Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/219 E. 2022/98 K. 22.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/21
KARAR NO : 2022/67

DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 03/12/2018
KARAR TARİHİ : 15/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil şirket ile davalı şirket arasında 25/04/2017 tarihli sözleşme akdedildiğini, anılan sözleşmede müvekkilin yüklenici, davalının ise iş sahibi konumunda olduğunu, müvekkili sözleşmeden doğan yükümlülükleri doğrultusunda … Bankası A.Ş. Tarafından düzenlenen … numaralı 28/04/2017 tarihli avans mektubunu davalı şirkete teslim ettiğini, karşılığı avansı davalıdan tahsil ettiğini, teminat mektubunun avans tutarının kısmen veya tamamen geri verilmediği durumlar için düzenlenmiş bir teminat mektubu olduğunu, ancak davalı tarafın teminat mektubunu nakde çevirmek istediğini, bunun üzerine müvekkil tarafından … 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin … D.İş sayılı dosyası üzerinden ihtiyati tedbir başvurusunda bulunulduğunu ve talebinin kabul edildiğini belirterek, söz konusu teminat mektubunun nakde çevrilmesinin önlenmesini teminen ihtiyati tedbir kararı verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davacı şirket arasında 25/04/2017 tarihli ve anahtar teslim koltuk kaynak hattı yapımına ilişkin sözleşme imzalandığını yaklaşık 1 yıl sonrada davacının yükümlülüklerini yerine getirmediğinden 22/03/2018 tarihli ek protokol imzalandığını, davacı tarafından 28/04/2017 tarihli ve 25/10/2017 tarihine kadar geçerli 100.500,00 Euro bedelli banka teminat mektubu verildiğini, banka teminat mektubunun süresi sırasıyla 30/03/2018- 29/06/2018 -20/08/2018 -05/11/2018 -30/11/2018 tarihine kadar 67.000,00 Euro bedelli olarak uzatıldığını, davacı tarafından 335.000,00 Euro bedelli e-Fatura 10/10/2017 tarihli olarak yani iş henüz bitirilmeden ve son iki ödemede yapılmadan önce tanzim edildiğini, 04/12/2017 tarihinde müvekkil tarafından davacıya yapılan 109.500,00 Euroluk ödemenin Sehven fazla yapıldığını, ayrıca işbu uyuşmazlığın yetkili mahkemenin İstanbul Mahkemeleri olduğunu belirterek, ihtiyadi tedbirin kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce tüm deliller toplanmış, gerekli inceleme ve araştırmalar yapılmış, … 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … D.İş sayılı dosyasının sureti dosya arasına alınmış ve Mahkememizce 16/12/2020 tarihli celse kararı ile davacının ticari defter ve kayıtlarının incelenmesi için … Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine, davalının ticari defter ve kayıtlarının incelenmesi için … Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazılarak dosyanın SMM bilirkişiye verilip; Davaya konu … tarih ve … sayılı teminat avans mektubu bedelinin davalı tarafa ödenip ödenmediğinin ve davacının davalı tarafa avans ödemesi borcunun kalıp kalmadığının tespit edilerek rapor aldırılmasına karar verilmiş,
08/03/2021 tarihli havale talimat bilirkişi raporunda; Dava tarihi itibariyle tüzel kişi tacir olan, davalı firmanın ilgili hesap dönemlerine ilişkin tutulması zorunlu ticari defterlerinin, kanuna uygun, eksiksiz olarak tufulduğu, açılış ve kapanış onaylarının e-defter mevzuatına uygun olduğu, davaya konu … tarih ve … sayılı teminat avans mektubu bedelinin davalı tarafa banka/nakit olarak ödemesine ilişkin bir kaydın yasal defterlerde yer almadığı, ancak avans ödemelerinin cari hesapta izlendiği ve sözleşmeye konu iş karşılığında düzenlenen faturalardan mahsup edildiği, davalı … San. Tic. A.Ş. yasal defterlerinde davalı firma ile ilgili 259-Verilen Sipariş Avansları ve 320- Satıcılar cari hesapları incelendiğinde 2017 dönemi 320-Satıcılar Hesabı 20.000-EUR Borç bakiyesi vermiş (avans ödemesi kaynaklı), 2018 hesap döneminde ise davacı tarafından düzenlenen 01.11.2018 tarih ve … nolu 24.600,00 EUR tutarlı fatura sonucunda 4.600,00-TL alacak bakiyesi verdiği, buna göre davacı firmanın davalı firmadan 2018 sonu itibariyle 4.600-EUR alacaklı olduğu, tarafların anahtar teslim koltuk kaynak hattı yapımına ilişkin sözleşme imzaladığı, daha sonra buna ilişkin ek protokol yaptığı, ön kabul tutanağı düzenlediği, davalının sözleşme bedeli haricinde avans ödemesi yaptığı, davacının da sözleşme bedeli dışında 2018 yılında fatura kestiği, bu kapsamda davacının davalı tarafa avans ödemesi borcunun kalıp kalmadığının tespitinin sözleşmeye taraf iki firmanın sözleşmeye konu işe ilişkin yükümlüklerini tam olarak yerine getirip gerçekleştirmelerine bağlı olduğu, bu hususun işe ilişkin teknik inceleme gerektirdiği ve uzmanlık alanına girmediği görüşünü bildirmiştir.
24/03/2021 tarihli talimat bilirkişi raporunda; davacının ticari defterlerinin TTK ilgili hükümleri yönünden usulüne uygun olarak tutulduğu, açılış ve kapanış tasdiklerinin süresinde yapıldığı, davacının incelenen ticari defterlerinde; davaya konu … tarih ve … sayılı teminat avans mektubu bedelinin; davacı tarafından davalıya ödendiğine dair ödeme kaydına rastlanılamadığı, davaya konu; davacı tarafından davalıya düzenlenen 10.10.2017 Tarihli … nolu “Hava Süspansiyonlu Sürücü Koltuğu İskelet Kaynak Sistemi 1 adet 335.000 Euro” Döviz Kuru: 4.3461 TL faturanın 1.455.943,50 TL olarak davacı tarafından defter kayıtlarına alındığı, 26.05.2017 Tarihinde 40.200 Euro karşılığı 160.627,14 TL + 26.05.2017 Tarihinde 60.300 Euro karşılığı 240.940,71 TL + 17.10.2017 Tarihinde 125.000 Euro karşılığı 536.662,50 TL + 04.12.2017 Tarihinde 109.500 Euro karşılığı 512.810,40 TL olmak üzere Toplam 335.000 Euro karşılığı 1.451.040,75 TL” nin tahsilatının yapılmak suretiyle davacı tarafından defter kayıtlarına aldığı özetle; Davaya konu 28.04.2017 tarih ve 1470469 sayılı teminat avans mektubu bedelinin davalı tarafa ödenmediği, Davacının davalı tarafa avans ödemesi borcu ile ilgili olarak; davacının 31.12.2017 tarihinde defter kayıtlarında davalıya 90.028,00 TL borç bakiyesinin mevcut olduğun görüşü bildirilmiştir.
Mahkememizce verilen 19/04/2021 tarihli celse ara kararı uyarınca, … Nöbetçi asliye Ticaret Mahkemesi’ne tekrar talimat yazılarak dosyanın aynı bilirkişiye verilerek davacının 2018, 2019 ve 2020 tarihli defterlerinin de incelenerek ek rapor aldırılmasına karar verilmiş,
14/07/2021 tarihli talimat bilirkişi ek raporunda; Davacının incelenen ticari defterlerinin TIK ilgili hükümleri yönünden usulüne uygun olarak tutulduğu, açılış ve kapanış tasdiklerinin süresinde yapıldığı, 2017 yılı defter incelemesi sonucu tespit edilen 90.028,00 TL Borç bakiyesinin 01.01.2018 Tarihinde Açılış Fişi bakiyesi olarak kayıtlara alındığı, 2018 yılında davacının düzenlemiş olduğu 3 adet 232.741,18 TL Faturanın karşılığı olarak davalı tarafından 3 adet 232.741,18 TL ” nin fade Faturası olarak düzenlendiği, faturaların defter kayıtlarına satış ve iade olarak alınması sonucu bakiye borç/alacak sonucuna etki etmediği, Davacı … Tic. A.Ş tarafından Davalı … San. Ve Tic. A.Ş. “ne düzenlenen 01.11.2018 Tarihli … nolu “Hava Süspansiyonlu Sürücü Koltuğu İskelet Kaynak Sistemi 1 adet 24.600 Euro” Döviz Kuru: 6.2486 TL faturanın 153.715,56 TL olarak defter kayıtlarına alındığı, 2017 yılı devirden gelen 90.028,00 TL borç bakiyesinin, 01.11.2018 Tarihinde düzenlenen 153.715,56 TL fatura karşılığı borcundan düşümü sonucu; Davacının 31.12.2018 Tarihinde defter kayıtlarında davalıdan 63.687,56 TL Alacak bakiyesinin mevcut olduğu 2019 ve 2020 yılında herhangi bir kayıt olmadığından Açılış Fişi 63.687,56 TL Alacak bakiyesinin Kapanış Fişi bakiyesine eşit olduğu, davacının 31.12.2020 Tarihinde defter kayıtlarında davalıdan 63.687,56 TL Alacak bakiyesinin mevcut olduğu görüşü bildirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; … Bankası A.Ş. Tarafından düzenlenen 1470469 numaralı 28/04/2017 tarihli teminat mektubundan kaynaklı menfi tespit davasıdır.
Menfi tespit davası, 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanunu’nun (İİK) 72. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında ya da icra takibinden sonra borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Bu dava maddi hukuk ve usul hukuku bakımından genel hükümlere dayalıdır ve normal bir hukuk davası olarak açılır. Bu düzenlemeden de anlaşılacağı üzere menfi tespit davasında amaç bir  hukukî  ilişkinin veya bir hakkın gerçekten mevcut olmadığının tespitidir. Başka bir deyişle  hukukî  bir  yarar  bulunması koşuluyla sonuçta alacak-borç ilişkisi doğuracak bir durumun olmadığının tespiti amaçlanır. Dayanılan  hukukî  ilişkinin gerçekten mevcut olmadığı icra takibine maruz kalmadan önce ileri sürülebileceği gibi, icra  takibinden  sonra da ileri sürülebilir. Borçlunun icra  takibinden  önce (İİK m. 72/II) veya sonra (İİK m. 72/III) menfi tespit davası açabilmesi için borçlu olmadığının tespitinde  korunmaya değer bir hukukî  yararının  bulunması şarttır. Buna rağmen borçlunun, alacaklının harekete geçmesini beklemeden borçlu olmadığının tespitinde korunmaya değer bir yararı bulunabilir. Bu tür bir  yararının  bulunması hâlinde de borçlu, borçlu olmadığının tespiti için dava açabilir. Ancak açılmış ve görülmekte olan veya açılacak bir davada iddia ve savunma olarak ileri sürülebilecek hususlar için, ayrı bir menfi tespit davası açmakta hukukî yarar yoktur. Bunun dışında icra  takibi taraflar arasındaki maddi ilişkiyi tespit edecek nitelikte olmadığından, alacaklının takibe girişmesinden sonra, hatta takip kesinleştikten sonra da borçlunun, borçlu olmadığının tespitini mahkemeden istemesi mümkündür. Borçlu belirtilen şekilde takipten önce veya sonra alacaklıya karşı bir menfi tespit davası açar; bu davayı kazanırsa, hakkındaki icra  takibi  dayanaksız kalır ve borcu ödemekten kurtulur. Eş söyleyişle; kendisine karşı icra takibi yapılmış olan borçlu, ödeme emrine itiraz edilmemiş veya itiraz edilmiş olmakla birlikte yerinde görülmemiş olması sebebiyle icra takibi kesinleşse dahi maddi hukuk bakımından borçlu olmadığını ileri sürebilir. Bunun için, takip devam ederken alacaklıya karşı menfi tespit davası açabileceği gibi, böyle bir menfi tespit davası açmamış ve borcu cebri icra tehdidi altında ödemiş ise ödemiş olduğu paranın kendisine verilmesi için alacaklıya karşı istirdat davası açabilir (Kuru, Baki: İcra ve İflâs Hukukunda Menfi Tespit Davası ve İstirdat Davası, Ankara 2003, s. 233). Başka bir şekilde ifade etmek gerekirse, menfi tespit davası icra takibinden önce sonuçlanmaz ve ihtiyati tedbir kararı verilmemiş olması (veya ihtiyati tedbir kararının kaldırılması) nedeniyle, (menfi tespit davası görülmekte iken) borç alacaklıya (davalıya) ödenmiş olursa, menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam edilir (m.72/6); yani menfi tespit davası (kendiliğinden) istirdat davasına dönüşür; bu hâlde mahkeme menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam eder (Kuru, Baki: İstinaf Sistemine Göre Yazılmış İcra ve İflâs Hukuku Ders Kitabı, Ankara, 2017, s. 146). Bu durumda İİK’nın 72/6 maddesi gereğince bedele dönüşen isteminin temeli menfi tespit davasıdır. Menfi tespit davasında ispat yükü, kural olarak davalı alacaklıya düşer. Davacı (borçlu), davalının (alacaklının) varlığını iddia ettiği hukukî ilişkiyi (meselâ borcu) sadece inkâr etmekle yetinmekte ise, yani bu hukukî İlişkinin (borcun) hiç doğmadığını ileri sürmekte ise ispat yükü davalıya düşer. Çünkü hukukî ilişkinin (borcun) varlığını iddia eden davalı olduğu için, ispat yükü davalı alacaklıya düşer (HMK m. 190; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK) m.6). Fakat, menfi tespit davasını açan davacı (borçlu), davalının (alacaklı) varlığını iddia ettiği hukukî ilişkinin hiç doğmadığını iddia etmeyip, bilakis bu ilişkinin doğduğunu bildirerek başka bir nedenle hukukî ilişkinin geçersiz olduğunu veya son bulduğunu ileri sürmekte ise bu iddiayı ispat yükü TMK’nın 6. maddesi gereğince davacıya düşer. Örneğin; alacaklının dayandığı senedin karşılıksız olduğunu ispat yükü, davacıya (borçluya) düşer. Bunun gibi, davacı (borçlu), davalının (alacaklının) iddia ettiği alacağın ödeme, ibra ve takas gibi bir nedenle son bulduğunu ileri sürerse, bu iddiayı ispat yükü de davacı borçluya düşer (Kuru-El Kitabı, s.370 ilâ 372).( Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 02/12/2021 tarih 2017/(19)11-938 esas ve 2021/1565 karar sayılı ilamı)
Tüm bu açıklamalar ışığında; taraflar arasında 25/04/2017 tarihli anahtar teslim koltuk kaynak hattı yapımına ilişkin sözleşme imzalanmış ve akabinde 22/03/2018 tarihli ek protokol düzenlenmiştir. Bu hususta taraflar arasında itilaf bulunmamaktadır. Davacı yanca 28/04/2017 tarihli ve 25/10/2017 tarihine kadar geçerli 100.500,00 Euro bedelli banka teminat mektubu verilmiş ve banka teminat mektubunun süresi sırasıyla 30/03/2018- 29/06/2018 -20/08/2018 -05/11/2018 -30/11/2018 tarihine kadar 67.000,00 Euro bedelli olarak uzatılmıştır. Davacı tarafından 335.000,00 Euro bedelli e-Fatura 10/10/2017 tarihli olarak yani iş henüz bitirilmeden ve son iki ödemede yapılmadan önce tanzim edilmiş, 04/12/2017 tarihinde müvekkil tarafından davacıya yapılan 109.500,00 Euroluk ödemenin sehven fazla yapılmış, bu husus taraflar arasındaki 22/03/2018 tarihli ek protokolün son kısmında belirtilmiş ve 17/04/2018 tarihli şartlı ön kabul yapılmıştır. Şartlı ön kabuldeki eksikliklere ilişkin kesin kabulün yapıldığına ilişkin dosya arasında herhangi bir bilgi ve belge bulunmaktadır. 22/03/2018 tarihli ek protokolün son kısmında taraflar arasında taahhütlerin yerine getirilmemesi halinde gecikme cezasının uygulanacağı belirtilmiş ve yine taraflar arasında akdedilen sözleşme gereğince dava konusu uyuşmazlığa ilişkin verilen avans teminat mektubunun kesin teminat mektubuna dönüşeceği başka bir deyişle teminat mektubunun bozdurulabilir ve kullanılabilir nitelikte olacağı hususu düzenlenmiştir. İş bu uyuşmazlıkta taraflar tacir olup; davacı tarafın TTK md. 18/2 gereğince basiretli tacir gibi davranması ve ek prokolün gereği yükümlülükleri yerine getirmesi gerektiği anlaşıldığından; davanın reddine, davalı vekilinin ihtiyati tedbirin kaldırılmasına ilişkin talebinin HMK madde 397/2’ye göre hüküm kesinleşinceye kadar reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Davalı vekilinin ihtiyati tedbirin kaldırılmasına ilişkin talebinin HMK madde 397/2’ye göre reddine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 80,70-TL maktu karar harcının peşin alınan ve ıslah ile alınan toplam 6.644,96-TL harçtan mahsubu ile artan 6.564,26-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde DAVACIYA İADESİNE,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 35.687,41-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak, DAVALIYA VERİLMESİNE,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan toplam 200,00-TL ( tebliğler ve posta) yargılama giderinin davacıdan alınarak, DAVALIYA VERİLMESİNE,
7-Kullanılmayan gider/delil avansının karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.15/02/2022

Katip …
¸

Hakim …
¸