Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/343 E. 2020/677 K. 16.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/343 Esas
KARAR NO :2020/677

DAVA: Alacak
DAVA TARİHİ:10/03/2010
KARAR TARİHİ:16/10/2020

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, 10.03.2010 tarihli dava dilekçesiyle ve özetle; “… ili … ilçesi … mah. … ada 4 parselde kayıtlı gayrimenkulde sözleşme kapsamında müvekkil şirkete 05/12/2005 tarihinden geçerli olmak üzere 15 yıl süreli intifa hakkı verildiği ve tapuya tescil edildiğini, söz konusu akaryakıt istasyonunun edinilmiş tapusal hakka dayanılarak imzalanılan bayilik sözleşmesi tahtında … İstasyonu olarak faaliyet gösterdiğini, ilerleyen zamanlarda Rekabet Kurulunun kurumsal internet sitesinde 12.03.2009 tarihinde yayınladığı genel bir duyuru ve akabinde vermiş olduğu emsal niteliğine haiz kurul kararları ile “… Sayılı Dikey Anlaşmalara ilişkin Grup Muafiyet Tebliğ’inde koşulları belirtilen muafiyetten yararlanabilmek bakımından, alıcılar üzerine getirilen rekabet yasağının süresinin beş yılı aşmaması gerektiğine, taraflar arasındaki bayilik sözleşmesi ile bağlantılı kredi sözleşmeleri, ekipman sözleşmeleri, uzun süreli kira sözleşmeleri yada uzun süreli intifa hakkı tanınması gibi şahsi ya da ayni hakların da rekabet yasağının süresinin fiilen uzatacak şekilde kullanılamayacağına, bu tür sözleşmelerin varlığı halinde, beş yılı aşan süreler bakımından, … sayılı Tebliğ’de tanınan muafiyet koşullarının ortadan kalkacağına, dikey anlaşmalarda yer alan rekabet yasağına ilişkin hükümlerin, … Sayılı Tebliğ’in 5. maddesiyle uyumlu hale getirilmesine ilişkin geçiş sürecinin 18.09.2003 tarihinde başlayıp, 18.09.2005 tarihinde sona erdiğine, bu çerçevede, 18.09.2005 tarihinden önce yapılmış olan ve süresi beş yılı aşan sözleşmelerin, Rekabet Kurulu tarafından uygulanan “Azami hadde indirme” ilkesi gereğince 18.09.2005 tarihine kadar Tebliğ’de yer alan muafiyetten yararlanabileceğine ve butarihten sonra muafiyet koşullarının ortadan kalkacağına, bu tarihten itibaren intifa hakkı çerçevesinde bayilerin yeniden sözleşme yapmaya zorlanması halinde 4054 Sayılı Kanunun 4. maddesi çerçevesinde işlem başlatılacağının ilgili taraflara bildirilmesine karar verildiğini, davalının maliki bulunan gayrimenkul için davalıya ödenen peşin ivaz bedelinin geçersiz kılınan süresine tekabül eden Yargıtay içtihatlarına göre kabul edilmiş denkleştirici adelet ilkesine göre hesaplanacak güncelleştirme miktarının ödenmesi gerektiği ileri sürüler toplam 421.426 TL nin tahsiline karar verilmesini talep va dava etmiştir.
Davalı şirket yetkilisi cevap dilekçesinde ve özetle; öncelikle yetki itirazında bulunmuş ve yetkili mahkemenin … Asliye (Ticaret) Mahkemeleri olduğunu, zaman aşımı süresinin dolduğunu esas yönden ise davacı tarafın intifa hakkı kendisine olan bir yeri, bayilik sözleşmesi ile kendilerine kullandırıldığını, beyanla güncel olmayan hukuki menfaat hükümlerine uygun olmayan davanın reddini talep etmiş, sonradan vekil yoluyla temsil edilmiş olup davalı vekili de davanın reddini istemiştir.
Davalı yan yetki itirazında bulunmuştur. Taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin 24.mad.göre mahkememiz yetkili olduğundan yetki itirazı reddedilmiştir.
Davalıya ödenen peşin ivaz bedelinin geçersiz kılınan (işlememiş süreye) tekabül eden hesaplanacak güncelleşmiş miktarın faiziyle birlikte istemine ilişkindir
Davacı ile davalı arasında, … ili … ilçesi … mah. … ada 4 parselde kayıtlı taşınmazı akaryakıt satış istasyonu olarak kullanılmak üzere intifa hakkı ve baayilik sözleşmesi imzalandığı, tapu kaydına şerh edildiği, anlaşılmış olup, taraflar arasında bu konuda bir çekişme yoktur.
Davacı taraf bu davada,Rekabet Kurulu tarafından 12.03.2009 tarihinde internet sitesinden yapılan genel bildirim ile, kira sözleşmesinin 5 yılı aşan kısmının geçersiz hale geldiğinden bahisle, kira bedelinin ve bu amaçla yapılan yatırım bedellerinin denkleştirici adalet ilkesine göre hesaplanacak kısmını sebepsiz zenginleşme hükümleri çerçevesinde davalıdan tahsilini talep etmektedir. Öncelikle davanın zamansız(erken)açılmış bir dava olup olmadığının belirlenmesi gerekmektedir.
Bu açıdan davada çözümlenmesi gereken sorun,Rekabet Kurulu kararı gereğince taraflar arasındaki bayilik ve kira sözleşmelerinin geçersiz hale gelip gelmediği ve sebepsiz zenginleşme koşullarının oluşup oluşmadığıdır.
Bir kimsenin malvarlığının, haklı bir sebep olmaksızın diğer bir kimsenin malvarlığı aleyhine çoğalmasına sebepsiz zenginleşme denir.Sebepsiz zenginleşmeden bahsedebilmek için bir tarafın mal varlığındaki artışla diğerinin malvarlığının azalması arasında nedensellik ilişkisi bulunması ve zenginleşmenin haklı bir sebep olmaksızın gerçekleşmesi gerekir. “Haklı bir sebep olmaksızın” ifadesiyle neyin kastedildiği ise B.K.Md.62’de belirtilmiştir.Hukuki ilişkinin batıl olması durumunda da böyle bir durum söz konusudur.BK’nun sebepsiz zenginleşmeyi düzenleyen 61-66.maddeleri uyarınca geçerli olmayan, gerçekleşmeyen ya da sona ermiş bir sebebe dayanarak elde edilen bir şeyin geri verilmesi gerekir.Geri verme borcu,özellikle zenginleşmenin geçerli olmayan veya gerçekleşmemiş ya da sona ermiş bir sebebe dayanması durumunda vardır.
Bu genel açıklamalar ışığında Rekabet Kurulunun 12.03.2009 tarihli genel bildirimini sebepsiz zenginleşme açısından inceleyecek olursak,yukarda da belirtildiği gibi,taraflar arasındaki bayilik sözleşmesi ve intifa sözleşmesi dava açıldığı tarihte ve halen yürürlükte ve ayakta olup,davacı iddiasının aksine Rekabet Kurulu kararı ile ne intifa sözleşmesi,ne de bayilik anlaşması geçersiz hale gelmemiş ve sona ermemiştir.Davaya dayanak alınan Rekabet Kurulunun 12.03.2009 tarihli bildiriminde ve bireysel başvurular sonucu verdiği 05.08.2009 tarih,09-34/798-201 sayılı,31.03.2010 tarih,10-27/408-154 sayılı, 18.11.2009 tarih,09-56/1335-339 sayılı ve 09.12.2009 tarih,09-58/1394-363 sayılı kararlarında,bayilik sözleşmeleri ve bu sözleşmelerde yer alan rekabet etmeme yükümlülüğü süresine etki eden kira ve intifa sözleşmelerinin tamamı tek bir dikey anlaşma olarak kabul edilmekte ve bu dikey anlaşmalar ile bayiye 5 yıldan uzun süreli rekabet yasağı getirilmesi halinde söz konusu dikey ilişkinin grup muafiyeti kapsamı dışına çıkacağı belirtilmekte olup,hiçbir biçimde sözleşmelerin geçersiz hale geleceğinden bahsedilmemektedir.Rekabet Kurulunun akaryakıt sektörü ile ilgili olarak,… sayılı Dikey Anlaşmalara İlişkin Grup Muafiyeti Tebliği uyarınca almış olduğu kararlara göre,18.09.2005 tarihinden önce yapılmış olan ve bu tarih itibarıyla kalan süreleri 5 yılı aşan anlaşmaların 18.09.2010 tarihine kadar bu tebliğ ile tanınan grup muafiyetinden yararlanma ve uygulanma süresi vardır.Buna göre taraflar arasındaki sözleşme ve bununla bağlantılı bayilik anlaşması grup muafiyeti kapsamında olup,davaya dayanak alınan 12.03.2009 tarihli kararla davalının rekabet etmeme yükümlülüğü kalkmadığı gibi,taraflarca feshedilmemiş olduğundan hem intifa,hem de bayilik ilişkisi dava tarihinde ve halen devam etmektedir.Rekabet Kurulunun 12.03.2009 tarihli kararı bu durumu açıklayıcı nitelikte bir karardır ve tarafların 18.09.2010 tarihinden sonra rızaen anlaşarak yeni bir sözleşme yapmalarına engel değildir.Bu nedenle taraflar arasındaki sözleşmelerin başlangıcından beri geçersiz hale gelmesi ve batıl olması söz konusu olmayıp,Rekabet Kurulu kararlarında belirtildiği gibi,bu sözleşmeler 18.09.2010 tarihinden sonra … sayılı Tebliğ ile tanınan grup muafiyetinden yararlanamamaktadır.Başka bir anlatım biçimiyle taraflar yeni bir anlaşma yapmadığı takdirde 18.09.2010 tarihinde aralarındaki rekabet etmeme yükümlülüğü kalkmaktadır.Bu durumda taraflar arasındaki sözleşmesel ilişki ayrıca bireysel muafiyet alınmadığı takdirde rekabet etmeme yükümü olmadan devam edecektir.Bu nedenle,kira ve bayilik sözleşmeleri ayakta iken,sözleşmelerin geçersiz hale geleceğinden bahisle sebepsiz zenginleşme hukuksal nedenine dayalı olarak böyle bir alacak davası açılamaz.Zira,her dava açıldığı tarihteki koşullara göre değerlendirilmesi gerektiğinden,dava tarihi itibarıyla ve halen de taraflar arasındaki sözleşmesel ilişki devam ettiğinden henüz iddia edilen sebepsiz zenginleşme olgusu işlemeye başlamamıştır.
Tüm bu nedenlerle,dava ön koşullarının henüz oluşmadığı ve davanın zamansız (erken) açıldığı kabul edilmiş ve sair yönler incelenmeksizin davanın reddine karar verilmiş, mahkememiz kararı temyiz edilmekle;
Yargıtay 19.Hukuk Dairesi’nin 2018/3782 Esas – 2019/1257 Karar sayılı 28/02/2019 tarihli ilamı ile ” (1)Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
(2)Davalı vekilinin temyizine gelince; her ne kadar mahkemece davalı yararına 1.100,00 TL maktu vekalet ücretine hükmolunmuş ise de, dava esasa ilişkin nedenlerle reddedildiğinden davalı yararına hüküm tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca nisbi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken maktu vekalet ücretine hükmedilmesi usul ve yasaya aykırıdır. ” gerekçesi ile bozulmuş, dosya mahkememize tevzii edilerek yeni esasa kaydedilmiş ve yargılamaya devam edilmiştir.
Tüm dosya ve deliller birlikte değerlendirildiğinde Yargıtay bozma ilamında esasa ilişkin temyiz itirazlarının reddedilmiş olmasına göre koşulları oluşmayan ve zamansız açılan davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Erken açılan davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 54,40 TL maktu karar harcının peşin alınan 6.258,20 TL harçtan mahsubu ile artan 6.203,80 TL harcın talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
3-Davalı kendini vekille temsil ettirdiğinden avukatlık asgari ücret tarifelerine göre belirlenen 37.949,82-TL nispi ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 16/10/2020

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …