Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/433 E. 2022/311 K. 25.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/433
KARAR NO :2022/311

DAVA:MENFİ TESPİT
DAVA TARİHİ:21/08/2020
KARAR TARİHİ:25/05/2022

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin 20.Aralık 2019 tarihinde E .devletinde taşınmazlarına konulan haciz ile hakkında, davalı-… tarafından yapılan icra takibini öğrendiğini ve buna ilişkin olarak ilk aşama 23.12.2019 tarihli İstanbul 7 Asliye Ticaret Mah…. d.iş dosyası ile takibin dayanağı olan ihtiyati haciz kararına itiraz edildiğini, ancak talebin yargılamayı gerektirdiği gerekçesi ile talebin red edildiğini, davalı Bankaya, borçlu olmadığına ilişkin menfi tespit davası açma zarureti hasıl olduğunu, müvekkilinin icra takibi borçlusu … Gıda paz.Ltd.Şti.nin eski ortağı olduğunu, devir ederek ortaklıktan ayrıldığını, takibe konu edilen diğer taksitli ticari krediler ise,müvekkilinin ortaklıktan ayrıldığı 24.03.2015 tarihinden sonraki dönemlerde kullandırılan kredi olduğu, bu kredilerde de müvekkilinin sorumluluğu bulunmadığını, alacaklının takibine konu teminat mektubundan kaynaklı riskler ve yine genel kredi sözleşmesinden kaynaklı riskler tamamı ile müvekkilinin ortaklıktan ayrıldıktan sonraki kullandırılan araç kredilerinden,işletme kredilerinden kaynaklanmış olduğu, bir yıl süre ile verilen ve yenilenen teminat mektuplarına ilişkin riskler de ve buna ilişkin kullanılan kredi ve alınan teminat mektupları da müvekkilinin ortaklıkdan ayrıldıktan sonraki doğan risklere ilişkin olduğu, müvekkilinin yasal bir sorumluluğu bulunmadığını, davalı-alacaklı, esas takibe geçtiği icra takibinde açıkça takip talebinde, borcun ,841.438,12-TL ana para ve ferileri ile birlikte 926.073,19-TL takibe konu kısmından müvekkili borçlu konumda olmadığını beyan ve ikrar ettiğini,müvekkilinin bu kredi kalemi bakımından sorumlu olmadığı, müvekkilinin ortaklıktan ayrıldıktan sonra ,diğer ortak Hikmet Zofun’un imzası ile kullandırılan ve şirketin yürüyen kredileri olup,müvekkilinin bir sorumluluğu bulunmadığını, bunu davalı-borçlu da geçtiği esas takip de kabul ettiğini, davalı borçluca bilahare-bu talep kalemi bakımından sesa takibinden ferağat edildiğini ve gönderilen hacizler de bu talep kısmının düzeltilmesi talebinde bulunduğunu, takip talebinde,müvekkilin diğer borçlularla birlikte borcun ana para,250.000-TL ve ferileri ile birlikte toplam da, 273.832,00-TL.kısmı üzerinden müvekkilinin sorumlu olduğu iddia ile esas takibe geçildiği bu takip kaleminde de müvekkilin bir sorumluluğu olmayıp,bu kredi müvekkilinin ortaklıktan ayrıldığında var olan teminat mektubu riski olmayıp, müvekkilinin ortaklıktan ayrıldıktan sonra yenilenen bu teminat mektuplarında da imzası bulunmamakta ve sorumluluğu söz konusu olmadığı, ilişkin borç da tamamı ile icra takibi borçlusu şirketlere ait bir borç ve yine bu kredilerde imzası bulunan şirketin tek sahibi konumundaki diğer borçlu Hikmet Zofun’un sorumluluğunda olduğu, bir yıllık olarak verilen teminat mektubu senenin hitamı ile birlikte bankaca teminat mektubunun devam edip etmediği sorulduğunda Borçlu şirketçe ,teminat mektubunun devamı talep edildiği de ,yasal sorumluluk, yıl hitamı ile birlikte sona ermiş olduğunu ve müvekkilinin ortaklıktan ayrıldığında kullanılan teminat mektubu ile ilgili yasal sorumluluk devam eden yıllık yenilenmeler ile birlikte sona erdiğini, müvekkilinin taşınmaz ve banka hesapları üzerine konulan hacizlerin dava sonuçlanıncaya kadar kaldırılmasını, … icra Müdürlüğü … esas ayılı dosyası ile talep edilen alacağa ilişkin, ortaklıktan ayrılan müvekkilinin Hukuki bir sorumluluğunun olmadığını, borçlu olmadığının hususunun tespitini, icra takibinin iptaline, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; banka tarafından … Gıda Paz. Ltd. Şti’ ne genel kredi sözleşmesi şartlarını yerine getiremediği için …. İcra Müdürlüğü … E. Sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, … bu genel kredi sözleşmesini müteselsil kefil olarak imzaladığını,bu bakımdan dosya borcundan sorumlu olduğunu, taraflar arasında imzalanan sözleşmelerden görüleceği üzere azami miktar, kefalet tarihi ve müteselsil kefil ifadesi davacının kendi el yazısı ile yazılmış ve imzalandığını, davacı, icra takibine konu edilen ve sorumlu olduğu belirtilen kısım kadar dosya borcundan sorumlu olduğunu, taraflar arasında akdedilen kredi sözleşmelerinde, müvekkili kurumca, borçlunun geri ödeme planı kapsamında kararlaştırılan kredi taksitlerini vadesinde ödenmemesi durumunda hiçbir bildirime gerek kalmaksızın tüm alacağın muaccel hale geleceği saklı tutulduğunu, …. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasında takıp çıkış tutarı 1.199.905,19-TL olduğu, kalem kalem borcun kaynakları ve sorumlu olan borçlular takıp talebi ve ödeme emrinde bildirildiği, davanın reddi ile davacı aleyhine % 20 icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce tüm deliller toplanmış, gerekli inceleme ve araştırmalar yapılmış, 19/03/2021 tarihli ara karar ile iddia ve savunma hudutları doğrultusunda dosya içeriği delil ve belgeler üzerinde, taraflar arasındaki genel kredi sözleşmesi ve ekleri çerçevesinde davacının alacağının varlığı ve miktarının belirlenmesi bakımından bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiştir.
07/07/2021 tarihli raporunda bilirkişi; teminat mektubunun vadesinin uzatılması yeni bir kredi kullandırımı olarak düşünüldüğünü, davacının 250.000,00 TL’lik teminat mektubundan sorumlu tulup tutulmayacağını, davacı talebinin yerinde görülmemesi halinde sorumluluk tutarının 253.924,38 TL olarak tespit edildiğini, davacının menfi tespit davası olması nedeniyle 21/08/2020 dava tarihi itibari ile davalı banka alacağı 431.829,38 TL olarak hesaplandığı, 6100 sayılı HMK 282 hükmü de gözetilmek kaydıyla ve 6754 sayılı kanun madde 3/3 HMK md. 266/c.2 uyarınca hukuki takdirin Mahkememize ait olmak üzere sonuç ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Mahkememizin 19/01/2022 tarihli ara karar ile rapora karşı itirazların değerlendirilmesi, çelişkilerin giderilmesi amacıyla ek rapor alınmasına karar verilmiştir.
20/03/2022 tarihli ek bilirkişi raporunda; teminat mektubu süreli olması ve yenilenmeden önce davacının ihtarname keşide ederek kefillikten ayrıldığını bildirmesine ve davalı bankanın kefilin ihtarnamesini tebliğ etmesine karşın kefile haber vermeden teminat mektubunun vadesinin uzatılması yeni bir kredi kullandırımı olarak düşünüldüğünden davacının 250.000.00 TL’lik teminat mektubundan sorumlu tutulmayacağı sayın mahkemenizin takdirlerinde mütalaa olunduğu, mahkememizce davacı talebinin yerinde görülmemesi halinde sorumluluğu 253.924.38 TL olarak tespit edildiği, davacının menfi tespit davası olması nedeniyle 21.08.2020 dava tarihi itibari ile davalı banka alacağı, 431.829.38 TL olarak tespit edildiği sonuç ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Tüm dosya ve deliller birlikte değerlendirildiğinde;
Dava, menfi tespit ve istirdat istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık davacı …’ın müşterek borçlu müteselsil kefil olarak imzasının bulunduğu 01/10/2012, 15/07/2013, 09/01/2015 ve 13/01/2015 tarihli genel kredi sözleşmeleri nedeniyle asıl borçlu şirketin teminat mektubu kapsamındaki kredi borcundan dolayı müteselsil kefil olarak sorumlu olup olmadığı noktasında çıkmaktadır.
Taraflar arasında Genel Kredi Sözleşmesinden davacı banka ile davadışı asıl borçlu … Ltd. Şti. arasında 01/10/2012 ve 15/07/2013 tarihinde genel kredi sözleşmelerinin imzalandığı, söz konusu sözleşmeleri davacı …’ın müşterek borçlu/müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı, ayrıca davadışı asıl borçlu … Ltd. Şti. lehine davalı bankaca dava dışı … A.Ş. için 250.000,00TL bedelli teminat mektubunun 16/10/2015 tarihi saat 17.30 ‘a kadar geçerli olmak üzere verildiği, kefalet miktarını imzaladığı, gözetilerek TBK m. 583 vd. Hükümlere uygun olarak davalı ile banka arasında yasal şartlara uygun olarak geçerli bir kefalet sözleşmesinin bulunduğu dosya kapsamı ile sabittir. Dosyaya sunulan banka kayıtlarına göre asıl borçlu … Gıda Pazarlama Ltd. Şti. nin 11/10/2016 tarihli talimatına istinaden teminat mektubunun aynı şartlarla 1 yıllık vadesinin uzatıldığı, yine 2017 ve 2018 yıllarında da bu uzatmaların asıl borçlunun talebi üzerine banka tarafından yapıldığı anlaşılmaktadır.
Davacı, GKS’deki asıl borçlu şirket ortaklığından ayrıldıktan sonra … 43 Not.08.05.2015 T.12137 Sayılı İhtarı İle,Başta … Olmak Üzere,Şirketin Çalıştığı Tüm Bankalara Çektiği İhtar İle ortaklıkdan ayrıldığını,bundan sonraki krediler bakımından sorumluluğu olmadığını ve eski ortağı bulunduğu … Gıda Paz. İtd.şti .ne ilişkin kefaletinin kaldırılmasını ihtaren bildirdiğini, Davalı-alacaklı-Banka,müvekkiline çekmiş olduğu,… 43 Not.02.06.2015 1.14738 sayılı karşı-cevabı ihtarında ,13.01.2015 tarihinde kullandırılan krediler ve teminat mektuplarına ilişkin riskler bulunduğunu muhatap olarak bu devam eden krediler ve riskler bakımından kefilliğinin bulunduğu beyan edilerek ,kefillikten muaf tutulma talebine yanıt verildiği tespit edilmiştir.
Taraflar arasında akdedilen sözleşme, genel hükümlere göre düzenlenmiş ticari nitelikte ve süresiz bir sözleşmedir. Başka bir ifadeyle borç sıfırlandıktan sonra borçluya tekrar kredi kullandırılması yeni bir borç ilişkisi niteliğinde olmadığından sözleşmeden doğan kefalet sorumluluğunun devam edeceği kuşkusuzdur. Öte yandan davalı taraf, sözleşmenin 3.5.2.5. maddesinde “ TBK nın 598. Maddesi gereği işbu kefaletin süresiz olarak verildiği, bir gerçek kişi tarafından verilmiş olan kefaletin işbu kefalet Sözleşmesinin kurulmasından 10 yılın geçmesiyle kendiliğinden ortadan kalkacağı, 3.5.2.6. maddesinde ise Banka tarafından müşteriye açılan kredilerden dolayı kredinin açılma şekli ve nevine göre , keza Sözleşmede yer alan tüm hususlardan da kefillerin sorumlu ve yükümlü oldukları, yine Sözleşme 6.4. maddesinde Sözleşmenin imzalandığı tarihten sonra Sözleşmede yapılacak değişiklikler tarafların yazılı mutabakatı halinde hüküm ifade edeceği düzenlenmiş olup kefil geçerli bir kefalet sözleşmesinin kurulmasından sonra tek taraflı olarak kefaletini geri alamaz. Bu şekildeki bildirim akdin diğer tarafça açıkça kabul edilmedikçe hukuki sonuç doğurmaz. Kefaletten vazgeçme beyanında bulunulduğu tarihte cari hesap ilişkisinde borç bakiyesinin sıfır olması da sonuca etkili değildir. (HGK. 23.10.2002, 19-866/845).
Genel Kredi sözleşmesi karşılıklı taahhütleri içerdiğinden, tek taraflı irade beyanıyla kefaletten vazgeçilmesi mümkün olmayıp akdin karşı tarafı olan bankanın açıkça kabulünün bulunmadığı dolayısıyla davalının kefaletinin ve sorumluluğunun devam ettiği anlaşılmakla davanın reddine karar vermek gerekmiş ve ayrıca davada ihtiyati tedbir kararı verilmediği, davalının alacağa geç kavuşmasına neden olunmadığı, icra inkar tazminatı şartları oluşmadığından bu talebin de reddine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Davalı vekilinin icra inkar tazminatı talebinin şartları oluşmadığından reddine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 80,70-TL maktu karar harcının peşin ve ıslah harcından alınan ‭7.676,97‬-TL harçtan mahsubu ile artan ‭7.596,27‬-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde DAVACIYA İADESİNE,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 41.278,39 -TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak DAVALIYA VERİLMESİNE,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
6-Kullanılmayan gider/delil avansının karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstinaf Kanun Yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 25/05/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır