Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/427 E. 2021/1093 K. 30.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/427 Esas
KARAR NO :2021/1093

DAVA:Alacak
ASIL DAVA TARİHİ:25/07/2012
KARŞI DAVA TARİHİ:17/08/2012
KARAR TARİHİ:30/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında iki ayrı sözleşme akdedildiğini, “depo ve sevk antlaşması” başlıklı sözleşmenin “satış sonrası servis hizmetleri’nin bir unsuru olarak ihtiyaç duyulan ticari faaliyetin yürütmek gayesiyle akdedilen ve uygulanan bir sözleşme olduğunu, bu yönüyle sevk ve depo faaliyetlerinin olmazsa olmaz unsuru asıl servis hizmetleri sözleşmesi ilişkisi olduğunu, taraflar arasındaki sözleşme ilişkisinin 16. Madde de düzenlendiğini, ifa süreci bakımından 01 Haziran 2008 tarihinde yürürlüğe girdiğini, 31 Aralık 2010 tarihine kadar yapıldığını fakat 3 yıl süreyle uzatıldığını, böylece sözleşmenin fesih sırasında henüz bir buçuk yılı bulan bir süre ile sözleşmenin olduğunu, depo ve sevk anlaşması hakkında davalı yanca 30 Ocak 2012 tarihli fesih ihtarında 01.03.2011 tarihli sözleşmenin 8.2. maddesi gereği “yenilememe-fesih” bildiriminde bulunduğunu, gerekçe olarak da kendilerinin şirketin ekonomik durumun kötüleşmesini gösterdiklerini, taraflar arasında “depo-ardiye” ilişkisinin sözleşme feshine kadar sürdüğünü, satış sonrası hizmetler antlaşması hakkında sözleşme ilişkisinin 2013 yılına kadar uzadığını, ifa hareketlerinin sözleşmeye uygun sürdüğünü, müvekkile olan borçlarda ödemelerin aksamaya başladığını, müvekkil şirketin 23 Mart 2012 tarihli ihtarı gönderdiğini, davalının gönderdiği ihtarı cevapladığını, ihtara kadar karşılıklı mutabakatla ödeme yapıldığını, belirterek, sözleşmelerin haksız feshinden dolayı sözleşmenin ifası sürecinden kaynaklı 2010-2011 yılına ait fatura edilen satış komisyon alacağının 47.253 TL ve tutarı davalı firma tarafından bildirilmediği için fatura edilemeyen 2012 yılı satış komisyon bedeli ve bundan sonra müşterilerin davalı firmaya devri nedeni ile portföy tazminatını, fiyat artışları yapılmasına dair sözleşmenin 12.1 ve 15.3 maddesi gereği fiyat farkı için şimdilik 50.000 TL, sözleşmenin 14.12 maddesi gereği servis sayısı artışından birim servis için katkı payı ödenmesi olarak 45.500 Tl , resmi evrak ve belgelendirme ile standartlar gereği ödenen ve sözleşmenin 14.9 maddesi gereği rücuen istenen miktar bakiyesinin 76.928 TL , sözleşmenin feshine kadar olan dönem için fatura edilmiş ve ifası gerçekleşen işler ile karşılıklı cari hesaba geçilen alacaklar için 190.720 TL cari hesap bakiyesi alacağı, ve son ödeme yapılan güne kadar hesaplanan 17.093,93 TL vade farkı alacağı, sözleşmelerin haksız feshinden dolayı 40.000 Euro ve dört aylık önele uymadan dolayı yoksun kalman kazanç miktarı olarak hesaplanacak zararların şimdilik 120.000 TL olduğunu, müşteri çevresi kurulan servis sözleşme ilişkileri davalının ürünün tanıtımına verilen katkı ve sair hususlar gözetildiğinden fazlaya ilişkin dava ve talep hakların saklı kalması üzere şimdilik maddi zararlara karşılık 50.000 TL ve manevi zararlara karşılık ta 50.000 TL ödenmesine karar verilmesini, takdir olunacak alacak ve tazminatlara sözleşmenin 13.4 maddesi gereğince fatura ve ihtar tarihlerinin dikkate alınarak ticari temerrüt faizi uygulanmasına karar verilmesini dava ve talep etmiştir.

Davacı vekili 20/11/2015 tarihli ıslah dilekçesi ile 2010-2011 yılına ait fatura edilen satış komisyon alacağı için 47.253,00-TL olarak talep edilen alacağı, 17.093,93-TL olarak talep edilen vade farkı alacağı ve 190.720,00-TL olarak talep edilen cari hesap alacağnı, 3 ayrı kalemde talep edilen alacaklar toplamı olan 255.066,93 TL lik talebini 6.741,00-TL arttırarak 261.808,06-TL ; fiyat farkı için 50.000,00-TL olarak talep edilen alacağı 100.000,00-TL arttırarak; 150.000,00-TL fiyat farkı alacağı, yoksun kalınan kazanç ve kar mahrumiyeti zararları için talep edilen 120.000,00-TL alacağını 63.750,00-TL arttırarak 183.750,00-TL, 50.000,00-TL olarak talep ettiği maddi zarar talebinin kar mahrumiyeti kalemi içinde sayılmasına, 45.500,00-TL servis katkı payı, 76.928,00-TL belgelendirme ücreti ve 40.000,00-Euro (88,052,00-TL) cezai şart alacağı olmak üzere , dava değerini 170.491,00-TL arttırarak 839.038,00-TL maddi ve manevi tazminat alacağının karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davacı şirket arasında 2 ayrı sözleşme yapıldığını, bunların Depo ve Sevk Anlaşması ve Satış Sonrası Hizmetler Anlaşmaları olduğunu, taraflar arasında imzalanan Depo ve Sevk Anlaşmasının yürürlük süresinin 01,03.2011-01.03,2012 tarihleri arasında olduğunu, müvekkili şirket tarafından davacıya gönderilen 30.01.2012 tarihli ihtarnamesi ile Depo ve Sevk Anlaşmasının bitiş tarihi olan 01.03.2012 tarihinden itibaren yenilenmeyeceğinin bildirildiğini, davacı tarafın taraflar arasında imzalanan Satış Sonrası Hizmetler Anlaşmasına aykırı hareket etmesi nedeniyle davacıya 21.03.2012 tarihli İhtarnamenin gönderildiğini, bu ihtarname ile davacının sözleşme gereği müvekkil şirkete bildirmesi gereken bilgi ve belgeler istendiğini, davacının müvekkili şirkete bilgilendirme yapmadığı gibi cevabi ihtarnamesinde bir takım alacak iddialarında bulunduğunu, , müvekkili şirket ile HTS firması arasında yapılan sözleşmenin 06.07.2012 tarihinde yapıldığını, müvekkili şirket tarafından 15.1 maddesine göre haklı nedenle fesh edildiğini, müvekkili şirketin sözleşmenin 15.1 maddesine göre sözleşmeyi haklı nedenle fesih ettiğini, bu nedenle müvekkil şirketin hiçbir şekilde cezai bedel ve tazminat sorumluluğun söz konusu olmadığını bildirerek karşı davasında, müvekkili şirketin davacı şirketten 133.687,00 TL cari hesap alacağının bulunduğunu, bu alacağa ilişkin olarak 28.06.2012 tarih li ve 12.07.2012 tarihli ihtarnameleri keşide edilmesine rağmen bugüne kadar herhangi bir ödeme yapılmadığını,24.10.2011 tarihli Mutabakat mektubunda müvekkil şirketin 294.493,98 TL alacaklı olduğu her iki şirket tarafından kabul edildiğini ve mutabık kalındığını belirterek, davacı-karşı davalı tarafın haksız ve hukuki dayanaktan uzak bu davasının reddini, karşı dava yönünden alacaklı olunan 133.687,00 TL’nin davacı-karşı davalı tahsil edilerek müvekkili şirkete verilmesini talep etmiştir.

Asıl dava taraflar arasındaki sözleşmenin feshi nedeniyle davacının portföy tazminatı, cezai şart, kazanç kaybı ve diğer alacaklarının tahsili, karşı dava ise cari hesap alacağının tahsili istemine ilişkindir.
6545 sayılı Kanunun 45.maddesine göre ticaret mahkemelerinin heyet mahkemesi olması nedeniyle mahkememize devredilen ….Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosyasının mahkememizin … esasını aldığı saptanmıştır.
Tarafların gösterdiği deliller toplanmış, iddia ve savunma hudutları doğrultusunda, dosya içeriği delil ve belgeler ile tarafların defter ve kayıtları üzerinde, dava ve karşı dava yönünden değerlendirilmesi suretiyle asıl dava davacısını ve karşı dava davacısının iddiasında olan alacak tutarlarının mevcut olup/olmadığını var ise temerrüt ve faize ilişkin hususların da değerlendirilmesi bakımından bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
21/10/2013 tarihli raporda bilirkişi kurulu, davacıya ait defterlerin lehine delil niteliğinin bulunmadığını, incelenen ticari defterlerine göre 25,07.2012 tarihi itibariyle davacı yanın davalı yandan 120 G01 nolu Alıcılar Hesabında 261.808,06 TL cari hesap alacağı olduğu , 10.07.2012 tarihi itibariyle davacı yanın davalı yandan 320 nolu Satıcılar Hesabında borç ve alacağı olmadığı bakiyenin sıfır olduğunu, davalının 2008, 2009, 2010» 2011 yıllan ticari defterlerinin lehine delil niteliğinin bulunmadığını, buna karşın davalının 2012 yılı ticari defterlerinin lehine delil niteliğinin bulunduğunu , 24.07.2012 tarihi itibariyle davalı yanın davacı yandan 120 nolu Alıcılar Hesabında 242.918,31 TL cari hesap bakiye alacaklı olduğunu, 13.07.2012 tarihi itibariyle davalı yanın davacı yana 320. nolu Satıcılar Hesabında 109.230,81 TL borçlu olduğunu, bu bağlamda davalı yanın davacı yandan 133.687.50 TL cari hesap alacaklı olduğunu, davalı yanca 30 Ocak 2012 tarihli fesih ihtarında 01.03.2011 tarihli sözleşmenin 8.2. maddesi gereği “yenilememe-fesih” bildiriminde bulunduğunu,davacı tarafından ise Beyoğlu 13. Noteri aracılığı ile 27 Şubat 2012 tarihinde 02231 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile feshi kabul etmekle depodaki malların sözleşme gereği teslim alınmasını, sayım yapılmasını, aksi takdirde fiilen hizmetin devamı ve deponun bir yıl süreyle kiralaması zarureti bildirilerek bunun da davalı yana yansıtılacağı ihtar edilmiş olduğunu, davacı yanın incelenen ticari defterlerinde 25.07.2012 tarihi itibariyle 261.808,06TL cari hesap alacağı olduğunu, Satış Komisyonu açıklamalı 22.06.2012 tarihli 47.334,92 TL tutarlı faturanın 261.808,06 TL tutarlı cari hesap alacağı içerisinde mevcut olduğunu, davacı yanın 2008 ile 2012 yılları arası toplamda 50.000 parça cihaz için ortalama %15 oranında birim olarak da 3,00 TL gibi fark hesaplandığında 150.000,00 TL davalı yandan 2008 ile 2012 yılları arası fiyat artışından doğan alacağı olduğunu, Depo ve sevk anlaşmasının 2013 yılına kadar uzatıldığını ve davalı tarafından fesih edilmiş olduğunu, sözleşmenin haksız olarak fesih edilmiş olduğu yönde karar verilir ise 20.000 Euro Cezai şart alacağı olduğunu, Satış Sonrası Hizmetler anlaşmasının 01.03.2012 tarihinden itibaren 3 yıl süreyle yenilenmiş iken asıl sözleşme olan Depo ve sevk anlaşmasının feshedilmesi ile de bu sözleşmenin icra edilme imkanı kalmadığını 20.000 Euro Cezai şart alacağı olduğunu , depo ve sevk anlaşması ile Zorunlu servis ağı adedinin 60 olarak belirlendiğini ancak davacı yanın servis adedin çok üstüne çıkmış olduğu, dosyaya sunulan listede görüleceği üzere 250 adete ulaştığını, davalı yanın sözleşeme sayısını aşan her bir adedinden davacı yana katkı payı ödemesi gerektiğini, bununda birim servis noktası başına ortalama 150,00 TL olması varsayımıyla davacı yanın davalı yandan 28.500,00 TL servis sayısının artışından doğan alacağı olabileceği,TSE Uygunluk belgelerinin alımından dolayı davacı yanın davalı yandan 76.928,00 TL alacağı olduğunu, davacı şirket tarafından 05.07.2012 tarihine kadar sözleşme gereği yapılan iş ve işlemler ile, servis ağına yapılan ödemeler toplamı da 37.490,08 TL’ye ulaştığını, bu miktarda davacı yan tarafından davalı yana 13.07.2012 tarihli 16275 – 16276 no.lu 37.490,08 TL tutarlı fatura düzenlenmiş olduğunu, bu fatura davacı yan ve davalı yan ticari defterlerinde kayıt altına alınmış olduğu 261.808,06 TL tutarlı cari hesap alacağı içerisinde mevcut olduğunu, vade farkı alacağı sözleşme gereği davalı yan tarafından davacı yana ödenmesi gereken bir alacak olduğunu, 22.06.2012 tarihli 17.093,93 TL tutarlı faturanın 261.808,06 TL tutarlı cari hesap alacağı içerisinde mevcut olduğunu, taraf defterlerindeki cari hesap farklılığının 317.703,17 TL iade faturalarının davacı yan ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, davalı yan ticari defterlerinde kayıtlı olmadığından kaynaklandığını, sonuç olarak davacının 261.808,06 TL Cari hesap alacağı hesap edilmiş olmakla birlikte, Cari Hesap alacağı içerisinde 47.334,92 TL tutarlı komisyon alacağı , 17.093,93 TL tutarlı vade farkı alacağı, 317.703,17 TL tutarlı konsınye malların iade faturalarının mevcut olduğunu, 150.000,00 TL 2008 ile 2012 yılları arası fiyat artışından doğan alacağı, Sözleşmeler gereği 40.000,00 Euro Cezai Şart (88.052,00 TL) alacağı, 28.500,00 TL Servis sayısının artışından doğan alacağı hesap edilmiş olmakla birlikte, bu taraflar arasındaki sözleşmelerde herhangi bir düzenlemeye dayandırmadığından ve Satış Sonrası Hizmetler Anlaşmasının 14.12.maddesinde, servis istasyon sayısının 75’i geçmesi halinde sözleşmede belirtilen aylık ödemenin tekrar belirleneceği düzenlenmiş olduğundan, bu hesap kalemine 76.928,00 TL TSE Uygunluk belgelerinin alımından dolayı alacağı ile 50.000,00 TL tutarlı manevi tazminat talebinin takdiri Mahkemeye ait olduğunu belirlemiştir.
Taraf vekillerinin itirazları üzerine , itirazların değerlendirilmesi bakımından bilirkişi kurulundan ek rapor alınmış, 08/12/2014 tarihli raporda bilirkişi kurulu, Davacının “…” markasıyla, Türkiye genelinde oluşturmuş olduğu 250 adet yetkili servis noktası ile yabancı menşeli “…” marka beyaz eşya ürünlerinin Türkiye’deki oluşum ve ticari faaliyetlerinin temini amacıyla, davalı karşı davacı yanın beyaz eşya piyasasına girdiği ilk günden itibaren, kurulum, garanti ve diğer satış sonrası hizmetlerini Türk tüketicilerine kesintisiz olarak sunmuş olduğundan bahsiyle, portföy tazminatı tespitinde bulunulmasını talep ettiğini, yapılan incelemede 250 adet servis noktasının mevcut olduğunu, portföy tazminatı talebinin bayilik ve dağıtım sözleşmeleri gibi sözleşmelerin haksız feshi halinde gündeme gelebilecek bir talep olduğunu, taraflar arasında servis ve yedek parça bayiliği sözleşmesinin 3. Maddesinin tek yetkili bayilik sözleşmesi bulunduğunu hükme bağladığını, davalının belgelerin verilmemesini , haksız malî taleplerde-bulunulmasını fesih sebebi olarak göstermişken, cevap dilekçesinde çok daha farklı sebepleri (müşteri şikayetleri , servis sayısının azlığı) gibi nedenleri de fesih sebebi olarak saydığını, davacı bu tarih itibariyle davalıya borçlu olduğunu, feshin haklı olup olmadığının takdirinin mahkemeye ait olduğunu, davalı nın 28.6.2012 deki fesih ihtarnamesini feshin 5.7.2012 den geçerli olmak üzere gönderdiğini, sözleşmenin 17.1 maddesinde dört ay önceden ihbar edileceğinin düzenlendiğini, davalı feshi haklı olsa bile davalının en az dört ay önceden feshi ihbar borcu olduğu için bu aylara ilişkin kâr mahrumiyetini her halükarda ödemesi gerekeceğini, portföy tazminatının talep edilmesi için davalının davacının sağladığı müşterilerden yararlanmaya devam etmesi gerektiğini, davalının davacının muhatap olduğu müşteri çevresinden yararlanıp yararlanmayacağının da sorgulanması gerektiğini, satış sonrası hizmet sözleşmesi 28.6.2012 ‘de feshedilmiş olup, yıllar itibariyle kar tutarlarının somut belgelerle ortaya konulması halinde bu yönde hesaplama yapılabileceğini, portföy tazminatı Tespiti sırasında yapmış olduğumuz incelemede 250 adet tespit edilmiş olup; portföy tazminatı talebin şartlarının varlığı ispata muhtaç olduğu gibi, somut bilgi ve belge olmadığından bahisle bu yönde bir hesaplama yapılamadığını, mahrum kaldığı kâr miktarının hesaplanabilmesi için davalı karşı davacının geçmiş yıllara ait karlılık oranı ve tutarları tespit edilemediğinden hesaplama yapılamadığını, servis ağı satıslarına ait bilgi ve belge mevcut olmadığından dolayı Servis Ağı Satışlarından kaynaklı kazanç kaybı tespiti yapılamadığını, davacının işçilere ait işe giriş bildirgelerini ibraz etmediği gibi işten çıkarmış olduğu isçilere kıdem ve ihbar tazminatı ödediğine dair somut bir belge ve banka dekontuna rastlanılmadığını, davacının katlanmış olduğu sair masraflarından dolayı maddi tazminat talebiyle ilgili olarak kazancı talep ettiğine göre, bu kazancı sağlayacak masraflara katlanacağını belirtmiştir.
Davacı ve karşı davacının itirazlarının değerlendirilmesi, davacının dilekçesi ekinde sunduğu belgelerin de incelenerek tartışılması ve bu bağlamda asıl ve karşı davadaki iddiaların yerindeliği ve tarafların alacaklarının varlığı ve miktarının belirlenmesi bakımından davacı yanın defter ve kayıtlarının da incelenmesi suretiyle bilirkişi kurulundan ek rapor alınmasına karar verilmiş, 20/10/2015 tarihli raporda bilirkişi kurulu, Davacının kar mahrumiyeti talebine ilişkin olarak; Satış sonrası hizmet sözleşmesinin bitiş tarihi 31.12.2010 olduğu, karşılıklı mutabakat ile veya yasal düzenlemelerin gerektirdiği zorunlu hallerde “sözleşme” günün değişen şartlarına uyarlanabileceği, sözleşmenin yenilenmesi en az bir ay öncesinden taraflardan biri diğer tarafa noter vasıtası ile yazılı olarak fesih bildirimde bulunmadığı taktirde liç yıl süreyle kendiliğinden yenileneceğinden bahisle; satış sonrası hizmet sözleşmesinin 31.12.2013 tarihine uzadığını, davacının 28.06.2012 tarihinden 31.12.2013 tarihine kadar 18 aylık donemdeki kar mahrumiyetinin 183.750,00 TL olarak hesaplandığını, daha önce raporda varılan sonuçların mevcut delil durumuna göre geçerliğini koruduğunu bildirmiştir.
Alınan kök ve 2 ek raporda taraflar arasındaki depo sevk anlaşması ve satış sonrası hizmetler anlaşması olduğu belirtilmesine rağmen 1.sözleşmenin feshi, davalının 30/01/2012 tarihli fesih ihtarnamesi ile taraflar arasındaki 24/10/2011 tarihli mutabakat metni hiç değerlendirilmediğinden her iki sözleşme kapsamında tarafların dava dilekçelerindeki taleplerinin ayrı ayrı ve fesih koşulları da değerlendirilmek suretiyle ayrıntılı ve denetime elverişli olarak belirlenmesi bakımından bilirkişi kurulundan ek rapor alınmasına karar verilmiş, 04/05/2016 tarihli raporda bilirkişi kurulu, davalı yanca 30 Ocak 2012 tarihli fesih ihtarında 01.03.2011 tarihli sözleşmenin 8.2. maddesi gereği “yenilememe-fesih” bildiriminde bulunulduğu; feshin davalı tarafça kabul edildiği; fesih davalı tarafından kabul edilmekle 30.12.2012 tarihine kadar sözleşme ilişkisinin sonuçlarının doğacak olup, bu tarihe kadar olan alacak haklarının ileri sürülebileceği; taraflar arasında 30.09.2011 tarihinde yapılan mutabakat metnine göre 294.493,98 TL (mutabakat tutarı) üzerinda anlaşma olduğu; bu bağlamda mutabakata tarihi 30.09.2011 tarihinde yapılan mutabakat metnine göre 294.493,98 TL {mutabakat tutarı) üzerinda anlaşma olduğu tespit edilmekte olduğundan bu tarihten 30 Ocak 2012 tarihine kadar ki sözleşme bedelinin talep edilebileceği, mutabakatın kabulü halinde, davacı .tarafın borcunun 210.187.33 TL değil , mutabakat metni ile kabul edilen davali tarafın kayıtlarındaki 294.493,98 TL olduğunun kabulü gerekeceği, davacı ticari defterleri île mutabakat metni arasındaki davacı aleyhine olan 84.306.65 TL farkın, davacının nihai cari hesap alacağından mahsubu gerekeceği, davacının cari hesap alacağının 261.608,06 TL olarak tespit edildiği, mutabakat metninin davacıyı bağlayacağının takdir edilmesi durumunda davacının cari hesap alacağının (261.808,06-84.306.65) 177,501,41 TL olduğunun kabulünün gerekeceği, davacı yanın davalı yandan cari hesap alacağı içerisinde 47.334,92 TL tutarlı komisyon alacağı {davacının talebi 47,253 TL), 17.093,93 TL vade farkı alacağı, 317.703,17 TL tutarlı konsinye malların iade faturaları mevcut olduğu, yine mutabakat metninin alacak hakkını kaldırmadığı kabul edilirse; 150.000,00 TL 2008 ile 2012 yılları arası fiyat artışından doğan alacağı,28.500,00 TL servis sayısının artışından doğan alacağı, 76.926,00 TL TSE Uygunluk belgelerinin alımından dolayı alacağı olabileceği bildirilmiştir.
İddia, savunma, dosya içeriği deliller ve ayrıntılı hüküm kurmaya elverişli uzman bilirkişi raporuna göre, taraflar arasında Depo ve Sevk Sözleşmesi ve Satış Sonrası Hizmetler Sözleşmesi olarak 2 ayrı sözleşme yapıldığı, taraflar arasında imzalanan Depo ve Sevk Anlaşmasının yürürlük süresinin 01,03.2011-01.03,2012 tarihleri arasında olduğu, davalı tarafından davacıya gönderilen 30.01.2012 tarihli ihtarname ile Depo ve Sevk Anlaşmasının bitiş tarihi olan 01.03.2012 tarihinden itibaren yenilenmeyeceğinin bildirildiği, sözleşmenin 17.1 maddesinde dört ay önceden ihbar edileceğinin düzenlendiği, bu süreye uyulmadığından davacının cezai şart alacağı istemimin kabulü gerektiği ve 40.000 euro karşılığı 88.052.00 TL cezai şart alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesi gerektiği, taraflar arasındaki sözleşmenin münhasırlık unsuru taşımadığı, portföy tazminatı talebinin yerinde olmadığı, davacının cari hesap alacağının 261.608,06 TL olarak tespit edildiği,cari hesap alacağı içerisinde 47.334,92 TL komisyon alacağı, 17.093,93 TL vade farkı alacağı, 317.703,17 TL tutarlı konsinye malların iade faturaları mevcut olduğu, taraflar arasında 30.09.2011 tarihinde yapılan mutabakat metnine göre 294.493,98 TL üzerinde anlaşma olduğu, mutabakat metninin davacıyı bağlayacağı ve davacının cari hesap alacağının buna göre 177.501.41 TL olduğu, davacının sair istemlerinin mutabakat metni dikkate alındığında reddi gerektiği, davacının katlanmış olduğu masraflarından dolayı maddi tazminat talebiyle ilgili olarak kazancı talep ettiğine göre, bu kazancı sağlayacak masraflara katlanacağınından yerinde olmadığı, davacının manevi tazminat isteminin toplanan delillere göre yerinde olmadığı , davalının davacıdan 133.687.50 TL cari hesap alacaklı olduğu saptandığından, asıl davada davacının 177.501,41 TL cari hesap alacağı ile 88.052,00 TL cezai şart alacağı olmak üzere toplam 265.553,41 TL alacağının davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemi ile manevi tazminat isteminin reddine, karşı davada davalı-karşı davacının 133.687,00 TL alacağının tahsiline karar verilmesi gerektiği anlaşılmıştır.
Mahkememiz dosyası taraf vekilleri tarafından İstinaf edilerek, İstanbul BAM 12.HD ‘nin 2017/565 esas – 2018/902 karar sayılı ve 09/07/2018 tarihli kararı ile “Taraflar arasındaki temel ihtilaf konusu, taraflar arasındaki sözleşmelerin feshinin geçerli olup olmadığı, bu bağlamda davacının cezai şart alacağının tahakkuk edip etmediği ve davacının maddi-manevi tazminat portföy kar kaybı gibi zararlarının oluşup oluşmadığı, karşı dava açısından ise cari hesap alacağının olup olmadığı yönündedir.
Taraflar arasında Satış Sonrası Hizmetler Sözleşmesi ve Depo ve Sevk Sözleşmesi ile adı altında 2 ayrı sözleşme yapıldığı, taraflar arasında imzalanan depo ve sevk sözleşmesinin yürürlük süresinin 01.03.2011-01.03.2012 tarihleri arasında olduğu, davalı tarafından davacıya gönderilen 30.01.2012 tarihli ihtarname ile Depo ve Sevk Anlaşmasının bitiş tarihi olan 01.03.2012 tarihinden itibaren yenilememe ve fesih iradesinin bildirildiği, davacının feshi 27/02/2012 tarihli karşı ihtarnamesiyle kabul ettiği, fakat fiili ilişkinin 05/07/2012 tarihine kadar sürdüğü zira davalının 28.6.2012 de ayrı bir fesih ihtarnamesinde taraflar arasındaki servis hizmet sözleşmesinin iyiniyet ve ticari kurallara aykırılık gerekçeleriyle 5.7.2012 den itibaren geçerli olmak üzere feshedildiği sözleşmede öngörülen sürelere uyulmadığı, bu nedenle feshin haksız olup, cezai şart ödeme koşullarının oluştuğu kabul edilmelidir.
Taraflar arasındaki 24/10/2011 tarihli mutabakat belgesinde davalı firmanın 30//09/2011 tarihi itibariyle davacı firmaya 294.493,98 TL borçlu olduğunu kabul ettiği, bu tarihten fesih tarihine kadarki ticari faaliyetleri de değerlendirilmek suretiyle tarafların ticari defter ve kayıtlarının da incelenmesi sonucu belirlenen cari hesap alacağına hükmedilmesinin yerinde olduğu kabul edilmelidir. Satış sonrası hizmet sözleşmesinin bitiş tarihinin 31.12.2010 olduğu en az bir ay öncesinden taraflardan biri diğer tarafa noter vasıtası ile yazılı olarak fesih bildiriminde bulunulmadığı için aynı koşullarda 3 yıl süreyle kendiliğinden yenilenmek suretiyle satış sonrası hizmet sözleşmesinin de 31.12.2013 tarihine kadar sürdüğünün kabulü gerekmektedir.
Servis sözleşmesinin 17.2,depo ve sevk anlaşmasının 9.3.maddelerinde taraflardan herhangi birinin sözleşmeyi haklı bir neden olmaksızın fesih ederse diğer tarafa 20.000-euro cezai şart ödemeyi taahhüt ettiği ,sözleşmenin süresinden evvel haksız feshedildiği anlaşılmakla her iki sözleşme gereği cezai şarta hükmedilmesinde isabetsizlik olmayıp ,taraflar sözleşmede haksız fesih halinde 20.000 euro tazminat ödenmesini kabul ettikleri TBK 159/2 gereği fazlaya ilişkin ileri sürülen zarar iddiası ispatlanamadığından fazlaya ilişkin maddi zarar isteminin reddine ilişkin ileri sürülen istinaf sebebleri yerinde görülmemiştir.
Portföy tazminatının amacı, acentenin veya tek satıcının sözleşme ilişkisinin sona ermesi nedeniyle müvekkiline veya yapımcı/sağlayıcıya kazandırdığı müşteri çevresini kaybetmesi nedeniyle doğan zararın, müvekkil veya yapımcı/sağlayıcının oluşturulmuş olan bu müşteri portföyünden yararlanmaya devam ederek elde ettiği kazanç ile denkleştirilmesidir.Bu istem açısından ise taraflar arasındaki sözleşmelerin niteliğinin üzerinde durmak gerekmektedir.Satış sonrası hizmetler anlaşması (servis ) …’nin pazara sunduğu ürünlerin montajı ,arızaların giderilmesi ve bu işlemler sırasında ki müşteri taleplerinin karşılanmasıdır.İkinci sözleşme ise Servis sözleşmesinin tamamlayıcısı niteliğinde olan …’nin ürettiği veya ürettirdiği yedek parçaların depolanması ,stok takibi ve servis noktalarına sevkinin sağlanmasıdır. Davacı karşı davalının yükümlülüğü davalının pazara sunduğu ürünlerin satış sonrası nihai tüketiciye ulaştıktan sonra montajının sağlanması ve arızaların giderilmesinden ibarettir.Diğer bir anlatımla davalının sattığı ürülerin alıcılarının müşterilerinin taleplerini karşılamaktır.Hizmet alanlar davalının ürün sattığı kişiler olup ,davacı-karşı davalının geliştirdiği müşteri portföyü mevcut olmayıp ,dolayısıyla davalı şirket lehine bir müşteri çevresi genişletilmesi müşteri portföyünden davalının yararlanması sözkonusu olmadığından portföy tazminatına yönelik talebin reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır.
TBK 114/2 maddesinde “ haksız fiil sorumluluğuna ilişkin hükümler kıyas yoluyla sözleşmeye aykırılık hallerine de uygulanır.Salt sözleşmeye aykırı davranış manevi tazminat istemi için yeterli olmayıp aykırılığın niteliğinden veya özel hal ve şartlar sebebiyle aynı zamanda davacının kişilik haklarının Medeni Kanunun 24 maddesi anlamında zedelenmesi ve bu nedenlede TBK nun 49.maddesi hükmü uyarınca haksız bir eylem olarak değerlendirilebilmesi gerekli olup ayrıca TBK nun 58 maddesi hükmü uyarınca kusurun özel ağırlığı aranmalıdır.Somut olayda ;kişilik haklarının ihlal edildiğine yönelik bir iddia ve delil bulunmadığı ,sözleşmenin bildirim önellerine uyulmaması nedeniyle manevi tazminat takdirinin koşullarının oluşmadığı anlaşılmakla manevi tazminat isteminin reddine ilişkin hükme yönelik istinaf sebebleri yerinde görülmemiştir.
Karşı dava açısından davalı-karşı davacının alacağı tarafların ticari defter ve hesaplarında bulunup takip edilen alıcılar ve satıcılar hesaplarının karşılaştırılması ve mahsubu ile elde edilmiş olduğuna göre asıl ve karşı davada cari hesap alacakları bakımından istinaf nedenlerinin yerinde olmadığının kabulü gerekmektedir. İlk Derece Mahkemesi kararı dosya içeriğine, usul ve yasaya uygun olup her iki taraf vekilinin de istinaf nedenleri yerinde olmadığından istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir ” gerekçesiyle dosya mahkememize gönderilmiş olup yeni esasa kaydedilerek yargılamaya devam edilmiştir.
Mahkememiz dosyası davalı/karşı davacı vekili tarafından temyiz edilerek,Yargıtay 11.HD’nin 2018/5168 esas – 2020/3458 karar sayılı 06/07/2020 tarihli kararı ile “Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde, taraflar arasında akdedilen ve yenileme suretiyle 31.12.2013 tarihinde sona ereceği anlaşılan Satış Sonrası Hizmetler Anlaşması’nın davalı tarafça feshinin haksız olduğu ve buna bağlı olarak davacının sözleşmenin 17.2. maddesi uyarınca cezai şart talep edebileceği, bu durumda İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre taraf vekillerince yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından davalı-karşı davacı vekilinin aşağıdaki bentler dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. Asıl dava, taraflar arasında akdedilen Satış Sonrası Hizmetler Anlaşması ve Depo ve Sevk Anlaşmasının davalı tarafça feshedilmesi nedeniyle cari hesap alacağı istemi, cezai şart istemi ve sair alacakların tahsili istemine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesince yukarıda yazılı gerekçelerle davanın kısmen kabulü ile 177.501,41TL cari hesap alacağı ve 88.052,00TL cezai şart alacağının davalıdan tahsiline, sair taleplerin reddine karar verilmiştir. Davacının cari hesap alacağı hesaplanırken taraflar arasında uyuşmazlık konusu olmayan 24.10.2011 tarihli mutabakat metni esas alınmış, mutabakat sonrası taraflar arasındaki ticari ilişkinin devam ettiği de gözetilerek sonraki tarihli iş ve işlemlerden kaynaklı alacak ve borçlar da gözetilmiştir. 177.501,41TL cari hesap alacağının içinde davacının komisyon bedeli alacağına dair düzenlediği 22.06.2012 tarihli fatura bedeli ve vade farkı bedeli alacağına dair düzenlediği 22.06.2012 tarihli fatura bedeli de mevcuttur. Davalı tarafça söz konusu faturalar kabul edilmemiş, davacı yanın komisyon ve vade farkı alacağının bulunmadığı yönünde hesaplamaya itiraz edilmiştir. Bilirkişi raporunda yer alan tespitlerden de anlaşıldığı üzere taraflar arasındaki 24.10.2011 tarihli mutabakat öncesinde tarafların ticari defter ve kayıtlarında herhangi bir komisyon bedeli faturası ve vade farkı faturası kayıtlı olmayıp, mutabakat sonrasında 22.06.2012 tarihinde geriye dönük olarak söz konusu faturalar düzenlenmiştir. İşbu faturalar davacının ticari defterlerinde kayıtlı olmakla birlikte davalı yanın ticari defterlerinde kayıtlı değildir. Taraflar arasındaki ticari ilişki Satış Sonrası Hizmetler Anlaşması ile 2008 yılında başlamış ve fesih tarihine kadar devam etmiştir. 24.10.2011 tarihli mutabakat imzalanırken, davacı tarafın komisyon ve vade farkı alacaklarının da bulunduğuna dair ihtirazi kayıt koymamış olduğu gözetildiğinde, mutabakat ile artık taraflar arasında sözleşmenin bu şekilde uygulandığı kabul edilmelidir. Sözleşmelerde, davacının hangi koşullarda ve hangi oranda komisyon alacağına hak kazanacağına dair açık hüküm bulunmadığı gibi, davacının her yıl Ocak ayında hizmet fiyatlarının yeniden belirlenmemesine de ses çıkarmayarak eski fiyatlardan edimlerini ifa ettiği gözetildiğinde, bütün bu alacak kalemlerini fesih ile sözleşmenin sona ermesinden sonra talep etmesi taraflar arasındaki uygulamaya aykırı olduğu gibi hakkın suistimali niteliğindedir.Bu durumda 24.10.2011 tarihli mutabakat esas alındığında artık davacı yanın mutabakat tarihinden öncesine ilişkin komisyon ve vade farkı alacağı talep edemeyeceği gibi, komisyon ve vade farkı alacağına dair düzenlediği faturalar da sözleşmenin feshinden sonra 22.06.2012 tarihli olduğundan fesih sonrası düzenlenen bu faturalar nedeniyle de alacak hakkı doğmayacağının kabulü ile sonuca varılması gerekirken, davacının komisyon ve vade farkı alacağı bulunduğu gerekçesiyle bu kalemlerin de cari hesap içinde değerlendirilerek, davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru olmamış; kararın davalı yararına bozulması gerekmiştir.Taraflar arasındaki Depo ve Sevk Anlaşması’nın sona erme tarihi 01.03.2012 olup, sözleşmenin 8.2. maddesi uyarınca davalı tarafından sözleşmenin yenilenmeyeceği diğer tarafa noter vasıtası ile sözleşmede kararlaştırılan süre de yazılı ile sözleşmenin kararlaştırılan süre de olarak bildirilmiş olmakla, bu sözleşmenin haksız feshinden söz edilmesi mümkün değildir. Davalı yanın ihtarı, sözleşmenin yenilenmeyeceğinin bildirilmesinden ibarettir. Mahkemece aksi yönde kanaat getirilerek bu sözleşmenin haksız feshi nedeniyle cezai şartın tahsiline hükmedilmesi doğru olmadığı gibi davacının, davalının ihtarına verdiği cevaptaki sözleşmenin sona erdiğini kabul anlamına gelebilecek mahiyetteki irade açıklamasından sarfınazar ederek sözleşmenin haksız feshine bağlı cezai şart talebinde bulunması da doğru olmadığından, hatalı değerlendirme sonucu verilen hükmün bu yönüyle de bozulması gerekmiştir ” gerekçesiyle dosya bozularak mahkememize gönderilmiş ve yeni esasa kaydedilmiştir.
Yargıtay Bozma ilamı gözetilerek özellikle asıl dava yönünden bozma ilamında belirtilen hususlar dahilinde komisyon ve vade farkı faturaları hesaba dahil edilmeden yeniden yapılacak hesaplama doğrultusunda ek rapor düzenlemek üzere dosyanın SMM Bilirkişiye tevdi edildiği aldırılan 26/04/2021 tarihli ek bilirkişi raporunda “Yargıtay bozma ilamına göre; …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin asıl dava yönünden davacı lehine hükmettiği 177.501,41 TL cari hesap alacağından,22.06.2012 tarihli 47.334,92 TL bedelli komisyon bedeli faturası ile 22.06.2012 tarihli 17.093,93 TL bedelli vade farkı faturası bedellerinin tenzil edilmesi neticesinde davacının nihai alacağının 113.072,56 TL olarak hesap edildiği ” görüşü bildirilmiştir.
Tüm dosya ve deliller birlikte değerlendirildiğinde, açılan dava, taraflar arasında aktedilen sözleşmelerin davalı tarafça feshedilmesi nedeniyle cari hesap alacağı,cezai şart alacağı ve diğer alacakların tahsil istemine ilişkindir. Karşı dava yönünden mahkememiz kararı istinaf aşamasında istinaf talebinin esastan reddine karar verilerek temyiz de edilmemesi nedeniyle kesinleşmiş olup yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına karar vermek gerekmiştir. Asıl dava yönünden Yargıtay bozma ilamında belirtilen kriterler dikkate alınarak davacı tarafın 24/10/2011 tarihli mutabakat tarihinden öncesine ilişkin komisyon ve vade farkı alacağı talep edemeyeceği düzenlenen komisyon ve vade farkı alacağı faturalarının fesih tarihinden sonra olup alacak hakkı doğurmayacağı bu iki fatura yani 22/06/2012 tarihli 47.334,92-TL ve 22/06/2012 tarihli 17.093,93-TL bedelli faturaların cari hesap alacağından tenzili ile 113.072,56-TL cari hesap alacağı mevcut olacağı, cezai şart alacağı talebi yönünden de Yargıtay bozma ilamında satış sonrası Hizmetler Anlaşmasının davalı tarafça feshinin haksız olduğu ve cezai şart talep edebileceği, fakat Devir ve Sevk Anlaşmasının sözleşmede yazılı olan sürede davalı tarafça yenilenmeyeceğinden bildirildiği, feshin haksız olmadığı ve cezai şart istenemeyeceğinin bildirildiği, buna göre sadece Satış Sonrası Hizmetler Anlaşmasında belirlenen 20.000 Euro karşılığı 44.026-TL cezai şart alacağının talep edilebileceği anlaşılmakla asıl dava yönünden 157.098,56-TL toplam alacağa ve davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A) Mahkememizde açılan davanın Davanın KISMEN KABULÜNE,
113.072,56-TL cari hesap alacağının ve 44.026-TL cezai şart alacağının toplamı olan 157.098,56-TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin, kısmen cari şart alacağı ve manevi tazminat alacağı taleplerinin REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince 10.731,40 TL nispi harçtan peşin ve ıslah ile alınan toplam 13.838,81 TL harçtan mahsubu ile artan 3.107,41TL harcın talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacı-karşı davalıya iadesine,
3-Ayrıca, bozmadan önce verilen … Esas 2016/871 Karar sayılı 21/12/2016 tarihli karar nedeniyle bakiye 7.146,90TL harcın tahsili için yazılan 26/04/2017 tarih ve 2017/100 harç tahsil nolu müzekkereye konu 7.146,90 TL harcın tahsil edildiğine ilişkin makbuzun davalı tarafından ibrazı halinde hüküm kesinleştiğinde ve istek halinde davalı-karşı davacıya iadesine,
4-Davacı tarafından dava açılırken yatırılan 10.755,85TL ( 21,15 TL Başvurma Harcı, 10.731,40 TL 10.731,40.TL karar harcının) harcın davalı-karşı davacıdan alınarak DAVACI/KARŞI DAVALIYA VERİLMESİNE,
5-Davacının yaptığı bilirkişi ücreti toplam 7.449,05. TL (6.918,55.TL bozmadan önceki gider, 500,00 TL BK. Ücreti, 30,50.TL tebliğler ve posta ) yargılama giderinin red ve kabul oranına göre kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 1.451,31TL’nin davalı-karşı davacıdan alınarak DAVACI/KARŞI DAVALIYA VERİLMESİNE,
6-Davalının bozmadan önce yaptığı giderler karşı davada kesinleştiğinden, bozmadan sonra yapılan 228,0.TL yargılama giderinin red ve kabul oranına göre kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 183,570 TL’nin davacı/karşı davalıdan alınarak DAVALI/KARŞI DAVACIYA VERİLMESİNE,
7-Kabul edilen miktar yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık ücret tarifesi hükümleri gereğince hesaplanan 18.874,36 TL nispi vekalet ücretinin davalı-karşı davacıdan alınarak DAVACI/KARŞI DAVALIYA VERİLMESİNE,
8-Reddedilen miktar yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık ücret tarifesi hükümleri gereğince hesaplanan 49.511,24.. TL nispi vekalet ücretinin davacı/karşı davalıdan alınarak DAVALI/KARŞI DAVACIYA VERİLMESİNE,
9 -Reddolunan manevi tazminat istemi yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 5.100,00 TL maktu vekalet ücretinin davacı-karşı davalıdan alınarak davalı-karşı davacıya verilmesine,
10-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayarak artan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
B) Mahkememizde açılan karşı davanın temyiz edilmeksizin kesinleşmesi nedeniyle yeniden HÜKÜM KURULMASINA YER OLMADIĞINA,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.30/12/2021

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …