Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/389 E. 2022/827 K. 15.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO :2020/389
KARAR NO:2022/827

DAVA:İtirazın İptali
DAVA TARİHİ:29/07/2020
KARAR TARİHİ:15/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin çanta ve benzeri malzemelerin satışı ve pazarlama işi ile iştigal ettiğini, davalı yanın ise çanta imalatı üzerine çalıştığını, davalı yanca müvekkili adına çanta ve
malzeme üretilmesi ve üretilen çantaların ve malzemelerin müvekkiline bedeli karşılığında teslimi hususunda tarafların anlaştıklarını, müvekkilinin, davalı yan tarafından üretilecek olan çantaların, malzemelerin bedellerini peşinen davalı yana ödediğini, ancak davalı yanca üretilecek olan çantalar ve malzemeler üretilmemiş olduğundan müvekkilinin davalı yana bu defa 31.12.2018 tarih … sıra 402.300,00 TL meblağlı fatura ve 12.10.2018 tarih ve … sıra nolu 10.260,00 TL meblağlı iade faturalarını kestiğini, kesilen iade faturaları davalı (borçlu) tarafından da kabul edilerek imza edildiğini, teslim alındığını ve iade faturasına da itiraz edilmediğini, müvekkili ile davalı yan arasındaki ticari münasebetten kaynaklı müvekkilinin alacağının davalı yan tarafından ödenmediğinden; müvekkili … Yapı Malzemeleri San. Ve Tic.Ltd. Şti tarafından alacağın tahsili için davalı (borçlu) yan aleyhine …. İcra Müdürlüğü’nün …Esas sayılı dosyası üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığını, icra müdürlüğü tarafından davalıya gönderilen ödeme emrinin davalı yana tebliğ edildiğini ve davalı yan 07.10.2019 tarihinde borca haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ederek, ilamsız takibi durdurduğunu, tarafların ticari olarak cari hesap olarak çalıştıklarını, davalı imal ettiği çantaları müvekkilin müşterisi konumundaki 3. Şahıslara teslim ettiğini beyan ve ifade ettiğini, müvekkilinin müşterilerine çantaların teslim edilmediğini çok sonra öğrendiğini, davalı yanın kendisine ödenen bedellere rağmen teslim etmesi gereken emtiaları (çantaları) ne müvekkiline ne de müvekkilinin müşterilerine teslim etmediğini, tüm nedenlerle ve fazlaya ilişkin tüm talep ve hakları saklı kalmak üzere; haklı davalarının kabulü ile alacaklarının hüküm altına alınmasına, …. icra Müdürlüğü’nün …esas sayılı icra dosyasına davalı yanca yapılan haksız itirazın iptaline ve takibin devamına karar verilmesini, takibe konu borca haksız ve kötü niyetli olarak itiraz eden davalı (borçlu) aleyhine takip konusu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davalı yana tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; faaliyet konusunda kapsamında davacı şirkete çanta üretmiş ve teslim etmiş olan müvekkili şirketin, işbu malların karşılığında; tarih … sayı ve 64.800,00-TL bedelli, 26.07.2017 tarih … sayı ve 40.500,00 TL bedelli, 14.09.208 tarih … sayı ve 64.800,00-TL bedelli, 14.09.2018 tarih … sayı ve 25.920,00-TL bedelli, 21.09.2018 tarih … sayı ve 70.200,00-TL bedelli, 15.10.2018 tarih … sayı ve 39.744,00-TL bedelli, 15.10.2018 tarih … sayı ve 70.200,00 TL bedelli, 23.10.2018 tarih … sayı ve 41.040,00-TL bedelli, 24.10.2018 tarih … sayı ve 41.040,00-TL bedelli, 09.11.2018 tarih 016572 sayı ve 118.800,00-TL bedelli olmak üzere KDV dahil toplam 577.044,00-TL tutarında 10 tane fatura düzenlediğini, bu faturalar, taraf ticari kayıtlarına işlendiğini, Yargıtay kararları, malların teslim almadığının yazılı delille ispat edilmesi gerektiğini, bu husustaki ispat külfetinin davacı tarafta olduğunu açıkça içtihat ettiğini, bununla birlikte davacı gibi bir tacirin, malı teslim almadan, 630.990,00-TL gibi yüklü miktarda bir ödeme yapmış olduğunu düşünmek olağan hayat kurallarına dahi ters olduğunu, kaldı ki davacı tarafından ibraz edilmiş olan ödeme kayıt ve belgelerinin incelenmesinden,
toplamda 892.794,00-TL ödeme yaptığı anlaşılmakta olup, herhangi bir mal üretilmemiş veya teslim alınmamış olunsaydı 630.990,00-TL üzerinden değil, 892.794,00-TL üzerinden takip başlatılırdı. Bu anlamda davacının iddialarıyla delilleri birbiriyle çeliştiğini, iade faturası düzenlenmiş olması, müvekkili şirketin alacağını ortadan kaldıran bir durum olmadığını, zira müvekkili şirket tarafından üretilmiş ürünlere ilişkin faturalara, süresi içerisinde, itiraz edilmediğini, müvekkili şirketin 31.12.2018 tarih, … sayı ve 402.300,00-TL bedelli iade faturasını, yukarıda tarih sayı ve tutarları belirtilmiş olan fatura konusu malların bir kısmının kendisine
iade edileceği inancı ve güveniyle ticari kayıtlarına işlediğini, bu hususun 31.12.2018 tarih, … sayı ve 402.300,00-TL bedelli iade faturası içeriği mallar ile müvekkil şirket tarafından düzenlenmiş olan fatura içeriği malların karşılaştırılmasından dahi anlaşılacağını, zira iade faturasındaki malların, birim fiyatı 6.00-TL’den toplam 104.000,00 TL 14.000 adet heybe çantası dışında, miktar ve birim fiyatları ile davacı şirkete düzenlenmiş olan (26.07.2018, 21.09.2018, 23.10.2018, 24.10.2018 ve 09.11.2018 tarihli) faturalardaki malların miktar, birim fiyat ve tutarları aynıdır. Beri yandan davacı şirkete heybe çanta olarak birim fiyatı 9,2 TL’den sadece 15.10.2018 tarih 016543 sayı ve 39.744,00-TL bedelli faturadaki 4.000 adet mal üretildiğini, taraflar arasında böyle bir anlaşma olmadığından, iade faturasındaki birim fiyatı 6.00-TL’den toplam 104.000,00 TL 14.000 adet heybe çantasının hesaplamaya dahil edilmesi düşünülemez. Şu halde, kabul anlamına gelmemek üzere, iadeye ancak 26.07.2018, 21.09.2018, 23.10.2018, 24.10.2018 ve 09.11.2018 tarihli faturalardaki mallar konu edilebilirdi ki, söz konusu faturalardaki mallar taahhüt edildiği halde müvekkili şirkete iade edilmediğini, …sayı ve 10.260,00-TL bedelli fatura ise iade değil, buzlu çanta fiyat farkına ilişkin olarak düzenlendiğini, 31.12.2018 tarih, … sayı ve 402.300,00-TL bedelli iade, 12.10.2018 tarih, … sayı ve 10.260,00-TL bedelli ise fiyat farkı faturalarına itiraz edilmemiş olması müvekkili şirketin borçlu olduğunu göstermeyeceğini, Yukarıda açıklanan ve re’sen tespit edilecek nedenlerle; davanın reddine, alacağın % 20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleriyle vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce verilen ara karar gereğince bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiş olup 08.11.2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle; incelenen davacı şirkete ait 2018 yılı ticari defterlerinin açılış kapanış tasdiklerinin yasal süresinde yaptırılmış olduğu, bu anlamda ticari defterlerin usulüne uygun tutulduğu, davacı yanın kendi kayıtla 630.900,00 TL alacaklı olduğu,nazaran 21.02.2019 takip tarihi itibariyle davalı yandan incelenen davalı şirkete ait 2018 yılı ticari defterlerinin açılış ve yılsonu kapanış tasdiklerimim yasal süresinde yaptırılmış oldukları, bu anlamda ticari defterlerin usulüne uygun tutulduğu, davalı yanın kendi kayıtlarına nazaran 21.02.2019 takip tar itibariyle davacı yana, 738.310,00 TL borçlu olduğu, taraflar arasındaki cari hesap farklılıklarının, detayları rapor içerisinde verilen bazı çeklerin karşılıklı olarak kayıtlarda yer almamasından kaynaklandığı, Buzlu Çanta kodlu ürüne ilişkin davacı yan tarafından davalı yana 27.07.2018 tarihinde 2000 adet, birim fiyatı 18,75 TL, kdv dahil 40.500,00 TL’lik fatura düzenlendiği, davalı yanın bu ürüne ilişkin hem 10.10.2018 tarihinde birim fiyatı 4,75 TL’lik 2000 adet için toplam kdv dahil 10.260,00 TL fiyat farkı faturası düzenlediği hem de yine bu ürün için 31.12.2018 tarihinde 2000 adet birim fiyatı 18,75 TL kdv dahil 40,500,00 TL’lik iade faturası düzenlediği görülmüş olup, ürünün tamamı için iade faturası kesildiği halde aynı ürün için düzenlendiği anlaşılan, 10.10.2018 tarihli, birim fiyatı 4,75 TL den 2000 adet için toplam kdv dahil 10.260,00 TL tutarındaki fiyat farkı faturasının yerinde olmadığı, karşılıklı olarak satış ve iade faturalarının teslimine yönelik incelemeler sonucunda ulaşılan tespitlere rapor içerisinde detayları ile yer verilmiş olup, davalı yanın tüm satış faturalarına konu ürünleri davacı yana teslim etmiş olduğu, davacı yanın ise iade faturalarına konu ürünleri davalı yana teslim edip etmediği hususunun ispata muhtaç olduğu, bununla birlikte davacı yanın bu ürünleri davalı yana teslim ettiğinin kabulü halinde davalı yandan 630.900,00 — 10.260,00 (mükerrer fatura) – 620,640,00 TL alacak talebinde bulunabileceği ” görüşü bildirilmiştir.
Mahkememizce verilen ara karar gereğince bilirkişi raporuna itirazların değerlendirilmesi bakımından ek bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiş olup 12.10.2022 tarihli ek bilirkişi raporunda özetle; ” Mahkeme, çeklerden hangilerinin davalı defterlerinde kayıtlı olduğu hususunun tespit edilmesini istemiştir. Davalı kayıtlarında yer alan çek bilgileri tablo halinde gösterilmiş olup davalı yan ticari defter kayıtlarında davacı yandan aldığı çekler toplamı 817.794,00 TL dir. Bu çeklerden tabloda sarı dolgu ile işaretli olanlar, davacı kayıtlarına göre çek iade bordrosu ile iade alınmış çekler olup, davalı kayıtlarında bu çeklerin iade edildiğine ilişkin bir işlem yer almamaktadır. Diğer yandan yine davacı kayıtlarına göre davalı yana verildiği anlaşılan 07.08.2018 vadeli 15.200,00 TL tutarındaki çekin ise davalı kayıtlarında olmadığı görülmüştür ” görüşü bildirilmiştir.
Dava, davacının, faturaya alacağının tahsili için davalı aleyhine giriştiği icra takibine vâki itirazın İİK’nun 67.maddesi gereğince iptali ile takibin devamına ve icra inkâr tazminatı istemine ilişkindir.
… İcra Müdürlüğü’nün …esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; davacı şirketin davalı aleyhinde dayanak 630.990,00 TL alacak ile asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte tahsili için faturaya dayalı olarak ilamsız icra takibine geçildiği, borçluya ödeme emrinin tebliği üzerine borçlunun süresinde, borca itiraz ederek takibin durmasına sebebiyet verdiği, İcra Müdürlüğü’nce takibin durdurulmasına karar verildiği, bu kararın alacaklıya tebliğ edilmediği, davanın yasal bir yıllık süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Taraflar tacir olup delil olarak ticari defterlere dayanıldığından TTK’nun 83 ilâ 85 ve HMK’nun 222. maddeleri uyarınca tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde konusunda uzman bilirkişi marifetiyle bilirkişi incelemesi yapılmıştır.
Davacı, faturaya dayalı alacağının tahsili talebiyle başlatmış olduğu takibe yapılan itiraz üzerine eldeki davayı açmış olup, 6102 sayılı TTK’da fatura tanımlanmamıştır. 213 sayılı Vergi Usul Kanunu (VUK)’nun 229. maddesinde yer alan tanımlama ise: “Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari bir vesikadır.” Şeklindedir.
Bu yasal düzenlemelerden çıkan sonuç; fatura düzenlenmesi için öncelikle taraflar arasında akdi bir ilişkinin bulunmasının gerekli olduğu olgusudur.
Ticari işletmeye ilişkin olarak ve belli faaliyetlerde bulunma halinde tacirler tarafından o faaliyetle ilgili olan karşı taraf adına düzenlenmesi gereken ticari bir belge niteliğindeki fatura, sözleşmenin yapılması ile ilgili değil; taraflar arasında yapılmış bir satım, hizmet, istisna ve benzeri sözleşmenin ifa safhası ile ilgili bir belgedir. Öyle ki, taraflar arasında bu tür bir sözleşme ilişkisi yoksa düzenlenen belge fatura olmayıp, olsa olsa icap mahiyetinde kabul edilebilecek bir belgedir ve elbette bu belgeye itiraz edilmemesinin TTK’nun 21/2. maddesi anlamında sonuç doğurması da beklenemez.
Kısacası; TTK’nun 21. maddesinin 2. fıkrası uyarınca gönderilen faturaya sekiz gün içinde itiraz olunmaması halinde fatura içeriğinin kabul edilmiş sayılması için, faturayı düzenleyen kişinin aynı maddenin ikinci fıkrasına göre ticari işletmesi icabı mal satmış, imal etmiş yada iş görmüş bir tacir olması gerekir.
TTK’nun 21. maddesinin 2. fıkrası hükmü ile, fatura özellikle tacirler arasında ifaya yönelik bir ispat aracı olarak kabul edilip; süresinde itiraz edilmemekle mündericatından sayılan hususlar yönünden düzenleyen lehine, adına fatura düzenlenenin aleyhine, bir karine getirilmiştir. Bu karine faturanın ispat gücüne yönelik bir düzenlemeyi ortaya koymaktadır.
Eş söyleyişle, faturanın adına tanzim edilen aleyhine ispat vasıtası olması, yani, faturayı alan kişinin fatura kendinden sadır olmamakla birlikte aleyhine delil teşkil etmesi TTK’nun 21. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenen ve yukarıda ayrıntısı açıklanan bu karineden kaynaklanmaktadır.
Buna göre; fatura düzenleyen tacirin anılan karineden yararlanabilmesi için fatura tanzim edenle, adına fatura tanzim edilen arasında akdi ilişki bulunması, faturanın akdin ifasıyla ilgili olarak düzenlenmesi gerekir. Fatura sözleşmenin kurulması safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin varlığı şarttır.
TTK’nun 21. maddesinin 2 ve 3. fıkrasındaki karine aksi ispat edilebilen adi bir karinedir. İkinci fıkra gereği sekiz gün içinde faturaya itiraz edilmesi durumunda fatura münderecatının doğru olduğunu faturayı düzenleyen tacirin ispat etmesi gerekir.( Bkz 27.06.2003 gün ve 2001/1 Esas, 2003/1 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2011/15-472 E.,2011/608 K sayılı kararı)
BA formundaki fatura kayıtları ile ilgili araştırma ve inceleme yaptırılmış olup bu kayıtların bir bütün olarak davacı lehine ve davalı aleyhine sonuç doğurduğu kanaatine varılmıştır. (Yargıtay 19. HD. 2011/8941 E. – 2012/969 K sayılı kararından hareket edilmiştir. )
Esasen VUK nun 381 seri nolu genel tebliği ve Ba formu içeriği ile vergi uygulaması gözetildiğinde aksini düşünmek mümkün değildir. Yine genel ispat kuralları çerçevesinde hiç bir kimsenin kendi aleyhine delil oluşturmayacağı düşünüldüğünde davalı tarafın resmi bir kuruma dava konusu malları teslim aldığına yönelik beyanı kendisini bağlar.
Davacı, çanta ve benzeri malzemelerin satışı ve pazarlama işi ile iştigal ettiğini davalının ise çanta imalatı üzerine çalıştığını davalı tarafça davacı adına çanta ve malzeme üretilmesi ile teslim hususunda tarafların anlaştığı davalı tarafça üretilecek olan çantaların bedellerinin çek veya nakit olarak peşinen davalı yana ödendiği ancak davalı yanca üretilmesi gereken malzemelerin üretilmemiş olduğu iddiasıyla bu defa 31/12/2018 tarihli … sıra nolu 402.300,00-TL bedelli fatura ile 12/10/2018 tarihli … sıra nolu 10.260,00 TL bedelli iade faturaların kesildiği ve kesilen iade faturalarının davalı tarafından da kabul edilerek imza edilip teslim alındığı belirtilerek iade faturalarından dolayı başlatmış olduğu takipte faturaların konu ürünleri iade edildiği hususu davalı tarafça kabul edilmediğinden ve davacı tarafça tüm faturaların defterlere işlenmiş olması gözetildiğinde malların iade edildiği ve taraflar arasında fiyat farkına yönelik anlaşma olduğunu ispat yükü davacı üzerindedir.
Taraf defterleri ve belgeleri üzerinde yapılan bilirkişi incelemesinde davalı ticari defterlerinde … numaralı cari hesap ekstresinin incelemesinde davacı yanın düzenlemiş olduğu 10/10/2018 tarihli, … sıra nolu ve 31/12/2018 tarihli … sıra nolu iade faturalarının kayıtlı olduğu 31/12/2018 tarihi itibariyle davalının davacıya 412.560,00 TL borçlu göründüğü anılan tutarın … numaralı hesaba virman yapılarak hesap bakiyesinin sıfırlandığı, … numaralı cari hesap ekstresinin incelenmesinde virman öncesi ve sonrası davalı yanın toplam borcunun 738.310,00 TL olduğunun bildirildiği taraflar arasındaki cari hesap farkının davacı kayıtlarında yer alıp davalı kayıtlarda yer almayan çek kayıtlarından kaynaklandığı bunların da toplam 107.320,00 TL fark oluşturduğu tarafların incelenen BA-BS formlarında davalının 2018 yılına ait 10 adet fatura karşılığı KDV hariç 534.300,00 TL tutarlı BS bildirimi bulunduğu ve yine 2 adet belge karşılığı KDV hariç 382.000,00 BA bildiriminde bulunduğu; davacının da miktar ve belge adedi uyumlu olarak karşılıklı BA-BS bildirimlerinde bulunmuş olduğu görülmüştür.
Davacı tarafça fatura alacağına ilişkin olarak takip başlatıldığı, takipteki talebiyle bağlı olmakla davalı davacıya 10 adet fatura karşılığı ürün teslim ettiğini bildirmiş olup bunları BS’sinde göstermiş ayrıca … imzasına teslim etmiştir. Her ne kadar …’la ilgili itirazda bulunulmuş ise de davacı tarafça bu faturaların BA formunda bildirildiği anlaşıldığından davalı tarafça 10 adet fatura karşılığı ürün tesliminin yapıldığı kanaatine varılmıştır. Davacı bu ürünlerden bir kısmına karşılık 31/12/2018 tarihli iade faturası ile 12/10/2018 tarihli fiyat farkı faturasını düzenlemiş olup bu faturaları BS’sinde göstermiş ve iade faturasını davalı şirket yetkilisi …’ın imzasına mukabil ürünleri teslim ettiğini ispat etmiştir. Kaldı ki davalı bu faturaları BA’sında göstermek suretiyle bildirdiğinden davalının ürünleri teslim aldığı kabul edilmiştir.
Sonuç olarak, davacının ürünleri davalı yana teslim ettiği kabul edilmekle mükerrer fatura olarak 10.260,00 TL’lik miktar mahsup edilerek 620.640,00 TL alacak yönünden davacı davasında haklı bulunmuştur.
Dava, İİK.nun 67. maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davası olup, icra takibi faturadan kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik olduğu, bu durumda açılan itirazın iptali davasında hüküm altına alınan alacak bilinebilir, bir başka deyişle likit olduğundan hükmedilen miktarın % 20’si oranında İİK.nun 67. maddesi uyarınca davacı yararına tazminata hükmedilmesine karar verilmiş, davalının kötü niyet tazminat talebinin yasal şartları oluşmadığından reddine, davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile;
620.640,00 TL asıl alacak yönünden davalının …. İcra Müdürlüğü’nün …Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu takibe vaki itirazının iptaline, takibin asıl alacak miktarı olarak 620.640,00 TL üzerinden devamına; Asıl alacağa takip tarihinden itibaren 3095 Sayılı kanunun 2/2. Maddesi gereğince Merkez Bankasının kısa vadeli krediler için ön gördüğü değişen oranlarda avans faiz oranı uygulanmasına, fazlaya ilişkin talebin reddine,
Asıl alacağın %20’si üzerinden hesap edilen 124.128,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davalının kötü niyet tazminat talebinin yasal şartları oluşmadığından REDDİNE;
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 42.395,91 TL nispi karar harcının, peşin alınan 7.620,79 TL harçtan mahsubu ile eksik 34.775,12 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına;
3-Davacı tarafından dava açılırken yatırılan toplam 7.682,99 TL (54,40 TL BVH, 7,80 VSH, 7.620,79 TL Peşin Harç) harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yargılama aşamasında yapılan toplam 1.360,50 TL ( 160,50 Tebliğler ve postalar, 1.200,00 TL bilirkişi ücreti ) yargılama giderinin davadaki kabul ve red oranına göre hesaplanan 1.338,18 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Kabul edilen miktar üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 86.270,40 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Reddedilen miktar üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Arabuluculuk nedeniyle 1.320,00 TL ödeme yapılmasına karar verildiği, ödemenin suçüstü ödeneğinden karşılandığı anlaşıldığından 1.320,00 TL arabuluculuk ücreti’nin 6325 sayılı hukuk uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu madde 18/A-13’a göre davadaki red ve kabul oranına göre hesaplanan 1.298,35TL’sinin davalıdan, 21,65TL’sinin davacıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
8-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayarak artan gider ve delil avanslarının hüküm kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, 6100 sayılı HMK’nun 342 ve 345.maddeleri gereğince karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenmek suretiyle tebliğden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya başka bir mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK 341. madde uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yoluna başvurma hakları hatırlatılmak suretiyle oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
15/12/2022

Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır