekkilleri şirketten kar kaybı talep edilmesinin mümkün olmadığını, bu nedenle davacı tarafından talep edilen kar kaybına ve buna bağlı faiz taleplerine itiraz ettiklerini, müvekkillerinin sözleşmesel tarafı olan dava dışı…Tic. Ltd. Şti. Tarafından ileri sürülebileceğini, bu nedenle de davacı tarafın haksız taleplerinin reddine karar verilmesini, öncelikle pasif husumet yönünden davanın reddine karar verilmesi ile her halde davanın esastan reddine karar verilmesi ile yargılama gideri, masraf ve vekalet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
… 4. Fikri ve Sınai Haklar Ceza Mahkemesinin …Esas sayılı dosyası dosyamız arasına alınmıştır.
… Kimya- Metalurji Fak. Öğr. Üyesi Doç. Dr….l’dan rapor alınmıştır.
Mahkememizce verilen ara kararı gereğince dosya bilirkişiye tevdii edilmiş olup SMMM … ve …. Hukuk Fak. Öğr. Grv. Doç. Dr. …tarafından düzenlenen 02.01.2013 tarihli bilirkişi raporunda özetle; İncelenen davacı şirkete ait 2006 – 2007 – 2008 yılları ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin usulüne uygun tasdik edilmiş olduğu, Davacı savları sayın yargı makamınca yerinde mütalaa edilecek olursa, Netice-i talep ile bağlılık ilkesi ayrıca yüce Mahkemece benimsenmek koşulu ile, davalı şirketin ürettiği memulleri sözleşmede belirtilen taraflar (işbirliği yapılan şirketler) dışında, üçüncü kişilere satış yasağını ihlal ettiği Sayın Mahkemece kabul edildiğinde 53.040,- TL, Davalının, alıcıya haber vermeksizin ürün spektinde değişiklik yaptığı kabul edildiği takdirde 3.182,40 TL, Davacının mal iadelerinden dolayı, davalıdan isteyebileceği kar kaybı olarak dava dosyasına sunmuş olduğu dökümlere göre 41.913,03 TL, Mahkemece dava dosyasında her üç hususta da giderim ve muadiline hükmedilmesi yönünde karar verirlirse, Davacı yanın davalı yandan cem’an (53.040,00 TL, + 3.182,40 TL + 41.913,03 TL=) 98.135,43 TL alacaklı olduğu, Davacı yan 3095 sayılı yasaya istinaden dava tarihi olan; 28.08.2009 tarihinden 22.12.2009 tarihine kadar % 19, 22.12.2009 tarihinden 30.12.2010 tarihine kadar % 16, 30.12.2010 tarihinden 29.12.2011 tarihine kadar % 15, 29.11.2011 tarihinden 19.12.2011 tarihine kadar % 17,75, 19.06.2012 tarihinden itibaren ise % 16.50 avans faiz talep edebileceği sonuç ve kanaatine varıldığının bildirildiği anlaşılmıştır.
SMMM … ve …. Hukuk Fak. Öğr. Grv. Doç. Dr. … tarafından düzenlenen 10.02.2015 tarihli bilirkişi heyeti ek raporunda ise özetle; Davalı tarafın fason üretim anlaşmasında belirttiği ilgili yükümlülükleri yerine getirmediği, kasten spektlere aykırı ürün ürettiği tespit edilerek, taraflar arasındaki Fason Üretim Anlaşmasının 3.2. Maddesine aykırılık nedeni ile cezai şart olarak 53.040,00TL, davalının alıcıya haber vermeksizin ürün sepetinde değişiklik yaptığı kabul edildiği takdirde 3.182,40TL, davacının mal iadelerinden dolayı davalıdan isteyebileceği kar kaybı olarak dosyaya sunulmuş dökümanlara göre 41.913,03TL, davacı yanın cem’an (53.040,00 TL, + 3.182,40 TL + 41.913,03 TL=) 98.135,43 TL alacaklı olduğu tespit edilerek, davacı yanın alacağına dava tarihi itibariyle 3095 sayılı kanuna göre değişen oranlarda avans faizi talep edebileceği onuç ve kanaatine varıldığının bildirildiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce tüm deliller toplanmış, gerekli inceleme ve araştırmalar yapılmış, Mahkememizce 26/04/2021 tarihli ara karar ile davacının ticari defterlerinin Mahkememize sunmasının istenilmesine, davacının ticari defterlerinin SMM aracılığı ile incelenmesine ve rapor düzenlenilmesine karar verilmiştir.
Kaldırma kararı sonrası aldırılan 08/07/2021 tarihli bilirkişi raporunda; Davacı yan vekili Sayın Mahkemenizin 26.04.2021 tarihli ara kararı gereğince; Dava konusu uyuşmazlıkta uzmanlık alanlarımız ile ilgili olarak analiz ve değerlendirme yapılabilmesi, davacı şirket ticari defter kayıtları ve dayanağı belgelerin ibrazına muhtaç bulunmakla birlikte, davacı vekilince bu doğrultuda somut bir adım atılmadığından ve aradan geçen süre de dikkate alınmakla, işbu Rapor ile birlikte dosyanın Sayın Mahkemeye sunulması zorunluluğu doğduğu belirtilmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, sözleşmeden kaynaklı aykırılık nedeni ile cezai şart ve kar mahrumiyeti istemine ilişkindir.
Mahkememizin … sayılı ilamı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup verilen karar İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi’nin 22/10/2020 tarih, 2017/4930 esas ve 2020/1779 karar sayılı ilamı ile; ”… davalı yanın aktif dava ehliyetini değerlendirmek, davalı yanın zamanaşımı itirazlarını değerlendirmek ve davacının iki ayrı cezai şart talebini değerlendirmek ve hüküm kurmak için deliller dosyada mevcut ise de ; davacının kar kaybı ile ilgili talebi hakkında talimat raporunun ekinde birtakım faturaların kayıtlı oluşu ve defterlere göre hesap yapılmış olması ,ancak mahkemece alınan raporda ise mali bilirkişinin ticari defter ve belgeleri ne şekilde incelediği, kar kaybı hesabını nasıl yaptığı, neyi temel aldığı belirlenemeyen, denetlenmesi için ekinde belge ,bilgi de ihtiva etmeyen raporlarına itibar edilerek hesap yapılması ve hüküm kurulması mümkün değildir. Bilirkişinin 41.913,03 TL lik mal iadesine rakamını nereden bulduğu yazılı olmadığı gibi ,dökümünü de yapmamıştır. Talimat raporundaki rakamla arasında bariz fark da vardır ki talimat raporu döküm ihtiva etmektedir. Yine delil olarak getirtilen ve Yargıtay 11. Hukuk Dairesi denetiminden geçerek kesinleşen İstanbul 4. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Dosyası’nın gerekçeli kararında tespit edilen marka itibarının zedelenmesi nedeni ile verilen tazminat hakkındaki tespitlerin eldeki dava açısından hangi maddi vakıaların delili olarak kabul edildiği yönünde inceleme yapılmadığı da görülmektedir. Haber verilmeksizin ürün spektinde değişiklik minör değil majör uygunsuzluk olarak nitelendirilmiştir. Majör uygunsuzluğun yaptırımı ise 1.500 Euro değil 4.000 Euro’dur.Hükümde minör uygunsuzluk miktarına göre hüküm kurulması da doğru değildir…” gerekçesi ile mahkememiz kararlarının kaldırılmasına karar verilmiştir. Mahkememizce dosya yeni esasa kaydedilerek yargılamaya devam edilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) hükümlerine göre: Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK 222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4).
Ticari davalarda yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK’nın 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri yasada belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir. Aksinin kabulü halinde davacının ticari defterleri tek başına delil niteliği taşımadığından dayanılan böyle bir delilin incelenmesine gerek de olmayacaktır. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olup olmadığı sonucuna göre değerlendirilebilecektir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır. Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK 220/3. maddesi gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’daki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacaktır.
Ayrıca bu durum HMK 222/5’te taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılacağı şeklinde ifade edilmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu(TTK)’nun 21/2. Maddesine göre; bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır.
Fatura düzenlenebilmesi için taraflar arasında bir akdi ilişkinin bulunması gereklidir. Bunun yanı sıra fatura tacirler arasında ifaya yönelik bir ispat aracı kabul edilmekte ve faturada yer alması olağan sayılan malın cinsi veya yapılan işin adedi, türü ve bedeli gibi fatura mündericatından sayılan hususlar yönünden düzenleyen lehine, adına fatura düzenlenen aleyhine karine teşkil etmektedir. Ancak bu karinenin aksi elbetteki her türlü delil ile ispatlanabilir.
Tüm bu açıklamalar ışığında somut uyuşmazlık değerlendirildiğinde; Davacı … … A.Ş. İle dava dışı…Tic. Ltd. Şti. Arasında 01/01/1999 tarihli “Satınalma İşbirliği Anlaşması” imzalandığını, yine davalı yanın taraf olduğu 18/04/2006 tarihli fason sözleşmesinin imzalandığı, 01/01/1999 tarihli sözleşme gereğince dava dışı şirketçe sipariş ya da sair doğrudan şirketler için yapılan işlemlerde şirketlerin nam ve hesabına hakaret ettiğini, ancak malların tedarikçiler tarafından teslimi doğrudan şirketlere yapıldığını, aynı suretle mal iadesinin ve hasarlı mallara ilişkin işlemlerin doğrudan tedarikçi firma ile şirketler arasında halledilir denilmek suretiyle davacı şirketin, dava dışı şirket haklarına ve uyuşmazlık konusu fason üretim sözleşmesine iş bu sözleşme hükümleri gereğince halef olduğu bu nedenle davalı şirket husumet itirazının reddine karar verilmiştir. Davanın sözleşmeden kaynaklı cezai şart ve kar mahrumiyeti talebine ilişkin olduğu, kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, her alacağın on yıllık zamanaşımına tabi olduğu, sözleşmeden doğan alacaklarda zamanaşımının alacağın muaccel olduğu anda işlemeye başlayacağı, icra takibi yapılmasının zamanaşımını kesen nedenlerden olduğu, zamanaşımının kesilmesi halinde ise yeni bir sürenin işlemeye başlayacağı, davacı yanca yanca davasının fason üretim anlaşması madde 3.2 ve 8.3 ile satın alma anlaşması madde 6.3′ dayandırıldığı bu nedenlerle ıslah tarihi itibariyle de zamanaşımı süresinin dolmadığı anlaşılmakla yargılamaya devam edilmiştir. Davacı yanın taleplerinin davalı şirketin ürettiği mamullerin 3. Kişilere satışına ilişkin cezai şart bedeli, alıcıya haber verilmeksizin ürün spektinde değişiklik yapılmasına ilişkin cezai şart ve davacının mal iadesinden dolayı talep ettiği kar kaybına ilişkin olduğu, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi’nin 22/10/2020 tarih, 2017/4930 esas ve 2020/1779 karar sayılı ilamı kapsamında davacı yanın ticari defter ve kayıtlarının irdelenmesine karar verilmiş ve bu hususta gerek davacı şirket eski yetkililerine gerekse müflis davacı iflas masasına ihtaratlı tebligatlar yapılmış ise de davacı taraf ticari defter ve kayıtları sunulmamıştır. Süresi içerisinde ihtara rağmen davacı taraf ticari defter ve kayıtları sunulmamış olup davacının mal iadesinden dolayı talep ettiği kar kaybına ilişkin dökuman içeren davalı yan ticari defter ve kayıtları içerir talimat bilirkişi raporuna itibar edilmiş ve 30.179,26 TL üzerinden kabule gidilmiştir. Davacının alıcıya haber verilmeksizin ürün spektinde değişiklik yapılmasına ilişkin cezai şart talebin yönünden gerek mahkememizce aldırılan ve hükme esas alınan bilirkişi raporuyla tespit edilmiş olup; yine sözleşmenin ilgili maddesi ve kaldırma kararı gereğince majör uygunsuzluk yaptırımı 4.000 Euro olarak kabul edilerek 8.404,40 TL yönünden hükme esas alınmıştır. Davacının davalı şirketin ürettiği mamullerin 3. Kişilere satışına ilişkin cezai şart bedeli talebi yönünden mahkememizce aldırılan ve hükme esas alınan bilirkişi raporu, dosyamız arasına alınan Fikri ve Sınai Haklar mahkemesi dosyası dikkate alınarak 53.040,00 TL yönünden kabulüne gidilmiştir. Tüm bu nedenlerle; davanın kısmen kabulü ile; 91.623,66-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyen 3095 sayılı kanuna göre değişen oranlarda avans faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar vermek gerekmiştir. Davacı tarafça ıslah dilekçesinde ihtarnameden itibaren faiz talep edilmiş ise de; dava dilekçesinde faiz tarihleri yer verildiği, talep tarihleri itibariyle davalı yanın temerrüde düşülmediği anlaşılmakla dava tarihinden itibaren faize hükmetmek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile;
91.623,66-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyen 3095 sayılı kanuna göre değişen oranlarda avans faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Fazlaya ilişkin istemin reddine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 6.258,81-TL nispi karar harcının, bozmadan önce alınan 6.703,63-TL harcın mahsubu ile artan 444,82-TL harcın hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Kabul edilen miktar üzerinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 14.659,79-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Reddedilen miktar üzerinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 9.200,00 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan dava açılarken yatırılan toplam 1.742,24‬-TL (15,60TL BVH , 2,50TL VSH,1.569,44-TL Islah Harcı, 154,70-TL peşin harç) harcın davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yargılama aşamasında yapılan toplam 2.445,80TL (357,76TL tebliğler ve posta, 2.100,00 TL bilirkişi ücreti) yargılama giderinin davadaki kabul ve red oranına göre hesaplanan 2.168,14 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Davalı tarafından yargılama aşamasında yapılan toplam 210,00TL (210,00TL tebliğler ve posta ücreti) yargılama giderinin davadaki kabul ve red oranına göre hesaplanan 23,84-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davalı üzerinde bırakılmasına,
9-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayarak artan gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 06/12/2022

Katip …

Hakim …