Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/358 E. 2020/784 K. 16.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/358
KARAR NO:2020/784

DAVA: İtirazın İptali
DAVA TARİHİ: 13/10/2015
KARAR TARİHİ: 16/11/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVACININ TALEBİ:
Davacı … A.Ş. vekili verdiği dava dilekçesinde, davalı …’na kırtasiye ürünlerinden kaynaklı alacakları için fatura düzenlediklerini, faturanın ödenmemesi üzerine de …. İcra Dairesinin … sayılı dosyasından icra takibi başlattıklarını, takibe davalının itiraz etmesi üzerine itirazın iptali davası açtıklarını belirtmiştir.
DAVALININ TALEBİ:
Davalı … verdiği cevap dilekçesinde davacı ile aralarında bayilik ilişkisi olduğunu ancak davacının bayilik sözleşmesine aykırı davranması nedeniyle aralarındaki ticari ilişkinin sona erdiğini, bayilik ilişkisinin sona ermesi sonucunda bazı faturaları iade ettiklerini, icra takibine konan faturaların ise başka faturalar olduğunu, davacıya hiç bir borçlarının kalmadığını, kendilerinin alacaklı olduğunu, dava konusu faturaları ödemek üzere davacıya çek verildiğini ve çeklerin bedellerinin ödendiğini, bu gerekçelerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ:
Dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 207 ve davamı maddelerine göre alım satım sözleşmesinden kaynaklı alacak için başlatılmış icra takibine itiraz nedeniyle 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu m. 67’ye göre itirazın iptali davasıdır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Davacı taraf, ticari defterleri, faturaları, …. İcra Dairesinin … sayılı dosyasını ve bilirkişi incelemesini delil olarak sunmuştur.
Davalı taraf, ödeme dekontunu, iade faturalarını, ticari defterleri, tanık beyanlarını, keşif ve bilirkişi incelemesini delil olarak sunmuştur.
Dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 207 ve davamı maddelerine göre alım satım sözleşmesinden kaynaklı alacak için başlatılmış icra takibine itiraz nedeniyle 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu m. 67’ye göre itirazın iptali davasıdır.
Mahkememizin önceki kararına göre dosyanın 6100 sayılı HMK m. 150’ye göre işlemden kaldırılması ve davanın açılmamış sayılmasından sonra Hazine vekili tarafından dosyanın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf başvurusunda bulunulması sonrasında İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. HD, davanın açılmamış sayıldığı tarihte davacı şirketin 668 sayılı KHK ile kapatılmış olduğunu ve mal varlığının maliye hazinesine geçmiş olması nedeniyle de önce maliye hazinesinin daha sonra da …’nin davacı şirketi temsile yetkili hale geldikleri, bu nedenle de dosyanın işlemden kaldırıldığı ve açılmamış sayılmasına karar verildiği tarihte her iki kurumunda usulüne uygun şekilde davaya ihbarının yapılması gerekirken bu usulü işlemler yapılmadan ve deliller toplanmadan karar verilmiş olmasını gerekçe göstererek mahkememiz kararının kaldırılmasına karar vermiştir. Yeniden yapılan yargılama sonucunda …’ye ve … davetiye gönderilmiş ve taraf teşkili bu şekilde sağlandıktan sonra yargılamaya devam edilmiştir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 207’ye göre; “Satış sözleşmesi, satıcının, satılanın zilyetlik ve mülkiyetini alıcıya devretme, alıcının ise buna karşılık bir bedel ödeme borcunu üstlendiği sözleşmedir. Sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça veya aksine bir âdet bulunmadıkça, satıcı ve alıcı borçlarını aynı anda ifa etmekle yükümlüdürler.” Taraflar arasında yapılan sözleşmeye göre satışı yapılan kırtasiye malzemelerinin teslimi ve parasının ödenmesi ediminin aynı anda ifa edilmesi gerekmektedir.
Tarafların birbirinden alacaklı olup olmadıklarının araştırılması için 6100 sayılı HMK m. 266’ya göre bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş ve mali müşavir bilirkişi aracılığı ile tarafların ticari defterlerinin incelenmesine karar verilmiştir. Hazırlanan 17.06.2016 tarihli bilirkişi raporunda davacı tarafın ticari defterlerine göre davacının 31.12.2015 tarihine göre 0,16 TL alacaklı olduğu, davacının sunduğu belgelerin kendi ticari defterlerinde kayıtlı bulunduğu, davalının defterlerinde bu belgelerin bulunmadığı, davacı tarafın ödenmiş olan faturaları davaya konu icra takibi ile mükerrer olarak talep etmekte olduğu tespit edilmiştir.
6100 sayılı HMK m. 222/II’ye göre; “Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.” Davacı defterlerinin bu maddeye uygun şekilde tutulduğu anlaşılmakla davacı defterlerinin kendisi lehine delil hükmünde olduğu kabul edilmiş ve bu kayıtlar hükme esas alınmıştır. Ayrıca davalı tarafta cevap dilekçesinde sadece kendi ticari defterlerine değil davacı tarafında ticari defterlerine dayanmış olup davacı tarafın ticari defterleri davalı yönünden de delil hükmündedir. 6100 sayılı HMK m. 222/III’e göre; “İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” Bu maddeye uygun olarak davacı defterlerindeki 0,16 TL tutarlı kayıtların aksi davalı tarafından senet ya da kesin delillerle kanıtlanamadığından davacı defterleri davacı lehine delil hükmünde olduğu gibi davalı yönünden de kesin delil hükmündedir.
Hazırlanan bilirkişi raporu ile davalının 6098 sayılı TBK m. 207’ye göre satın aldığı ürünlerin bedelini ödeme yükümlülüğünü yerine getirdiği ve sadece 0,16 TL borcunun kaldığı, bu miktarında muhasebe hesaplarında küsurat niteliğinde olduğu anlaşılmakla davanın kısmen kabulüne yönelik olarak aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
6098 sayılı TBK m. 117’ye göre; “Muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer.” Yani borcun muaccel olması borçlunun temerrüde düştüğü anlamına gelmemektedir.
Dosya içerisine alınan …. İcra Dairesinin … sayılı dosyasında davacı taraf 9.07,32 TL asıl alacak ve 1.339,03 TL asıl alacağın faizi olmak üzere toplam 10.846,35 TL alacak talebinde bulunmuştur. Ancak faturalara konu alacakların tarafına ödenmesi için 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu m. 18/III’e göre davalı tarafı temerrüde düşürdüğüne ilişkin ihtarname ya da benzeri bir bildirim yazısını dosyaya sunmamıştır. Bu nedenle davanın asıl alacak yönünden kısmen kabulüne karar verilerek takip tarihine kadar işlemiş faiz yönünden davanın reddine yönelik olarak aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
Davalının satın aldığı ürünlerin bedelini ödeme yükümlülüğünü yerine getirmiş olması ve sadece 0,16 TL borcunun kalmış olması nedeniyle davacı lehine icra inkâr tazminatına hükmedilmemiştir.
Davacının kendi ticari defterlerine göre davalı taraftan alacaklı olup olmadığını bilebilecek durumda olmasına karşın tahsil edilmiş olan faturalar için icra takibi başlatmış olması kötüniyetli ve ağır kusurlu davranış olarak değerlendirilmiş ve davalı lehine davanın reddedilen miktarı olan 10.846,19 TL üzerinden kötüniyet tazminatına hükmedilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın kısmen kabulü ile …. İcra Dairesi’nin … sayılı takip dosyasına, davalının itirazının kısmen iptali ile takibin 0,16-TL üzerinden aynı koşullarla devamına,
2-Fazlaya ilişkin istemin reddine,
3-Davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine,
4-Davanın reddedilen 10.846,19-TL üzerinden %20 kötüniyet tazminatının davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı harçtan muaf olup, dava açarken …. A.Ş’den peşin alınan 131,00-TL ve 27,70 TL başvuru harcı olmak üzere toplam 158,70-TL harcın …. A.Ş.’nin Kanuni Temsilcisi olan MALİYE HAZİNESİ’NE İADESİNE,
6-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
7-Kabul edilen karar yönünden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 0,16-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak, DAVACI MALİYE HAZİNESİ’NE VERİLMESİNE,
8-Reddedilen karar yönünden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 3.400,00-TL vekalet ücretinin davacı Maliye Hazinesi’nden alınarak, DAVALIYA VERİLMESİNE,
9-Kullanılmayan gider/delil avansının karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.16/11/2020

Katip …

Hakim …