Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/506 E. 2021/336 K. 13.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/506 Esas
KARAR NO :2021/336

DAVA:İtirazın İptali
DAVA TARİHİ:23/09/2020
KARAR TARİHİ:13/04/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı borçluların adi ortaklık yapılanmasına sahip olduğunu, müvekkili tarafından davalı borçlular iş makinası kiralandığını ancak borcun tüm çabalara rağmen davalı borçluların süreci uzatma çabaları sonucu ödenmediğini, bunun üzerine müvekkilinin …. Noterliği’nin 24.06.2020 tarih … yevmiye numarasıyla davalı borçlulara 7 günlük süre vererek borcun ödenmesi aksi halde yasal yollara başvurulacağının ihtar edildiğini, ihtarnamenin tebliğ edilmesine rağmen davalı borçluların borcu ödemediklerini, borcun ödenmemesi üzerine müvekkili tarafından …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası üzerinden ilamsız takip başlatıldığını, fakat davalı borçluların borca ve ferilerine itirazı sonucu takibin durduğunu, davalı borçluların adi ortaklık olarak yapılandıklarından gerek icra takibi gerekse zuhurdaki davada davalı borçluların ayrı ayrı gösteriliğini, zira adi ortaklığın tüzel kişiliği bulunmadığından dava davada ve icra takibinde taraf ehliyeti de bulunmadığını, davalı borçlarını ödemedikleri gibi haksız yere borca itiraz ederek takibi durdurduklarını, müvekkilinin ticari defter ve kayıtlarından alacaklı olduğu sabit olduğundan 51.197,87TL tutarındaki asıl alacağı ile asıl alacağa işlemiş ve işleyecek yıllık faizi ile birlikte tahsilini ve borçlu şirketlerin haksız itirazı sebebiyle %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki ihtilafın iş makinasının kiralanmasından kaynaklı bir alacağın ödenmesi talebinden ibaret olduğunu, kira sözleşmesinden/ilişkisinden kaynaklı ihtilaflarda görevli mahkemenin sulh hukuk mahkemesi olduğunu, dosyanın görevli ve yetkili İstanbul Sulh Hukuk Mahkemelerine gönderilmesini, alacak likit ve icra takibine itirazları haksız olmadığından icra ve inkar tazminatına hükmedilemeyeceğini, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’in 9/11/1988 gün ve 3494 sayılı Kanunun 1. maddesi ile değişik 67. maddesinin 2. fıkrasında; “Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde kırkından aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.” hükmünün yer aldığını, İİK’in 67. maddesi icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İİK’in 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını amaçladığını, takip hukukundan doğan bu davada tespit edilecek hususun, borçlunun icra takibine yapmış olduğu itirazında takip tarihi itibarı ile haklı olup olmadığının belirlenmesi olduğunu, icra inkar tazminatının kanuna konuluş amacının da borçlu olduğu miktarı bilebilecek veya bu miktarı tayin edebilecek durumda olan borçlunun, ödeme emrinin tebliği üzerine icrada borcunu inkar etmesini önlediğini, bu nedenledir ki, diğer yasal koşulların yanında, takibe konu alacağın likit olmasının da zorunlu olduğunu, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ise; ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerektiğini, bu koşullar yoksa, likit bir alacaktan söz edilemeyeceğini, diğer bir anlatımla, icra inkar tazminatı, alacaklının genel mahkemede açtığı itirazın iptali davası sonucunda borçlunun itirazının haksızlığına karar verilmesi durumunda alacaklı yararına hükmolunan icra hukukuna özgü bir tazminat olduğunu, borçlunun ne kadar borçlu olduğunun saptanması ve itirazında haklı olup olmadığının belirlenmesinin ön koşul olduğunu, borçlunun ödeme emrine karşı itirazın yapıldığı andaki durumu itibariyle haksızlığı saptanacak ancak haklı çıkma durumuna uygun alacak miktarı esas alınarak alacaklı yararına icra inkar tazminata hükmedilmesi gerekeceğini, müvekkili şirkete karşı açılan davanın husumet yokluğundan reddinin gerektiğini, dolayısıyla davacının, alacak iddialarını müvekkili şirkete yöneltemeyeceğini, taleplerinin reddinin gerektiğini, müvekkili şirketin davacıyı zarara uğratan bir eylemi ve işlemi bulunmadığını ancak dosyada yer alan belge ve bilgilerin bu hususları ispatlayacak yeterlilikte olmadığını, bu nedenlerle, öncelikle görev yönünden davanın reddini, ardından husumet yokluğundan davanın reddini, Mahkemenin aksi kanaatte olması halinde haksız ve hukuka aykırı davanın esastan reddini, yargılama ve vekalet ücretlinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Taraflar arasında uyuşmazlık bulunan hususların; davacının davalıdan iş makinası kiralamasından dolayı alacaklı olup olmadığı, davacı tarafından başlatılan takibe davalının itirazının haklı olup olmadığı, itirazın iptali ile icra inkar tazminatına hükmedilip hükmedilemeyeceğinden ibaret olduğu görülmüştür.
DELİLLER;
…. İcra Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak … Esas sayılı takip dosyası aslı celp edilmiştir.
Davacı vekili tarafından dava dilekçesi ekinde; dava konusu …. Noterliği’nin 24.06.2020 tarih … yevmiye nolu ihtarnamenin fotokopisi Mahkememiz dosyasına sunulmuştur.
Davacı vekili tarafından delil dilekçesi ekinde; dava konusu …. Noterliği’nin 24.06.2020 tarih … yevmiye nolu ihtarnamenin aslı ve dava konusu faturaların suretleri Mahkememiz dosyasına sunulmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda; tarafların beyanları, deliller ve tüm dosya kapsamına göre;
Davacı taraf, davalı tarafa iş makinesi kiraladıklarını ancak davalının borçlarını ödemediğini, borç sebebi ile düzenlenen faturalar dayanak yapılarak başlatılan takibe davalının itirazı üzerinde işbu itirazın iptali davasını açarak itirazın iptalini talep ettiklerini beyan etmiştir.
Davalı taraf, kira sözleşmesinden kaynaklanan ihtilaflarda sulh hukuk mahkemesinin görevli olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Davacı tarafın cevaba cevap dilekçesinde taraflar arasındaki sözleşmenin operatörlü iş makinesi kiralama sözleşmesi olduğunu beyan etmesi üzerine, mahkememizce dava konusu kiralama sözleşmesine konu iş makinesinin operatörlü olarak kiralandığına dair bilgi ve belge sunması için davacı tarafa süre verilmiştir. Davacı vekili, beyan dilekçesinde taraflar arasında yazılı bir sözleşme olmadığını bildirmiştir. Davacı tarafın sunduğu faturalarda sadece ‘araç kiralama bedeli’ yazmaktadır. Tüm dosya kapsamından; taraflar arasındaki sözleşmesinin operatörlü iş makinesi kiralaması olduğuna ve taraflar arasındaki ilişkinin hizmet ilişkisi olduğuna dair delilin bulunmadığı anlaşılmaktadır.
6100 Sayılı HMK’nun 4/1-a maddesine göre “Kiralanan taşınmazların, 09.06.1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davalarda” Sulh Hukuk Mahkemesi görevlidir.
Somut olayda, uyuşmazlık kira sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Görevli mahkeme sulh hukuk mahkemesidir. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, mahkeme, ilk önce görevli olup olmadığını inceleyip karara bağlamalıdır. Hal böyle olunca, uyuşmazlığın çözümünde sulh hukuk mahkemesinin görevli olduğu gözetilerek, görevsizlik kararı vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE; HMK 114/1-c ve 115/2 maddeleri uyarınca davanın usulden görevsizlik sebebiyle REDDİNE;
2-Mahkememizin görevsizliği sebebiyle HMK 20 madde gereğince gerekçeli kararın taraflara tebliği ile kararın kesinleşmesinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde yasal süre içerisinde talep edilmesi halinde dava dosyasının görevli … NÖBETÇİ SULH HUKUK MAHKEMESİNE gönderilmesine,
3-Belirtilen 2 haftalık süre içerisinde talepte bulunulmaması veya süresinden sonra taleple bulunulması halinde mahkememizce davacının açılmamış sayılacağına dair karar verileceğinin ihtarına,
4-HMK 331 maddesi uyarınca harç vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
5-Artan gider avansının dosyasına aktarılmasına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.13/04/2021
Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır