Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/555 E. 2022/744 K. 24.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/555 Esas
KARAR NO:2022/744

DAVA:Kıymetli Evrak İptali (Hisse Senedi İptali)
DAVA TARİHİ:14.10.2020
KARAR TARİHİ:24.11.2022

Mahkememizde görülmekte olan Kıymetli Evrak İptali (Hisse Senedi İptali) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili …’in, … … San. ve Dış Tic. A.Ş.’nin hissedarı ve Yönetim Kurulu Başkanı olduğunu, davalı …’in; … … San. ve Dış Tic. A.Ş.’nin ortağı olduğunu, toplam 810.300,00 TL değerinde hisse payının bulunduğunu, ancak hamiline yazılı hisse senetlerini bulamadığını bu nedenle TTK m. 661 uyarınca hisse senetlerinin iptalini ve yeniden düzenlenmesini talep ettiğini, …’in “sahibi olduğu hisselerin yapılan aramalara rağmen bulunamadığı” yönündeki iddiasinın asılsız olmakla birlikte ayrıca kötüniyetli olduğunu, …’in iş bu talebinin, TC. …. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından 2019/1279 E. Sayılı dosyası üzerinden yapılan eksik inceleme ve hatalı değerlendirmeler ile usul ve yasaya aykırı olarak kabul edildiği, 25.06.2020 tarihinde … … San. ve Diş Tic. A.Ş.ne ait 810,300,00 TI.’tik hamiline yazılı hisse senetlerinin iptaline ve yeniden düzenlenerek talep edene verilmesine karar verildiğini, anılan karara dair usüle aykırı sürette 17.07.2020 tarihinde kesinleşme şerhinin düzenlendiğini, Şirketin iş bu karardan 04.08.2020 tarihinde, Mahkemece yapılan tebligat neticesinde haberdar olduğunu, … ve … şirketi arasında yürümekte olanı henüz karara çıkmamış olan pay sahipliğinin tespiti davası, derdest olmasına rağmen TTK m.661 uyarınca pay senetlerinin iptatine ve yeniden basılmasına karar verilmesinin mümkün olmadığını,TTK’nun 661. Maddesi ve devamında hamiline yazılı hisse senetlerinin iptal ve usulünün ayrıntılı olarak düzenlendiğini, TTK’nun 663. Maddesinde; “Mahkeme, dilekçe sahibinin, senedin zilyedi bulunmuş ve onu zayi etmiş olduğuna dair yaptığı açıklamaları inandırıcı bulursa, belli olmayan hamili ilan yoluyla, senedi belirli bir süre içinde ibraz etmeye çağırır ve aksi takdirde senedin iptaline karar verileceğini ihtar eder. Sürenin en az altı ay olarak belirlenmesi gerekir; bu süre ilk ilan gününden itibaren işlemeye başlar.” düzenlemesinin havi olduğunu, görüldüğü gibi Mahkemece dilekçe sahibinin senedin zilyedi olduğunu ve zayii olduğu konusunda tam bir kanaate sahip olması halinde hamiline yazılı hisse senetlerinin iptali ile yeniden basılmasına karar verebileceğini, …’in, … İnş. Gıda Turizm Hizm. Oto. Taş. San.ve Dış Tic. A.Ş’de hissesi bulunduğu iddiası ile şirkette bulunan payının tespiti talepli olarak …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E. Sayılı dosyası üzerinden dava ikame ettiğini, görüldüğü üzere …’in şirkette payının bulunup bulunmadığı konusunun ihtilaflı olduğunu, …’in şirkette payının bulunup bulunmadığı tespit edilmeden TTK’nun 661. ve devamı maddeleri uyarınca hisse senetlerinin iptali ve yeniden basılmasının mümkün olmadığını, nitekim …. Asliye Ticaret Mahkemesi Başkanlığı tarafından pay sahipliğinin tespiti konusunu içeren …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E. Sayılı dosyasının işbu dosya içerisine celp edilerek incelendiğini, buna rağmen pay sahipliği konusunda herhangi bir ihtilaf yokmuş gibi hamiline yazılı hisse senetlerinin iptal edilmesinin açıkça TTK madde 663’e aykırı olduğunu, halbuki burada …. Asliye Ticaret Mahkemesinin pay sahipliği konusunda ihtilafın bulunmasını gerekçe göstererek, talebin teddine karar vermesi gerektiğinin açıkça görüldüğünü, nitekim gelinen noktada; 22.09.2020 tarihinde şirket merkezinde yapılan Genel Kurulda; hazirun cetvelinden de görüleceği üzere … tarafından 810.300,00 TL tutarlı hisse senetleri sunulup, genel kurul yapıldığını, pay defterinden de açıkça görüleceği üzere …’in dava dışı … İnş. Gıda Turizm Hizm. Oto. Taş. San. ve Dış Tic. A.Ş.’de herhangi bir ortaklığının bulunmadığını, dolayısıyla şirkette pay sahiplerinin kimler olduğuna yönelik ihtilafın 22.09.2020 tarihi itibari ile son bulduğunu, …’in açıkça iyiniyet kuralları halefinde hareket ederek, TTK m. 661 uyarınca; pay senetlerini bulamadığını ileri sürerek, …. Asliye Ticaret Mah.ndeki senetlerin iptali ve yeniden basılmasını talep etmesinin açıkça bir hakkın kötüye kullanılması yasayı dolanma saikinin sonucu olduğunu, …’in, kanun kurallarını dolaşarak menfaat elde etmeye çalıştığının açık olduğunu, …’in … şirketinde payının olup olmadığı, …. Asliye Ticaret Mah.nde devam eden yargılama neticesinde ortaya çıkacağını, nitekim 22.09.2020 tarihli genel kurula esas hazirun listesi orlaklık pay defterlerinin incelenmesi neticesinde pay sahipliği konusunda ihtilafın ortadan kalkacağını, müvekkili …’in; …’de kain 810.300,00 TL’lik payın sahibi olduğunu, … şirketinde Genel Kurul’da alınan karar neticesinde sermaye artırımı yapıldığı, hisse oranlarının değiştiğini, Pay sahipliği hakkı bulunmayan ve kötü niyetle hareket eden … adına pay senetleri basılmasına karar verilmesinin müvekkilinin ortağı bulunduğu şirketin istikbali açısından da önemli riskler teşkil edeceğini, iş bu konunun kamu düzeninden olup, sayın Mahkemenizce resen göz önüne alınması gerektiğini, …. Asliye Ticaret Mah.nin …. Sayılı dosyası uyarınca verdiği iptal kararının yalnızca hak sahibinin teşhisine olanak verecek nitelikte bir karar olduğunu ve maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmediğini, uygulama ve doktrinde, hem mahkemeden hisse senetlerinin iptalini ve yeniden düzenlenmesini talep edenin hem de hakları zarar gören diğer kişilerin menfaatleri bağdaştırılmak istenmekte ve “iptal kararının iplal edilmesi” için mahkemeye başvurma hakkı tanınmakta ve mahkeme tarafından bu durumda iptal kararının iptal edilebileceği kabul edildiğini, iş bu gerekçeyle …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …. Sayılı kararının TTK m.663’e açıkça aykırı olması müvekkilinin söz konusu iptal kararı hasebiyle menfaati ihlal edilmiş olduğundan, huzurdaki davayı açma zaruretlerinin hasıl olduğunu, …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …. Sayılı dosyası uyarınca verilen; “hamiline hisse senetlerinin iptaline ve yeniden düzenlenerek talep edene yerilmesine” dair kararın iptaline karar verilmesini, yargılama sonuçlanıncaya kadar …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …. Sayılı dosyası kararının icrasının durdurulması için ihtiyati tedbir kararı verilmesini, yargılama giderleri ve karşı avukatlık ücretlerinin davalıya yükletilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Öncelikle, işbu dava her ne kadar … tarafından ikame edilmiş ise de, …’in bu davanın tarafı olmadığını, müvekkili … tarafından, … Şirketindeki mevcut ortaklığının tespiti için …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E. Sayılı dosyası üzerinden açılmış olan davada da, davalı olarak … Şirketinin gösterilmiş olup, müvekkilinin talebi de şirket üzerindeki ortaklığının tespiti olduğunu, müvekkili tarafından açılan zayi davası da konusu itibari ile hasımsız olduğunu, işbu sebeple de davanın tüzel kişiliğe sahip … Şirketi tarafından açılması gerekmekte olup, sıfat yokluğu nedeniyle davanın usülden reddini talep ettiklerini, müvekkili …’in, davalı … Petrol İnşaat Gıda Turizm Hizmetleri Otomotiv Taşımacılık San. ve Dış Tic. A.Ş’nin kurucusu ve hissedarı olduğunu, bu durumun dilekçe ekinde yer alan 04.05.2018 tarihli 9571 sayılı ve 09.09.2015 Tarihli 8902 sayılı Ticaret Sicil Gazetesi kayıtları ile sabit olduğunu, taraflarınca karşılanarak gerekli işlemlerin gerçekleştirildiğini,müvekkilinin dava dışı şirketin 810.300 adet hissesine sahip olduğunun sabit olup, bu hisselerin …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E. sayılı dosyasında yapılan yargılama aşamasında müvekkiline teslim edildiğinin dosyaya sunulan teslim tutanaklarıyla anlaşılması karşısında müvekkilinin bulamadığı hisse senetlerinin zayi olduğunu anladığı ve zayi kararı aldığını, tamamlayıcı delil vasfında olan bu kararın, kesinlikle kanunu dolanmak gibi bir amaç gütmediğini, müvekkilinin sahibi olduğu hisse senetlerine ulaşmak için başka bir imkan bulunmadığından, hisse senetlerinin iptali yoluna başvurmuş olup, bu kararın iptali için davacının kendi muvazaasına dayalı açılan işbu davanın da reddi gerektiğini, tüm bu nedenlerle; müvekkili aleyhine açılmış bulunan işbu davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce verilen ara karar gereğince bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiş olup 21.03.2022 tarihli bilirkişi raporunda özetle; davacı tarafından ibraz edilen dava dışı şirketlere ait ticari defterler ve tüm dosya muhteviyatı – belgeler üzerinde yapılan incelemelerde; kıymetli evrakın iptal edilmesinden sonra senedi elinde bulunduran hamilin iptal davasını iptal ettirme hakkının mevcut olduğu, iptal kararının iptali davasında Yargıtay kararlarında kabul edildiği üzere davacının senedin meşru hamili olup olmadığının tespit edilmesi gerektiği, hamiline yazılı senetlerin rıza hilafına elden çıkması durumunda senedi elinde bulunduran kişinin meşru hamil olarak kabul edilmesi için senedi iyiniyetle iktisap etmiş olması gerektiği, …. ATM’nin … E. sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporu ve mahkeme kararında da ifade edildiği üzere, 04.06.2016 tarihine kadar …’in pay sahibi olduğunun anlaşıldığı, her ne kadar hamiline yazılı senede bağlanmış paylar pay defterinde izlenmese de, somut olayda bu payların da pay defterine kaydedildiğinin görüldüğü, bu bağlamda 16.09.2020 tarihine kadar …’in 810.300 TL değerinde sahibi olarak pay defterinde kayıtlı olduğu, …’in ise pay adedinin bu tarihe kadar sifir olarak göründüğü, 16.09.2020 tarihinde alınan yönetim kurulu kararı ile Mithat Bresin’in pay senedi ibraz ettiği olgusuna dayamılarak pay defterinde …’in paylarının sıfıra indirildiği, … adına 810.300 TL değerinde pay kaydedildiği, ancak bu kararda …’in paylarının ne şekilde elden çıktığı yahut bu payların …’e nasıl intikal ettiği hususunda bir açıklama bulunmadığı gibi Pay defterindeki kayıtta da uhisse devri” vb. bir açıklama yapılmadan “YK kararı gereğince” deniterek kayıtların tadil edildiği,« ilgili vakıalar ile alınan iptal kararı birlikte değerlendirildiğinde hamiline yazılı pay senetlerinin …’in elinden rıza hilafına çıktığını kabul etmek gerektiğini ve …’in söz konusu senetlerin meşru hamili olarak kabul edilebilmesi için iyiniyetle bu senetleri iktisap etmiş olmasının aranacağını, …’in senetleri iyiniyetle iktisap etmediğini ispat etme yükünün yerleşik uygulama ve doktrin çerçevesinde bunu iddia eden tarafa ait olacağı, nihayet taraflar arasındaki aile bağları, payları ihtilaf konusu olan şirkette tarafların yöneticilik yapmış ve yapıyor olmaları, söz konusu iptal kararından ve pay sahipliğinin tespitine yönelik ihtilaftan tarafların haberdar olmaları vb. hususların iyiniyetin tespitinde gözetilebileceği ve fakat bu takdir yetkisinin delillerin değerlendirilmesi neticesinde münhasıran Sayın Mahkemeye ait olduğu ” görüşü bildirilmiştir.
İncelenen tüm dosya kapsamına göre davacı, davalı tarafından ….Asliye Ticaret Mahkemesi ‘nin … sayılı dosyasında alınan iptal kararı sonrasında iptale konu senetlerin zayi olmayıp kendi elinde bulunduğu iddiası ile iptal kararının iptali talebiyle eldeki davayı açmıştır.
….Asliye Ticaret Mahkemesi ‘nin … sayılı dosyasının incelenmesinde; … tarafından 05.12.2019 tarihinde yapılan talebe istinaden … İnş.Gıda Turizm Hizm.Otomotiv Taş.San ve Dış Tic.A.Ş. ‘ye ait 810.300,00-TL bedelli hamile yazılı hisse senetlerinin TTK 661 ve 666 mad. gereğince zayi nedeniyle iptaline, iptaline karar verilen senetlerin TTK 666/3 mad. gereğince … İnş.Gıda Turizm Hizm.Otomotiv Taş.San ve Dış Tic.A.Ş. tarafından yeniden düzenlenerek talep edene teslimine dair 25.06.2020 tarihinde verilen kararın 16.07.2020 tarihinde kesinleştiği görülmüştür. Davacı tarafça iptal davasında sürenin önce 3 ay olarak verilmesi sonradan düzeltilerek 6 aya çıkarılması hususu itiraz konusu yapılmış ise de, somut olaydaki uyuşmazlığın iptal kararının iptali istemine ilişkin olmasına ve meşru hak sahiplerinin tespit edilmesi gereken bir dava olmasına göre zayi nedeniyle iptal davasında belirtilen usuli eksikliklerin ileri sürülmesi; esasen bu hususlar sonradan da düzeltilmiş olmakla yerinde görülmemiştir.
Yine davacı tarafça ….ATM’nin … esas sayılı dosyasında davalının açtığı ortaklık sıfatının tespiti talepli dava bulunduğu, davalının şirketteki payının bulunup bulunmadığı, ihtilaflı iken iptale karar verilemeyeceği belirtilmiş ise de; pay sahipliği sıfatının tespitine yönelik uyuşmazlığın varlığı, senedin zayi nedeniyle iptal kararı alınmasını etkileyemeyecek olup nitekim dava açıldıktan sonra tespit talebiyle açılan davada redde karar verilmiş ise de; söz konusu davada alınan bilirkişi raporunda …’in 04.06.2016 tarihine kadar hamiline yazılı senetler çerçevesinde pay sahibi olduğunun tespit edildiği ancak bu tarihten sonra hamile yazılı senetlerin devri için zilyetliğin devri dışında bir işlem gerekmediğinden pay devri yapılıp yapılmadığının tespit edilemeyeceği, dolayısıyla …’in halen pay sahibi olup olmadığının belirlenemeyeceği sonucuna ulaşıldığından davanın reddine karar verildiği görülmüştür.
Hamile yazılı hisse senetleri de hamile yazılı kıymetli evraka dair hükümler çerçevesinde iptal edilebilir ve dolayısıyla iptal kararından sonra ortaya çıkan hamil iptal kararının iptalini talep edebilir. Bu nedenle davalının aktif husumet ehliyetine ilişkin itirazı da yerinde görülmemiştir.
Somut olayda, davacı taraf senedin hamili olduğunu iddia etmekte olup iptal kararının iptali isteminde bulunduğuna göre senedin meşru hamilinin tespiti gerekmektedir. Hamile yazılı kıymetli evrak sahibinin rızası dışında elinden çıkmış olursa TTK 659/3 mad.ile MK 990 mad.hükümlerinin değerlendirilmesi neticesinde üçüncü kişinin meşru hamil sıfatına haiz olabilmesi için senedi iyi niyetle devir alması gerekir. MK mad.3 gereğince her hukuki işlemde asıl olan iyi niyetin kabulü olup bunun aksini iddia eden kişi tarafından ispat edilmesi gerekir. İyiniyet – kötü niyet olgusu maddi bir vakıa olduğundan her türlü delille ispatı kural olarak mümkündür. Mahkememizce şirket kayıtları üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesinde, şirketin pay defterinde 21.01.2009 tarihinde … tarafından 397.000 adet hissenin …’e 2444 adetlik hissenin …’e satışı sonrasında davacı … ‘in hissesinin kalmadığı, yine ….ATM’nin … esas sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporu ile kararında da işaret edildiği üzere 04.06.2016 tarihi itibariyle …’in şirkette 810.300,00-TL itibari değeri haiz 810.300 adet hamiline yazılı hisseye sahip olduğu, 16.09.2020 tarihli yönetim kurulu kararında …’in uhdesinde bulundurduğu 810.300,00-TL tutarındaki hisse senetlerini ibraz ederek pay defterine işlenmesini talep etmesi nedeniyle 16.09.2020 günlü yönetim kurulu kararı ile hisse senetlerinin pay defterine kaydedildiği anlaşılmıştır.
Taraflar arasında ihtilafa konu edilen paylar hamile yazılı pay senetlerine bağlandığından, bu senetlerin pay defterine işlenmesi ve pay defteri üzerinde takip edilmesi mümkün değildir. Dolayısıyla pay defteri hamiline yazılı pay senetleri bakımından bir ispat vesikası teşkil etmeyecektir. Kaldı ki yönetim kurulu kararı ile bir pay sahibinin artık pay sahibi olmadığı ve bu payın başka bir pay sahibine ait olduğunun tespit edilmesi de olanaklı değildir. …’in paylarının sıfıra indirilmesi yönetim kurulu kararına dayanılarak gerçekleştirilmiş ise de; şirket pay defterinde yer alan kayıt ya da pay sahipliğinin tespitine dair alınan yönetim kurulu kararı hamile yazılı senede bağlanmış payların mülkiyeti üzerine bir etkiye sahip değildir. Davada tarafların söz konusu hisselerin ilgili yönetim kurulu kararı öncesinde … ‘den …’e devir edildiğine dair bir iddia ya da savunmaları bulunmamaktadır. Bu durumda senetlerin iptaline ilişkin kararda da tespit edildiği üzere …’in söz konusu senetlerin zilyedi olduğu fakat senetlerin rızası dışında elinden çıktığını kabul etmek gerekmektedir. İptal kararından sonra ortaya çıkan duruma göre ispat yükü, senetlerin rızası dışında elinden çıktığı kabul edilen … üzerindedir. … ‘in senetlerin iktisabında iyi niyetli olup olmadığının belirlenmesi gerekmektedir. Ancak Yargıtay kararlarında da vurgulandığı üzere hamilin iyi niyeti kötü niyeti saptanırken bilmekten ziyade hukuki eksikliği bilmesi gerektiği bahsinde kendisinin kişisel durumunun da dikkate alındığı görülmektedir. Örneğin aile bağları, şirket yöneticiliği, şirket ortaklığı gibi konular kötü niyetin göstergesi olarak kabul edilebilmektedir. Bu kapsamda aile bağları gereğince senedin rıza dışında elden çıktığını yahut senedin bedelsiz olduğunu bilmesi gereken kişiler senedi devir alırken kötü niyetli yahut bilerek borçlu zararına hareket eden kişi konumunda addedilebilmektedir.
Somut olay yönünden davacının … İnş.Gıda Turizm Hizm.Otomotiv Taş.San ve Dış Tic.A.Ş. şirketinin hissedarı ve yönetim kurulu başkanı olduğu, davalının öncesinde şirketin ortağı olduğu, davacı vekilinin son celse beyanında da belirttiği üzere şirketin bir aile şirketi olup, davacının davalı ile aralarında baba-oğul ilişkisi bulunduğu bu kapsamda gerek aile bağları gerekse şirketin aile şirketi olup ortak sayısının azlığı dikkate alındığında davacının, senetlerin davalının rızası dışında elden çıktığını bilmesi gereken kişilerden olduğu kanaatine varıldığından davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın REDDİNE;
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 80,70 TL maktu karar harcının, peşin alınan 54,40 TL harçtan mahsubu ile eksik 26,30 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına;

Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 9.200 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
Dair, 6100 sayılı HMK’nun 342 ve 345.maddeleri gereğince karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenmek suretiyle tebliğden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile ilgili İstinaf Dairesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar tarafların yüzüne karşı açıkça okunup, usulen anlatıldı. 24/11/2022

Başkan …
¸
Üye …
¸
Üye …
¸
Katip …
¸