Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/25 E. 2021/1035 K. 15.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/25
KARAR NO :2021/1035

DAVA:İtirazın İptali
DAVA TARİHİ:09/01/2020
KARAR TARİHİ:15/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan itirazın iptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirket ile davalı şirket arasında “Medya Hizmet Sözleşmesi” akdedildiğini, ticari münasebet nedeniyle müvekkili şirket ile davalı arasında cari hesap ilişkisi bulunduğunu, taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında davalı şirket tarafından verilen hizmet karşılığında faturalan düzenlendiğini, davalı yanca hukuka aykırı olarak ödemeden imtina edildiğini, , bu nedenle … 45. Noterliğinin … yevmiye numaralı 28.08.2019 tarihli ihtarnamenin tebliğ edildiğini ve davalı tarafa 31.08.2019 tarihinde tebliğ edildiğini, borcun bir kısmının ödendiğini, bakiye borcun ödenmemesi üzerine …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası üzerinde icra takibi başlatıldığını, davalı tarafın haksız ve mesnetsiz olarak itiraz etmesi üzerine takibin durduğunu beyanla itirazın iptaline ve takibin devamına, davalının haksız ve mesnetsiz itirazı sebebiyle % 20&den az olmamak şartıyla icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin davacı yana hiçbir nam ve hesap adı altında asla bir borcu bulunmadığını, davacı şirket ile davalı şirket arasında cari hesap ilişkisi bulunduğunu, davacı şirketin davalı şirkete hiçbir şekilde hizmet vermediğini, hiç bir hizmet verilmemesine rağmen alacaklı olduğunu iddia etmesinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, dava dilekçesinde bahsedilen faturaların içeriğini asla kabul etmediklerini ve itiraz ettiklerini beyanla haksız ve hukuki dayanaktan yoksun kötü niyetli davanın reddine, haksız ve kötü niyetli davacı aleyhinde takip konusu alacağın % 20’sinden aşağı olmamak üzere İİK. 67. Maddesi gereğince tazminata mahkumiyetine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, taraflar arasındaki cari hesap ilişkisi nedeniyle alacaklı olunduğu iddiası ile başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkememizce tüm deliller toplanmış, gerekli inceleme ve araştırmalar yapılmış 09/12/2021 tarihli ara karar ile iddia ve savunma hudutları doğrultusunda dosyada mevcut belgeler değerlendirilerek ihlalli geçişin olup olmadığı ve davacının alacağının varlığının ve miktarının tespiti amacıyla bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiştir.
08/07/2021 tarihli raporunda bilirkişi; davacı tarafın …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile davalı taraftan 65.800,18.TL asıl alacak ve 14.278.85.TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 80.079,03.TL alacak talebinde bulunduğu, davacı tarafın incelenen ticari defter, kayıt ve belgelerine göre, davacının davalı taraftan 20.08.2019 takip tarihi itibarıyla 65.800,18.TL asıl alacak ve 13.779,19.TL işlemiş faiz (talep 14.278,85.TTL) olmak üZere toplam 79.579,37.Tl alacaklı olduğu sonuç ve kanaatine varıldığını beyan etmiştir.
Dava, İİK mad. 67’ye dayalı olup davalı tarafın hakkındaki icra takibine vaki itirazının iptali istemine ilişkindir. …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasında davacı tarafın 65.800,18.TL asıl alacak ve 14.278.85.TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 80.079,03.TL alacağın tahsili istemi ile ilamsız takip yolu ile icra takibinde bulunulduğu ve fakat davalının borca itirazı sonucu icra takibinin İİK’nın 66. maddesi uyarınca durduğu saptanmıştır. İcra takibine vaki itirazın davacı tarafa tebliği durumu ve dava tarihine göre bu itirazın iptali davasının İİK mad. 67’de öngörülen ve hak düşürücü nitelikteki 1 yıllık süresi içinde açıldığı da tespit olunmuştur.
Tüm dosya ve deliller birlikte değerlendirildiğinde;
Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunun usul ve yasaya uygun, denetime elverişli olduğu anlaşılmış olup, davalı vekilinin bilirkişi raporuna itiraz ettiği hususların raporda cevaplandığı anlaşıldığından itirazları yerinde görülmemiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) hükümlerine göre: Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK 222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4).
Ticari davalarda yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK’nın 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri yasada belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir. Aksinin kabulü halinde davacının ticari defterleri tek başına delil niteliği taşımadığından dayanılan böyle bir delilin incelenmesine gerek de olmayacaktır. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olup olmadığı sonucuna göre değerlendirilebilecektir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır. Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK 220/3. maddesi gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’daki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacaktır.
Ayrıca bu durum HMK 222/5’te taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılacağı şeklinde ifade edilmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu(TTK)’nun 21/2. Maddesine göre; bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır.
Fatura düzenlenebilmesi için taraflar arasında bir akdi ilişkinin bulunması gereklidir. Bunun yanı sıra fatura tacirler arasında ifaya yönelik bir ispat aracı kabul edilmekte ve faturada yer alması olağan sayılan malın cinsi veya yapılan işin adedi, türü ve bedeli gibi fatura mündericatından sayılan hususlar yönünden düzenleyen lehine, adına fatura düzenlenen aleyhine karine teşkil etmektedir. Ancak bu karinenin aksi elbetteki her türlü delil ile ispatlanabilir.
09/12/2020 tarihli celsenin 5. nolu ara kararında İddia ve savunma hudutları doğrultusunda, dosya içeriği delil ve belgeler üzerinde taraf iddialarının yerindeliği, alacağının varlığı ve miktarının belirlenmesi bakımından bilirkişi incelemesi yapılmasına HMK 220/5 ihtaratında bulunulduğu, inceleme gününde taraf ticari defterlerinin hazır edilmelerinin belirtildiği bu hususun hazır bulunan davacı vekiline ihtar edildiği, davalı tarafa bu hususun duruşma tutanağının tebliği suretiyle ihtar edildiği, davalı vekilince yerinde inceleme günü ticari defter ve kayıtların ibraz edilmediği, davalı tarafça bilirkişi raporuna karşı herhangi beyan ve itiraz sunulmadığı,davalı tarafın HMK mad. 222’ye göre defter ibrazından kaçınmış sayıldığı görülmektedir.
Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; Davalı kendisine tebliğ edilen dava konusu faturalara süresinde itiraz etmemiştir. Mahkememizce ticari defterlerini sunmaları için taraflara süre verilmiş olup davacı defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucu alınan bilirkişi raporu ile talep edilen alacağın varlığı kanıtlanmıştır.
Davalı defterlerini sunmayarak davacının ticari defter kayıtlarının HMK’nın 222. maddeye göre lehine delil oluşturup oluşturmadığının tam olarak incelenebilmesine engel olduğundan sunulmayan ticari defterlerinde de davacının alacaklı olduğuna dair kayıtların mevcut olduğu halde sunulmadığının ve bunun sonucunda da davacı incelenen defter kayıtlarının davacı lehine delil oluşturduğunun kabulü gerekir. Usulüne uygun denetime elverişli bilirkişi incelemesinde davacı ve davalı şirketin uyuşmazlık dönemine ait ticari defter ve kayıtları üzerinde yapılan incelemede davacı taraf ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin usulüne uygun olarak süresinde yaptırılmış olduğunun tespit edildiği, dolayısıyla HMK M.222 VE 6102 s. TTK M.64/3 uyarınca ticari defterlerin delil niteliğinin bulunduğu anlaşılmıştır, davacı yan cari hesap alacağını talep etmiş, buna ilişkin olarak delil listesinde sunulan faturanın e-fatura olarak düzenlendiği, davalı tarafça faturaların iade edildiğine dair bir savunmanın takibe itiraz dilekçesinde de ileri sürülmediği, taraflar arasındaki maillerden ticari ilişkinin bulunduğu anlaşılmaktadır.
Yapılan bilirkişi incelemesinde davacı ve davalı tarafın defterlerinin usulüne uygun tutulduğunun belirlendiği anlaşılmıştır. Usul ve yasaya uygun, denetime elverişli bilirkişi raporunda davacı tarafın defterlerinin usulüne uygun tutulduğunun belirlendiği anlaşılmıştır. Usulüne uygun tutulan ticari defterler tarafların leh ve aleyhlerine delil vasfı taşımaktadır. Somut olayda davalı taraf defter kayıtlarında bulunan borcunu ödediğini ispata yarayan bir delil sunmamıştır.
Tüm dosya ve deliller birlikte değerlendirildiğinde açılan dava itirazın iptali davası olup taraflar arasında 17/07/2013 tarihinde imzalanan Medya Hizmet Sözleşmesi” kapsamında reklamcılık alanında hizmet ve işbirliği sözleşmesi nedeniyle düzenlenen e- faturalar ve bu faturalara konu bakiye borç miktarına istinaden alacaklı olunduğu iddiasının incelenmesi için alınan bilirkişi raporunda 2017 yılından devreden alacak olarak 37.903,77TL olduğu, 2018 yılında 3 adet(42.391,18TL, 42.900,09TL, 42.900,09TL) e-faturaların davacı ticari defterlerine kayıtlı olduğu, davacının 2018 yılında 62.903,77TL VE 2019 yılında 37.391,18TL olmak üzere toplam 100.294,95TL’Yİ davalıdan tahsil ettiği, davacının davalıdan tahsilatlar düşüldüğünde 65.800,18 TL alacaklı konumunda bulunduğu, davacı ile davalı şirketin kaşe ve imzasının bulunduğu mutabakat formunun dosyaya ibraz edildiği, e-faturalara karşı 8 günlük yasal süre içinde herhangi bir itirazda bulunulmadığı, taraflar arasındaki mail zinciri incelendiğinde yapılan işlemlerin fazlalığı ve akış sırası bakımından hizmet alınmadığı iddiasının ticari hayatın olağan akışına aykırı olduğu, davalının eksik ifa ve onay alınmaması yönündeki iddiasını destekler delil sunmadığı, davalı şirketin kaşe ve imzasının bulunduğu mutabakat formunun da 31/12/2017 tarihli 37.903,77TL bedelli olduğu TTK m.18 gereği tacir, ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli iş adamı gibi hareket etmesi gerektiği dikkate alınarak bu mutabakat mektubuyla davalı şirketin bağlı bulunduğu tespit edilmekle yapılan bilirkişi incelemesinde 65.800,18TL asıl alacak ve 13.779,19 TL işlemiş faiz belirlenmiş olmakla birlikte dava dilekçesinde ve takipte 65.800,18TL asıl alacak ve 14.278,85 TL işlemiş faiz talep edildiği aşkın talep olduğu anlaşılmış 65.800,18TL asıl alacak ve 13.779,19 TL işlemiş faiz olarak hesaplanan bedel kadar işlemiş faiz olduğu anlaşılmış olup taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında cari hesap alacağının oluştuğu hususunun ispatlandığı kanaatine varılarak davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş ayrıca dava konusu asıl alacak likit ve hesaplanabilir olduğundan davalı aleyhine asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatına hükmedilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın kısmen kabulü ile …. İcra Müdürlüğünün … sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile takibin 65.800,18 TL asıl alacak ve 13.779,19 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 79.597,37 TL üzerinden devamına,
Asıl alacağa takip tarihinden itibaren %19,5 avans faizi işletilmesine,
Fazlaya ilişkin istemin reddine,
Asıl alacak likit ve hesaplanabilir olduğundan asıl alacağın %20’si oranında 13.160,03 TL icra inkar tazminatının davalılardan alınıp davacıya verilmesine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesap olunan 5.437,30 TL nispi karar harcının peşin alınan 967,16 TL harçtan mahsubu ile eksik 4.470,14TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
3-Davacı tarafından yargılama esnasında yapılan toplam 835,50 TL ( 750,00 TL BK ücreti, 85,50 TL tebliğler ve posta ) yargılama giderinin davadaki kabul ve red oranına göre takdiren hesaplanan 830,47 TL’nin davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
4-Ayrıca davacı tarafından dava açılırken yatırılan toplam 1.029,36 TL (54,40 TL BVH , 967,16. TL Peşin Harç ve 7,80.TL VSH ) harcın davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 11.147,66 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak, DAVACIYA VERİLMESİNE,
6-Davalı tarafından yargılama gideri yapılmadığından takdirine yer olmadığına,
7-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 481,60 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak, DAVALIYA VERİLMESİNE,
8-Arabuluculuk görüşmelerinde arabulucu olarak atanan …’a 1.320,00-TL ödeme yapılmasına karar verildiği, ödemenin suçüstü ödeneğinden ödendiği anlaşıldığından 1.320,00-TL arabuluculuk ücreti’nin 6325 sayılı hukuk uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu madde 18/A-13’a göre davadaki red ve kabul oranına göre hesaplanan 1.312,05TL’nin davalıdan, 7.95,TLTL’nin davacıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
9-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayarak artan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstinaf Kanun Yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 15/12/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır