Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/395 E. 2021/531 K. 16.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/395
KARAR NO:2021/531

DAVA:ALACAK
DAVA TARİHİ:05/08/2020
KARAR TARİHİ:16/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVACININ TALEBİ:
Davacı …A.Ş. vekili verdiği dava dilekçesinde, müvekkilinin …… içinde bulunan iş yerinin zeminine tadilat yaptırmak için davalı … Ltd. Şti. ile anlaştıklarını, bu anlaşmaya göre davalının işyerinin zeminine mikrobeton uygulaması yapacağını, bunun için davalıya 11.05.2020 tarihinde 12.449,10 TL peşin ödeme yaptıklarını, davalı şirketin istemi üzerine beton zeminin kırıldığını ve temizlenerek mikrobeton uygulamasına uygun şekilde 12.05.2020 tarihinde davalı şirkete teslim edildiğini, iş bitirildiğinde yapılan işin ayıplı olduğunun anlaşıldığını, bu durumun aynı gün davalı şirket yetkilisi …’e bildirdiklerini, daha sonra yapılan uygulama sonucunda da ayıbın giderilemediğini, bunun üzerine 17.06.2020 tarihinde davalı şirkete gönderilen @ posta ile sözleşmeyi feshettiklerini bildirdiklerini, davalının ağır kusurlu şekilde sözleşmeyi ihlal etmesi nedeniyle ödenen bedelin ödeme tarihinden itibaren reeskont faizi ile birlikte taraflarına ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVALININ TALEBİ:
Davalı … Ltd. Şti. davaya cevap dilekçesi vermeyerek 6100 sayılı HMK m.128’e göre dava konusu maddi vakıaları inkâr etmiştir.
DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ:
Dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 470 ve devamı maddelerine göre eser sözleşmesinden kaynaklı tazminat davasıdır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Davacı taraf, @ posta yazışmalarını, fotoğrafları, faturayı, tanık beyanlarını, yemin delilini, keşif ve bilirkişi incelemesini delil olarak sunmuştur.
Davalı taraf HMK m. 126’ya göre cevap ve delil dilekçesi sunmamış, HMK m. 139’a göre ön inceleme ve HMK m. 144’e göre tahkikat duruşmasına usulüne uygun şekilde çağrıldığı halde katılmamıştır.
Dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 470 ve devamı maddelerine göre eser sözleşmesinden kaynaklı tazminat davasıdır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun “Dava Şartı Olarak Arabuluculuk” başlıklı 5/A maddesine göre; “Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” Mahkememizde açılmış olan dava bu yasa kapsamında arabuluculuk dava şartına bağlı olup arabuluculuk son tutanağının dosyaya sunulduğu anlaşılmakla davanın esasının incelenmesine geçilmiştir.
6098 sayılı TBK m. 470’e göre; “Eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, işsahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir.” Taraflar arasında yapılan sözleşmenin “Konu” başlıklı 2.1 maddesinde “İşverenin ……’de yer alan projesine 45 m2 zemine mikrobeton uygulaması” düzenlemesi getirilmiş olup taraflar arasındaki hukuki ilişki eser sözleşmesi niteliğindedir.
Davacı taraf sözleşme gereği davalı şirketin yaptığı mekrobeton uygulamasının ayıplı olması nedeniyle ödediği bedelin iadesini talep etmektedir.
6098 sayılı TBK m. 474/I’e göre; “İşsahibi, eserin tesliminden sonra, işlerin olağan akışına göre imkân bulur bulmaz eseri gözden geçirmek ve ayıpları varsa, bunu uygun bir süre içinde yükleniciye bildirmek zorundadır.” Davalı şirketin işi bitirmesinden sonra yapılan mikrobeton uygulamasının son durumunun 28.05.2020 tarihinde davalı şirket yetkilisine fotoğrafla bildirildiği, davalı şirket yetkilisinin de 7-10 gün içinde durumun düzeleceğini söylediği, ortaya çıkan olumsuzlukların düzelmemesi üzerine de 17.06.2020 tarihinde davalı şirkete @ posta yoluyla fesih içerikli ihtarname gönderildiği dosyaya sunulan açıklamalardan ve @ posta yazışmalarından anlaşılmaktadır. Dolayısıyla davacı iş sahibinin beton gibi kullanılmaya başlanılması belli bir kuruma süresine bağlı olan eserin tesliminden sonra 6098 sayılı TBK m. 474/I’e göre uygun süre içinde ayıp ihbarında bulunduğu anlaşılmaktadır.
Taraflar arasında yapılan sözleşme incelendiğinde sözleşmenin 2, 3 ve 8’inci maddelerinde yapılacak iş ile ilgili teknik bilgi ve uyarılar ile yapılacak işin başarılı olması için uygun ortama ilişkin hükümlerin yer aldığı görülmektedir. Bu nedenle dava konusu eserin ayıplı olup olmadığının tespit için 6100 sayılı HMK m. 288’e göre dava konusu yerde inşaat mühendisi eşliğinde keşif yapılmasına karar verilmiş, inşaat mühendisi bilirkişiden; taraflar arasında yapılan sözleşmeye göre yapımı öngörülen işin usulüne uygun şekilde yapılıp yapılmadığının tespiti, yapılan işin sonunda ayıplı imalat olup olmadığının tespiti, davacının ayıplı imalat olarak belirttiği durumların sözleşmenin 2.2 maddesinin ikinci fıkrasında yazılı olan olağan durumlar olup olmadığının tespiti, sözleşmede öngörülen işin yapılması için işin yapılacağı yerin sözleşmenin 3’üncü maddesinde belirtilen +10 ile +30 derece sıcaklık ve nemin % 70 oranının altında olması koşullarını taşıması zorunluluğunun bulunup bulunmadığının tespiti, sözleşmede öngörülen işin yapılması için işin yapılacağı yerin sözleşmenin 3’üncü maddesinde belirtilen +10 ile +30 derece sıcaklık ve nemin % 70 oranının altında olması koşullarını taşıması zorunluluğu varsa işin yapıldığı yerin bu koşulları taşıyıp taşımadığının tespiti, sözleşmenin 8’inci maddesine göre işin yapıldığı zeminin öngörülen işin yapılmasına uygun olup olmadığının tespiti, sözleşmenin 8’inci maddesine göre işin yapıldığı zeminin iş başlamadan önce uygun hale getirilip getirilmediğinin tespiti, meydana gelmiş bir zarar varsa zararın miktarının ne kadar olduğunun tespiti, meydana gelmiş bir zarar varsa zararın giderim masrafının ne kadar olduğunun tespiti, meydana gelen zararın kaldırılmasının aşırı bir masraf gerektirip gerektirmeyeceğinin tespiti ve zararın ortaya çıkmasında ya da artmasında davacının kusurunun ya da müterafik kusurunun bulunup bulunmadığının tespiti istenilmiştir.
Hazırlanan 05.04.2021 tarihli bilirkişi raporunda imalatı istenen işin uygun olarak yapılmadığı, teknik olarak istenen koşulları taşımadığı, imalatın sonucunun kabul edilemeyecek kadar ayıplı olduğu, işin yapıldığı yerdeki sıcaklığın +10 ile +30 derecede olmasının ve nemin de % 70 oranının altında olmasının işin başarılı olması için gerekli olduğu, ısı ve nem miktarlarının teknik değerlerin altına düşmediği, zeminin bu işi yapmaya uygun olduğu, zeminin onaylandığı ve işe başlanmadan önce uygun hale getirilmiş olduğu, davacının müterafik kusurunun bulunmadığı, yeniden imalat için 20.048,00 TL gerektiği, tamir için ise 19.007,00 TL gerektiği tespit edilmiştir.
6098 sayılı TBK m. 471/I ve II’ye göre; “Yüklenici, üstlendiği edimleri işsahibinin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle ifa etmek zorundadır. Yüklenicinin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alandaki işleri üstlenen basiretli bir yüklenicinin göstermesi gereken meslekî ve teknik kurallara uygun davranışı esas alınır.” Hazırlanan bilirkişi raporu ile yüklenici durumunda olan davalı şirketin işini sadakat ve özenle yapmadığı, mesleki ve teknik kurallara uygun davranmadığı anlaşılmaktadır.
6098 sayılı TBK m. 475’e göre; “Eserdeki ayıp sebebiyle yüklenicinin sorumlu olduğu hâllerde işsahibi, aşağıdaki seçimlik haklardan birini kullanabilir: 1. Eser işsahibinin kullanamayacağı veya hakkaniyet gereği kabule zorlanamayacağı ölçüde ayıplı ya da sözleşme hükümlerine aynı ölçüde aykırı olursa sözleşmeden dönme. 2. Eseri alıkoyup ayıp oranında bedelden indirim isteme. 3. Aşırı bir masrafı gerektirmediği takdirde, bütün masrafları yükleniciye ait olmak üzere, eserin ücretsiz onarılmasını isteme. İş sahibinin genel hükümlere göre tazminat isteme hakkı saklıdır. Eser, işsahibinin taşınmazı üzerinde yapılmış olup, sökülüp kaldırılması aşırı zarar doğuracaksa işsahibi, sözleşmeden dönme hakkını kullanamaz.” Dava konusu yapılan işin eser işsahibinin kullanamayacağı veya hakkaniyet gereği kabule zorlanamayacağı ölçüde ayıplı ya da sözleşme hükümlerine aynı ölçüde aykırı olduğu hazırlanan bilirkişi raporunda da açıkça tespit edilmiştir.
Davacı vekili dava dilekçesinde davalıya yaptıkları 12.449,10 TL’nin iadesini talep etmişken 26.04.2021 tarihli dilekçesiyle davayı 6100 sayılı HMK m. 176’ya göre ıslah ederek dava değerini 20.048,00 TL’si zarar miktarı, 19.007,00 TL’si zarar giderim miktarı olmak üzere 39.055,00 TL’ye çıkartmıştır. Dolayısıyla dava konusunu ödenen 12.449,10 TL peşinatın genel hükümlere göre iadesinden eserin ayıplı imalatı nedeniyle 6098 sayılı TBK m. 475’de ki seçimlik hakların kullanımına dönüştürmüştür.
Bu nedenle davacı vekiline dava dilekçesinin sonuç kısmını TBK m. 475’deki haklarından hangisini kullandığını açıklaması için 26.04.2021 tarihli duruşmada iki haftalık kesin süre verilmiştir.
Davacı vekili mahkememize verdiği 10.05.2021 tarihli dilekçesinde 6098 sayılı TBK m. 475/I-1’e göre; “Eser işsahibinin kullanamayacağı veya hakkaniyet gereği kabule zorlanamayacağı ölçüde ayıplı ya da sözleşme hükümlerine aynı ölçüde aykırı olursa sözleşmeden dönme.” ve aynı yasa m. 475/II’ye göre tazminat isteme hakkını kullandıklarını belirtmiştir.
6098 sayılı TBK m. 475’de yer alan haklar seçimlik haklar olup iş sahibi bu hakların sadece birini kullanma hakkına sahiptir. Ancak davacı vekili bu haklarından ikisini birden talep etmiş ve iki seçimlik hak üzerinden da davasını ıslah ederek dava değerini arttırmıştır.
6100 sayılı HMK m. 33’e göre; “Hâkim, Türk hukukunu resen uygular.” Bu maddenin uygulaması ise; “Yargıç yalnız dilekçelerde belirtilmiş istem ve savunma dayanaklarını değil, fakat iddia edilmiş vakıalara göre varlığı anlaşılan hukuki istem ve savunma dayanaklarını da nazara almak zorundadır. Yargıç Türk hukukunun hangi kuralının olayda uygulanacağını ve o kuralın anlamını, gereğini resen belirler.” (Bilge Umar; Hukuk Muhakemeleri Kanunu Şerhi; s. 150) tespitine göre yapılacaktır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 60’a göre; “Bir kişinin sorumluluğu, birden çok sebebe dayandırılabiliyorsa hâkim, zarar gören aksini istemiş olmadıkça veya kanunda aksi öngörülmedikçe, zarar görene en iyi giderim imkânı sağlayan sorumluluk sebebine göre karar verir.” Dava konusu olayda davalı şirketin sorumluluğu yoluna gidilmesi için davacı taraf 6098 sayılı TBK m. 475’de yer alan sorumluluk sebepleri arasında bir tercihte bulunmamış bu maddede yer alan sorumluluk sebeplerinden ikisine birden dayanmıştır. Bu durumda 6098 sayılı TBK m. 60’a göre zarar görene en iyi giderim imkânı sağlayan sorumluluk sebebinin araştırılması yapılacaktır.
Hazırlanan bilirkişi raporunda dava konusu zararın giderilmesi ve yeniden imalat için önceki betonun kırılması, zemin düzeltmesi yapılması ve yeni zeminin imalatının yapılması aşamalarından oluşan üç kalem zarar tespit edilmiş ve miktarı da 20.048,00 TL olarak belirlenmiştir.
Hazırlanan bilirkişi raporunda sadece zararın giderilmesi için ise önceki betonun kırılması, zemin düzeltmesi yapılması ve yeni zeminin yapılması aşamalarından oluşan üç kalem zarar tespit edilmiş ve miktarı da 19.007,00 TL olarak belirlenmiştir.
Davacının dava konusu eserden beklediği faydayı görebilmesi için eserin tam ve eksiksiz olarak bitirilmesi gerektiğinden yeniden yapılması davacı için en iyi giderim imkânı sağlayan yoldur. Bu nedenle 6098 sayılı TBK m. 475/II’ye göre tazminata hükmedilmesi ve hazırlanan bilirkişi raporunda dava konusu zararın giderilmesi ve yeniden imalat için önceki betonun kırılması, zemin düzeltmesi yapılması ve yeni zeminin imalatının yapılması aşamalarından oluşan üç kalem zarar toplamı 20.048,00 TL üzerinden aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
6098 sayılı TBK m. 117/II’ye göre; “Borcun ifa edileceği gün, birlikte belirlenmiş veya sözleşmede saklı tutulan bir hakka dayanarak taraflardan biri usulüne uygun bir bildirimde bulunmak suretiyle belirlemişse, bu günün geçmesiyle; haksız fiilde fiilin işlendiği, sebepsiz zenginleşmede ise zenginleşmenin gerçekleştiği tarihte borçlu temerrüde düşmüş olur. Ancak sebepsiz zenginleşenin iyiniyetli olduğu hâllerde temerrüt için bildirim şarttır.” Davacı davalıya ödeme yaptığı tarihten itibaren faiz talebinde bulunmuştur. Islah dilekçesinde ise faiz başlangıcı olarak talepte bulunmamıştır. Meydana gelen olay sözleşmeye aykırılıktan kaynaklanıyor olması nedeniyle davacının davalıya gönderdiği ihtarname tarihi olan 17.06.2020 tarihi davalının temerrüt tarihi olarak kabul edilmiş ve bu tarihten itibaren faize hükmedilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın kısmen kabulüne,
2-20.048,00 TL tazminatın 17.06.2020 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesap olunan 1.369,48-TL nispi karar harcının peşin ve ıslah harcından alınan ‭666,97‬-TL harçtan mahsubu ile eksik ‭702,51‬-TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
4-Davacı tarafından yargılama esnasında yapılan toplam ‭1.576,4‬0-TL ( 750,00-TL BK ücreti, 406,50-TL tebliğler ve posta, 419,90-TL keşif harcı ) yargılama giderinin davadaki kabul ve red oranına göre takdiren hesaplanan 809,21-TL’nin davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
5-Ayrıca davacı tarafından dava açılırken yatırılan toplam ‭729,18-TL ( 54,40-TL BH, 212,60-TL PH, 7,80-TL VH, 454,37-TL Islah Harcı ) harcın davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
6-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 4.080,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak, DAVACIYA VERİLMESİNE,
7-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 4.080,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak, DAVALIYA VERİLMESİNE,
8-Arabuluculuk görüşmelerinde arabulucu olarak atanan …’a 1.320,00-TL ödeme yapılmasına karar verildiği, ödemenin suçüstü ödeneğinden ödendiği anlaşıldığından 1.360,00-TL arabuluculuk ücreti’nin 6325 sayılı hukuk uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu madde 18/A-13’a göre davadaki red ve kabul oranına göre hesaplanan 677,59-TL’nin davalıdan, 642,41-TL’nin davacıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
9-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayarak artan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.16/06/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır