Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/207 E. 2021/52 K. 27.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2019/659
KARAR NO:2021/51

DAVA:İTİRAZIN İPTALİ
DAVA TARİHİ:05/12/2019
KARAR TARİHİ:27/01/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVACININ TALEBİ:
Davacı … A.Ş. vekili verdiği dava dilekçesinde, davalı ile 03.11.2016 tarihinde İç Mimari Tasarım Proje Uygulama Sözleşmesi yaptıklarını, bu sözleşme kapsamında davalı …A.Ş.’ye ait olan … binasında çalışma yaptıklarını, ancak davalının sözleşme gereği ödenmesi gereken bedeli ödemediğini, davalı tarafa …. Noterliğinin 18.12.2018 tarih ve … sayılı ihtarnamesini gönderdiklerini, ihtarnamede 11.06.2018 tarih ve 59.000,00 TL bedelli fatura ile 10.000,00 TL bedelli alacağın ihtar edildiğini, davalı tarafın bu borcu ödememesi üzerine …. İcra Dairesinin … sayılı dosyasından takip başlattıklarını, takibe davalı tarafın itiraz etmesi üzerine de itirazın iptali davalı açtıklarını belirtmiştir.
DAVALININ TALEBİ:
Davalı …A.Ş. vekili verdiği cevap dilekçesinde, davacı tarafa borçlu olmadıklarını, talep edilen faiz oranının fahiş olduğunu, borcun likit olmaması nedeniyle de davacı tarafın icra inkâr tazminatı talep edemeyeceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ:
Dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 470 ve devamı maddelerine göre eser sözleşmesinden kaynaklı alacak için başlatılmış icra takibine itiraz nedeniyle 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu m. 67’ye göre açılmış itirazın iptali davasıdır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Davacı taraf, …. İcra Dairesinin … sayılı dosyasını, 03.11.2016 tarihli İç Mimari Tasarım Proje Uygulama Sözleşmesini, …. Noterliğinin 18.12.2018 tarih ve … sayılı ihtarnamesini, davalı tarafından gönderilen mutabakatnameyi, tarafların ticari defterlerini, faturaları, keşif, yemin delilini, tanık beyanlarını ve bilirkişi incelemesini delil olarak sunmuştur.
Davalı taraf, …. İcra Dairesinin … sayılı dosyasını, tarafların ticari defterlerini, yemin delilini, tanık beyanlarını ve bilirkişi incelemesini delil olarak sunmuştur.
Dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 470 ve devamı maddelerine göre eser sözleşmesinden kaynaklı alacak için başlatılmış icra takibine itiraz nedeniyle 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu m. 67’ye göre açılmış itirazın iptali davasıdır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun “Dava Şartı Olarak Arabuluculuk” başlıklı 5/A maddesine göre; “Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” Mahkememizde açılmış olan dava bu yasa kapsamında arabuluculuk dava şartına bağlı olup arabuluculuk son tutanağının dosyaya sunulduğu anlaşılmakla davanın esasının incelenmesine geçilmiştir.
6098 sayılı TBK m. 470’e göre; “Eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, işsahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir.” Taraflar arasında yapılan 03.11.2016 tarihli İç Mimari Tasarım Proje Uygulama Sözleşmesinin giriş kısmında “İşbu hizmet teklifinin konusu, …’nin …, … Caddesinde yaptığı … binasının madde 1.1.1’de belirtilen alanlarının iç mimari tasarım ve projelendirme çalışması olacaktır.” yazılı olduğu görülmektedir. Metnin altında her iki tarafında imzası bulunmaktadır. Dolayısıyla sözleşme olarak ifade edilen metnin sözleşme değil 6098 sayılı TBK hükümlerine göre öneri niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır. Davalı taraf cevap dilekçesinde öneri niteliğinde olan 03.11.2016 tarihli İç Mimari Tasarım Proje Uygulama Hizmetleri Teklifinin gerçekleşmediği ve davacı taraftan böyle bir hizmet almadıkları itirazında bulunmamış, borçlarının bulunmadığı itirazında bulunmuştur. Dolayısıyla söz konusu teklifte yazılı olan hizmetin sonraki tarihlerde davacı tarafından davalıya verilmediği konusunda davalı tarafın bir itirazı bulunmamaktadır. Teflif de yazılı olan işin hukuki niteliği 6098 sayılı TBK m. 470’e göre eser sözleşmesi niteliğindedir.
Davacı taraf alacağını kanıtlamak için davalı taraf da borçlu olmadığını kanıtlamak için her iki tarafın ticari defterlerine delil olarak dayanmış olup 6100 sayılı HMK m. 266’ya göre her iki tarafın da ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiştir. Bilirkişiden tarafların ticari defterlerinde 11.06.2018 tarihli ve 59.000,00 TL bedelli faturanın kayıtlı olup olmadığının, 10.000,00 TL bedelli ödeme kaydının bulunup bulunmadığının ve tarafların birbirlerinden alacak ve borçlarının bulunup bulunmadığının tespitinin yapılması istenilmiştir. Davacı taraf ticari defterlerini mahkememize sunmuş ancak davalı taraf usulüne uygun şekilde ticari defterlerini mahkememize sunması istenildiği halde davalı taraf mahkememize defterlerini sunmamıştır.
Hazırlanan 03.03.2020 tarihli bilirkişi raporunda davaya konu 11.06.2018 tarihli ve 59.000,00 TL bedelli faturanın davacı tarafın ticari defterlerinde kayıtlı bulunduğu, 10.000,00 TL tutarlı ödemenin de davacı defterlerinde kaydının bulunduğu, bu ödemeyle birlikte davacının kendi defterlerine göre davalıdan 69.000,00 TL alacaklı olduğu, davacının davalıya gönderdiği ihtarnamenin 19.12.2018 tarihinde davalıya ulaştığı, ihtarnamede üç gün süre verildiğinden davalının 21.12.2018 tarihinde temerrüte düştüğü, bu tarihten itibaren işlemiş faizin de 2.801,59 TL yaptığı, davcının ise 2.501,62 TL işlemiş faiz talep ettiği tespit edilmiştir.
6100 sayılı HMK m. 222/II’ye göre; “Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.” Davacı defterlerinin bu maddeye uygun şekilde tutulduğu anlaşılmakla davacı defterlerinin kendisi lehine delil hükmünde olduğu kabul edilmiş ve bu kayıtlar hükme esas alınmıştır.
6100 sayılı HMK m. 222/III’e göre; “İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” Bu maddeye uygun olarak davacı defterlerindeki kayıtların aksi davalı tarafından senet ya da kesin delillerle kanıtlanamadığından davacı defterleri davacı lehine delil hükmündedir.
6098 sayılı TBK m. 479’a göre; “İşsahibinin bedel ödeme borcu, eserin teslimi anında muaccel olur.” Davalı taraf davaya konu işin yapılmadığı itirazında bulunmamakta borçlarının bulunmadığı itirazında bulunmaktadır. Dolayısıyla işin yapılıp yapılmadığı araştırmasına girilmemiş ve eserin davacı tarafından teslim edildiği kabul edilmiştir. Bu durumda davacı açısından alacak muaccel hale gelmiştir. Davalı taraf hem kendi defterlerini hem de davacı tarafın defterlerini delil olarak sunmuş olup davacı taraf defterleri davacının 69.000,00 TL alacaklı olduğunu göstermektedir. Dolayısıyla davacı taraf alacağını tahsil edemediğini kanıtlamaktayken davalı taraf borçlu olmadığını dayandığı her iki taraf defterlerine göre kanıtlayamamıştır. Bu gerekçelerle davanın kabulüne yönelik olarak aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
Takip tarihine kadar işlemiş faiz konusunda davacı tarafın bedel arttım ya da ıslah dilekçesi bulunmadığından 6100 sayılı HMK m. 26 taleple bağlılık ilkesine göre takip talebindeki faize hükmedilmiştir.
Davalı tarafın itiraz etmediği mimarlık hizmeti bedelini kendi ticari defterlerine göre ödeyip ödemediğini bilebilecek durumda olmasına karşın başlatılan icra takibine itiraz etmesi iyiniyetli görülmediğinden davacı lehine icra inkâr tazminatına hükmedilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın kabulü ile …. İcra Dairesi’nin … sayılı takip dosyasına, davalının itirazının iptali ile takibin takip talebindeki diğer koşullarla devamına,
2-Asıl alacak likit ve hesaplanabilir olduğundan asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 4.884,62-TL nispi karar harcından peşin alınan 863,63-TL harcın mahsubu ile bakiye 4.021,00-TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 10.095,87 -TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
5-Davacı tarafından yapılan toplam 1.779,43-TL’nin ( 44,40-TL BVH, 6,40-TL VH, 863,63-TL Peşin Harç, 750,00-BK, 115,00-TL Tebliğ ve Posta,) yargılama giderinin davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
6-Arabuluculuk görüşmelerinde arabulucu olarak atanan …’a 1.320,00-TL ödeme yapılmasına karar verildiği, ödemenin suçüstü ödeneğinden ödendiği anlaşıldığından 1.320,00-TL arabuluculuk ücreti’nin 6325 sayılı hukuk uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu madde 18/A-13’a göre davalıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
7-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayarak artan gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 27/01/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır