Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/542 E. 2021/256 K. 22.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/542
KARAR NO:2021/256

DAVA:Alacak
DAVA TARİHİ:08/10/2020
KARAR TARİHİ:22/03/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVACININ TALEBİ:
Davacı …Ltd. Şti. vekili verdiği dava dilekçesinde, davalı …. Şti. ile … ili … ilçesi … … pafta, … ada, … parsel sayılı taşınmazın satışı konusunda 03.02.2020 tarihinde sözleşme yaptıklarını, sözleşmede satış bedelinin KDV içinde olarak 2.130.000,00 TL olarak belirlendiğini, 14.02.2020 tarihinde de satış işleminin gerçekleştirilerek tapuda taşınmazın devralındığını, devirden sonra davalının kendilerine 20.02.2020 tarihinde @ fatura gönderdiğini, faturada KDV’nin sıfır gösterildiğini, bunun sebebini davalı tarafa sorduklarında kendilerinin KDV’den muaf olduklarını söylediklerini, bunun üzerine tapuda gösterilen satış bedeli olan 2.000.000,00 TL üzerinden hesaplanan KDV miktarı olan 305.084,75 TL’nin kendilerine iadesi için davalıya …. Noterliğinin 11.03.2020 tarih ve … sayılı ihtarnamesini gönderdiklerini, davalının da Beşiktaş 26. Noterliğinin 31.03.2020 tarih ve 23076 sayılı ihtarnamesi ile iade taleplerini reddettiğini bildirdiğini, tapuda gösterilen satış bedeli olan 2.000.000,00 TL üzerinden hesaplanan KDV miktarı olan 305.084,75 TL’nin ihtarname tarihi olan 11.03.2020 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte taraflarına iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVALININ TALEBİ:
Davalı …. Şti. Vekili verdiği cevap dilekçesinde, müvekkilinin şirketinin çalışma alanında taşınmaz alım satımının yer almadığını, davaya konu taşınmazı 1993 yılında satın aldıklarını, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu m. 17/4-r’ye göre şirketlerin aktifinde en az iki tam yıl süreyle bulunan taşınmazların satışı suretiyle gerçekleşen devir ve teslimlerin KDV’den muaf olduğunu, bu nedenle kendilerinin de KDV’den muaf olduğunu, düzenlenen faturada KDV’nin sıfır gösterilmesinin sebebinin bu olduğunu, davacının basiretli bir tacir olarak ilgili kanun maddesini bilmesi gerektiğini, ayrıca dava konusu taşınmazın satışında uygulanacak KDV oranının % 18 değil % 1 olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ:
Dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 78’e göre borçlanılmamış edimin ifası nedeniyle alacak davasıdır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Davacı taraf, tapu kayıtlarını, taşınmaz alım satım sözleşmesini, @ fatura örneğini, ihtarnameleri, tanık beyanlarını ve yemin delilini sunmuştur.
Davalı taraf, tapu kayıtlarını, ihtarnameleri, tanık beyanlarını, yemin ve bilirkişi incelemesini delil olarak sunmuştur.
Dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 78’e göre borçlanılmamış edimin ifası nedeniyle alacak davasıdır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun “Dava Şartı Olarak Arabuluculuk” başlıklı 5/A maddesine göre; “Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” Mahkememizde açılmış olan dava bu yasa kapsamında arabuluculuk dava şartına bağlı olup arabuluculuk son tutanağının dosyaya sunulduğu anlaşılmakla davanın esasının incelenmesine geçilmiştir.
6098 sayılı TBK m. 78’e göre; “Borçlanmadığı edimi kendi isteğiyle yerine getiren kimse, bunu ancak, kendisini borçlu sanarak yerine getirdiğini ispat ederse geri isteyebilir.” Davacı taraf davalı ile yaptıkları taşınmaz alım satım sözleşmesine göre satış bedelinin KDV dahil olarak belirlendiğini, ancak davalının davaya konu taşınmazın satışında KDV’dan muaf olması nedeniyle KDV ödemeyeceğini öğrenmesi üzerine satış bedeli içinde ödediğini düşündüğü % 18 oranındaki KDV miktarının iadesini talep etmektedir. Dolayısıyla davacının talebi sebepsiz zenginleşme türlerinden biri olan 6098 sayılı TBK m. 78’e göre borçlanılmamış edimin ifası nedeniyle alacak davası niteliğindedir.
Davacı vekili dava dilekçesinde 6098 sayılı TBK m. 28 aşırı yararlanma ve m. 30 yanılma gerekçelerine de dayanmamıştır. Bu nedenle davacının tanık dinletme talebi kabul edilmemiştir.
Davacının dosyaya sunduğu @ fatura örneği incelendiğinde fatura bedelinin 2.000.000,00 TL olduğu ve KDV oranının da % 0,00 yazılı olduğu görülmektedir. Faturadaki bilgiler konusunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Davacının dosyaya sunduğu 03.02.2020 tarihli “Gayrimenkul Satış Sözleşmesi” isimli sözleşmenin “C. Satış Bedeli” başlıklı maddesinde “Satış bedeli taraflarınca 2.130.000,00 TL KDV’si içinde olarak kararlaştırılmıştır.” düzenlemesi yapılmıştır.
Davaya konu uyuşmazlıkla ilgili 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu m. 17/4-r’ye göre şirketlerin aktifinde en az iki tam yıl süreyle bulunan taşınmazların satışı suretiyle gerçekleşen devir ve teslimlerin KDV’den muaf olduğu düzenlenmiştir. Davaya konu taşınmazda davalının beyanı ve tapu bilgilerine göre 1993 yılından satışın yapıldığı 2020 yılına kadar davalının mülkiyetinde olup bu yasaya uygun olarak en az iki tam yıllık süre kapsamına girmektedir. Dolayısıyla davalı şirket bu taşınmazın satışından dolayı KDV ödemekten muaf durumdadır.
3065 sayılı yasanın davalıya tanıdığı hak ile taraflar arasında yapılan sözleşmenin birlikte ele alınarak davacı açısından 6098 sayılı TBK m. 78’e göre borçlanılmamış bir edimin ifası bulunup bulunmadığının tespiti yapılacaktır.
3065 sayılı yasadaki düzenleme davalı şirkete tanınmış bir haktır. Davalının satış bedeli üzerinden KDV ödemeyecek olmasına karşın sözleşmeye konulan bu hükmü % 18 oranında KDV ödeyecekmiş gibi davacıya karşı 6098 sayılı TBK m. 28’e göre aşırı yararlanma hali olarak kullandığına ilişkin ya da m. 30’a göre davacının yanılmasına sebebiyet vermek için kullandığına ilişkin davacı tarafın dava dilekçesinde bir iddiası bulunmamaktadır. 6100 sayılı HMK m. 26 taleple bağlılık ilkesine göre de talep edilmeyen bu konularda mahkememizce kendiliğinden inceleme yapılmamıştır.
Davacı taraf yasal olarak KDV’den muaf olan davalının sözleşmede KDV dahil olarak düzenlenmiş olan satış bedelinden bu yasal muafiyete dayanarak KDV oranında indirim yapılmasını talep etmektedir. Sözleşmenin KDV dahil olarak düzenlenmesinden sonra satıcının yürürlükteki vergi kanunlarına göre bir takım vergisel muafiyet ve avantajlara sahip olması satıcı ile vergi kurumları arasındaki hukuki ilişki olup alıcı durumunda olan davacının satış işleminden sonra davalının bağlı olduğu vergi hukuku statüsünü tartışmak ya da bu konuda iade talep etmek hakkı bulunmamaktadır. Bu gerekçelerle davanın reddine yönelik olarak aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 59,30-TL maktu karar harcının peşin alınan 5.210,09-TL harçtan mahsubu ile artan 5.150,79-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde DAVACIYA İADESİNE,
3-Arabuluculuk görüşmelerinde arabulucu olarak atanan Çağrı YILMAZ’a 1.320,00-TL ödeme yapılmasına karar verildiği, ödemenin suçüstü ödeneğinden ödendiği anlaşıldığından 1.320,00-TL arabuluculuk ücreti’nin 6325 sayılı hukuk uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu madde 18/A-13’a göre davacıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 29.805,93-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak DAVALIYA VERİLMESİNE,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
6-Kullanılmayan gider/delil avansının karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.22/03/2021

Katip …

Hakim …