Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/22 E. 2021/106 K. 11.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/22
KARAR NO:2021/106

DAVA:Menfi Tespit
DAVA TARİHİ:08/01/2020
KARAR TARİHİ:11/02/2021

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin adresinde bulunan işyerinde … hesap nolu elektrik sözleşmesinin abonesi olduğunu, ancak davalı şirketin abonelik sözleşmesine rağmen müvekkiline tüketim faturaları ile birlikte dava konusu kaçak elektrik faturasını tahakkuk ettirdiğini, müvekkili tarafından kaçak elektrik enerjisi kullanılmadığını, müvekkilinin davalı şirketle abonelik sözleşmesi imzalandığını ve elektrik enerjisini kaçak olarak kullanmadığını, müvekkiline ait işyerinde ütü paket işi ile uğraşmakta olup, dava konusu faturayı zımmen kabul anlamına gelmeksizin tahakkuk ettirilen faturanın fahiş bedelli olarak tahakkuk ettirildiğini,, müvekkilinin davalı şirketle yaptığı tüm görüşmelerin olumsuz olarak neticelendirildiğini, davalı şirket tarafından müvekkili aleyhine tahakkuk ettirilen işbu faturanın usul ve yasalara aykırı olarak tahakkuk ettirildiğini, davalı şirketin işbu fatura bedelini tahsil etmek için müvekkili üzerinde elektrik enerjisini kesme baskısı uygulandığını, bu faturadan dolayı Mahkeme tarafından verilecek kararın kesinleşinceye kadar … hesap nolu elektrik aboneliğine uygulanacak enerjinin kesilmesi işlemlerinin Mahkemece takdir edilecek teminat mukabilinde tedbiren durdurulmasına karar verilmesini, yargılama giderleri ile dava vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı vekilinin iddialarının hukuki dayanaktan yoksun olup haksız olduğunu, davanın reddinin gerektiğini, müvekkili şirketin kayıtlarında yapılan incelemeler sonucunda; 14.10.2019 tarihinde zabıt mahallinde yapılan kontrolde harici hat ile nitelikli kaçak elektrik kullanımı tespit edilerek … seri numaralı zabıt düzenlendiğini, kaçak olarak kullanılan elektrik sayacı haricinde kullanılmakta olup sayaçtan geçmediğini, harici hattan geçen güç toplamının 12.000 Watt olarak tespit edilerek mevzuata istinaden 180 gün üzerinden kaçak elektrik tarifesinden ile 124 gün üzerinden kaçak ek (normal tarifeden) olmak üzere tüketim hesaplanarak … seri numaralı zabıt ile tahakkuk ettirildiğini, zabıt tespiti ile yapılan tahakkuk hesabının zabıt tarihinde yürürlükte bulunan yasal ve güncel mevzuat hükümleri gereğince yapılmış olup tespit ve tahakkuklarda da bir hata bulunmadığını, … numaralı tüketim noktasına ait mahalde harici hattan enerji kullanımı tespit edilerek 14.10.2019 tarihinde … seri numaralı zabıt tanzim edildiğini, kaçak elektrik kullanım tahakkukunun hesaplanmasının Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği gereğince yapıldığını, … hesap numaraları üzerine tahakkuk ettirilen 2019/11 dönem dağıtım borç tutarlarının son ödeme tarihi geçmesi sebebiyle yasal takip süreci içerisinde icra sevki yapıldığını, 24.12.2019 tarihinde …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyasında toplam 34.074,62 TL dağıtım icra borcu olduğunun tespit edildiğini, müvekkili şirket tarafından ilgili mevzuat gereğince davacı tarafın kaçak elektrik kullandığı tespit edildiğini ve davacı hakkında mevzuata uygun biçimde gerekli işlemler yapılarak, kullanılan kaçak elektriğin bedelinin mevzuat gereği hesaplanarak tahakkuk ettirildiğini, açıklanan sebeple, davacı tarafın dava dilekçesinde yapmış olduğu müvekkili adına yapılan takibin haksız ve mesnetsiz olduğu iddialarının sayın Mahkemece dikkate alınmamasını ve reddini, davacı tarafından açılan işbu davanın tamamen hukuki dayanaktan yoksun, mesnetsiz ve yersiz olduğunu, davacı tarafça kaçak elektriğin kullanılmadığının iddia edildiğini, tutulan tutanakların inkar edildiğini fakat iddiasını ve tutanakların aksini kanıtlar tek bir delil, elle tutulur bir belge sunulamadığını, davacı tarafın ihtiyati tedbir talep etmişse de bu talebinin de yerinde olmadığını, reddinin gerektiğini, davacının yargılama ile elde edilebilecek sonucu ihtiyati tedbir yolu ile sağlamaya çalıştığını, ihtiyati tedbirin, bir tür hukuki koruma olduğunu, uyuşmazlık öncesinde veya uyuşmazlık sürecince talep sahibinin talep ettiği hakkını ileride açacağı veya devam eden bir davanın sonunda elde etmesinin sağlanması amacıyla geliştirilmiş olan bir hukuki güvence sistemi olduğunu, bu nedenlerle davacının haksız ve mesnetsiz davasının reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Taraflar arasında uyuşmazlık bulunan hususların; davacının kaçak elektrik kullanıp kullanmadığı, kaçak elektrik kullanım sebebiyle düzenlenen faturadan dolayı borçlu olup olmadığından ibaret olduğu tespit edilmiştir.
DELİLLER;
… A.Ş’ye müzekkere yazılarak dava konusu … hesap nolu elektrik sayacına ait belge ve kayıtlar celp edilmiştir.
… müzekkere yazılarak davacıya ait ticaret sicil kayıtları celp edilmiştir.
… Başkanlığına müzekkere yazılarak davacıya ait sicil kayıtları celp edilmiştir.
… Vergi Dairesi Müdürlüğüne müzekkere yazılarak davacının vergi usul kanununun 176-177.maddeleri gereğince 1.sınıf tacir olup olmadığı, bilanço usulüne göre defter tutup tutmadığı, tacir mi esnaf mı olduğu, tacir ise hangi defter tuttuğu hususları sorulmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda; tarafların beyanları, deliller ve tüm dosya kapsamına göre;
HMK nun 1. maddesi “(1)Mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir.” hükmü yer almaktadır.
6102 Sayılı TTK nun 4. maddesinde ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi kurumu düzenlenmiştir. TTK nun 4. maddesine göre; Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. Yine tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın; TTK ndan, TMK nun 962–969. maddelerinden, TBK nun 202, 203, 444, 447, 487–501, 515–519, 532–545, 547–554, 555–560 ve 561–580. maddelerinden, fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuattan, borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerden ve bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerden doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır.
TTK nun 5. maddesinde de ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi kurumundan hareket ederek asliye ticaret mahkemelerinin görevli olduğu dava ve işler düzenlenmiştir. TTK nun 5. maddesine göre; Asliye ticaret mahkemeleri tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir. Yine özel kanunlardan doğan özel hükümler uyarınca ticaret mahkemesinde görülecek diğer dava ve işlere asliye ticaret mahkemesinde bakmakla görevlidir.
TTK’nın 4. maddesi incelendiğinde üç grup ticarî davanın bulunduğu, ayrımın;
1- Mutlak Ticari Davalar, 2- Havale, Vedia ve Fikir ve Sanat Eserlerine İlişkin Haklardan Doğan ve Bir Ticarî İşletmeyi İlgilendiren Davalar, 3- Nispi Ticari Davalar olarak yapılabileceği, tarafların sıfatına ve işin ticarî işletmeyle ilgili olup olmadığına bakılmaksızın ticarî sayılan davaların, mutlak ticarî davalar; ticarî sayılması için en azından bir ticarî işletmeyi ilgilendirmesi gereken davalar ve her iki tarafın da ticarî işletmesiyle ilgili hususlardan doğan davaların, nispî ticarî davalar olarak nitelendirilebileceği; mutlak ticarî davaların, 6102 Sayılı TTK’ nın 4/1-a bendinden f bendine kadar sayılan hususlardan doğan davalar ile özel kanun hükümleri gereği mutlak ticarî sayılan davalar olarak ikiye ayrılabileceği; tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın belirtildiği gibi bu tür davaların mutlak ticarî dava sayılacağı ve ticaret mahkemelerinin görevine gireceği; havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan uyuşmazlığın ticarî dava sayılabilmesi için, uyuşmazlığın, taraflardan birinin ticarî işletmesiyle ilgili olması koşulu aranmayacağı (TTK 4.1, son cümle); nispi ticari davalar ile ilgili olarak ise, TTK 4/1 Maddesinde yer alan hükme göre “her iki tarafın da ticarî işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davalarının” ticarî dava sayılacağı, taraflardan yalnız birinin ticarî işletmesi ile ilgili olarak yasada sayılanlar dışında sözleşmelerden doğan uyuşmazlıkların, ticarî davaya vücut vermeyeceği, taraflardan birinin ticarî işletmesini ilgilendiren bu tür sözleşmelerin, her ne kadar TTK 19/2 uyarınca diğer taraf için de ticarî iş sayılırsa da, bu durumun, davanın TTK 4/l’e göre nispî ticarî dava sayılmasını gerektirmeyeceği anlaşılmıştır.
28/11/2013 tarihli ve 28835 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, 28/05/2014 tarihinde yürürlüğe giren, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanununun 3/1-k Maddesinde tüketicinin, ” Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi” olarak tanımlandığı, aynı yasanın 3/1-ı bendinde tüketici işleminin ise ” Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem” olarak tanımlanmış olduğu anlaşılmıştır.
Tüketici Mahkemelerinin görevini düzenleyen 73/1 maddesinde “Tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemeleri görevlidir.”, 83/2 maddesinde ” Taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez.” hükmüne yer verildiği, Geçici 1/1 Maddesinde ” Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce açılmış olan davalar açıldıkları mahkemelerde görülmeye devam eder.” hükmüne yer verildiği anlaşılmıştır.
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunu hükümleri somut olayla birlikte değerlendirildiğinde; 3/1-ı maddesine göre tüketici ile ticari amaçla hareket eden kamu-özel gerçek veya tüzel kişileri arasında kurulan sözleşmesinin tüketici işlemi olarak tanımlandığı, 73/1 Maddesinde tüketici işlemine ilişkin davaralara Tüketici Mahkemeleri tarafından bakılacağının hüküm altına alındığı, göreve ilişkin kuralı daha da tartışmasız hale getiren 83/2 Maddesi hükmü ile de “diğer kanunlarda hüküm olması halinde dahi” 6502 Sayılı Yasanın görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanacağının açıkça belirtildiği, sonuç olarak tüketici olan davacının Gelir İdaresi Başkanlığı’ndan gelen kayıtlara göre ticari kazanç bakımından esnaf üst sınırını geçmediği, bunun sonucu olarak tacir sıfatı bulunmadığı anlaşılmış olup nispi ticari dava şartlarının birlikte gerçekleşmediği anlaşıldığından açılan davaya bakma görevinin Tüketici Mahkemesine ait olması nedeni ile görevsizlik kararı verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere
1-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, HMK 114/1-c ve 115/2 md uyarınca davanın usulden görevsizlik sebebiyle REDDİNE,
2-Mahkememizin görevsizliği nedeni ile HMK 20 madde gereğince gerekçeli kararın taraflara tebliği ile kararın kesinleşmesinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde talep edilmesi halinde dava dosyasının görevli … NÖBETÇİ TÜKETİCİ MAHKEMESİNE gönderilmesine,
3-Belirtilen 2 haftalık süre içerisinde talepte bulunulmaması veya süresinden sonra talepte bulunulması halinde mahkememizce davanın açılmamış sayılacağına dair karar verileceğinin ihtarına,
4-HMK 331. Maddesi uyarınca harç, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
5-Artan gider avansının dosyasına aktarılmasına,
Dair, taraf vekillerinin yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu karar verildi.11/02/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır