Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/309 E. 2021/645 K. 07.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/365
KARAR NO:2021/647

DAVA:İTİRAZIN İPTALİ
DAVA TARİHİ:22/07/2020
KARAR TARİHİ:07/07/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVACININ TALEBİ:
Davacı …Ltd. Şti. vekili verdiği dava dilekçesinde, davalı … A.Ş.’ye ait okulda eğitim gören öğrencileri müvekkilinin servis araçları ile 16 – 19 Ocak 2019 tarihleri arasında … kayak kampına götürdüğünü, öğrencilerin … … 4 gün 3 gece kaldıklarını, gezi ücreti için 22.04.2019 tarihli ve 13.790,00 TL tutarlı @ fatura düzenlediklerini, fatura bedelini davalının ödemediğini, bunun üzerine davalı aleyhinde …. İcra Dairesinin … sayılı dosyasından takip başlattıklarını, takibe davalı tarafın itiraz etmesi üzerine de icra inkâr tazminatı talepli itirazın iptali davası açtıklarını belirtmiştir.

DAVALININ TALEBİ:

Davalı … A.Ş. vekil verdiği cevap dilekçesinde, davacının üstlendiği edimini yerine getirmediğini, fatura düzenlenmiş olmasının hizmetin tam ve eksiksiz olarak ifa edildiğini göstermediğini, davacının dava açmakta hukuki yararı olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ:
Dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 502 ve davamı maddelerine göre vekâlet ve iş görme sözleşmesinden kaynaklı alacak için başlatılmış icra takibine itiraz nedeniyle 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu m. 67’ye göre itirazın iptali davasıdır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Davacı taraf, …. İcra Dairesinin … sayılı dosyasını, faturayı, konaklayan öğrencilerin listesini, @ posta yazışmalarını, ticari defterleri, yemin delilini ve bilirkişi incelemesini delil olarak sunmuştur.
Davalı taraf, cevap dilekçesi vermiş ancak delil sunmamıştır.
Dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 502 ve davamı maddelerine göre vekâlet ve iş görme sözleşmesinden kaynaklı alacak için başlatılmış icra takibine itiraz nedeniyle 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu m. 67’ye göre itirazın iptali davasıdır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun “Dava Şartı Olarak Arabuluculuk” başlıklı 5/A maddesine göre; “Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” Mahkememizde açılmış olan dava bu yasa kapsamında arabuluculuk dava şartına bağlı olup arabuluculuk son tutanağının dosyaya sunulduğu anlaşılmakla davanın esasının incelenmesine geçilmiştir.
6098 sayılı TBK m. 502/I ve II’ye göre; “Vekâlet sözleşmesi, vekilin vekâlet verenin bir işini görmeyi veya işlemini yapmayı üstlendiği sözleşmedir. Vekâlete ilişkin hükümler, niteliklerine uygun düştükleri ölçüde, bu Kanunda düzenlenmemiş olan işgörme sözleşmelerine de uygulanır.” Davacı taraf davalıya ait okulda okumakta olan öğrencileri … gezisine götürüp getirme işini üstlendiğini ve bunun karşılığında düzenlediği fatura bedelini tahsil edemediğini belirtmektedir. Araflar arasındaki hukuki ilişki vekâletsiz iş görme niteliğinde olup vekâlet sözleşmesi hükümleri uygulanacaktır.
Taraflar arasında yapılmış yazılı bir sözleşme bulunmamaktadır. Davacı taraf delil olarak ticari defterleri ve konaklayan öğrencilerin isim listesini sunmuştur. Davalı tarafın dosyaya delil olarak sunulan isim listesine itirazı bulunmamaktadır.
Tarafların birbirlerinden alacaklı olup olmadıklarının tespit için 6100 sayılı HMK m. 266’ya göre her iki tarafın ticari defterlerinin mali müşavir bilirkişi aracılığı ile incelenmesine karar verilmiştir. Davalı taraf ticari defterlerini mahkememize sunması için usulüne uygun şekilde davet edildiği halde defterlerini sunmamış, davacı taraf defterlerini sunmuştur.
Hazırlanan 26.02.2021 tarihli bilirkişi raporunda davacı taraf defterlerine göre davacının 13.790,00 TL alacaklı olduğu, davaya konu faturanın davacı taraf defterlerinde kayıtlı bulunduğu tespit edilmiştir.
6100 sayılı HMK m. 222/II’ye göre; “Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.” Davacı defterlerinin bu maddeye uygun şekilde tutulduğu anlaşılmakla davacı defterlerinin kendisi lehine delil hükmünde olduğu kabul edilmiş ve bu kayıtlar hükme esas alınmıştır.
6100 sayılı HMK m. 222/III’e göre; “İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” Bu maddeye uygun olarak davacı defterlerindeki kayıtların aksi davalı tarafından senet ya da kesin delillerle kanıtlanamadığından davacı defterleri davacı lehine delil hükmündedir. Davacı kendi ticari defterlerindeki bu kayıtların dışında geziye katılan öğrencilerin isim listelerini ve davalı şirket ile gezi ile ilgili yapılan @ posta yazışmalarını da dosyaya sunmuş olup bu isim listelerine ve @ posta yazışmalarına davalı taraf bir itirazda bulunmamıştır. Davalıya ait okulda eğitim gören öğrencilerin isim listelerinin delil olarak sunulması ve @ posta yazışmalarından da davacının taşıma faaliyetini yerine getirdiğini belirttiği gezi için hazırlık yapıldığının anlaşılması nedeniyle davacının 6098 sayılı TBK m. 506’ya göre işini bizzat ifa etme yükümlülüğünü yerine getirdiği, davalının ise aynı yasanın 502’nci maddesinin son fıkrasına göre ücret ödeme borcunu yerine getirmediği anlaşılmakla asıl alacak yönünden davanın kabulüne yönelik olarak aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
Davacı taraf asıl alacağa yıllık % 13,75 oranında 2.125,83 TL faiz talep etmiştir. 6102 sayılı TTK m. 1530/IV-a’ya göre; “Sözleşmede ödeme günü veya süresi belirtilmemişse veya belirtilen süre beşinci fıkraya aykırı ise, borçlu (…) a) Faturanın veya eş değer ödeme talebinin borçlu tarafından alınmasını takip eden otuz günlük sürenin sonunda.” düzenlemesi getirilerek ödeme günü belirlenmemiş edimlerin faiz başlangıç tarihi tespit edilmiştir. Davacı davalı tarafa @ fatura düzenlemiş olup fatura tarihi olan 22.04.2019 tarihinden 30 gün sonrası olan 22.05.2019 tarihinde davalı temerrüte düşmüştür. Bu tarihten takip tarihi olan 19.02.2020 tarihine kadar 6 ay 26 günlük işlemiş faiz miktarı bilirkişi raporunda hesaplanmadığından ek rapor için dosya tekrar bilirkişiye verilmiştir.
Hazırlanan 16.06.2021 tarihli ek bilirkişi raporunda davacının davalı tarafa gönderdiği faturanın tarihi olan 22.04.2019 tarihinden 30 gün sonrası olan 22.05.2019 tarihinden takip tarihi olan 19.02.2020 tarihine kadar 6 ay 26 günlük işlemiş faiz miktarının 2.183,73 TL olduğu toplam alacak miktarının da işlemiş faizle birlikte 15.973,73 TL olduğu tespit edilmiştir.
Davacı takipte işlemiş faiz olarak ek bilirkişi raporunda tespit edilen miktardan daha az rakamı 2.125,83 TL’yi talep etmiş olup 6100 sayılı HMK m. 26 taleple bağlılık ilkesi uyarınca 2.125,83 TL üzerinden hüküm kurulmuştur.
Davalının davacıdan aldığı hizmetin bedelini ödeyip ödemediğini bilebilecek durumda olmasına karşılık icra takibine itiraz etmesi iyiniyetli görülmeyerek davacı lehine icra inkâr tazminatına hükmedilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın kabulü ile …. İcra Dairesi’nin … sayılı takip dosyasına, davalının itirazının iptali ile takibin takip talebindeki aynı koşullarla devamına,
2-Asıl alacak likit ve hesaplanabilir olduğundan asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 1.087,21-TL nispi karar harcından peşin alınan 192,23-TL harcın mahsubu ile bakiye 894,98-TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 4.080,00-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
5-Davacı tarafından yapılan toplam ‭1.117,43‬-TL’nin ( 54,40-TL BVH, 7,80-TL VH, 192,23-TL Peşin Harç, 113,00-TL Tebliğ ve Posta, 750,00-TL BK ) yargılama giderinin davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
6-Arabuluculuk görüşmelerinde arabulucu olarak atanan Ünal Çağlar Gamsız’a 1.320,00-TL ödeme yapılmasına karar verildiği, ödemenin suçüstü ödeneğinden ödendiği anlaşıldığından 1.320,00-TL arabuluculuk ücreti’nin 6325 sayılı hukuk uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu madde 18/A-11 ve 118/A-13’e göre davalıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
7-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayarak artan gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.07/07/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır