Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/304 E. 2020/926 K. 23.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/304
KARAR NO:2020/926

DAVA:İtirazın İptali
DAVA TARİHİ:11/07/2017
KARAR TARİHİ:23/12/2020

Mahkememizde görülmekte olan itirazın iptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı vekilinin dava dilekçesinde; Müvekkil tarafından, davalı aracı kurum nezdinde … işlemleri için hesap açıldığını, müvekkil … işlemleri neticesinde 14.751,48 USD tutar ile 10.061,64 USD kazandığını ancak aracı kurum olan davalı tarafından hiçbir sebep olmadan müvekkilin hesabı dondurulduğunu ve hesabında bulunan tutarı çekmesinin engellendiği, müvekkil tarafından hesabında bulunan tutarın çekilememesi dolayısıyla icra takibi başlatıldığını ve davalı tarafından icra takibine haksız ve kötü niyetli olarak itiraz edildiğini, davalının itiraz dilekçesinde, davalı nezdinde bulunan 14.750,98 USD tutarı, müvekkilin çekebileceğini ancak diğer tutar üzerine bloke konulduğunu, davalı tarafın sanki bir banka gibi tutum sergileyerek müvekkilin hesabının dondurmasına ve para çekmesini engellemesine rağmen, başlatmış olduğu icra takibinden sonra 14.750,98 USD tutarın çekilebileceğini belirttiğini, bu bağlamda müvekkil tarafından bu tutarın talep edilerek kalan bakiye kısım ve vekalet ücretleri ile ferileri bakımından itirazın iptali davası açma zaruretinin hasıl oduğunu beyanla; Davalının icra takibine yaptığı itirazın iptali ile borçlu tarafından tazminatına hükmedilmesine, Davalı tarafından icra takibinden sonra ödenen 14.750 USD tutar bakımından vekalet ücreti ve ferilerinin ödenmesine hükmedilmesine, müvekkil bakımından telafisi imkansız zararlara yol açmaması için davalı adına kayıtlı bulunan araç ve gayrimenkuller üzerine teminatsız tedbir konulmasına, yargılama masrafları ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde; TTK’nun 4.Maddesinin e fıkrası borsa ibaresini sayarak borsa ile ilgili öngörülen hususlardan doğan davaların ticari dava sayılacağının kabul edildiği, borsa işlemleri olan hisse senedi işlemlerinden, foreks işlemlerinden, viop işlemleri gibi diğer işlemlerden doğan ihtilaflar tarafların sıfatına bakılmaksızın mutlak ticari dava niteliğinde olduğunu, bu nedenle Sayın Mahkemenin görevsiz olup görevsizlik kararı verilmesi ile dosyanın görevli … Asliye Ticaret Mahkemelerine gönderilmesine karar verilmesini, Davacı … nolu hesap sahibi olarak müvekkil kurum nezdinde kaldıraçlı alım satım işlemleri yaptığını, Davacının 29.06.2016 tarihinde gerçekleştirdiği işlemler müvekkil kurum Teftiş Kurulu tarafından incelendiğini ve davacı ile diğer arkadaşlarının haksız kazanç elde ettiği tespit edildiğini, Davacı tarafından delil gösterilen SPK raporu davaya konu ihtilafı incelememiş olup sadece şekilsel olarak görüş bildirdiğini, davacının açtığı icra takibi tamamen haksız olup talep ettiği vekalet ücreti ve masraflarında hukuki dayanağının bulunmadığını beyanla;davanın reddine, % 20’den aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davacı üzerine yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Dosya, …. Tüketici Mahkemesince verilen … Esas … Karar sayılı 13/02/2020 tarihli görevsizlik kararı neticesinde mahkememiz esas sırasına kaydolunmuştur.
Dava, taraflar arasında imzalanan … işlemleri çerçevesinde yapılan alım satım dahilinde davacının hesabının davalı aracı kurum tarafından dondurulması ve hesapta bulunan tutarın çekilmesinin engellenmesi nedeniyle bloke konulan bedelin tahsiline yönelik itirazın iptaline karar verilmesi talebine ilişkindir.
HMK nun 1. maddesi “(1)Mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir.” hükmü yer almaktadır.
HMK’nun 115/1.maddesi uyarınca dava şartlarının bulunup bulunmadığı davanın her aşamasında resen araştırılır. HMK’nun 114/1-c maddesi uyarınca mahkemenin görevli olması dava şartı olarak düzenlenmiştir.
6102 Sayılı TTK’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın TTK veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin bakacağı yönünde düzenleme bulunması gerekir.
6102 Sayılı TTK nun 4. maddesinde ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi kurumu düzenlenmiştir. TTK nun 4. maddesine göre; Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. Yine tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın; TTK ndan, TMK nun 962–969. maddelerinden, TBK nun 202, 203, 444, 447, 487–501, 515–519, 532–545, 547–554, 555–560 ve 561–580. maddelerinden, fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuattan, borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerden ve bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerden doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır.
TTK nun 5. maddesinde de ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi kurumundan hareket ederek asliye ticaret mahkemelerinin görevli olduğu dava ve işler düzenlenmiştir. TTK nun 5. maddesine göre; Asliye ticaret mahkemeleri tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir. Yine özel kanunlardan doğan özel hükümler uyarınca ticaret mahkemesinde görülecek diğer dava ve işlere asliye ticaret mahkemesinde bakmakla görevlidir.
TTK’nın 4. maddesi incelendiğinde, üç grup ticarî davanın bulunduğu, ayrımın 1- Mutlak Ticari Davalar, 2- Havale, Vedia ve Fikir ve Sanat Eserlerine İlişkin Haklardan Doğan ve Bir Ticarî İşletmeyi İlgilendiren Davalar 3- Nispi Ticari Davalar olarak yapılabileceği, tarafların sıfatına ve işin ticarî işletmeyle ilgili olup olmadığına bakılmaksızın ticarî sayılan davaların (mutlak ticarî davalar); ticarî sayılması için en azından bir ticarî işletmeyi ilgilendirmesi gereken davalar ve her iki tarafın da ticarî işletmesiyle ilgili hususlardan doğan davalar (nispî ticarî davalar) olarak nitelendirilebileceği, Mutlak Ticarî Davaların, 6102 Sayılı TTK’ nın 4/1.a bendinden f’ bendine kadar sayılan hususlardan doğan davalar ile özel kanun hükümleri gereği (Mutlak) ticarî sayılan davalar olarak ikiye ayrılabileceği, tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın belirtildiği gibi bu tür davaların mutlak ticarî dava sayılacağı ve Ticaret Mahkemelerinin görevine gireceği, havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan uyuşmazlığın ticarî dava sayılabilmesi için, uyuşmazlığın, taraflardan birinin ticarî işletmesiyle ilgili olması koşulu aranmayacağı (TTK 4.1, son cümle), nispi ticari davalar ile ilgili olarak ise; TTK 4/1 Maddesinde yer alan hükme göre “her iki tarafın da ticarî işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davalarının” ticarî dava sayılacağı, taraflardan yalnız birinin ticarî işletmesi ile ilgili olarak yasada sayılanlar dışında sözleşmelerden doğan uyuşmazlıkların, ticarî davaya vücut vermeyeceği, taraflardan birinin ticarî işletmesini ilgilendiren bu tür sözleşmelerin, her ne kadar TTK 19.2 uyarınca diğer taraf için de ticarî iş sayılırsa da, bu durumun, davanın TTK 4/l’e göre (nispî) ticarî dava sayılmasını gerektirmeyeceği, nispi ticari dava için tarafların her ikisinin de tacir olmasının gerektiği, ancak yargılamaya konu uyuşmazlıkta davacının dava dilekçesinden ve yapılan işlem boyutu itibariyle tacir olmadığı dolayısıyla ortada mutlak veya nispi ticari dava olmadığı anlaşılmıştır.
28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkıııdaki Kanununu 3/1-k Maddesinde Tüketici ” Ticari veya mesleki olmayan amaçlı hareket eden gerçek veya tüzel kişi” olarak 3/1-ı-bendinde ise Tüketici işlemi “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem” olarak tanımlanmıştır. Yasa koyucu, bu hükümle, tüketicinin taraf olduğu bankacılık sözleşmelerini tüketici işlemi olarak kabul etmiştir.
Aynı Kanun’un 73/1 madde ve fıkrasında da; tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalara bakma görevinin tüketici mahkemelerine ait olduğu, 83. maddesinde ise, taraflardan birinin tüketici olduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği belirtilmiştir.
Foreks (kaldıraçlı alım satım işlemi) kanunda açıkça yazılmasa da bankacılık sözleşmesi benzeri bir sözleşme niteliğinde olup Yargıtay uygulamasında da bankacılık sözleşmesi kapsamında değerlendirilmektedir.Eldeki davaya benzer bir uyuşmazlıkta Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2019/638E 2020/3753K 01/10/2020 tarihli kararında “Dava, kaldıraçlı alım satım (foreks) sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir. Dava tarihi olan 13/02/2015 tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 3(1)-k maddesi gereğince bankacılık sözleşmesi niteliğindeki sözleşmeden kaynaklanan işlemlerin de tüketici işlemi olduğu ve bu sözleşmelerle ilgili uyuşmazlıkların çözüm yerinin tüketici mahkemeleri olduğu gözetilerek, işin esasına girilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile görevsizlik kararı verilmesi doğru görülmemiş, hükmün temyiz eden davacı yararına bozulması gerekmiştir”. şelindeki kararda görev konusu incelenerek kararın bozulduğu, dolayısıyla Yargıtayca Tüketici Mahkemelerin görevli olduğunun kabul edildiği anlaşılmaktadır(Yargıtay 11. HD. 2017/692E 2017/1363K 08/03/2017 tarihli , Yargıtay 11. HD. 2017/2141E 2017/4020K 22/06/2017 tarihli, İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 12. HD. 2020/655 E-2020/585K 17/06/2020tarihli emsal kararları da bu doğrultudadır.)
Sonuç olarak Yargıtay uygulamalarının dikkate alınmasının gerekliliği ve davalının yatırımcı, davacının tüketici konumunda olması nedeniyle, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin tüketici işlemi olduğunun dolayısıyla bu davaya bakmakla görevli mahkemenin Tüketici Mahkemesi olduğunun kabulü gerekmiştir.
Her ne kadar …. Tüketici Mahkemesi, Davalı şirket ile davacı arasında imzalanan … işlemler çerçevesinde yapılan alım satım dahilinde kar etmesi nedeniyle hesabının dondurulması sonucunda hesapta bulunan paranın iadesi ilişkin olduğu, bu şekilde uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olduğu belirtilerek mahkemelerinin görevsizliğine karar vermiş ise de dava konusu uyuşmazlığın taraflar arasında imzalanan … işlemleri çerçevesinde yapılan alım satım dahilinde davacının hesabının davalı aracı kurum tarafından dondurulması ve hesapta bulunan tutarın çekilmesinin engellenmesi nedeniyle bloke konulan bedelin tahsiline yönelik itirazın iptali olup her iki tarafın sırf tacir olmaları nedeniyle davanın mutlak veya nispi ticari davaya vücut vermeyeceği, davacı ve davalı taraflar arasında mesleki veya ticari bir ilişkinin bulunmadığı, uyuşmazlık konusu alacak doğrudan doğruya tarafların ticari işletmesiyle ilgili olmadığı, söz konusu alacağın temelinde 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 3(1)-k ve 3(1)-l maddesi gereğince tüketici işleminden kaynaklandığı, 6100 s. Hukuk Muhakemeleri Kanunu m.2 gereğince alacak konusunda genel görevli mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemeleri görevli olduğu gözetilerek bu nedenleİstanbul 2. Tüketici Mahkemesi kararına karşı mahkememizce de karşı görevsizlik karar verilmesi gerektiği anlaşılmakla yargı yerinin belirlenmesi bakımından dosyanın reesen İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmesi gerektiği anlaşılmış olup aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının açtığı davada, mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla; açılan davanın HMK’nın 115/2. Maddesi uyarınca aynı kanunun 114/1-c maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden reddine, mahkememizin görevsizliğine, görevli mahkemenin … Tüketici Mahkemeleri olduğuna,
2-6100 sayılı HMK’nın 20. Maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içerisinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmişse kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde her iki mahkeme arasında görev açısından olumsuz görev uyuşmazlığı meydana gelmekle merci tayini için dosyanın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesine gönderilmesine,
3-Mahkememizce resen verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili ve görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’nın 317/2. Maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARATINA,
4-Harç ve masrafların görevli mahkemede nazara alınmasına,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstinaf Kanun Yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 23/12/2020

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır