Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/536 E. 2021/1049 K. 21.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/536
KARAR NO:2021/1049

DAVA:İtirazın İptali
DAVA TARİHİ:06/10/2020
KARAR TARİHİ:21/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili … (eski unvanı “… Ltd. Şti.”) ile davalı Şirket … arasında, davalı Şirket’in “…” için 26.04.2018 tarihli sipariş mektubu ile sipariş ettiği 2 adet “… Güç Kaynağı Sistemi”nin satın alımı için 27.04.2018 tarihli teklif kapsamında bir Satın Alma Sözleşmesi (“Sözleşme”) akdedildiğini, sözleşme kapsamında müvekkili şirketin ilgili kesintisiz güç kaynağı sisteminin nakliye, montaj ve devreye alma işlemleri dahil olacak şekilde KDV hariç 14.800,00 Euro bedel karşılığında teslim etmeyi üstlendiğini, müvekkili şirketin, sözleşme şartlarına uygun olarak tüm yükümlülüklerini eksiksiz olarak yerine getirdiğini ve sözleşme kapsamındaki kesintisiz güç kaynağı sistemini sözleşmede belirtildiği şekilde davalıya teslim ettiğini, ayrıca müvekkili şirket tarafından ilgili kesintisiz güç kaynağına ilişkin faturanın da sözleşmeye uygun olarak düzenlenerek davalıya tebliğ edildiğini, sözleşmenin ödeme koşulları başlıklı maddesi uyarınca, taraflarca sözleşme bedelinin 120 gün vade içerisinde ödenmesi kararlaştırılmış olup bu hususun müvekkili şirket tarafından tanzim edilen 29.06.2018 tarihli faturada da belirtildiğini, sözleşme konusu kesintisiz güç kaynağı sisteminin davalıya teslim edildiğini ve Sözleşme bedelinin uzun süre önce muaccel hale geldiğinin sabit olduğunu, ne var ki, davalı şirket tarafından sözleşme bedelinin vadesinde ödenmediğini, sözleşme bedelinin ödenmemesi üzerine, müvekkile şirketin işbu bedelin ödenmesi amacıyla davalı şirket ile birçok kez sözlü ve yazılı olarak iletişime geçtiğini ve iyi niyetli davranarak sözleşme bedelinin ödenmesine yönelik her türlü kolaylığı sağlamaya gayret ettiğini, ancak, müvekkili şirketin tüm iyi niyetli çaba ve taleplerine rağmen davalı tarafın sözleşme bedelinden bakiye kalan 46.634,24 TL tutarı ödemediğini, müvekkili şirketin vade tarihinden sonra oldukça uzun bir süre işbu bedelin tahsiline yönelik olarak yine her türlü iyi niyeti ve çabayı göstermiş olmasına rağmen davalı tarafça ödeme tarihlerinin sürekli olarak ötelendiğini ve müvekkili şirketin tabiri caiz ise oyalandığını, tüm bu hususların taraflar arasındaki e-posta yazışmalarından da açıkça görüldüğünü, bunun yanı sıra, davalının, müvekkili şirket ile aralarında düzenlenmiş olan 03.10.2019 ve 09.01.2020 tarihli mutabakat belgelerini imzalayarak açıkça müvekkil şirkete 46.634,24 TL borcu olduğunu ve bu hususta müvekkili şirket ile mutabık olduğunun belirtildiğini, sözleşme bedelinden bakiye kalan kısmın tahsiline ilişkin müvekkili şirketin onca iyi niyetli talep ve çabalarına rağmen Davalı tarafından bakiye bedelin ödenmemesi üzerine, davalı şirket aleyhine, 10.01.2020 tarihinde …. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, anılan icra takibine davalı şirket tarafından, ekli sözleşmeye, taraflar arasındaki cari hesap ilişkisine, mutabakat belgelerine ve yazışmalardaki ikrarlara rağmen, müvekkil şirkete borçlarının olmadığından bahisle haksız ve kötü niyetli bir şekilde itiraz edildiğini, davalının borca itiraz dilekçesinde yer alan “İşbu ödeme emrindeki alacaklıya herhangi bir borcumuz bulunmamaktadır” şeklindeki gerekçeyi sunmasının hiçbir dayanağı bulunmadığı gibi işbu husus davalının ikrarlarına rağmen borca haksız ve kötü niyetli bir şekilde itiraz ettiğinin ve itirazın yalnızca müvekkili şirketi oyalamaya yönelik çabalardan ibaret olduğunun bir başka göstergesi olduğunu, zira dosya kapsamındaki tüm bilgi ve belgelerden, sözleşme, fatura ve cari hesaptan da görüleceği üzere davalının müvekkili şirkete borçlu olduğunun sabit olup davalının icra takibine yapmış olduğu itirazın açıkça kötü niyetli ve mesnetsiz olduğunu, yapılan açıklamalar ışığında, davalının borca yapmış olduğu itirazın açıkça haksız olduğu ortada olduğundan taraflarınca işbu itirazın iptali amacıyla öncelikle Türk Ticaret Kanunu’nun 5/A maddesi uyarınca zorunlu arabuluculuk yoluna başvurulmuş olup gerçekleştirilen arabuluculuk görüşmeleri neticesinde davalı şirket ile anlaşma sağlanamadığını, arabuluculuk görüşmeleri neticesinde, davalı Şirket ile bakiye bedelin ödenmesi hususunda anlaşılamamış olması ve söz konusu itirazın, işbu dilekçe ekinde sundukları belgeler ve …. İcra Müdürlüğü … E. sayılı dosyasına konu fatura ve sair belgeler kapsamında haksız olması nedeniyle davalının yaptığı kötü niyetli ve haksız itirazın iptalini, dava dosyasında mübrez belgeler çerçevesinde, müvekkili şirketin alacağının likit ve belirlenebilir bir alacak olduğunu ve yapılan icra takibine itirazın açıkça kötü niyet içerdiğinin izahtan vareste olduğunu, davalının …. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasına yaptığı kötü niyetli ve haksız itirazın iptalini ve borç miktarını asgari %20 fazlası ile ödemesine karar verilmesini mevzuat ve Yargıtay kararları doğrultusunda Sayın Mahkemenizden talep ettiklerini, davalı’nın haksız ve kötü niyetli itirazının iptalini, takibin devamını, itirazın haksız olması ve alacağın tahsilini geciktirme amacı taşıması sebebiyle likit ve muayyen alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere müvekkili şirket lehine icra inkâr tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üstüne bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin uzun yıllardır Elektrik – Elektromekanik – Elektrik altyapısı ve borulama sektöründe Türkiye’de ve Dünyanın yaklaşık 10 ülkesinde faaliyet gösteren bir şirket olduğunu, bugüne kadar 15.000 kıymetli evrakı tedavüle girmiş olup ticari piyasada da güvenilirliği ile bilindiğini, davacı … Ltd. Şti. ile müvekkili şirket arasında ticari birtakım ilişkilerin mevcut olduğunu, fakat nihayetinde cari hesabın sıfırlanmış olup herhangi bir borç tutarı bulunmadığını, davacı yanın da belirttiği üzere 14.800,00 Euro’luk alım-satım söz konusu olmuştur ve bu borç tamamen ödenmiştir. 46.634,24 TL’lik bakiye kalan borç iddiası mesnetsiz olduğunu, bu sebeplerle …. İcra Müdürlüğü tarafından müvekkili şirkete gönderilen … Esas numaralı dosyasının ödeme emrine itiraz edildiğini, müvekkil şirketin davacı şirkete borcu bulunmadığını, ticari defterlerin incelenmesi sonucunda bu durum açıklığa kavuşacağını, davacının itirazın iptali talebinin ve icra inkar tazminatı talebinin reddini, davacının icra takibinin konusu olan meblağın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama masrafları ile vekalet ücretinin de davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Taraflar arasında uyuşmazlık bulunan hususların; taraflar arasında imzalanan satın alma sözleşmesi kapsamında davalıya teslim edilen kesintisiz güç kaynağı sistemi satışından dolayı davalının davacıya bakiye borcu olup olmadığı, borcun miktarı, davacının başlattığı icra takibine davalının itirazının haklı olup olmadığı, itirazın iptali ile icra inkar tazminatına hükmedilip hükmedilmeyeceğinden ibaret olduğu görülmüştür.
DELİLLER;
Davacı vekili tarafından dava dilekçesi ekinde dava konusu; 26.04.2018 Sipariş Mektubu fotokopisi, 27.04.2018 tarihli Teklif ve Satın Alma Sözleşmesinin fotokopisi, sözleşme bedelinin tahsiline yönelik olarak taraflar arasında gerçekleştirilen e-posta yazışmaları, 29.06.2018 tarih ve … numaralı fatura, 03.10.2019 ve 09.01.2020 tarihli mutabakat belgeleri Mahkememiz dosyasına sunulmuştur.
…. İcra Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak … Esas sayılı icra dosyası aslı celp edilmiştir.
Mahkememizce verilen ara karar gereğince bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiş olup; 03/06/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle; davacı taraf ticari defterlerinin, mali ve kaydi olarak 6102 sayılı kanunun 64. Md. Ve 213 Sayılı Vergi Usul Kanunun 182 ile 220. md. uyarınca usulüne uygun olarak tutulmuş olduğu, işbu bilgiler doğrultusunda 6100 Sayılı Kanunun 222.md uyarınca kendi lehlerine delil olma niteliğine haiz olup olmadığı hususunun hukuki yorum gerektirmesi sebebiyle Yüce Mahkemeniz değerlendirme ve takdirinde olabileceği, davalı tarafça, dava dosyasına delil niteliğinde herhangi bir belge beyanında bulunulmadığı, inceleme gün ve saatinde ticari defter ve belgelerin ibraz edilmediği, davacı ve davalı taraflarca ticari nitelikteki ilişkinin yazılı olarak kayıt altına alındığı ve yazılı bir sözleşme metninin mevcut olduğu, ilgili teklif ve sözleşme metinlerine ilişkin Türkçe tercüme edilmiş nüshalarının da dava dosyasına sunulduğu, taraflar arasında ürünün muhteviyatı ve akdedilen evrakların içeriği ile ürünün teslimine ilişkin herhangi bir uyuşmazlığın mevcut olmadığı, davalı tarafın cevap dilekçesinde taraflar arasındaki ticari ilişkinin varlığını kabul ettiği, mutabakatsızlığın taraflar arasındaki cari hesap bakiyesinin mevcut olup olmadığı hususlarına dayandığı, davacı tarafın sunmuş olduğu davalı tarafa ait cari hesap ekstresinde yer alan işlemlerin, kendi ticari defter kayıtlarında mevcut olduğu ve beyanlarını doğruladığı 2019 yıl sonu cari hesap bakiyesinin defter kayıtları ile uyuştuğu iş bu inceleme neticesinde davacı tarafın 31.12.2019 tarihi sonu itibariyle (Kaydi Olarak) davalı taraftan 46.634,24 TL alacaklı olduğunun tespit edildiği dava dosyasına mübrez taraflar arasındaki e-posta yazışmalarında kaydi ve mali olarak davalı taraf yetkilisinin bakiye borç tutarından haberdar olduğu ve kabul ettiği görülmüş olup, hukuki değerlendirme ile takdirin Sayın Mahkemeye ait olabileceği, davacı tarafça dava dosyasına sunulan mutabakat evrakları incelenmiş olup, 03.10.2019 ve 09.01.2020 tarihli mutabakat evrakları altında iki taraf kaşe ve imzalarının mevcut olduğu, iki tarafında 46.634,24 TL’lik bakiye tutar üzerinde mutabık olduklarını kabul ettiğinin görüldüğü, davacı tarafın dava konusu 2018/06.ay BS formları incelenmiş olup, dava konusu davalı tarafa keşide etmiş olduğu faturaya ilişkin (BS) formu bildirimini yerine getirdiği, rapor içerisinde belirtilen hükümler doğrultusunda yapılan terditli hesaplamalar neticesinde; davacı tarafın takip talebinde 7.772,37 TL işlemiş faiz talebinde bulunduğu, Sayın Mahkemece alacak tutarının 46.634,24 TL olarak kabul görmesi durumunda işbu alacağa karşılık mali ve kaydi olarak; a) 6098 Sayılı Kanun ile 3095 Sayılı Kanun Uyarınca Avans Faiz Oranları Üzerinden 94100 Fazlası Olacak Şekilde Yapılan Hesaplama uyarınca 13.113,10 TL, b) Davacı Tarafın Talebi ve TTK 8.Maddesi doğrultusunda Aylık X5 Faiz Oranı Üzerinden Yapılan Hesaplama uyarınca ise 20.621,18 TL işlemiş faiz talep edebileceği, işlemiş faiz hesaplamasının terditli olarak hesaplanarak bilgi amaçlı Sayın Mahkemenin değerlendirme ve takdirine sunulduğu, takip tarihi itibariyle dava sürecinde işleyecek faiz talebinin de Sayın Mahkemenin değerlendirme ve takdirinde olabileceği görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda; tarafların beyanları, deliller ve tüm dosya kapsamına göre;
Davacı taraf, davalının sipariş mektubu ile iki adet kesintisiz güç kaynağı sipariş ettiğini, satın alma sözleşmesi imzalandığını, kendilerinin yükümlülüklerini yerine getirdiğini, davalı tarafın mutabakat belgelerindeki bakiye borcunu kabul ettiğini ancak ödeme yapmadığını, başlatılan takibe haksız olarak itiraz ettiğini beyan ederek itirazın iptali ile icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı taraf ise borcun tamamen ödendiğini iddia ederek davanın reddini talep etmiştir.
Davaya konu …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası celp edilerek incelendiğinde; davacı/alacaklı tarafından, davalı/borçlu aleyhine, 30/09/2019 tarihlifatura dayanak yapılarak, 46.634,24TL asıl alacak + 7.772,37TL işlemiş faiz olmak üzere 54.406,61TL alacağın tahsili için 10/01/2020 tarihinde başlatılan ilamsız icra takibi olduğu, davalı/borçlunun itirazı üzerine takibin durduğu görülmüştür.
Dava; bakiye fatura alacağına dayalı başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali davasıdır.
İcra dosyasında takibe itirazın süresinde yapıldığı, davanın süresinde açıldığı anlaşılmıştır.
İcra dosyası, takibe konu fatura, 03/10/2019 ve 09/01/2020 tarihli davalının imzasını taşıyan mutabakat belgeleri, hesap dökümleri, her iki tarafın bağlı bulunduğu vergi dairelerinden BA ve BS formları celp ve ibraz edilmiş, tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi ara kararı kurulmuş, davalı taraf usulüne uygun ihtaratlı davetiye tebliğine rağmen inceleme gün ve saatinde hazır olmamış, ödemeye dair bilgi ve belge sunmamıştır.
Davacının ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygun olduğu, birbirini teyit ettiği, davacının takip ve dava konusu faturasının e-fatura kapsamında düzenlendiği, davacı tarafın ticari defterlerindeki cari hesap dökümüne göre 31/12/2019 tarihi sonu itibariyle davalı taraftan 46.634,24TL alacaklı göründüğü, davacının 2018 BS formlarının incelenmesinde; dava konusu faturaya ilişkin BS formu bildiriminin yerine getirildiği anlaşılmıştır.
Davacı tarafça dava dosyasına sunulan mutabakat evrakları incelenmiş olup, 03/10/2019 ve 09/01/2020 tarihli mutabakat evrakları altında iki taraf kaşe ve imzalarının mevcut olduğu, iki tarafın da 46.634,24 TL’lik bakiye tutar üzerinde mutabık olduklarını kabul ettiği görülmüştür.
Her ne kadar taraflar arasındaki sözleşmede faiz hususu düzenlenmiş ve davacı taraf icra takibinde işlemiş faiz talep etmiş ise de; davalı borçlunun, icra takibinden önce davacı tarafından temerrüte düşürülmesi söz konusu değildir.
Türk Ticaret Kanunu’nun 1530. Maddesinin 2 ila 8. fıkraları arasında ticari işletmeler arasında mal ve hizmet tedariki amacıyla yapılan işlemlerde, borçlunun temerrüde düşme şartları ve temerrüdün sonuçları bakımından genel hükümlerden ayrılan düzenlemeler yapılmıştır. Düzenlemelerin uygulama alanı ikinci fıkrasında belirtilmiş olup, ticari işletmeler arasındaki mal ve hizmet tedariki amacıyla yapılan işlemlerle sınırlıdır.
TTK 1530/2 maddesi, “Ticari işletmeler arasında mal ve hizmet tedariki amacıyla yapılan işlemlerde, alacaklı, kanundan veya sözleşmeden doğan tedarik borcunu yerine getirmiş olmasına rağmen, borçlu, gecikmeden sorumlu tutulamayacağı hâller hariç, sözleşmede öngörülmüş bulunan tarihte veya belirlenen ödeme süresinde borcunu ödemezse, ihtara gerek olmaksızın temerrüde düşer.” şeklindedir.
TTK nun 1530.maddesi; yalnızca mal ve hizmet tedariki amacıyla akdedilen sözleşmelerde, mal veya hizmet karşılığı ödenecek bedelde temerrüde düşüldüğü durumda ve iki ticari işletme arasında akdedilen sözleşmeler bakımından uygulanır. TTK. m. 1530 borcunu zamanında ödemeyen borçlunun ihtara gerek olmaksızın temerrüde düşmesi ve faize hak kazanmasını öngörür. Ancak; TTK’nın 1530. maddesi mal tedarik sözleşmesine ilişkin olup, satış sözleşmelerine uygulanmaz. İcra takip tarihinden önceki dönem için temerrüt faizine hükmedilmesi TBK’nın 117. maddesi koşullarına bağlı olup icra takip tarihinden önce davalıya temerrüt ihtarı gönderilmesi gerekir. (Yargıtay 19 HD. 2017/3266-2018/4228 E-K sayılı ilamı)
Temerrüt, en kısa tanımıyla, alacaklı tarafından talep edilebilir (muaccel) hale gelmiş bir borcun ifasındaki gecikmedir ve kural olarak, bu tür (muaccel) bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarı ile temerrüde düşer. Temerrüt için aranan ihtar hukuki işlem benzeri fiil mahiyetinde olup, alacaklının alacak miktarını belirterek borçludan borcun ifasını istemesi, ifayı kabule hazır olduğunu bildirmesi anlamına gelir. İhtar kural olarak şekle tabi olmayıp, yapılmadığı itirazı vaki olursa aksinin ispatı, niteliği gereği alacaklıdan beklenir.
Türk Borçlar Kanunu’nun 117. maddesi/2. fıkrasına göre “borcun ifa edileceği gün müttefikan tayin edilmiş … ise, mücerret bugünün hitamı ile borçlu mütemerrit olur”. Eğer böyle bir tarih belirlenmemişse bu kez aynı maddenin 1. fıkrası uygulanır ve bu fıkrada da muaccel bir borcun borçlusunun, alacaklının ihtarıyla mütemerrit olacağı belirtilmiştir. Nihayet böyle bir ihtar da yoksa temerrüt icra takibi ya da dava açılmasıyla gerçekleşir.
Alacağın muaccel olması ile temerrüt birbirinden farklı olgulardır. Somut olayda, faturaya dayalı alacak yönünden takip öncesinde bir temerrüt uyarısının bulunmadığı sabittir. Fatura üzerinde yazılı olan ödeme tarihleri temerrüt tarihi olarak kabul edilemez. Vergi Usul Kanunu hükümlerince faturanın muhteviyatı belirlenmiş olup, fatura üzerinde yazılı bulunan vadenin alacağın muaccel olduğu tarihi göstermesi ve salt faturaya itiraz edilmemesi sebebiyle taraflarca kararlaştırılmış kesin vade olarak kabul edilemeyeceğinden; davacının takip tarihi itibariyle tespit edilen 46.634,24 TL asıl alacağı bulunduğu, bu alacak miktarı üzerinden takibe itirazın yerinde olmadığı ve iptali gerektiği, takipten önce temerrüt ispatlanamadığından işlemiş faiz talebinin reddi gerektiği ve alacak likit olduğundan davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiği kanaatiyle davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçeler ışığında;
Davanın KISMEN KABULÜNE,
1-Davalı …. İcra müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptali ile takibin 46.634,24 TL asıl alacak üzerinden takip tarihindeki şartlar ile devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan alınması gerekli 3.185,58TL karar harcından peşin alınan 657,10TL harcın mahsubu ile eksik 2.528,48TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA;
4-Davacı tarafından yatırılan toplam 719,30TL (54,40BVH, 7,80TL VSH, 657,10TL Peşin Harç, ) harcın davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
5-Davacı tarafından yapılan toplam 1.069,50TL ( 900,00TL bilirkişi ücreti, 169,50TL posta ve tebliğler) yargılama masrafının davanın kabul red oranına göre takdiren 916,72TL’nin davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE;
6-Arabuluculuk görüşmelerinde arabulucu olarak atanan MUKADDES TAKMAZ’a 1.320,00-TL ödeme yapılmasına karar verildiği, ödemenin suçüstü ödeneğinden ödendiği anlaşıldığından 1.320,00-TL arabuluculuk ücreti’nin 6325 sayılı hukuk uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu madde 18/A-13’a göre davadaki red ve kabul oranına göre hesaplanan 1.131,43TL’nin davalıdan, 188,57TL’nin davacıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
7-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 6.862,45TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
8-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 5.100,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak DAVALIYA VERİLMESİNE,
9-Taraflarca yatırılan ve artan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.21/12/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır