Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/367 E. 2021/592 K. 29.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

DAVA:Alacak
DAVA TARİHİ:03/05/2011

DAVA:Tazminat
DAVA TARİHİ:02/11/2011

DAVA:İtirazın İptali
DAVA TARİHİ:09/06/2015
KARAR TARİHİ:29/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak, İtirazın İptali ve Tazminat davalarının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili asıl davadaki dava dilekçesinde özetle; davacının müteahhitlik yapmakta olduğunu, davalının da hissedarı olduğu arsa üzerine davacı tarafından yapılan bina ile ilgili olarak taraflar arasında (…, …, …, … …, … …) 14.10.2009 tarihinde …. Noterliğinde … Yevmiye numarası ile Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesinin düzenlendiğini, sözleşmede arsa sahiplerinden davalı …’e yapılacak binadan verilecek dairelerden normal bir daire yerine talebi üzerine dubleks daire verilmesi hususunda müvekkil ile davalının anlaştıklarını, tarafların normal daire yerine dubleks daire verilmesi hususunda kat karşılığı inşaat sözleşmesini yaptıktan sonra şifahi olarak anlaşmaya vardıklarını, dubleks dairenin fiyatının normal daireden 40.000 TL fazla olduğunu ve bu nedenle davalı tarafından davacıya 40.000 TL tutarında, 05.02.2010 vade tarihli senedin verilmiş olduğunu, davacının binayı tamamlamış olduğunu, taraflara sözleşmede belirtilen daireleri teslim ettiklerini, söz konusu binanın Ekim 2010 tarihinden itibaren oturulabilir hale getirildiğini ve o günden itibaren binada oturanların olduğunu, davalının 2010 Ekim ayından sonra dairesini kullanma imkanının olduğunu ancak dairesine taşınmadığını, davacının inşaatı bitirdikten sonra, davalıdan senet bedeli olan 40.000 TL’yi istediğini, davalının senedi ödemediğini ve ödemeyeceğini belirttiğini, bu nedenle davacının senedi takibe koyduğunu, davalı yanın 24.03.2011 tarihinde takibe “senedin teminat senedi olduğu ve alacaklı olan müvekkilin kendi edimini yerine getirmediğinden senedin muaccel hale gelmediği iddiası ile itiraz” ettiklerini, davalının takibe itiraznın haksız ve mesnetsiz olduğunu, kötü niyetli takibin sürüncemede bırakma amacına yönelik olduğunu bu nedenle reddini talep ettiklerini, davacının edimini Ekim 2010 tarihinde yerine getirdiğini, o tarihten günümüze binada oturanların olduğunu, Ekim 2010 tarihinden bu güne davalının dairesini kullanma imkanının olduğunu ancak bunu yapmadığını, davacıya ödemesi gereken 40.000 TL yi ödememek için yersiz ve haksız itirazda bulunarak zaman kazanmaya çalıştıklarını belirterek, neticede: …. İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile davalı hakkında yapılan icra takibine itirazın iptali ile icra takibinin haklı olduğunun tespitini, davalıdan %40’dan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
Asıl davada davalı vekili asıl davaya verdiği cevap dilekçesinde özetle; davacı yanın sözleşme hükümlerine göre davalıya düşen daire ve dükkanı kat mülkiyeti tapusu alınmış olarak teslim etmekle yükümlü olduğunu, halen kat mülkiyeti tapularının alınmadığını, davacının halen yükümlülüklerini yerine getirmediğini, davacıdan söz konusu noksanlıkları tamamlamasını İstanbul 8. Noterliği ile gönderilen 19.01.2011 tarih ve Y. 1151 sayılı ihtarname ile talep ettiklerini, davacının ….Noterliği ile cevaben gönderdiği 28.01.2011 tarih ve Y. … sayılı ihtamamesiyle hiç bir noksan olmadığı yolunda gerçeklerle bağdaşmayan beyanlarda bulunduğunu icra takibine karşı yaptıkları itirazın, o tarih itibariyle haklı olduğunu, halen davacının mütemerrit durumda olduğunu, bu nedenle takibi haksız ve mesnetsiz ve taliki şartın henüz gerçekleşmemiş olduğunu, binnetice, bu davanın haksız ve yasaya aykırı olduğunu ve davasının reddinin gerektiğini, davacının, 14 Ocak 201l ‘de davalıya düşen dairenin ve dükkanın kat mülkiyeti alınmış olarak teslim etmesi gerekirken kat mülkiyeti tapularının halen alınmadığını, dükkanın sözleşme şartlarından daha küçük ebatlarda yapıldığını, bu nedenlerle de 14.01.2011 ‘den bu yana büyüyen zararlarının oluştuğunu, bu konularda talep ve dava haklarını saklı tutuklarını, davacının ibraz ettiği delillere karşı, Yapı Kullanma Belgesinin tasdikli örneğinin Belediye’den istenilmesini ve davacının ibraz ettiği teslim-tesellüm belgelerinin davalıyı ilzam etmediğini, davada tanık dinlenmesinin yasal olarak mümkün olmadığını belirterek, neticede; davanın reddini, haksız ve kötü niyetli davacının %40 tazminat ödemesini, talep etmiştir.
Birleşen …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasındaki davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı …. Ltd. Şti arasındaki kat karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanan gerçek alacaklarının HMK’nın 107 maddesi uyarınca tespiti ile şimdilik 10.000TL’nin tahsilini, bakiye haklarının saklı tutularak müvekkili hakkında davalı tarafından …. Asliye Ticaret Mahkemesinde açılmış bulunan itirazın iptali davası ile birleştirilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasındaki davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının da hissadarı olduğu arsa üzerine müteahhit müvekkili tarafından yapılacak bina ilgili olarak taraflar arasında (satış vaadinde bulunanlar: …, …, …, …, … …), 14.10.2009 tarihinde …. Noterliğinde … yevmiye numarası ile kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapıldığını, sözleşme gereği ruhsatın 3 ay içinde alınacak, inşaat ruhsat tarihinden itibaren 12 ay içinde anahtar teslimi olarak teslim edileceğini, her ne kadar sözleşmede ruhsatın 3 ay içinde alınacağının müvekkilince kabul edilmişse de müvekkilinin dışında gelişen (bürokratik işlemlerin uzaması) nedenlerle ruhsatın alınmasının 2-3 aylık bir gecikme ile olduğunu, inşaattın bitimi, iş bitirme 14.01.2011 değil de 22.03.2011 tarihi olduğunu, yine devamında da 07.04.2011 tarihine de iskan alındığını, müvekkilinin sözleşme gereği üzerine düşün yükümlülükleri takip tarihinden önceki tarihte yerine getirdiğini, müvekkilinin belirtilen binayı tamamlayarak Ekim 2010 tarihinden itibaren oturulabilecek hale getirdiğini ve o günden itibaren binada oturanların mevcut olduğunu, davacının kirasının müvekkili tarafından Ekim 2010 tarihine kadar ödendiğini, bu tarihten sonra bina oturulabilir hale getirildiğinden dolayı müvekkilinin haklı olarak davacıya kira bedeli ödemediğini, bu nedenlerle davacının bu yöndeki tazminat talebini kabul etmediklerini, zararın giderek büyümesine sebebiyet veren davacının kendisinin olduğunu, davacının itirazın iptali için açılan davayı sürüncemede bırakma maksadı ile davayı açma gereği duyduğunu, davacının kendisine ve kardeşlerine ait dükkanlar konusunda sözleşme hükümlerine uyulmadığının belirtildiğini, sözleşmede bina girişine göre sağ tarafta kalan iki dükkanın mal sahiplerine verileceği hususunun kabul edildiğini, binanın projesinin sözleşmeye uygun bir şekilde çizdirilin mal sahiplerince onaylandığını, dükkanların projeye uygun yapıldığını, mal sahiplerine iki dükkan verilmesi gerekirken mal sahiplerinin talebi üzerine iki dükkanın alanına tek dükkan yapılarak verildiğini, müteahhitin inşaata başladıktan sonra mal sahiplerinin isteğinin bu yönde olduğundan tek dükkan yapılarak onlara teslim edildiğini, müvekkilinin mal sahiplerine istedikleri zaman dükkanı bölüp sözleşmeye uygun hale getirebileceğini söylemişse de mal sahiplerinin bunu kabul etmediklerini, dükkanın büyüklüğünün sözleşme şartlarına ve projeye uygun yapıldığını, tek dükkan yapılmasının nedeninin ise; hissedarların çokluğu ve hissedarların iki dükkan hususunda anlaşamamaları olduğunu, şifahen tek dükkan yapılmasının istenildiğini, müvekkilinin de tek dükkan yaptığını, dükkanın kullanılabilir hale getirildikten sonra dükkanın anahtarının 23.11.2010 tarihinde mal sahiplerinden …’e müvekkili tarafından teslim edildiğini, o tarihten bu yana dükkanı kendilerinin kullandıklarını, bu nedenledir ki davacının dükkan ile ilgili tazminat talebi varsa da bu talebini müvekkiline değil, diğer hissedarlara yöneltmesi gerektiğini, davacı müvekkili tarafından yapılacak binada kendisine verilecek normal bir daire yerine dublex daire verilmesi hususunda müvekkili ile anlaştıklarını, tarafların normal daire yerine dublex daire verilmesi hususunda kat karşılığı inşaat sözleşmesini yaptıktan sonra şifahi olarak anlaştıklarını, dublex dairesinin fiyatının normal daireden 4.000TL fazla olduğundan davalı tarafından müvekkiline 40.000TL’lik 05.02.2010 vade tarihli senet verildiğini, davacının 40.000TL’sini müvekkiline ödemeyeceğini söyleyince müvekkilinin de haklı olarak tahsil yoluna gittiğini, müvekkilinin avukatının yanlış yönlendirmesi neticesinde davacının dilekçesinde belirttiği gibi senedin tahsili için birtakım yasa yollarının denendiğini, ancak bu işlemler yapılırken müvekkilinin amacının hukuksuz yollara başvurmak değil, alacağının tahsilini sağlamak olduğunu, davacının dayanağı olan takip senedinin teminat senedi olması nedeni ile ilamsız takip olduğunu, senedin takibe konulduğu tarihte müvekkilinin sözleşme gereği üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirdiğini, davacı dışındaki diğer hissedarların daireleri teslim edilmiş ve o tarihten bu yana kullanıldığını, ancak davacının anahtar teslim etmiş olmasına ve dairesinin kullanılabilir vaziyette olmasına rağmen nedense dairesine yerleşmekten kaçındığını, kötü niyetli davacının 14.01.2011 tarihinden bu yana dairenin rayiç kira bedellerinin toplamı kadar tazminat istediğini, oysa dairesini kullanmasına engel bir durumun olmadığını, davacının kendisine ait diye ileri sürdüğü dükkana dayanarak istediği tazminat talebinin de haksız ve kötü niyetli olduğunu, dükkanın anahtarının 23.11.2010 tarihinde …’e teslim edildiğini, o tarihten bu yana mal sahipleri tarafından kullanıldığını, bu nedenlerle davacının davasının reddi ile birleştirilen davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
…. Asliye Ticaret Mahkemesi 16.11.2011 Tarih ve … E. …/… K. sayılı kararı ile davanın taraflarının aynı olması uyuşmazlığın aynı eylemden kaynaklanması, iki dava arasında bağlantı bulunması nedeni ile davaların birleştirilmesine, davaya…. Asliye T’icaret Mahkemesi’nin …/… E. sayılı dava dosyası üzerinden devam edilmesine karar vermiştir.
Birleşen …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasındaki davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı ve diğer hissedarlar …. Noterliği’nin 14/10/2009 tarihli ve … yevmiye nolu kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapıldığını, taraflar aralarında daha sonra yaptıkları anlaşma gereği kat karşılığı inşaat sözleşmesinde değişikliğe giderek bina bina girişine göre sol tarafta kalan çatı arası piyesli daire davalıya kalacak ve bedel farkı olarak 40.000TL davalıya verileceği, aksi halde 2 kat bedelle taraflar arasında düzenlenen 05/02/2010 vade tarihli 40.000TL bedelli senet düzenlendiğini, davalıların anahtar teslimine rağmen müvekkiline senet bedelini ödemediğini, borcun ödenmemesi üzerine icra takibi başlatıldığını, davalının itirazının iptali ile … Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası üzerinden yargılamaya devam edildiğini, davalının edimini yerine getirmediği için 40.000TL cezai şart bedelinin tahsili amacıyla …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının kötü niyetli olarak takibe itiraz etmesi üzerine iş bu davanın açıldığını, davalının müvekkili ile arasında talep ve konuları benzer olan …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile iş bu davanın usul ekonomisi açısından birleştirilmesini, %20 oranında icra inkar tazminatı ile yargılama masrafları ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasındaki davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı, müvekkili aleyhine, 13.09.2014 tarihinde, …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile 40.000,00TL asıl 18.157,26 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 58.157,26 TL lik ilamsız takip başlatıldığını, işbu takibe yasal süresi içinde itiraz edildiğini ve bu yüzden de takibin durduğunu, bunun üzerine davacının, 09.06.2015 tarihinde …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … sayılı dosyası ile itirazın iptali davası açtığını, Mahkemece işbu davanın mahkeme dosyası ile birleştirilmesine karar verildiğini, dava dilekçesi ve birleştirme kararının taraflarına 21.07.2015 tarihinde (adli tatil içinde) tebliğ olunduğunu, davacının birleşen itirazın iptali davasına müstenit ilamsız icra takibini, 05.01.2010 keşide tarihli, 05.02.2010 vade tarihli 40.000,00 TL lik bonaya istinaden başlattığını, işbu bu takibe müstenit senetin daha önce …. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile ilamsız takibe konu edildiğini ve taraflarınca itiraz edilmesi üzerine takibin durduğunu, bunun üzerine davacının, halen mahkemenizde devam eden (Eski … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin… E.) işbu dosya ile itirazın iptali davası açıldığını, daha sonra da bu davasını alacak davası olarak ıslah ettiğini, taraflarınca da davacı aleyhine alacak davası açıldığını ve bu davada davacının açtığı dava ile birleştiğini, görüldüğü üzere, davacının …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile talep ettiği alacakla ilgili olarak görülmekte olan bir dava olduğunu, bir başka deyişle, mahkemenin eşbu dosyası ile görülmekte olan davanın konusu ve tarafları ile davacının son olarak açtığı ve dosyanızla birleşen tirazın iptali davasının konusunin ve taraflarınon aynı olduğunu, bu yüzden, davacının birleşen itirazın iptali davasının mükerrer olduğunu ve derdestlik sebebi ile reddinin gerektiğini, davacının 06.03.2011 tarihinde …. İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyası ile müvekkil aleyhine başlattığı ilamsız takibi, 05.01.2010 tanzim , 05.02.2010 vadeli 40.000,00TL lik bonoya dayandırdığını ve 40.000,00 TL asıl , 2.824,00 TL de işlemiş faiz olmak üzere toplam 42.824,00TL talep ettiğini, işbu haksız takibe yapılan itiraz üzerine de mahkemenizde 42.824,00 TL lik itirazın iptali davası açtığını, davacının, dava esnasında itirazın iptali davasının haksız olduğunu anlayınca bu sefer davasını 40.000,00TL lik alacak davası olarak ıslah ettiğini, davacının işbu davasının konusunun, taraflar arasındaki 14.10.2009 tarihli kat karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklı alaca olduğunu, davacının, son açtığı ve mahkemeniz dosyası ile birleşmesine karar verilen itirazın iptali davasının temelini teşkil eden icra dosyasının müstenidi de aynı senet ve kat karşılığı inşaat sözleşmesi olduğunu, davacının talep ettiği faiz miktarlarının dahi mükerer olduğunu, kabulünün mümkün olmadığını, davacının, aynı konuda devam eden bir alacak davası varken bile bile yeni bir icra takibi başlatarak müvekkilini zor durumda bırakmayı ve müvekkilinden hakkından fazla tahsilat yapmayı amaçladığını, bir başka deyişle, davacının son yaptığı icra takibi ve bileşen itirazın iptali davasının haksız ve kötü niyetli olduğunu, bu yüzden davacının %20 den az olmamak üzere tazminat ödemesine karar verilmesini, haksız ve kötü niyetli dava sebebi ile dava değerinin %20’sinden az olmamak kaydı ile tazminata mahkum edilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Taraflar arasında uyuşmazlık bulunan hususların; Dava, kat karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanan alacak davası, birleşen tazminat talebine yönelik başlatılan icra takibine itirazın iptali davası ve asıl dava davalısının aynı sözleşmeden kaynaklanan ve asıl dava ile birleştirilen tazminat davasından ibaret olduğu görülmüştür.
DELİLLER;
Davacı vekili tarafından dava dilekçesi ekinde dava konusu kat karşılığı inşaat sözleşmesi, yapı ruhsatı, yapı kullanma izin belgesi, dairelerin teslim edildiğine dair belge örnekleri Mahkememiz dosyasına sunulmuştur.
…. İcra Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak …/… Esas sayılı dosyası celp edilmiştir.
… İcra Hukuk Mahkemesi’ne müzekkere yazılarak … Esas sayılı dosya aslı celp edilmiştir.
… İcra Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak …/… Esas sayılı dosyası celp edilmiştir.
… Sulh Hukuk Mahkemesine müzekkere yazılarak… D. İş sayılı dosyası celp edilmiştir.
… Sulh Hukuk Mahkemesine müzekkere yazılarak …/… D. İş sayılı dosyası celp edilmiştir.
… Tapu Müdürlüğüne müzekkere yazılarak; dava konusu taşınmazın tapu kayıtları celp edilmiştir.
Mahkememizce verilen ara karar gereğince bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiş olup; 21/02/2013 tarihli bilirkişi raporunda özetle; asıl dava bakımından; senedin teminat senedi olup olmadığı hususunun takdirinin Mahkemeye ait olduğu, söz konusu teslim olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediğinin takdirini Mahkemeye ait olmakla birlikte, davalının herhangi bir eksik veya ayıp iddiasında bulunmadığı daireyi fiilen kullanması ve dairesinin kullanım ruhsatının 07.04.2011 tarihinde alınmış olması göz önüne alınarak daireyi ilişkin olarak tesliminin gerçekleştiğinin kabulü durumunda, söz konusu senede dayanarak davacının talepte bulunabileceği, davacının daireyi teslim ettiğini ispat edici belge sunmaması nedeniyle alacağın da muaccel olmayacağının kabulü durumunda ise; davacının talepte bulunamayacağı, senet tutarı hususunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmadığı, birleşen dava bakımından; daire ve dükkanın iş sahibine teslim edildiğini tevsik eden herhangi bir belge ve tanık ifadesine şu aşamada rastlanılmadığı, 09.11.2012 tarihli keşifte dublex dairesinin 4.katında (alt katında) bulunan dairesinin iş sahibi … tarafından kiraya verildiği ve çatı katında bulunan dairenin kendisi tarafından kullanıldığının tespit edildiğini, binaya ait yapı kullanım ruhsatının 07.04.2011 tarihinde alındığı ve resmi olarak inşaatın bu tarihte tamamlanmış olacağı, dosya kapsamında sözleşmeye aykırı şekilde iki dükkan yerine tek dükkan yapıldığı, 09.11.2012 tarihli keşif ile; yüzölçümünün daha küçük olduğu hususu …. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin… D.İş sayılı dosyasında mevct bilirkişi raporunda görülmüş olup; eser sözleşmesine dayalı tazminat isteminin koşullarının olay açısından oluştuğu, davalı tarafından daire ve dükkanı teslim ettiğini tevsik eden belge veya tanık ifadesine rastlanamamakla birlikte davalı tarafından sunulan diğer arsa sahiplerine ait teslim tesellüm belgeleri, 09.11.2012 tarihli keşifte davacının dublex daireyi kullandığının tespit edilmesi, 07.04.2011 tarihinde binanın yapı kullanım belgesinin alınmış olması ve hukuken tesliminin tamamlanması hususları ile taraflarınca yapılan hukuki değerlendirmeler göz önüne alınarak 07.04.2011 tarihi itibariyle davacının daireyi teslim almış sayılacağının kabulü durumunda; daire için kira tazminatı olarak 1.660,00TL dükkan için 2.766,00TL talep edebileceği, davacının söz konusu tazminat taleplerinin 10.000,00TL olduğu, dükkanın sözleşmeye uygun şekilde yapılamamasından doğan zararın tazmini için hesaplamaya esas alınacak rayiç değerler tespit edilemediğinden tazminat hesabı yapılamadığı, söz konusu tazminat taleplerinin hesabı için her bir daire ve dükkan rayiç değerlerinin, daire ve dükkan rayiç kira değerlerinin emlak uzmanı bilirkişi tarafından tespit edilmesinin uygun olacağı, yüklenici şirketin ticari defterlerinin ibraz edilmemesi sebebiyle usulüne uygun düzenlenip düzenlenmediklerinin tespit edilemediği görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Mahkememizce verilen ara karar gereğince bilirkişi ek raporu alınmasına karar verilmiş olup; 16/04/2014 tarihli ek bilirkişi raporunda özetle; davacıya ait olan dükkanın toplam alanının 52,25 m2 olduğu, davalıya ait olan dükkanın toplam alanının 57,63 m2 olduğu, davacıya ait olan dükkanın kolon dışında kalıpta dükkana ilave edilen alanın 11,35 m2 olduğu, toplam kapalı alan farkının; sol dükkan alın – sağ dükkan alanı= 57,63 – 52,25 = 5,38 m2, eğer davacının dükkanı kolon hizasından kapatılırsa toplam kullanılacak alan; 52,25 – 11,35= 40,90 m2, alan farkı 57,63 – 40,90= 16,73 m2 , dubleks daire, 14.01.2011 ila 07.04.2011 tarihleri arası için toplam; 1.660TL, dükkan 14.01.2011 ila 07.04.2011 tarihleri arası için toplam 2.766TL, dükkan; 14.01.2011 ila 07.04.2011 tarihleri arasında dükkanın 11, 73 m2 fazla olduğu takdirde toplam 3.320TL kira kaybı tazminatı istenebileceği görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Mahkememizce verilen ara karar gereğince 2.kez bilirkişi ek raporu alınmasına karar verilmiş olup; 26/02/2015 tarihli 2.ek bilirkişi raporunda özetle; asıl davada davacı yüklenicinin davalıdan 40.000TL talep edebileceği, bu meblağa takip tarihinden itibaren temerrüt faizi işletilmek gerektiği, birleşen davada davacının alacağının 12.420TL olarak tespit edildiği, ancak davacının 10.000TL talebi ile bağlı bulunduğu, birleşen davada davacı alacağına birleşen dava tarihinden itibaren temerrüt faizi işletilmek icap ettiği kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Mahkememizce verilen ara karar gereğince 3.kez bilirkişi ek raporu alınmasına karar verilmiş olup; 09/02/2016 tarihli 3.ek bilirkişi raporunda özetle; asıl davada tarafların kök ve ek raporlara itirazlarının herhangi bir değişiklik gerektirmediği, kök ve ek raporlardaki görüş ve tespitlerin aynen muhafazası icap ettiği, davacı yüklenicinin davalıdan 40.000TL talep edebileceği, bu meblağa takip tarihinden itibaren temerrüt faizi işletilmek gerektiği, birleşen davada davacının alacağının 21.156,67TL olarak tespit edildiği, ancak davacının 10.000TL talebi ile bağlı bulunduğu, birleşen davada davacı alacağına birleşen dava tarihinden itibaren temerrüt faizi işletilmek icap ettiği dava konusu daire ve dükkanın teslimine ilişkin davalı karşı davacının iddialarının benimsenmesi halinde ise 32.037TL davalı karşı davacı alacağı olabileceği kanaatine ulaşılacağı, her türlü hukuki tavsif ve değerlendirmesinin Mahkemeye ait olduğu görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Asıl davada davacı vekili 24/09/2013 tarihli ıslah dilekçesi ile; 03.05.2011 tarihinde açmış oldukları (40.000TL’lık) itirazın iptali davacının alacak davası olarak devamını, 40.000TL’lik alacağın davanın başlangıcı olan 03.05.2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı karşı davacıdan alınarak taraflarına ödenmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı karşı davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasında davacı vekili 17/03/2015 tarihli ıslah dilekçesi ile; belirsiz alacak davası olarak açılan davada dava değerini 32.037,00TL olarak belirlediklerini beyan etmiştir
Mahkememizce 03/03/2016 tarihinde asıl ve birleşen davanın kabulüne karar verilmiş verilen karar taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiş olup, Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 2016/8259 Esas 2020/162 Karar sayılı 16.01.2020 tarihli ilamı ile; “Aralarında bağlantı bulunduğu için birden çok dosyanın 6100 Sayılı HMK’nın 166 ve sonraki maddeleri çerçevesinde birleştiği durumlarda; ortada birleştirilen dosya sayısı kadar, birbirinden bağımsız dosyalar bulunur. Dolayısıyla, tek bir dosya üzerinden sürdürülmekle birlikte, bağımsızlığını koruyan her bir dava dosyası yönünden ayrı ayrı yargılama yapılması ve sonuçta, birleştirilen davaların her biri hakkında ayrı ayrı gerekçe yazılması ve hüküm kurulması zorunludur. Somut olayda asıl dava ve birleşen dava ile ilgili ayrı ayrı gerekçe yazılmaması ve hüküm kurulmaması doğru görülmemiştir.” gerekçeleriyle bozularak Mahkememizin yukarıdaki esasına kayıt edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda; tarafların beyanları, deliller ve tüm dosya kapsamına göre;
Dava, kat karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanan alacak davası, birleşen tazminata yönelik başlatılan icra takibine itirazın iptali davası ve asıl dava davalısının aynı sözleşmeden kaynaklanan ve asıl dava ile birleştirilen tazminat davasıdır.
Asıl dava yönünden;
Taraflar arasında akdedilen …. Noterliği’nin 14/10/2009 tarih … yevmiye numaralı kat karşılığı inşaat sözleşmesine göre davalıya verilecek dairenin yerine dubleks daire verilmesi kararlaştırıldığı, arada oluşan fiyat farkı için de 05.01.2010 düzenleme tarihli, 05.02.2010 vade tarihli, 40.000,00-TL tutarinda bono düzenlendiği görülmektedir. Senedin arkasında, “iş bu senet …. Noterligi’nin 14.10.2009 tarih ve yevmiye no. ile yapılan kat karşılığı inşaat sözleşmesine binaen bina girişine göre sol tarafta kalan çatı arası piyesli dairenin bedel farkı olarak tanzim edilmiş olup mezkur dairenin anahtarı teslim edildiği tarihten itibaren 15 gün içerisinde ödenecektir. Aksi durumda senet iki katı bedel ile tahsil yoluna gidilecektir.” ibaresi yazılıdır. Davalı taraf senedin teminat senedi olduğunu, davacı tarafın yükümlülüklerini yerine getirmediğinden alacağın muaccel olmadığını iddia etmektedir. Davacı taraf ise kendi edimini yerine getirdiği ve senedin muaccel olduğunu belirtmektedir.
Bir senedin teminat senedi olup olmadığı o senedin neyin teminatı olarak verildiğinin senet üzerinde veya ayrı bir yazılı belge ile açıkça belirtilmesine bağlıdır. Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarmda da bu şekilde kabul edilmektedir. Bu nedenle asıl dava (İtirazın İptali) konusu senedin bir teminat senedi olduğunu kabule imkan yoktur.
Davacının diğer hissedarlara ilişkin teslim tesellüm belgesi örnekleri sunduğu, ancak davalıya ait daire ve dükkanın, teslim edildiğini gösteren herhangi bir belge sunamadığı görülmektedir. Buna karşılık söz konusu binaya ait yapı kullanım izin belgesinin 07.04.2011 tarihinde alındığı, 09.11.2012 tarihli keşifte, davalının 4. Katta bulunan dairenin davalı, … tarafından kiraya verildiği ve çatı katında bulunan dairenin kendisi tarafından kullanıldığının tespit edilmiş olup fiili bir kullanımın olduğu anlaşılmıştır.
Teslime dair yazılı belge olmasa da fiilen teslimin yapıldığı, davalının da eksiklik, ayıp vb. iddiasında da bulunmadığına göre yapı kullanım ruhsatının alındığı 07.04.2011 tarihinde dairenin teslim edildiği kabul edilmiştir.
Bu durumda davacının asıl dava (İtirazın İptali) konusu senede dayanarak takip yapmasında bir usulsüzlük bulunmamaktadır. Ancak davacı, davasını ilk bilirkişi raporundan sonra ıslah ederek “03.05.2011 tarihinde açmış olduğumuz (40.000 TL’lik) itirazın iptali davasının alacak davası olarak devamına, 40.000 TL lik (kırk bin Türk lirası) alacağımızın, davanın başlangıcı olan 03.05.2011tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı-karşı davacıdan alınarak tarafımıza ödenmesini” talep etmiştir. Bu nedenle davasının ıslah talebiyle bağlı olarak kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Birleşen dava …ATM … Esas Sayılı Dosyası yönünden;
Taraflar arasında …. Noterliği’nde 14.10.2009 tarihli … yevmiye numaralı Gayrimenkul Satış Vaadi ve Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi inzalanmıştır. Söz konusu sözleşmenin özel şartlarının l.maddesi; “inşaat ruhsat tarihinden itibaren 12 ay içerisinde tamamlanıp mal sahiplerinin bağımsız bölümleri anahtar teslimi olarak teslim edilecektir, (ruhsat 3 ay içerisinde alınacaktır.)” ve 2. maddesi; “Mal sahiplerine ait bağımsız bölümler zamanında teslim edilmemesi durumunda müteahhit mezkur bağımsız bölümlerin günün şartlarina göre rayiç kira bedelini mal sahibine ödemeyi kabul ve taahhüt eder. ” şeklindedir. Taraflar ruhsat tarihini ve ruhsat tarihine bağlı olarak inşaatın bitim tarihini sözleşme ile kararlaştırmıştır. Buna göre inşaatın tamamlanması gereken tarih, (14.10.2009+3 ay+12 ay-) 14.01.2011 olmalıdır. Davalı yüklenici taraf, söz konusu yapının sözleşmeye uygun sürede tamamlandığını, Ekim 2010 tarihinden beri binada oturanların olduğunu belirtmektedir. Yüklenici bakımından teslim, tamamlanmış inşaat üzerinde fiili hakimiyetin ifa amacıyla iş sahibine geçirilmesidir. Yüklenici, arsa sahibine kalması gereken bağımsız bölümleri veya inşaatı sözleşmeye göre teslim etmelidir. Teslimi ispat yükü, davalı yükleniciye aittir. Teslim bir hukuki fiil olduğundan her türlü delille ispat edilebilir. Ancak davalının davacıya ait daire ve dükkanı teslim ettiğini tevsik eden herhangi bir belgeye veya tanık ifadesine rastlanamamıştır. Söz konusu binaya ait yapı kullanım izin belgesinin 07.04.2011 tarihinde alındığı, dolayısıyla işin bu tarihte tamamlandığının kabulü gerekmektedir. Bu bakımdan davalının sözleşmeye göre 14.01.2011 tarihinde tamamlayıp teslim etmesi gereken binayı 07.04.2011 tarihinde tamamladığı anlaşılmaktadır. Yani sözleşmeye göre işin tamamlanmasi 2 ay 23 gün gecikmiştir. Bu nedenle davacının sözleşmenin özel şartlarının 2. maddesine göre kira tazminatı isteme hakkı doğacaktır. Mahkememizce hükme esas alınan 21/01/2016 tarihli ek raporda daire için rayiç 600 TL kira bedeli üzerinden 2 ay 23 gün için 1.660,00TL, dükkan için rayiç 1.000,00TL kira bedeli üzerinden 2 ay 23 gün için 2.766,67 TL olmak üzere toplam 4.426,67 TL hesaplanmıştır.
Davacı taraf, davalının sözleşmeye aykırı davrandığını ve sözleşmede zemin katın yarısına iki ayrı dükkan yapılması kararlaştırılmasına rağmen tek dükkan yapıldığını ve dükkanın yükleniciye ait dükkandan daha küçük olduğunu belirtmektedir. Davalı ise, iki dükkan yerine tek dükkan yapılmasını arsa sahiplerinin talep ettiğini, bu konuda şifahen anlaştıklarını, davacıya gönderdiği ihtarnamede talep edilmesi halinde dükkanı bölmeye hazır olduğunu bildirdiğini ancak bu konuda herhangi bir cevap verilmediğini belirtmiştir.
Türk Borçlar Kanunu’nun sözleşmenin tadiline ilişkin 12.maddesinde (6098 sayılı BK 13) yazılı şarta tabi sözleşmelerin tadilinin de yazılı şekilde yapılmasI emredilmektedir. Bu nedenle şifai yani sözlü yapılan anlaşmalar davamız bakımından geçerli değildir,
Taraflar arasındaki sözleşme ve her iki tarafın beyanları ile sabit olan hususlara göre; davalının yapacağı binadan davacıya bir dubleks daire ve bir dükkan verilmesi kararlaştırılmıştır, (sözleşmeye göre arsa sahiplerine zemin katın yarısında iki dükkan yapılması gereklidir.) Ancak 09.11.2012 tarihli keşifte de tespit olunduğu üzere zemin katın yarısında iki dükkan yapılması gerekirken tek dükkan yapılmıştır. Davacı aynı zamanda söz konusu dükkanın, zemin katın diğer yarsına yapılan ve yükleniciye ait olan dükkandan daha küçük olduğunu iddia ederek Eyüp l. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin… D. iş sayılı dosyasından alınan 23.05.2011 tarihli bilirkişi raporunu delil olarak sunmuştur. Söz konusu raporda da, “arsa sahiplerine ait zemin kattaki dükkamn alanı projesinde 40,00 m2’dir. Bu duruma göre arsa sahiplerinin (%50 oranı dikkate alındığında) eksik almış olduğu dükkan alanı zemin katta 21,30 m2” şeklinde tespit yer almaktadır.
Davalı ise davaya ilişkin beyanlarında işbu raporun gerçek tespitleri yansıtmadığını iddia ederek itiraz etmiştir. Ancak itirazı soyuttur. Davalının söz konusu binayı projesine uygun tamamladığı teknik bilirkişi marifetiyle tespit edilmiştir. Ancak bu durumda anlaşıldığı kadarıyla projenin sözleşmeye aykırı şekilde çizildiği ve davalının sorumluluğunun devam edeceği kabul edilmelidir. Borçlar Hukukunda genel olarak alacaklının ayıplı ifayı reddetme hakkı varsa da inşaat sözleşmeleri bakımından durum biraz farklıdır. Özel ağırlığa sahip bir ayıp bulunmadıkça iş sahibinin ifayı reddetme hakkı yoktur, iş sahibinin arsasında yapılan inşaatlarda, yapı tamamen yıkılmaya mahkum olmadıkça ifa reddedilemez, iş sahibinin arsasında yapılan inşaatlarda ifa, müteahhidin inşaatı eksiksiz olarak tamamladıktan sonra taşınmazdan çekilmesi, onu iş sahibinin yararlanmasına her bakımdan hazır şekilde terk etmesiyle gerçekleşecektir. Ancak eğer gerekiyorsa bu durumun müteahhit tarafından iş sahibine bildirilmesi de aranmaktadır. Yapının bittiğini anlayacak durumda olmayan iş sahibine müteahhit bildirimde bulunmamışsa henüz ifanın gerçekleşmediği söylenmektedir. Eğer müteahhit inşaatın tamamlandığını iş sahibinin anlayacağı tarzda yapıyı onun tasarrufuna bırakmışsa bu durumda ayrıca bildirimde bulunmaya gerek olmadığı kabul edilmektedir. Olaya bir de bu açıdan bakıldığında; iş sahibinin müteahhide çektiği 19.01.2011 tarihli ihtarnamede beyan ettiği hususlardan, inşaatın bittiğini bildiği, ancak ayıplı hususlar olduğunu belirttiği ve birtakım taleplerde bulunduğu anlaşılmaktadır. Dolayısıyla söz konuşu ifanın işbu ihtarname ile birlikte değil de, yapı kullanım belgesinin alındığı tarih olarak kabul edilmesi gerecektir. Nitekim Yargıtay içtihatlannda da kabul edildiği üzere teslim, yapı kullanım ruhsatının alınmasını da kapsamaktadır.
Dükkanın sözleşmeye uygun şekilde yapılmamasından doğan zararın tazmini bakımından: Bilirkişiler hesaplamaya esas alınacak rayiç değerler tespit edilemediğinden tazminat hesabı yapamamışlar, bu konuda gerekli eksiklikler tamamlandıktan sonra alınan ek raporda davaya konu dükkanın 8,36m2 küçük olması nedeniyle davacının hissesine göre talep edebileceği tazminat miktarının (8,36/2= 4.18 m2x4.000,00 TL )16.720,00.-TL olduğu hesaplanmış, kira bedelleri de eklendiğinde davacının davalıdan (asıl davanın davacısından) birleşen dava tarihi olan 02.11.2011 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte 21.146,67.-TL alacaklı olduğu kabul edilmiştir.
Birleşen dava ….ATM … Esas Sayılı Dosyası yönünden;
Davacı vekili, taraflar arasındaki sözleşmede arsa sahiplerinden davalıya yapılacak binadan verilecek dairelerden normal bir daire yerine talebi üzerine dubleks daire verilmesi hususunda müvekkili yüklenici ile davalının şifahen anlaştıklarını, dubleks dairenin fiyatının normal daireden 40.000,00 TL fazla olduğunu ve bu nedenle davalı tarafından davacıya 40.000,00 TL tutarında 05.02.2010 vade tarihli senedin verilmiş olduğunu, senedin arkasında, “iş bu senet …. Noterliginin 14.10.2009 tarihli ve yevmiye no. ile yapılan kat karşılığı inşaat sözleşmesine binaen bina girişine göre sol tarafta kalan çatı arası piyesli dairenin bedel farkı olarak tanzim edilmiş olup mezkur dairenin anahtarı teslim edildiği tarihten itibaren 15 gün içerisinde ödenecektir. Aksi durumda senet iki katı bedel ile tahsil yoluna gidilecektir.’ ibaresinin yazılı olduğunu, davalının 40.000,00 TL fark bedelini ödemediği gibi senedin arkasında kararlaştırılan 40.000,00 TL ceza-i şart bedelini de ödemediğini, ceza-i şart bedelinin tahsili amacıyla davalı hakkında …. İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasında takip başlattıklarını, davalının takibe haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek itirazın iptali ile %20 icra inkâr tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Taraflar arasında akdedilen …. Noterliği’nin 14/10/2009 tarih … yevmiye numaralı kat karşılığı inşaat sözleşmesine göre davalıya verilecek dairenin yerine dubleks daire verilmesi kararlaştırıldığı, arada oluşan fiyat farkı için de 05.01.2010 düzenleme tarihli, 05.02.2010 vade tarihli, 40.000,00-TL tutarinda bono düzenlendiği görülmektedir. Senedin arkasında, “iş bu senet …. Noterligi’nin 14.10.2009 tarih ve yevmiye no. ile yapılan kat karşılığı inşaat sözleşmesine binaen bina girişine göre sol tarafta kalan çatı arası piyesli dairenin bedel farkı olarak tanzim edilmiş olup mezkur dairenin anahtarı teslim edildiği tarihten itibaren 15 gün içerisinde ödenecektir. Aksi durumda senet iki katı bedel ile tahsil yoluna gidilecektir.” ibaresi yazılıdır.
Asıl davada irdelendiği üzere; söz konusu binaya ait yapı kullanım izin belgesinin 07.04.2011 tarihinde alındığı, dolayısıyla işin bu tarihte tamamlandığının kabulü gerekmektedir. Ayrıca 09.11.2012 tarihli keşifte, 4. Katta bulunan dairenin, davalı … tarafından kiraya verildiği ve çatı katında bulunan dairenin kendisi tarafından kullanıldığı tespit edilmiş olup fiili bir kullanımın olduğu anlaşılmıştır. Taraflar arasında asıl davaya konu olan senet arkasına daire değişikliğine dair 40.000,00 TL fark bedelinin anahtar tesliminden itibaren 15 gün içinde ödenmemesi halinde iki katı bedelin tahsil edileceği yazılıp karşılıklı imzalanmıştır. Taraflar arasında sözleşme ilişkisi kurulmuş olup dosya kapsamından; davalının daireyi teslim almasına rağmen fark bedelini ödemediği sabit olduğundan, davacının sözleşme ile belirlenen tazminat alacağını talep etmekte haklı olduğu kanaatine varılarak; bu alacağa yönelik başlatılan takibe davalının itirazının iptaline, asıl alacak likit olduğundan icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar vermek gerekmiştir.
6098 sayılı TBK m. 117’ye göre; “Muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer.” Yani borcun muaccel olması borçlunun temerrüde düştüğü anlamına gelmemektedir. Her ne kadar davacı tarafın işlemiş faiz talebi var ise de; davaya konu alacağın ödenmesi için, davalı tarafı temerrüde düşürdüğüne ilişkin ihtarname ya da benzeri bir bildirim yazısı dosyaya sunulmadığından; davacının faiz talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.

Sonuç itibari ile yukarıda belirtilen gerekçelere istinaden; asıl davanın kabulüne, birleşen davaların kısmen kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A-ASIL DAVA yönünden ;
DAVANIN KABULÜNE,
40.000 TL’nin 03/05/2011 dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE
B-BİRLEŞEN ….ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NİN … ESAS SAYILI DAVA DOSYASI yönünden;
DAVANIN KISMEN KABULÜNE,
21.146,67 TL’nin 02/11/2011 dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE, fazlaya ilişkin talebin reddine
C-BİRLEŞEN ….ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NİN … ESAS SAYILI DAVA DOSYASI yönünden;
DAVANIN KISMEN KABULÜNE
1) ….İcra Müdürlüğünün … E sayılı takip dosyasına davalının yaptığı itirazın kısmen iptali ile takibin 40.000,00 TL asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2)Asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Asıl dava yönünden;
-Karar tarihinde yürürlükte bulunan alınması gereken 2.732,40TL harçtan peşin alınan 420,75TL ve ıslahla alınan 310,60TL olmak üzere toplam 1.108,35TL harcın mahsubu ile eksik 731,35TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA;
-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 6.000,00TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
-Davacı tarafından yatırılan toplam 4.316,85TL (18,40TL BH, 420,75TL PH, 2,90TL VSH, 310,60TL ıslah harcı, 2.750,00TL bilirkişi ücreti, 814,20TL posta ve müzekkere masrafı) harcın davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
-Kullanılmayarak artan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Birleşen …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas dava yönünden;
-Karar tarihinde yürürlükte bulunan alınması gereken 1.444,53TL harçtan peşin alınan 148,50TL ve harcın mahsubu ile eksik 1.296,02TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA;
-Davacı tarafından yatırılan toplam 546,80TL (18,40TL BH, 148,50TL PH, 2,90TL VSH, 377,00TL ıslahharcı) harcın davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
-Davacı tarafından yargılama sırasında yapılan 614,20TL yargılama giderinin davanın kabul red oranına göre takdiren 405,42TL’sinin davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE;
-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 4.080,00TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 4.080,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak DAVALIYA VERİLMESİNE;
-Kullanılmayarak artan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Birleşen …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas dava yönünden;
-Karar tarihinde yürürlükte bulunan alınması gereken 2.732,40TL harçtan peşin alınan 702,49TL ve harcın mahsubu ile eksik 2.029,91TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA;
-Davacı tarafından yatırılan toplam 734,29TL (27,70TL BH, 702,49TL PH, 4,10TL VSH, ) harcın davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 6.000,00TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 4.080,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak DAVALIYA VERİLMESİNE,
-Kullanılmayarak artan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay nezdinden temyiz kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 29/06/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır