Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/448 E. 2021/578 K. 28.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/448
KARAR NO:2021/578

DAVA:İtirazın İptali
DAVA TARİHİ:28/08/2020
KARAR TARİHİ:28/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVACININ TALEBİ:
Davacı … vekili verdiği dava dilekçesinde davalı … Ltd. Şti.’nin kendisinden mal satın aldığını, bu mallara ilişkin irsaliyeli fatura gönderildiğini ve bu faturalara davalının itirazda bulunmadığını, fatura bedellerinin ödenmemesi üzerine de …. İcra Dairesinin … sayılı dosyasından icra takibi başlattıklarını, takibe davalı tarafın itiraz etmesi üzerine de takip miktarının 10.000,00 TL kısmı için icra inkâr tazminatı talepli itirazın iptali davası açtıklarını belirtmiştir.
DAVALININ TALEBİ:
Davalı … Ltd. Şti. vekili davaya süresi içinde cevap dilekçesi vermeyerek 6100 sayılı HMK m.128’e göre dava konusu maddi vakıaları inkâr etmiştir.
DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ:
Dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 207 ve davamı maddelerine göre alım satım sözleşmesinden kaynaklı alacak için başlatılmış icra takibine itiraz nedeniyle 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu m. 67’ye göre itirazın iptali davasıdır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Davacı taraf, …. İcra Dairesinin … sayılı dosyasını, faturaları, ticari defterleri, yemin delilini, tanık beyanlarını, keşif ve bilirkişi incelemesini delil olarak sunmuştur.
Davalı taraf, 6100 sayılı HMK m. 126’ya göre cevap ve delil dilekçesi sunmamış, HMK m. 139’a göre ön inceleme ve HMK m. 144’e göre tahkikat duruşmasına usulüne uygun şekilde çağrıldığı halde katılmamıştır.
Taraflar arasındaki dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 207 ve davamı maddelerine göre alım satım sözleşmesinden kaynaklı alacak için başlatılmış icra takibine itiraz nedeniyle 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu m. 67’ye göre itirazın iptali davasıdır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun “Dava Şartı Olarak Arabuluculuk” başlıklı 5/A maddesine göre; “Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” Mahkememizde açılmış olan dava bu yasa kapsamında arabuluculuk dava şartına bağlı olup arabuluculuk son tutanağının dosyaya sunulduğu anlaşılmakla davanın esasının incelenmesine geçilmiştir.
Davalı taraf 24.09.2020 tarihli cevap dilekçesinde öncelikle yetkisizlik itirazında bulunmuşsa da cevap dilekçesinin süresi içinde olmaması nedeniyle yetkisizlik itirazı kabul edilmemiştir.
6098 sayılı TBK m. 207’ye göre; “Satış sözleşmesi, satıcının, satılanın zilyetlik ve mülkiyetini alıcıya devretme, alıcının ise buna karşılık bir bedel ödeme borcunu üstlendiği sözleşmedir.” Davacı tarafın dosyaya sunduğu faturalar incelendiğinde davacının davalı tarafa mal satışı yaptığı dolayısıyla taraflar arasındaki hukuki ilişkinin alım satım sözleşmesi niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır.
Davacının davalı taraftan alacaklı olup olmadığının tespiti için 6100 sayılı HMK m. 266’ya göre her iki taraf ticari defterleri üzerinde de mali müşavir bilirkişi aracılığı ile inceleme yapılmasına karar verilmiştir. Hazırlanan 17.02.2021 tarihli bilirkişi raporunda davacı tarafın ticari defterlerine göre 31.12.2018 tarihine göre davacının davalı taraftan 30.218,03 TL alacaklı olduğu, davalı tarafın ticari defterlerinden 2018 yılı kebir defteri ile envanter defterinin ve 2019 yılı envanter defterinin yazdırılmamış olduğu, 2019 yılı kebir defterinin ise ibraz edilmemiş olduğu, dolayısıyla da usulüne uygun tutulmamış olduğu, davalı tarafın defterlerine göre davalının davacı tarafa 03.09.2019 tarihine göre 32.426,07 TL borçlu gözüktüğü, davacının 2.208,03 TL bedelli faturayı defterine işlememesi nedeniyle iki taraf defterleri arasındaki farkın oluştuğu, davalı tarafın takip tarihinden sonra 06.09.2019 tarihinde davacıya 32.871,94 TL bedelli fatura kestiği ve davacıya olan borcundan düştüğü ancak tam okunmamakla birlikte bu faturanın üzerinde davacı tarafından teslim alındığına ilişkin isim ve imzanın olmadığı, davacının 6102 sayılı TTK m. 1530’a göre belirlenecek temerrüt tarihine göre hesaplanan faiz alacağının ise davacı taraf defterindeki alacak miktarına göre 5.339,50 TL, davalı taraf defterindeki alacak miktarına göre ise 5.734,68 TL olduğu tespit edilmiştir.
6100 sayılı HMK m. 222/II’ye göre; “Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.” Davalı defterlerinin bu maddeye uygun şekilde tutulmadığı anlaşılmakla davalı defterlerinin davalı lehine delil hükmünde olmadığı kabul edilmiş ve bu kayıtlar hükme esas alınmamıştır. Dolayısıyla gerek davalı defterlerinde davalının borçlu olduğu miktar olan 32.426,07 TL dikkate alınmamış gerekse davalı tarafından davacıya takip tarihinden sonra 06.09.2019 tarihinde düzenlenen 32.871,94 TL bedelli fatura kaydı hükme esas alınmamıştır. Davacı defterlerinin ise bu maddeye uygun şekilde tutulduğu anlaşılmakla davacı defterlerinin kendisi lehine delil hükmünde olduğu kabul edilmiş ve bu kayıtlar hükme esas alınmıştır. Davacı defterine göre davacının davalı taraftan alacaklı olduğu miktar 30.218,03 TL’dir.
6100 sayılı HMK m. 222/III’e göre; “İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” Bu maddeye uygun olarak davacı defterlerindeki kayıtların aksi davalı tarafından senet ya da kesin delillerle kanıtlanamadığından davacı defterleri davacı lehine delil hükmündedir. Bu gerekçelerle davalının 6098 sayılı TBK m. 207’ye göre alım satım sözleşmesinden kaynaklanan satın aldığı malın bedelini ödeme edimini yerine getirmediği anlaşılmakla asıl alacak yönünden davacının 30.218,03 TL alacaklı olduğu kabul edilmiştir.
Taraflar arasındaki hukuki ilişki 6098 sayılı TBK m. 207’ye göre alım satım sözleşmesi olmasına karşılık davacının satışa konu malları davalıya irsaliyeli fatura ile teslim ettiği anlaşılmakla hazır olmayanlar arasında alım satım ilişkisinin kurulduğu anlaşılmaktadır. Dolayısıyla temerrüt tarihinin tespitinde 6098 sayılı TBK m. 117 değil 6102 sayılı TTK m. 1530’da ki hükümler uygulanacaktır. Hazırlanan bilirkişi raporunda 6102 sayılı TTK m. 1530/IV-a hükmüne göre faturaların davalı tarafa gönderildiği tarihten 30 gün sonrası için hesaplanan temerrüt faizinin 5.339,50 TL olduğu kabul edilmiştir.
Davacı vekili mahkememize verdiği 03.05.2021 tarihli ıslah dilekçesiyle dava değerini 25.557,53 TL arttırarak 35.557,53 TL’ye çıkartmıştır. Bu gerekçelerle 30.218,03 TL asıl alacak ve 5.339,50 TL işlemiş faiz toplamı olan 35.557,53 TL üzerinden davanın kabulüne yönelik olarak aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
Davalının davacıdan satın aldığı mallara ilişkin olarak ne miktarda borçlu olduğunu bilebilecek durumda olmasına karşın icra takibinin tamamına itirazda bulunması iyiniyetli görülmediğinden davalı lehine icra inkâr tazminatına hükmedilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın kabulü ile …. İcra Dairesi’nin…sayılı takip dosyasına, davalının itirazının iptali ile takibin 30.218,03-TL asıl alacak ve 5.339,50-TL işlemiş faiz toplamı olan 35.557,53-TL toplam alacak üzerinden aynı koşullarla devamına,
2-Asıl alacak likit ve hesaplanabilir olduğundan asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 2.428,93-TL nispi karar harcından peşin ve ıslah ile alınan toplam 491,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 1.937,53-TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
4-Arabuluculuk görüşmelerinde arabulucu olarak atanan …’a 1.320,00-TL ödeme yapılmasına karar verildiği, ödemenin suçüstü ödeneğinden ödendiği anlaşıldığından 1.320,00-TL arabuluculuk ücreti’nin 6325 sayılı hukuk uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu madde 18/A-13’a göre davalıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 5.333,63-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
6-Davacı tarafından yapılan toplam 1.399,60-TL’nin ( 54,40-TL BVH, 7,80-TL VH, 54,40-TL Peşin Harç, 437,00-TL IH, 750,00-TL BK, 96,00-TL Tebliğ ve Posta,) yargılama giderinin davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
7-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayarak artan gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.28/06/2021

Katip …

Hakim …