Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/320 E. 2021/1072 K. 23.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/320
KARAR NO:2021/1072

DAVA:Tazminat
DAVA TARİHİ:16/04/2008
KARAR TARİHİ:23/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle, müvekkilinin, davalı şirketten 13.354 TL alacaklı olduğunun, …. Asliye Ticaret Mahkemesinin kesinleşen kararı ile sabit olduğunu, şirketin akaryakıt alım satımı ile iştigal ettiğini ve alacağın 314.970 litre akaryakıt satışından kaynaklandığını, alacağın, mahkeme kararı ile tahsil edildiği tarihteki elde edilen gelir ile paranın alım satım akdi tarihinde ödenmesi halinde ve bunun ticari faaliyet içinde değerlendirilmesi sonucu elde edilecek gelir oranında fark oluştuğunu, şirketin malvarlığının azaldığını, bu kaybın davalıdan munzam zarar olarak tahsili gerektiğini iddia ederek 560.311,16 TLnin tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, cevap dilekçesinde özetle, davacının, alacağını, açmış olduğu dava sonucunda tahsil ettiğini beyan ederek davanın reddini istemiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Davacı, davalıya 314.970 LT akaryakıt sattığını ve bedelini tahsil edememesi nedeniyle bu parayı ticari işletmesinde kullanamadığını, ödeme tarihi ile eline geçen para ile de ticari faaliyet sonucu elde edeceği gelir oranında fark oluştuğunu ve malvarlığının azaldığını iddia ederek munzam zarar istemiştir.
…. Asliye Ticaret Mahkemesince, 12.5.2009 tarihinde verilen 2008 /218 E. ve 2009 / 248 E. sayılı karar ile, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davacının faiz ile karşılanamayan bir zararı olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ve Yargıtay 19. Hukuk Dairesi, 8.3.2010 tarihli ve 2009 / 8009 E. ve 2010 / 2419 sayılı kararı ile, davacının davalıya sattığı akaryakıt bedelini tahsil edemediği gerekçesiyle bu parayı ticari işletmesinde kullanamadığı, ödeme tarihi ile eline geçen para ile de ticari faaliyet sonucu elde edeceği gelir oranında fark oluştuğunu ve malvarlığının azaldığını iddia ederek munzam zarar istediği; B.K.nun 105. maddesinde düzenlenen munzam zarar ile alacaklının temerrüt faizinden fazla olan zararının ifade edildiği ve munzam zarara hükmedebilmek için alacaklının, uğramış olduğu zararın, temerrüt faizinden fazla olduğunu ispat etmesi gerektiği; davacıdan, munzam zararı ispat için delilleri sorulmadan, bazı ekonomik araçlar kullanılarak oluşturulan sepete ( döviz kuru, enflasyon, borsa) göre inceleme yapan bilirkişi kurulu raporunun hükme esas alınması, davacı istemi ile munzam zararın esaslarına aykırılık teşkil ettiği; bu durumda, mahkemece, davacının talebi çerçevesinde, kendisine munzam zarar alacağını ispat olanağı tanınmalı ve bu yönde sunulan delilleri yeni bir bilirkişi kurulundan alınacak rapor ile değerlendirip hasıl olacak sonuca göre karar vermek gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesinin doğru görülmemesi nedeniyle bozulmasına karar verilmiştir.
…. Asliye Ticaret Mahkemesinin …esas-… karar sayılı dosyasında 19/08/2011 tarihinde “… davacının bu durumda munzam zararının da 147,14 litre farkın 1,87 TL litre fiyatı ile çarpımı neticesinde bulunan 275,15 TL munzam zararının oluştuğu ve bu durumda, davacının davasının ispatlanan bu munzam zarar üzerinden kabulü ile ispatlanamayan aşan kısma dair talebinin reddi gerektiği anlaşıldığından, açıklanan gerekçelerle davanın kısmen kabulüne kısmen reddine …” karar verilmiştir.
Taraf vekillerinin temyizi üzerine, Yargıtay 19.Hukuk Dairesi Başkanlığının 2013/9429 esas -2013/16577 karar sayılı 24/10/2013 tarihli ilamı ile “…mahkemece alınan 12.03.2012 tarihli raporun birinci seçeneği kabul edilmeyerek, ikinci rapor alınmış ise de, bu kez raporlar arasındaki çelişki giderilmeden ve 04.10.2012 tarihli raporu karşı davacı vekilinin itirazları da karşılanmadan yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. …” gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
6545 sayılı Kanunun 45.maddesine göre Ticaret Mahkemelerinin tekrar heyet mahkemesi olması nedeniyle mahkememize devredilen ….Asliye Ticaret Mahkemesinin …esas sayılı dosyası mahkememizin … esasını almış ve Yargıtay Bozma ilamına uyulmasına karar verilerek, Bozma İlamı doğrultusunda 12/03/2012 tarihli rapor ile olan çelişkinin giderilmesi ve 04/10/2012 tarihli rapora davacının itirazlarının değerlendirilmesi bakımından bilirkişi kurulundan ek rapor alınmasına karar verilmiş, bu yönden sunulan 01/07/2015 tarihli bilirkişi kurulu ek raporu mahkememizce denetlenmiştir.
01/07/2015 tarihli bilirkişi kurulu ek raporunda; 12/03/2012 tarihli ilk raporda davacı tarafından davalıları temerrüde düşüren bir ihtarname bulunmadığından, davalıların temerrüdünün … Asliye Ticaret Mahkemesinde açılan dava tarihi olarak kabul edilmesi gerektiği, buna rağmen temerrüd olgusunun 14/05/1999 tarihi itibariyle gerçekleşip gerçekleşmediği olgusunun mahkemenin taktirinde bulunduğu, temerrüd tarihinin 14/05/1999 olarak kabulü halinde munzam zarar tutarının 562.105,06 TL olduğu, temerrüd tarihinin önceki dava tarihi olan 27/08/2004 olarak kabulü halinde ise munzam zarar hesabının 27/08/2004 tarihli kalorifer yakıtı fiyatlarına ulaşılmadığından sonuçlanmadığının belirtildiği, ilk raporda alternatifli bir çözüm sunulduğu, temerrüd tarihinin 14/05/1999 olarak kabulünün esasen kesin hüküm dolayısıyla mümkün olmadığı, temerrüd tarihinin dava tarihi olan 27/08/2004 olarak kabulü halinde 27/08/2004 tarihindeki kalorifer fiyatlarına ulaşılmadığı belirtildiği, kök raporda bu fiyatlara ulaşılmadığı ve gerekli hesaplamanın yapıldığı, dolayısıyla iki rapor arasında herhangi bir çelişki bulunmadığı, Yargıtay Bozma İlamı kapsamında yapılan yeniden inceleme ve değerlendirme sonucunda, davacının kök rapora vaki itirazlarının raporda herhangi bir değişiklik gerektirmediği, davalının 27/08/2004 tarihinde temerrüde düştüğü, davacının tazmini gereken munzam zararının 275,15 TL olduğu, davacının bunun üzerindeki talebinin dayanağının bulunmadığı, davacının bozmadan sonra sunduğu belgelerin munzam zararın delili olarak değerlendirilemeyeceği belirtilmiştir.
Dosya içerisinde bulunan davalı yanın temsilcisi tarafından verilen 14.05.1999 tarihli belgede, davalı yanın davacıya akaryakıt alımından dolayı bakiye 13.554.094.000 TL.borcu bulunduğu bildirilmiştir.
Bu belgede bildirilen borç ödenmediği için ….Asliye Ticaret Mahkemesi’ne alacağın tahsili istemiyle … Esas no ile açılan dava sonucu, mahkemece 2006/162 Karar no ile davacının 13.554.09 TL.alacaklı olduğu saptanmış, bu alacağa dava tarihi 27/08/2004 tarihinden itibaren faiz yürütülmesine karar verilmiş ve verilen karar Yargıtay denetiminden geçerek karar düzeltme isteminin reddedildiği 01.07.2008 tarihinde kesinleşmiştir. Davacının mahkeme ilamı ile belirlenen alacağını 08.04.2008 tarihinde ferileriyle birlikte tahsil ettiği saptanmıştır.
Davacı , iş bu davasında ise, davacının akaryakıt alım satım işiyle iştigal ettiğini, tahsil edilecek bedelle akaryakıt alacağını bildirmiş, alacağın geç ödenmesi sonucu da faizle karşılanmayan alacağı bir başka deyişle munzam zararının tazmini isteminde bulunmuştur.BK’nun 105.maddesinde düzenlenen munzam zarar alacaklının temerrüt faizinden fazla olan zararını ifade etmektedir. Munzam zarara hükmedebilmek için alacaklının uğramış olduğu zararın temerrüt faizinden fazla olduğunu ispat etmesi gerekir.
Bu bağlamda iddia, savunma, toplanan deliller, Yargıtay Bozma İlamı, bozma öncesi ve sonrası alınan bilirkişi kök ve ek raporları birlikte değerlendirilmiş, …. Asliye Ticaret Mahkemesinin kesinleşmesi nedeniyle usul hukuku çerçevesinde kesin hüküm haline gelen kararında borçlunun temerrüt tarihinin 27.8.2004 tarihi olarak tespit edilmesi karşısında sözü geçen tarihin temerrüt tarihi olarak kabul edilmesi uygun görülmüş, bu tarihte kalorifer yakıtının, satış yapılan mahalde 0.94 TL birim olduğu tespit edildiğinden, davacının 13.554,09 TL alacağı ile davanın açıldığı tarihte 14.419,24 litre akaryakıt alabileceği tespit edildiğinden, ve davacının, fiili ödeme tarihi olan 8.4.2008 tarihinde, davalıdan, asıl alacak ve temerrüt faizi olarak 26.688,84 TL tahsil etmesi ve bu tarihte de kalorifer yakıtının litresi 1,87 TL olması nedeniyle tahsil ettiği para ile 14.272,10 TL yakıt satın alabildiği ve bu durumda 14.419,24 TL litre ile 14.272,10 litre arasında 147,14 TL litre fark oluştuğu ve davacının bu durumda munzam zararının da 147,14 litre farkın 1,87 TL litre fiyatı ile çarpımı neticesinde bulunan 275,15 TL munzam zararının oluştuğu sonuç ve kanaatine varılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dava konusu alacağın 250.000,00 TL’si … tarafından temlik alındığından, vekalet ücreti ve yargılama gideri buna göre oranlanmıştır, kararı verilmiş, karar davacılar vekilince temyiz edilmiş, Yargıtay 19.Hukuk Dairesi’nin 2016/11438 Esas – 2018/4154 Karar sayılı 13.09.2018 tarihli bozma ilamına göre ” Dairemizin 12.05.2009 tarih 2009/248 sayılı karar ile verilen bozma ilamına mahkemece uyulmuş ve 13.11.2012 tarihli … sayılı karar ile 04.10.2012 tarihli rapor esas alınarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Dairemiz tarafından 13.11.2012 tarih … sayılı karar yukarıda açıklanan gerekçe ile bozulmuştur. Hükmüne uyulan bozma kararı uyarınca inceleme yapılması gerekirken dairemiz tarafından yeterli görülmeyen 04.10.2012 tarihli raporu düzenleyen bilirkişi kurulundan ek rapor alınarak eksik inceleme ile yeniden karar verilmesi isabetsizdir. Bu durumda mahkemece açıklanan hususlar gözetilerek davacı tarafın munzam zararının hesaplanması gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. “gerekçesi ile mahkeme kararı bozulmuş, yeni esas alarak yargılamaya devam edilmiştir.
Yargıtay bozma ilamı uyarınca 12/03/2012 ve 04/10/2012 tarihli raporlarda ki çelişkilerin giderilmesi ve davacı vekilinin itirazının karşılanması için yeni bilirkişi heyetinden rapor alınmış, alınan 08/06/2021 tarihli raporda ” Ayrıntıları yukarıdaki bölümlerde arz edilen tüm dosya muhteviyatı belgeler üzerinde yapılan incelemelerde Sayın Mahkemenizce davacının munzam zarar talebinin kabulü halinde; – Temerrüt tarihinin 14.05.1999 olarak kabulü halinde, munzam zarar tutarının 562.305,06 TL olduğu, – Temerrüt tarihinin önceki dava tarihi olan 27.08.2004 olarak kabulü halinde, munzam zarar tutarının 275,15 TL olduğu hususları ” görüşü bildirilmiştir.
Tüm dosya ve yargıtay bozma ilamı birlikte değerlendirildiğinde, açılan dava alacağın geç ödenmesi nedeniyle faiz ile karşılanamayan munzam zararın tazmini istemine ilişkindir. 13.09.2018 tarihli Yargıtay bozma ilamında 13.11.20212 tarihli bozma ilamına uyulmuş olmasından ilamda belirtilen şekilde bilirkişi incelemesi yapılması gerektiği beyan edilmiş olup mahkememizce bozma ilamına uyularak yeni bir bilirkişi heyeti oluşturularak raporlar arasındaki çelişkilerin giderilmesi ve itirazların karşılanması talep edilmiş ayrıntılı, karşılaştırılmalı ve terditli hazırlanan 08.06.2021 tarihli raporun hükme esas alınabileceği anlaşılarak raporun B-2 bölümünde yapılan hesaplamaya göre hüküm verilmesi kanaatine ulaşılmıştır. Zira daha öncede belirtildiği üzere akaryakıt alacağının tahsili için açılan …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas – 2006/162 Karar sayılı dosyasında 14.05.1999 tarihli mutabakat belgesi yargılama faaliyeti çerçevesinde değerlendirilmiş, alacağa ve bu alacağa dava tarihi olan 27.08.2004 tarihinden itibaren faiz yürütülmesine karar verilmiş ilam 01.07.2008 tarihinde Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleşmiştir. İşbu davada ise temerrüt faizi ile karşılanamayan munzam zarar talep edilmekte olup taraflar arasındaki asıl uyuşmazlık konusu temerrüt tarihinin belirlenmesi konusudur. Ancak açıkça ortada olduğu üzere kesin hüküm haline gelen mahkeme kararına göre temerrüt tarihi 27.08.2004 tarihidir. Bu tarih baz olanarak yapılan hesaplamaya göre ise davacının 275,15 TL munzam zararının mevcut olduğu anlaşılmakla olup davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KISMEN KABULÜNE,
275,15-TL munzam zarar alacağının 27/08/2004 tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarda avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Alınması gerekli 59,30 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 7.564,30 TL’nin mahsubu ile kalan 7.505,00 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı şirkete iadesine ,
3-15/01/2013 tarih, … Harç No’lu Harç Tahsil Müzekkeresi ile davalıdan tahsil için yazılan 7.543,15-TL bakiye karar harcının sehven yazıldığı anlaşılmakla bu harcın tahsil edildiğine ilişkin makbuz ibraz edildiğinde davalı tarafa iadesine,
4-Davacı … … … A.Ş. tarafından dava açılırken yatırılan 75,60 TL ( 14,00 TL Başvurma Harcı, 59,30 TL Peşin Harç, 2,30 TL Vekalet Suret Harcı ) harcın davalıdan alınarak DAVACI … … …. LTD ŞTİ.’ye VERİLMESİNE,
5-Davacılar kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 275,15 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılara ödenmesine,
6-Davalı taraf vekille temsil olunmakla karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. Gereğince hesap ve taktir olunan 45.051,80 TL vekalet ücretinin davacılardan (Davacı … … …. Ltd Şti. 24,950,56 TL’sinden, davacı temlik alan … 20.101,24 TL’sinden, sorumlu olmak üzere) davacılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davalıya ödenmesine ,
7-Davacı … … .. Ltd. Şti. tarafından yapılan toplam 9.234,70 TL (8.550,00 TL bilirkişi ücreti+684,70 TL tebligatlar) yargılama giderinin davanın kabul ve red oranına göre hesaplanan 8,19 TL’sinin davalıdan alınarak DAVACI … … …. LTD. ŞTİ.’ye VERİLMESİNE,
8-Temlik alan davacı … yapılan toplam 2.000,00 TL ( 1.800 TL bilirkişi ücreti + 200 TL tebligatlar) yargılama giderinin davanın kabul ve red oranına göre hesaplanan 2,20 TL’sinin davalıdan alınarak temlik alan davacı …’a verilmesine,
9-Davalı tarafça yapılan toplam 167,12 TL yargılama giderinin davanın kabul ve red oranına göre hesaplanan 167,04 TL’sinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
10-Taraflarca yatırılan artan gider avansının karar kesinleştiğinde istek halinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 23/12/2021

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …