Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/374 E. 2020/503 K. 17.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/374
KARAR NO : 2020/503

DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 24/07/2020
KARAR TARİHİ : 17/09/2020

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin …, …, … Mah. 5183. Ada, 5 Parselde kayıtlı taşınmazın tapu tahsis hakkı sahibi olduğunu, kendisi adına çıkarılacak tapu hisse bedelinin davalı tarafından ödenmesi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesi imzalanması konusunda davalı ile mutabakata vardığını, bu hususun 13/04/2016 tarihli protokol ile kayıt altına alındığını, protokol kapsamında 35.000 TL bedelli bononun imzalandığını, kat karşılığı inşaat sözleşmesinin herhangi bir sebepten ötürü gerçekleşmemesi halinde senedin muacceliyet kesbedeceğinin de protokol de yer aldığını, taraflar arasında inşaat sözleşmesinin akdedildiğini ancak davalı şirketin kötü niyetli olarak bonoyu işleme sokarak icra takibine başladığını, senedin teminat senedi niteliğinde olduğunu, vade bulunmadığını, dolayısıyla icra takibine girişilemeyeceğini, … 6. İcra Müdürlüğünün … Esas numaralı dosyası ile başlatılan takibin tedbiren durdurulmasını, icra takibinin iptalini ve borçlu olunmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacıya ait taşınmaza ilişkin tapu tahsis belgesinin tapuya dönüştürülmesi amacıyla davacının hisse payına isabet eden 35.000,00 TL’lik ödemenin müvekkili tarafından ilgili merciye yapıldığını ancak davacı ve diğer paydaşlar tarafından vekaletnamede yer alan ” … bu taşınmazın adıma tescili için tapuları belediye’ye ödenen bedeli ile sınırlı olmak kaydı ile…” ibaresi nedeniyle yapılan başvuruların yetki olmayışından dolayı reddedildiğini, bu nedenle tapu üzerine protokol kapsamında ipotek konulamadığını, davacı dahil dava dışı … dışındaki tüm paydaşların vekaletnamelerini değiştirmediği gibi ipotek işlemlerine de katılmadıklarını, davaya konu senetlerin zaman aşımına uğramaması adına son ana kadar tüm paydaşların görüşmelere çağrılmasına karşın sonuç alınamadığından takibin başlatıldığını, iyi niyetli olarak cezai şart talep edilmediğini, davanın reddine ve İİK mad. 72 gereğince %20 tazminata
Dava, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanan menfi tespit istemine ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01/07/2012 tarihinden sonra, 24/07/2020 tarihinde açılmıştır. Her ne kadar mahkemece uyuşmazlığın esası değerlendirilerek davanın reddine kararı verilmiş ise de, burada öncelikli olarak asliye ticaret mahkemesinin davaya bakmakla görevli olup olmadığının belirlenmesi ile davanın ticari niteliğinin ve görevli mahkemenin belirlenmesinde TTK ile getirilen düzenlemelerin değerlendirilmesi gerekir.
TTK’nın 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu işin, taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmadığına bakılmaksızın TTK veya diğer kanunlarda o davaya asliye ticaret mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme olması zorunludur. Yine, TTK’nın 19/II. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
TTK’nın 5. maddesi uyarınca ticari davalar asliye ticaret mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı düzenleme gereğince, asliye ticaret mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, HMK’nın 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce yargılamanın her aşamasında re’sen incelenir. Bu kuralın tek istisnası, TTK’nın 5/4. maddesinde düzenlenmiş olup, buna göre, yargı çevresinde ayrı bir asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yerlerde asliye hukuk mahkemelerine açılan davalarda görev kuralına dayanılmamış olması görevsizlik kararı verilmesini gerektirmeyecektir.
Somut olayda uyuşmazlık, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, bu nevi davaların ticari dava olduğuna ya da asliye ticaret mahkemelerinde görüleceğine ilişkin bir yasal düzenleme bulunmamaktadır. Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmeleri, bir tarafı arsa sahibi diğer tarafı yüklenici olan ve mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 355 vd., 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470 vd. maddelerinde düzenlenen eser sözleşmelerinin kendine özgü bir türüdür.
Aynı nitelikteki Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 31.10.2018 tarihli 2018/1943E 2018/4180K ve Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 03.04.2019 tarihli 2019/382E 2019/352K sayılı kararları da gözetilerek yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; davaya konu uyuşmazlık için özel bir düzenleme bulunmadığından davanın ticaret mahkemesinde görülebilmesi için tarafların tacir ve dava konusunun tarafların ticari işletmeleriyle ilgili olması gerekir. İşin ticari iş olması davanın doğrudan ticaret mahkemesinde görülmesini gerektirmez.
Davacının taraflar arasındaki protokol gereğince tapu tahsis hakkının tapuya çevrilmesi için … Büyükşehir Belediyesi … Dairesi Başkanlığı’na payına düşen 35.000,00TL’nin davalı yüklenici tarafından ödenmesine karşılık teminat olarak 35.000.00TL’lik bono verdiğini ileri sürdüğü, davacının tacir olmadığı anlaşıldığından her iki tarafın tacir olma koşulu gerçekleşmediği için davaya bakmaya ticaret mahkemesi görevli olmayıp asliye hukuk mahkemesi görevlidir. Görev hususu kamu düzenine ilişkin olup taraflarca ileri sürülmese dahi, mahkemece yargılamanın her aşamasında kendiliğinden gözönünde tutulması gerektiğinden davanın görevsizlik nedeniyle dava şartı yokluğundan HMK m. 114/1-c ve m. 115/2 uyarınca usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Mahkememizin görevsizliği nedeniyle HMK 114/1-c ve 115/2 Mad. gereğince DAVANIN USULDEN REDDİNE,
2-Kararın kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde Mahkememize başvurularak dilekçe verilmesi halinde dosyanın İstanbul Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine,
3-HMK’nın 20. Maddesi uyarınca belirtilen süre içerisinde dosyanın gönderilmesi için talepte bulunulmaması halinde davanın AÇILMAMIŞ SAYILMASINA;
4-HMK’nın 331. Maddesi uyarınca harç-vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
5-Artan gider avansının dosyasına aktarılmasına,
Dair, taraf vekillerinin yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere, dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 17/09/2020

Katip …
*e-imzalıdır

Hakim …
*e-imzalıdır

NOT: BU BELGE 5070 SAYILI KANUN HÜKÜMLERİNE GÖRE
UYAP SİSTEMİ ÜZERİNDEN ELEKTRONİK OLARAK İMZALANMIŞTIR