Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/390 E. 2023/38 K. 19.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/390
KARAR NO :2023/38

DAVA:Alacak
DAVA TARİHİ:29/07/2020
KARAR TARİHİ:19/01/2023

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı şirket arasında ticari nitelikte alım satım sözleşmesi yapıldığını, sözleşmeyle tarafların yüklenecekleri edimler belirlenmiş olup, müvekkili şirket sözleşmesinde belirtilen ürün ve hizmetleri eksiksiz olarak yerine getirdiğini, ürün ve hizmetlerin tam ve eksiksiz teslim edildiğine ve sağlandığına ilişkin teslimat raporlarının da mevcut olduğunu, dava konusu ve taraflar arasında yapılan alım – satım ilişkisinde ödeme yükümlülüğünü yerine getirmeyen davalı şirketin ödemek ile yükümlü olduğu ve ödemediği faturaların; vadesi 07.10.2018 olan, 07.09.201 8 tarihli ve … numaralı 30.119,58 Euro tutarındaki, vadesi 07.10.2018 olan, 07.09.2018 tarihli ve … numaralı 30.119,58 Euro tutarındaki, vadesi 10.10.2018 olan, 10.09.2018 tarihli ve … numaralı 57.687,58 Euro tutarındaki, vdesi 25.10.2018 olan, 25.09.2018 tarihli ve … numaralı 117.808,14 Euro tutarındaki, vadesi 27.10.2018 olan, 27.09.2018 tarihli ve … numaralı 113.395,23 Euro tutarındaki, vadesi 28.10.2018 olan, 28.09.2018 tarihli ve … numaralı 8.127,84 Euro tutarındaki, vadesi 28.10.2018 olan, 28.09.2018 tarihli ve 6144601 numaralı 3.367,25 Euro tutarındaki, vadesi 28.10.2018 olan, 28.09.2018 tarihli ve 6144602 numaralı 3.715,58 Euro tutarındaki, vadesi 28.10.2018 olan, 28.09.2018 tarihli ve … numaralı 1.548,16 Euro tutarındaki, vadesi 28.10.2018 olan, 28.09.2018 tarihi ve … numaralı 1.935,20 Euro tutarındaki, vadesi 23.11.2018 olan, 24.10.2018 tarihli ve 6144912 numaralı 16.520,00 Euro tutarındaki, vadesi 18.01.2019 olan, 19.12.2018 tarihli ve … numaralı 117.808,14 Euro tutarındaki, vadesi 18.01.2019 olan, 19.12.2018 tarihli ve … numaralı 117.808,14 Euro tutarındaki, vadesi 18.01.2019 olan, 19.12.2018 tarihli ve … numaralı 117.808,14 Euro tutarındaki, vadesi 13.02.2019 olan, 14.01.2019 tarihli ve … numaralı 113.395,23 Euro tutarındaki, vadesi 13.02.20 19 olan, 14.01.2019 tarihli ve … numaralı 113.395,23 Euro tutarındaki, vadesi 13.02.2019 olan, 14.01.2019 tarihli ve … numaralı 113.395,23 Euro tutarındaki, vadesi 13.02.2019 olan, 14.01.2019 tarihli ve … numaralı 12.416,73 Euro tutarındaki, vadesi 13.02.2019 olan, 14.01.2019 tarihli ve … numaralı 25.477,35 Euro tutarındaki, vadesi 14.04.2019 olan, 14.01.2019 tarihli ve … numaralı 101.761,18 Euro tutarındaki, vadesi 13.02.2019 olan, 14.01.2019 tarihli ve … numaralı 17.365,26 Euro tutarındaki, vadesi 13.02.2019 olan, 14.01.2019 tarihli ve … numaralı 13.634,74 Euro tutarındaki, vadesi 14.04.2019 olan, 14.01.20 19 tarihli ve … numaralı 192.731,00 Euro tutarındaki faturalar olduğunu, faturalara ilişkin ürünlerin teslim edilmiş olmakla birlikte davalı şirket tarafından bakiye alacağına ilişkin herhangi bir ödeme gerçekleşmediğini, müvekkili şirket alacağının tahsili amacı ile … 28. Noterliği’nden 24.09.2019 tarih ve … yevmiye numarası ile davalı şirkete ihtarname gönderdiğini, davalı şirket ise işbu ihtarnameye … 48. Noterliği 11.10.2019 tarih ve … yevmiye numarası ile cevap verdiğini, işbu ihtarnameye cevap vermeden önce ise ihtarnamede talep edilen 1.441.340,51 Euro’luk bedelin 400.000,00 Euro’sunu ödediğini, hali ile yukarıda belirtilen fatura bedellerinin bakiye 1.041.340,51 Euro kaldığını, faturada taraflar arasında bedel olarak kararlaştırılan bedelin teslim edilecek olan emtianın cinsi, miktarı ve teslim edilme tarihinin düzenlendiğini, ürün ve hizmetlerin sağlandığını, faturanın karşı tarafa da teslim edildiğini ve davalı şirket yetkilisi tarafından imzalandığını, kaldı ki söz konusu alacak miktarın ödeneceğine ilişkin yazışmaların da mevcut olduğunu, müvekkilince çekilen ihtara ve davalı şirketin dava konusu bedeli ödeyeceğini belirten yazışmalara rağmen davalının fatura bedelini ödememesi sebebiyle, müvekkilinin uğradığı zararın tazmini için işbu davayı açma zorunluluğunun hasıl olduğunu, arz ve izah olunan nedenlerle, davanın kabulü ile davalı şirketin müvekkili şirkete olan 1.041.340,51 Euro (28.07.2020 Merkez Bankası 8,0845 döviz kuru ile şimdilik 8.418.717,35 TL) alacağının temerrüt tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte tahsilini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı şirkete yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davacının, 06.12.2017 tarihli teklif (“Mutabakat 1”) ve 16.04.2018 tarihli teklif (“Mutabakat 2”) metinleri üzerinde mutabık kalarak ürün ve hizmet tedariki konusunda anlaştıklarını, mutabakat 1 ve mutabakat 2’ye göre davacı tarafça “Kristalizasyon tankı, dalgakıran ve digester tankı olmak üzere bu malzemelerin temini ve kurulumu taahhüt edildiğini, ödemenin ise Mutabakat 1 madde 8.2ye göre “%15 ön ödeme olmak üzere %85lik kısmın ilerlemeye göre” yapılacağı konusunda mutabık kalındığını, müvekkil şirket tarafından %15’lik ön ödeme yapılmış olup ilerlemeye göre yapılacağı kararlaştırılan %85’lik kısımın ise temin edilen malzeme ve işçilik işlerinin mukabilinde müvekkili şirkete iletilen faturaların işin niteliği ve kapsamını içermesi kaydıyla peyderpey zamanında ödenmekle davacı tarafa toplam 1.076.901,27 EUR ödendiğini, taahhüt edilen malzemenin (kristalizatör ve digester tanklarının) kaplanması hizmetinin davacıdan alınamaması nedeniyle müvekkili şirket tarafından … … (“Dava Dışı …”) firması ile anlaşma sağlanarak hizmet alındığını, dava dışı … bu hizmet kapsamında 595.314 Euro tutarında ödeme yapıldığını, gelinen aşamada davacı tarafın müvekkili şirketten dava dilekçesinde yer verdiği 24 adet faturaya istinaden 1.041.340.51 Euro talep ettiğini, ancak dava konusu faturaların önemli bir kısmının hiçbir zaman müvekkiline tebliğ edilmediğini ve bu faturaların karşılığında herhangi bir şekilde mal ve hizmet temini de olmadığı gibi, müvekkil şirket tarafından davacıya ödenen bedeller ve davacı tarafça taahhüt edilen işçilik hizmetinin verilmemesi nedeniyle davacının taleplerinin kabul edilebilir olmadığının aşikar olduğunu, davacının, mutabakat 1 ve mutabakat 2’ye konu malzemelerin temini ile hizmetlerin görülerek sonucun tahsisini taahhüt etmesine rağmen bu hizmetleri gereği gibi ve/veya hiç ifa etmediğini, davacının kendisine ödenmiş olan tutarlar dışında talep hakkı bulunmadığını, davacının, mutabakat 1 ve mutabakat 2 tahtında kristalizasyon tankı, dalgakıran, digester tankı gibi ekipmanların teminini ve bu ekipmanların Bandırma fabrika sahasına getirilmesi ve kullanıma hazır hale getirilerek teslimini taahhüt etiğini, ekipmanların kullanıma hazır hale getirilmesi işlemlerinin de taraflar arasındaki ilişki kapsamında yer aldığını, sonuç olarak taraflar arasındaki ilişkinin ürün tedariki ve bu ürünlerin yerleştirilmesi ve kullanıma hazır edilmesini kapsayan yani bir sonucun gerçekleştirilmesini ihtiva eden bir ilişki olduğunu, davacının ücrete hak kazanması için mutabakatlarda detaylandırılan ekipman ve malzemenin tedariki ile birlikte kendi teknik bilgi ve birikimini kullanmak suretiyle ekipman ve malzemeyi kullanıma hazır hale getirmesini ve bu suretle müvekkili şirkete teslimi ile borcunu ifa etmesi gerektiğini, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin mahiyeti işin gereğine uygun olarak bir sonucun gerçekleştirilmesi ve müvekkil şirketin kabulü suretiyle işin onaylanması olduğundan anılan ilişkinin sadece alım satım değil aynı zamanda eser sözleşmesi niteliğinde olduğunu, taraflarca ilerlemeye göre ödeme yapılacağı konusunda mutabık kalınmış olup davacının işlerdeki ilerlemenin onayını müteakip fatura kesilebileceğini, bu onayı ihtiva etmeyen faturalardan kaynaklı alacak talep edemeyeceğinin izahtan vareste olduğunu, davacının davaya konu ettiği faturalar bakımından hangi hizmeti verdiğini, anlaşmaya göre fatura düzenlediği iş bakımından müvekkili şirketin onayını alıp almadığını ispatlaması gerektiğini, nihayetinde taraflar arasındaki ticari ilişkinin bir sözleşmeye dayanmakta olup faturanın bu sözleşmeye uygun olarak düzenlenmiş olması gerektiğini, müvekkil şirketin kabulü olmaksızın ve hangi iş/işleme istinaden fatura düzenlendiği belli olmaksızın müvekkil şirkete iletilen ve iş/işlemin mahiyetine ilişkin açıklama ihtiva etmeyen faturalar bakımından davacının talepte bulunamayacağının açık olduğunu, bu nedenle de davanın reddini, davacı tarafından taahhüt edilen hizmetlerin verilmemesi nedeniyle dava dışı … ile anlaşıldığını ve ilave bedeller ödenmek zorunda kalındığını, davacının alacaklı olduğu iddiasına dayanak gösterdiği faturalardan bir kısmının müvekkili şirkete tebliğ dahi edilmediğini, bir kısmının da sözleşmeye aykırı olarak düzenlendiğini ve mutabakat sağlanmadığı için iade edildiğini, usul ve esasa ilişkin itirazları doğrultusunda haksız ve dayanaktan yoksun davanın reddini, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Taraflar arasında uyuşmazlık bulunan hususların; taraflar arasında mal alım-satım hususunda mütabakat metinleri kapsamında yapılan anlaşma sonucu davacı tarafça mal ve hizmetlere ilişkin yükümlülüğün yerine getirilip getirilmediği, faturaların davalı tarafa tevdi edilip edilmediği, davalının faturadan kaynaklı alacağının varlığı ve miktarının ne olduğundan ibaret olduğu görülmüştür.
DELİLER;
Davacı vekili tarafından dava dilekçesi ve delil dilekçesi ekinde dava konusu; TCMB …/… bülten n olu döviz kur göstergesi, faturalar, sözleşme ve mail yazışmaları, … 28. Noterliği’nden 24.09.2019 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarname mahkeme dosyasına sunulmuştur.
Davalı vekili tarafından cevap dilekçesi ekinde dava konusu; 06.12.2017 ve 16.04.2018 tarihli iki adet mutabakat metni (orijinal Almanca) ve çeviri versiyonu , swift suretleri, dava dışı … yapılan ödemelere ilişkin fatura suretleri , davalı ile davacı arasında yapılan elektronik posta yazışmaları, … 28. Noterliği 24.09.2019 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarname sureti, … 48. Noterliğinin 11.10.2019 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi, mahkeme dosyasına sunulmuştur.
Mahkememizce verilen ara karar gereğince bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiş olup 29/07/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle; davacı yanın Almanya’da faaliyet gösteren bir işletme olduğundan, TTK ve VUK hükümlerine
tabi olmayıp, ticari defterler yönünden incelenmesinin olanaklı olmadığı, bu nedenle, dava dosyasına sunulu Apostılle Türkçe tercüme edilmiş davalı yana düzenlenen faturalar ile davalı
yandan tahsil edilen tutarları yıllar bazında ortaya koyan hesap dökümlerinin incelemeye tabi tutulduğu, Apostılle Türkçe tercüme edilmiş 2018-2019 yılları arası davalı yana düzenlenen faturalar ile
davalı yanca yapılan ödemeleri yıl bazında ortaya koyan hesap dökümleri incelendiğinde; düzenlenen fatura toplamının 2.118,241,78 Euro, yapılan tahsilatın 1.076.901,27 Euro olduğu, 14.01.2019 tarihi ile sınırlı hesap döküm bakiyesine göre davacı yanın dava tarihi itibarıyla davalı yandan 1.041.340,51 Euro alacaklı göründüğü, incelenen davalı şirkete ait 2018-2019-2020 yılı ticari defterlerinin açılış ve kapanış
beratlarının yasal süresinde yaptırılmış olduğu, bu anlamda ticari defterlerin usulüne uygun tutulduğu, davalı şirketin kendi ticari defter kayıtlarına nazaran, 29.07.2020 dava tarihi itibarıyla davacı
yana 2.483.517,35 TL borçlu göründüğü, taraflar arasındaki cari hesap farklılığının, dava konusu faturaların hiç birinin davalı şirket kayıtlarında yer almamasından kaynaklandığı, davacı yanın dava dosyasına faturalar ekinde “… (son kabul protokolü)” belgelerini sunduğu görülmekle, anılan belgelerde proje numarasına, ilgili komponente atıfta bulunulduğu, belgelerin tamamında davacı yan adına … isim ve
imzasının yer aldığı, ancak belgelerde fatura numarası referans gösterilmediğinden, ayrıca fatura ve belge tarihleri arasında farklılık da bulunduğundan, bu belgelerin dosyada eşleştirilmiş faturalar yönünden kabul anlamına gelip gelmediği hususunun, tartışmaya mahal bırakmayacak şekilde tespit edilemediği, dava dosyasında davalı yanca, eksik bırakılan işlerin tamamlanması amacı ile alındığı ileri
sürülen dava dışı yabancı firmaya ait toplam 595.314,00 Euro tutarındaki faturaların sunulu olduğu görülmekle, fatura muhteviyatı hizmetin, davacı yan ile akdedilen sözleşme
kapsamında yapılması gerektiği halde yapılmayan işlerden olup olmadıklarının tespiti uzmanlık alanımıza girmediğinden değerlendirilememiş olup, bu yönde bir değerlendirme yapılabilmesi için dosyaya bir uzman atanması gerektiği hususunda takdirin mahkemeye ait olduğu görüş ve kaanatine varıldığı bildirilmiştir.Mahkememizce verilen ara karar gereğince ek bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiş olup 19/01/2022 tarihli bilirkişi raporunda özetle; taraflar arasında akdedilen sözleşmede yer verilen teknik şartların açık ve net olarak belirtilmediği, oysa teknik olarak her bir ayrıntının çok açık olması gerektiği,
bu nedenle davacı yanın davalı yana keşide ettiği halde davalı yanca kayıtlara alınmayan fatura muhteviyatı mal/hizmet teslimlerinin münhasıran dava konusu
sözleşmeye uygun olup olmadıklarının, tartışmaya mahal bırakmayacak şekilde değerlendirilmesinin mümkün olmadığı, bu nedenle davacı yanın bu aşamada, dava konusu faturalara dayalı olarak alacaklı
olduğunu ispat edemediği, davacı yanın, davalı yanca dava dışı firmaya yaptırdığı 595.313,60 Euro tutarındaki iş bedelinden sorumlu olacağı, bununla birlikte, üstünde ilave işler yapıldığı açık olan ürünlerin davalı yana teslim edilmiş oldukları tartışmasız olup, yukarıda yer verilen gerekçelerle davacı yanın sözleşme kapsamında teslim ettiği mal/hizmet bedeli, davaya konu ettiği faturalar
nezdinde belirlenemediğinden, bir takas mahsup hesabının da bu aşamada yapılmasının mümkün olmadığı görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Mahkememizce verilen ara karar gereğince ek bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiş olup 26/05/2022 tarihli bilirkişi raporunda özetle; davacı yanın dava dosyasına faturalar ekinde “… (son kabul protokolü)” belgelerini sunduğu görülmekle, anılan belgelerde proje numarasına, ilgili komponente atıfta bulunulduğu, belgelerin tamamında davacı yan adına … isim ve imzasının yer aldığı, ancak belgelerde fatura numarası referans gösterilmediğinden, ayrıca fatura ve belge tarihleri arasında farklılık da bulunduğundan, bu belgelerin dosyada eşleştirilmiş faturalar yönünden kabul anlamına gelip gelmediği hususunun, tartışmaya mahal bırakmayacak şekilde tespit edilemediği, ifadelerine yer verilmiş olup, faturalar yönünden taraf kayıtlarındaki farklılıklar ve faturaların yerindeliği yönünden ispat kuvveti değerlendirilmiş, yukarıda yer verilen gerekçelerle de bu hususun, tartışmaya mahal bırakmayacak şekilde tespit edilemediği incelenen belgeler çerçevesinde dile getirildiği, bu anlamda davacı yanın huzurdaki davaya konu ettiği faturaların irdelenmediği, bu faturaların ödenmiş kabul edilmiş olması ve de üstüne geri ödenmesinin talep edilmesi gibi bir durum söz konusu değildir. Bu husus, 19.01.2022 tarihli raporumuzun sonuç kısmında, “Bununla birlikte, üstünde ilave işler yapıldığı açık olan ürünlerin davalı yana teslim edilmiş oldukları tartışmasız olup, yukarıda yer verilen gerekçelerle davacı yanın sözleşme kapsamında teslim ettiği mal/hizmet bedeli, davaya konu ettiği faturalar nezdinde belirlenemediğinden, bir takas mahsup hesabının da bu aşamada yapılmasının mümkün olmadığı” ifadelerine yer verilmiştir. Dolayısıyla davacı yanın, davalı yana teslim etmiş olduğu tartışmasız olan işler nedeni ile hak ediş alacağının söz konusu olacağı, ancak bu tutarın raporlar içerisinde açıklanan nedenlerle davacı tarafından tartışmaya mahal bırakmayacak şekilde ispat edilemediği, dolayısıyla da davalı yanca üçüncü kişilere yaptırıldığı anlaşılan işler toplamının da mahsup edilmesi gereken tutarın belirlenemediği hususları, defaatle bilirkişi kurulu tarafından ifade edilmiş olup, takdirin mahkemeye ait olduğu görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda; tarafların beyanları, deliller ve tüm dosya kapsamına göre;

Taraflar arasında 06/12/2017 tarihli teklif (mutabakat 1) ve 16/04/2018 tarihli teklif (mutabakat 2) metinleri üzerinde mutabık kalınarak ürün ve hizmet tedariki konusunda anlaşıldığı, mutabakat 1 ve mutabakat 2’ye göre davacı tarafça “Kristalizasyon tankı, dalgakıran ve digester tankı olmak üzere bu malzemelerin temini ve kurulumu taahhüt edildiği, ödemenin ise Mutabakat 1 madde 8.2’ye göre “%15 ön ödeme olmak üzere %85lik kısmın ilerlemeye göre” yapılacağı konusunda mutabık kalındığı, dosyaya ibraz edilen mutabakat metinlerinden anlaşılmıştır. Davacı, sözleşmede, ” Ürünlerin işlenmesinin bu teklifin bir parçası değildir.” hükmüne dayalı olarak taraflar arasındaki sözleşmenin eser sözleşmesi olmadığını, davalı ise; mutabakat 1 ve mutabakat 2 tahtında ekipmanların temini ile kullanıma hazır hale getirilmesinin taahhüt edildiğini belirterek taraflar arasındaki sözleşmenin eser sözlemesi olduğunu iddia etmektedir. Esasen taraflar arasındaki uyuşmazlık da bu ihtilaftan kaynaklanmaktadır.
Eser sözleşmesinin diğer sözleşme türlerinden ayırt edilmesi bakımından öncelikle bu sözleşmelerin kanundaki tanımlarından yararlanılmalı, sonuca gidilemediği takdirde sözleşme türlerine ilişkin özel hükümlere bakılmalıdır. Kanundaki tanımlara göre eser sözleşmesi yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, işsahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir (TBK 470/1). Satış sözleşmesi ise satıcının, satılanın zilyetlik ve mülkiyetini alıcıya devretme, alıcının ise buna karşılık bir bedel ödeme borcunu üstlendiği sözleşmedir. (TBK 207/1)
Somut olayda; 06/12/2017 tarihli teklif metninde, teklifin “Tüm malzemelerin tedarikini, gerekli kumlama çalışmalarını ve tüm işlerin …’ü tarafından izlenmesini ve yönetilmesini kapsamaktadır.” hükmüne göre teklifin malzeme, kumlama ve tüm işlerin süpervizör tarafından izlenmesi ve yönetilmesi işini kapsadığı anlaşıldığı gibi uygulama bölümünde de kumlama sonrası yapılacak işlerin detaylandırılmasından taraflar arasındaki sözleşmenin eser sözleşmesi olduğu kanaatine varılmıştır. Davalı, davacı tarafça malzemelerin teslimi ve kaplama hizmetlerinin tamamlanarak hazır bir şekilde teslimin taahhüt edilmesine rağmen malzeme ve ekipmanların davalı tarafça kullanıma hazır hale getirilemediğinden dava dışı … şirketinden hizmet alınmak durumunda kalındığını belirterek eksik iş savunmasında bulunmuştur. Ayıp iddiasının aksine eksik iş olduğu savunmasında ispat yükü; eser meydana getirmeyi taahhüt eden yükleniciye düşmektedir. Somut olayda da ispat yükünün davacı üzerinde olduğu anlaşılmıştır. Yaptırılan bilirkişi incelemesinde dosyaya sunulan fatura eklerinde “…” ( son kabul protokolü) belgelerinin sunulduğu görülmekle birlikte anılan belgelerde proje numarasına, ilgili kompenente atıfta bulunulduğu, ancak belgelerde fatura numarası referans gösterilmediğinden ayrıca fatura ve belge tarihleri arasında farklılık da bulunduğundan bu belgelerin dosyada eşleştirilmiş faturalar yönünden kabul anlamına gelip gelmediğinin tartışmaya mahal bırakmayacak şekilde tespit edilemediği dosya içerisinde yer alan yazışmalarda davalı yanın kendilerine gönderilen faturalar için ısrarla izah istediği, yeterli ve geçerli izah yapılmadan ödeme yapılmayacağının bildirildiği görülmüştür. Taraflar arasındaki mutabakat 1’in ödeme başlıklı 8.2.maddesi hükmüne göre; verilen hizmetin faturalandırılması bakımından ilerleme kaydedilmesi ve bunun davacı tarafça kabulü neticesinde davacının ücrete hak kazanacağı ve fatura düzenleyebileceği anlaşılmıştır. Davaya konu edilen faturalar bakımından davacının onayının alınıp alınmadığı, faturalar bakımından hangi hizmetin verildiği ve faturanın sözleşmeye uygun olarak düzenlendiği, eser sözleşmesi kapsamında eksik iş bulunmayıp eserin meydana getirildiği hususu davacı tarafça ispat edilememiştir. Davacının düzenlemiş olduğu faturalar davalı şirket kayıtlarında da yer almamaktadır. Her ne kadar davacı defterlerinin incelenmesi bakımından istinabe talebinde bulunmuş ise de; HMK’nın delil olarak kabul ettiği ticari defterlerin ibrazı ve delil olması HMK madde 222 hükmü ile düzenlenmiş olup bu hükme göre ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yapılmış, defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması gerekmektedir. Böylece kanuna uygun tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. ( Yargıtay 11 HD. 2021/7956 – 2022/622) Somut olayda davaya konu faturaların davalının usulüne uygun olarak tutulmuş defterlerinde kayıtlı olmadığı anlaşıldığından anılan içtihat gereği davacının defterlerinin istinabe sureti ile incelenmesine ilişkin talep esasa etkili olmadığından reddedilmiştir. Davacı yukarıda açıklanan gerekçe ile davasını ispat edememiş olup dava dilekçesinde açıkça yemin deliline dayanmadığından bu delil hatırlatılmaksızın davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın REDDİNE;
1-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 179,90 TL maktu red karar harcından peşin alınan 143.770,65 TL harcın mahsubu ile geri kalan 143.590,75 TL harcın hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 322.187,17TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
3-Arabuluculuk görüşmelerinde atanan arabulucuya 1.320,00-TL ödeme yapılmasına karar verildiği, ödemenin suçüstü ödeneğinden ödendiği anlaşıldığından 1.320,00-TL arabuluculuk ücreti’nin 6325 sayılı hukuk uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu madde 18/A-13’a göre davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Davalı tarafından yargılama sırasında yapılan 4.450,00 TL yargılama masrafının davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
6-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayarak artan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı; 6100 sayılı HMK’nun 342 ve 345.maddeleri gereğince karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenmek suretiyle tebliğden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya başka bir mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK 341. madde uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yoluna başvurma hakları hatırlatılmak suretiyle oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 19/01/2023

Başkan …
*e-imzalıdır
Üye …
*e-imzalıdır
Üye …
*e-imzalıdır
Katip …
*e-imzalıdır