Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/553 E. 2021/579 K. 28.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/553
KARAR NO:2021/579

DAVA:İtirazın İptali
DAVA TARİHİ:13/10/2020
KARAR TARİHİ:28/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVACININ TALEBİ:
Davacı …A.Ş. vekili verdiği dava dilekçesinde, müvekkili şirketin uçak içi catering hizmetlerinde uçak yükleme lisansının bulunduğunu, davalı… Ticaret A.Ş.’nin ise yükleme lisansının bulunmadığını, bu nedenle davalı ile aralarında yapılan anlaşma ile davalının müşterisi olan üçüncü kişi uçaklara davalı şirkete ait ürünlerin yükleme işlemlerini müvekkil şirketin yaptığını, taraflar arasında uzun süre ticari ilişki devam ettiğini, verdikleri hizmet karşılığında davalıya 18.910,24 € bedelli faturalar düzenlediklerini, faturaların bedelinin ödenmemesi üzerine davalıya …. Noterliğinin 21.04.2020 tarih ve … sayılı ihtarnamesini gönderdiklerini, davalı şirketin salgın sebebiyle faaliyetlerini durdurduklarını belirtmesi üzerine …. Noterliğinin 12.08.2020 tarih ve … sayılı ihtarnamesini gönderdiklerini, 30.09.2020 tarihinde de davalı tarafla hesap mutabakatı yapıldığını, fatura bedelinin ödenmemesi üzerine de …. İcra Dairesinin …sayılı dosyasından icra takibi başlattıklarını, takibe davalının itiraz etmesi üzerine de icra inkâr tazminatı talepli itirazın iptali davası açtıklarını belirtmiştir.
DAVALININ TALEBİ:
Davalı… Ticaret A.Ş. vekili verdiği cevap dilekçesinde, davacının kendilerine uçaklara yükleme hizmeti verdiğini, salgın nedeni ile ödemeleri durdurduklarını, davacıya bütün ödemeleri yaptıklarını ve borçlarının kalmadığını, salgın durumunun mücbir neden sayılması gerektiğini belirterek davanın reddine ve kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ:
Dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 502 ve davamı maddelerine göre vekâlet ve iş görme sözleşmesinden kaynaklı alacak için başlatılmış icra takibine itiraz nedeniyle 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu m. 67’ye göre itirazın iptali davasıdır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Davacı taraf, …. İcra Dairesinin …sayılı dosyasını, …. Noterliğinin 21.04.2020 tarih ve … sayılı ihtarnamesini, …. Noterliğinin 12.08.2020 tarih ve … sayılı ihtarnamesini, ticari defter ve faturaları, tanık beyanlarını ve bilirkişi incelemesini delil olarak sunmuştur.
Davalı taraf, …. İcra Dairesinin …sayılı dosyasını, ticari defteri ve bilirkişi incelemesini delil olarak sunmuştur.
Dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 502 ve davamı maddelerine göre vekâlet ve iş görme sözleşmesinden kaynaklı alacak için başlatılmış icra takibine itiraz nedeniyle 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu m. 67’ye göre itirazın iptali davasıdır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun “Dava Şartı Olarak Arabuluculuk” başlıklı 5/A maddesine göre; “Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” Mahkememizde açılmış olan dava bu yasa kapsamında arabuluculuk dava şartına bağlı olup arabuluculuk son tutanağının dosyaya sunulduğu anlaşılmakla davanın esasının incelenmesine geçilmiştir.
6098 sayılı TBK m. 502’ye göre; “Vekâlet sözleşmesi, vekilin vekâlet verenin bir işini görmeyi veya işlemini yapmayı üstlendiği sözleşmedir. Vekâlete ilişkin hükümler, niteliklerine uygun düştükleri ölçüde, bu Kanunda düzenlenmemiş olan işgörme sözleşmelerine de uygulanır. Sözleşme veya teamül varsa vekil, ücrete hak kazanır.” Davacı taraf sahip olduğu uçak yükleme lisansı ile davalı şirketin müşterisi olan üçüncü kişi uçaklara davalı şirkete ait ürünlerin yükleme işlemlerini yaptığını ve bu hizmetin karşılığı olan hizmet bedelinin tarafına ödenmesini talep etmektedir. Fatura içerikleri ve davacının verdiği hizmet türü birlikte değerlendirildiğinde taraflar arasındaki hukuki ilişki iş görme sözleşmesi niteliğindedir.
TBK m. 506’ya göre; “Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir. Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür. Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır.” Davalı tarafın cevap dilekçesinden de anlaşıldığı üzere davacı taraf belirlenen uçak yükleme hizmetini zamanında ve eksiksiz olarak vermiştir. Bu konuda taraflar arasında bir anlaşmazlık bulunmamaktadır.
Davalı tarafın iki itirazı bulunmaktadır. Bunlardan birincisi verilen hizmetin bedelinin ödendiği, ikincisi de salgın nedeniyle ödemeleri durdurdukları ve bu durumun TBK m. 136’ya göre ifa imkânsızlığı sayılması itirazıdır.
Davalı taraf, dava konusu hizmete ilişkin olarak ödeme yaptığını belirtmiş ve ticari defterlerini delil olarak göstermiştir. Davalının bu itirazı bileşik ikrar niteliğindedir. Davalı taraf borcun varlığını kabul etmekte ancak ödeme yapılarak borcun kapatıldığını ileri sürmektedir. Bu durumda 6100 sayılı HMK m. 190 ve 191’e göre davalı ödeme itirazını ispat yükü altındadır.
Davacının alacaklı olup olmadığının tespiti için her iki taraf ticari defterleri üzerinde mali müşavir bilirkişi aracılığı ile 6100 sayılı HMK m. 266’ya göre bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiştir. Taraflardan usulüne uygun şekilde ticari defterlerini mahkememize sunmaları istenildiği halde davacı taraf defterlerini sunmuş ancak davalı taraf defterlerini mahkememize sunmamıştır.
Hazırlanan 21.04.2021 tarihli bilirkişi raporunda davacı taraf defterlerine göre faturaların davacının defterlerinde kayıtlı olduğu, davacının takip tarihi olan 25.08.2020 tarihine göre 145.763,91 TL alacaklı olduğu, bu miktarın karşılığının da 18.910,24 € olduğu tespit edilmiştir.
6100 sayılı HMK m. 222/III’e göre; “İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” Bu maddeye uygun olarak davacı defterlerindeki kayıtların aksi davalı tarafından senet ya da kesin delillerle kanıtlanamadığından davacı defterleri davacı lehine delil hükmündedir. Davacı tarafın defterlerine göre davalının 18.910,24 € borçlu olduğu anlaşılmaktadır.
Davalının ikinci itirazı TBK m. 136’ya göre ülkemizdeki salının ifa imkânsızlığı durumu sayılması itirazıdır.
TBK m. 136’ya göre; “Borcun ifası borçlunun sorumlu tutulamayacağı sebeplerle imkânsızlaşırsa, borç sona erer. Karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde imkânsızlık sebebiyle borçtan kurtulan borçlu, karşı taraftan almış olduğu edimi sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca geri vermekle yükümlü olup, henüz kendisine ifa edilmemiş olan edimi isteme hakkını kaybeder. Kanun veya sözleşmeyle borcun ifasından önce doğan hasarın alacaklıya yükletilmiş olduğu durumlar, bu hükmün dışındadır. Borçlu ifanın imkânsızlaştığını alacaklıya gecikmeksizin bildirmez ve zararın artmaması için gerekli önlemleri almazsa, bundan doğan zararları gidermekle yükümlüdür.” Bu maddenin uygulanma esaslarını Yargıtay aşağıya alıntıladığımız kararında şu şekilde tespit etmiştir. “İfa imkansızlığı kurumu yukarıda belirtildiği üzere TBK’nın 136. maddesinde düzenlenmiş olup, borcun ifasının borçlunun sorumlu tutulamayacağı sebeplerle imkânsız olmasını ifade etmektedir. Diğer bir deyişle ifanın imkânsız hale gelmesi, borçlunun edimini yerine getirmesine engel olan, giderilmesi imkânı bulunmayan bir engelin ortaya çıkması hali olarak ele alınmaktadır. Bu imkânsızlık geçici olabileceği gibi sürekli ve kesin de olabilmektedir. İmkânsızlık halinin, maddi, hukuki ya da ekonomik sebeplerden doğması mümkündür. Bu imkansızlık haline doktrinde “kusursuz sonraki imkânsızlık” da denilmektedir. Aslında bu hükmün kaynağı Türk Medeni Kanunu’nun 2. maddesinde düzenlenen dürüstlük kuralı ve 4. maddesinde düzenlenen hakimin hukuka ve hakkaniyete göre karar verme ilkesine dayanmaktadır. Borçlunun sorumlu olmadığı sonraki imkânsızlığın unsurları şunlardır; a) Borçlanılan edim sonradan imkânsız hale gelmelidir: Borçlanılan edimin yerine getirilmesinin sonradan ortaya çıkan olaylar nedeniyle objektif ve sürekli olarak mümkün olmamasına sonraki imkânsızlık denilir. Sonraki imkânsızlık da “fiilî imkânsızlık” şeklinde anlaşılmalıdır. İmkânsızlık, bir insan fiiline veya tabiat olayına dayanabileceği gibi, mantıki (tabiî), hukukî veya maddî sebeplere de dayanabilir. Edimin ifası, sözleşmenin kurulmasından önce imkânsız halde bulunmaktaysa, sonraki imkânsızlık değil, başlangıçtaki imkânsızlık söz konusu olur. Bu takdirde de borcun sona ermesinden değil, sözleşmenin butlanından söz edilir. (TBK. m. 27/1) b) Edimin ifası objektif olarak imkânsızlaşmalıdır. Borçlanılan edim borçlu da dahil hiçkimse tarafından ifa edilemiyorsa, objektif imkânsızlık söz konusu olur. Borçlanılan edimin yalnız borçlu tarafından ifasının mümkün olmamasına, sübjektif imkânsızlık denir. Kişiye sıkı sıkıya bağlı edimlerde borçlunun edimi ifası imkânsız hale gelirse, sübjektif değil, objektif imkânsızlık söz konusu olur. c) Sonraki imkânsızlık sürekli olmalıdır. Geçici imkânsızlık borcu sona erdirmez. Sonraki imkânsızlık tam olabileceği gibi, kısmî de olabilir. d) Borçlu imkânsızlıktan sorumlu olmamalıdır: Borçlu, edimin imkânsız hale gelmesinden sorumlu olmamalıdır. Edimin imkânsızlaşmasına yol açan sebepler borçluya yükletilemediği takdirde, borçlu sonraki imkânsızlıktan sorumlu olmaz. Borçlu imkânsızlığa kendi kusuruyla neden olmuşsa, mutlaka sorumludur. Borçlu, sözleşmenin kurulduğu sırada edimin sonradan imkânsız hale geleceğini tahmin edebiliyorsa, kusurlu sayılır ve TBK. m. 112’ye göre sorumlu olur. Edimin imkânsızlaşmasına alacaklı kendi kusuruyla neden olmuşsa, borç borçlu yönünden sona erer; borçlu sorumlu olmadan borçtan kurtulur. TBK. m. 136/1 bu duruma kıyas yoluyla uygulanır.” (Yargıtay 15. HD 2019 / 2672 Esas; 2020 / 1099 Karar; 12.05.2020 Tarih)
Davaya konu faturalar 30.09.2019 tarihinden 24.04.2020 tarihine kadar düzenlenmiştir. Salgının ülkemizde başlangıç tarihi ise 2020 yılı Ocak ayı içerisinde olduğu tahmin edilmektedir. Ocak 2020 tarihinden önceki faturalar için salgın nedeniyle TBK m. 136 kapsamında ifa imkânsızlığına dayanılması mümkün değildir. Ocak 2020 tarihinden sonra ise salgının ülkemizde başlamasından sonraki dört ay boyunca davalı davacıdan hizmet almaya devam etmiştir. Ayrıca davalı davacıdan aldığı hizmeti kendi adına değil uçaklara yükleme yapma lisansı olmaması nedeniyle yükleme yaptığı uçaklar adına almaktadır. Dolayısıyla davalı kendi müşterileri ile olan iş görme sözleşmesini TBK m. 506/I’e göre bir başkasına yani davacı şirkete yaptırmaktadır. Dolayısıyla davacı şirket ile kendi müşterisi olan uçakların sahibi olan şirketler arasında iş gören durumundadır. Bu durumda davalının kendi müşterisi olan şirketlerden davacının yaptığı yükleme işleri için ücret almadan iş görmesi ticari hayatın olağan akışına aykırıdır. Ancak davalı taraf ticari defterlerini mahkememize sunmadığından davalının kendi müşterilerinden uçaklara yükleme yapılması için Ocak 2020 ile son fatura tarihi olan 24.04.2020 tarihi arasında ne kadar ücret aldığı, buna bağlı olarak salgının davalıda TBK m. 136 kapsamında ifa imkânsızlığı yaratıp yaratmadığı tespit edilememiştir. İfa imkânsızlığı itirazını kanıtlama yükümlülüğü davalı tarafta olmasına karşılık ve bu itirazını kanıtlayabileceği en önemli delil de kendi ticari defterleri olmasına karşılık davalı taraf ticari defterlerini mahkememize sunmamıştır. Bu gerekçelerle davalının ifa imkânsızlığı itirazı kabul edilmeyerek davanın kabulüne yönelik olarak aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
Davalı tarafın davaya konu borcunu ödeyip ödemediğini kendi ticari defterlerine göre de bilebilecek durumda olmasına karşın ve salgının başlangıç tarihinin Ocak 2020 olmasına karşılık bütün fatura bedellerine yönelik olarak icra takibinin tamamına itiraz etmesi iyiniyetli görülmeyerek davacı lehine icra inkâr tazminatına hükmedilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın kabulü ile …. İcra Dairesi’nin … sayılı takip dosyasına, davalının itirazının iptali ile takibin takip talebindeki diğer koşullarla devamına,
2-Asıl alacak likit ve hesaplanabilir olduğundan asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 12.038,67-TL nispi karar harcından peşin alınan 2.187,82-TL harcın mahsubu ile bakiye 9.850,85-TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 20.692,41 -TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
5-Davacı tarafından yapılan toplam ‭3.085,02‬-TL’nin ( 54,40-TL BVH, 7,80-TL VH, 2.187,82-TL Peşin Harç, 85,00-TL Tebliğ ve Posta, 750,00-TL BK ) yargılama giderinin davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
6-Arabuluculuk görüşmelerinde arabulucu olarak atanan Ozan Özdemir’e 1.320,00-TL ödeme yapılmasına karar verildiği, ödemenin suçüstü ödeneğinden ödendiği anlaşıldığından 1.320,00-TL arabuluculuk ücreti’nin 6325 sayılı hukuk uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu madde 18/A-11 ve 118/A-13’e göre davalıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
7-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayarak artan gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.28/06/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır