Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/186 E. 2023/226 K. 23.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/186
KARAR NO :2023/226

DAVA:İtirazın İptali
DAVA TARİHİ:11/03/2020
KARAR TARİHİ:23/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; uzun yıllardır kılavuzluk, römorkaj ve demirleme hizmetleri sunan bir şirket olduğunu, 31 Aralık 2018 tarihli resmi gazetede kılavuzluk ve römorkörlük hizmetlerine ilişkin yönetmeliğin yayınlandığını ve A sınıfı kılavuzluk faaliyet lisansı almak isteyen şirketler için en az 24 kılavuz kaptan, B sınıfı kılavuzluk faaliyet lisansı almak isteyen şirketler bakımından en az 8 kılavuz kaptan istihdam etme zorunluluğu getirildiğini, kılavuzluk faaliyetinin icrası ve faaliyet lisans belgesinin temini istihdam etmekte olduğu 32 kılavuz kaptanın bordrolarıyla birlikte 13.02.2019 tarihinde T.C. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Deniz ve İç Sular Düzenleme Genel Müdürlüğü’ne başvuruda bulunduğunu, davalının da içinde bulunduğu 32 kılavuz kaptanın başvurunun hemen ertesinde gerekçe göstermeksizin istifa ederek aynı hizmet bölgesinde faaliyet gerçekleştiren … A.Ş’ye ve sonrasında bu şirket ile organik bağı bulunan …A.Ş’ye geçtiğini, davalının bu şirketlerde çifte bordrolu olarak çalıştığını, toplu istifa ve akabinde gerçekleştirilen rekabet yasağı ihlalleri neticesinde kılavuzluk lisansı alamadığını, bu kapsamda gerek İskenderun Bölgesi gerek Türkiye genelinde kılavuzluk faaliyetini sürdüremeyecek duruma geldiğini, davalı ile imza edilen 01.10.2017 tarihli hizmet sözleşmesinin 5.11 maddesinde hizmet ilişkisinin bitiminden sonraki döneme ilişkin rekabet yasağı ve bu yasağın ihlali için 110.000 Amerikan Doları tutarında cezai şart kararlaştırıldığını, rekabet yasağının yer, zaman ve konu bakımından sınırlandırıldığını, davalının İskenderun bölgesinde faaliyet gösteren … A.Ş ve kendisi yerine bu bölgede kılavuzluk hizmet izni alması sağlanan …A. Ş.’de kılavuz kaptan olarak çalışarak rekabet yasağını ihlal ettiğini, bu ihlalin SGK kayıtları, yeni işveren tarafından hizmet izni ve faaliyet lisansının alınması ve yeni işveren tarafından davalıya ödenen ücretler ile sabit olduğunu, davalının 110.000 Amerikan Doları tutarındaki cezai şartı ve faizini ödemekle yükümlü hale geldiğini, bu nedenle davalıya karşı …. İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası tahtında ilamsız icra takibi başlatıldığını, davacının icra takibine itiraz ettiğini ve takibin durdurulduğunu, davalının itiraz dilekçesinin 12.03.2019 tarihinde tebliğ edildiğini, 04.02.2020 tarihinde dava şartı olan arabuluculuk başvurusunda bulunduğunu ve anlaşmama tutanağı düzenlendiğini, Türk Ticaret Kanunu’nun 4. Maddesi uyarınca itirazın iptali davasının Sayın Mahkeme nezdinde ikame edildiğini, davalı tarafından icra takibine yapılan itirazın haksız ve takibe konu alacağın likit nitelikte olduğunu beyan ederek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla icra takibine yapılan itirazın 110.331,51 Amerikan Doları tutarındaki alacak yönünden iptaline ve …. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile yapılan takibin 110.331,51 Amerikan Doları üzerinden faiziyle birlikte devamına, davalı aleyhine takip konusu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin davalıyla tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili işçinin, davacı … bünyesinde 854 sayılı Deniz İş Kanunu’na tabi kılavuz kaptan (gemiadamı) olarak çalışmakta ve bu kapsamda İskenderun Bölgesi’ndeki limanlarda Türk ve yabancı bayraklı gemilere ilişkin kılavuzluk hizmetini ifa ettiğini, davacı …’nin, mesleğe ve sektöre dair açıklamalar yaparken 20 yılı aşkın süredir Türkiye’nin en işlek limanlarında kılavuzluk, römorkörlük ve demirleme hizmetleri sunduğunu, kılavuzluk hizmetinin icra edilebilmesi için idareden temin edilecek yeterlilik belgesinin bulunması zorunluluğunun getirildiğini, yeterlilik belgesi alınabilmesinin ise belli bir sayıda kılavuz kaptan istihdam etme koşuluna bağlandığını, Türkiye’de sınırlı sayıda kılavuz kaptan bulunması sebebiyle kılavuz kaptanların son derece iyi koşul ve şartlarla iş sözleşmesi bağıtlayabildiklerini, müvekkili işçi ile de çok iyi koşullarda hizmet sözleşmesi bağıtlandığını, kılavuz kaptanların, istihdamına son derece ihtiyaç duyulduğunu ve onların kendi şartlarını belirleyebildiklerini iddia ettiğini, ancak davacı …’in mahkemeyi yanıltmak ve tabiri caizse mahkemenin İş Mahkemesi değil de Asliye Ticaret Mahkemesi olması dolayısıyla uyuşmazlığı iş hukuku alanından çıkartmak amacıyla sektöre dair özellikle belirtmediği hususlar bulunduğunu, bunlardan ilkinin, kılavuz kaptanların 10.02.2018 tarihli ve 30328 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Gemiadamları ve Kılavuz Kaptanlar Yönetmeliği’nde belirtilen kılavuz kaptan yeterlik belgesine sahip olarak, gemi kaptanına, yetkili kılavuz kaptan belgesi ile yetkilendirildiği alan dâhilinde gemiye kılavuzluk edebildiklerini, Kılavuz kaptan olarak görev yapan gemi adamlarının uzun bir eğitim ve prosedür izlendikten sonra belli bir bölgede görev yapmak üzere ehliyet aldıklarını, belirlenen bu bölge haricinde görev yapmalarının mümkün olmadığının bir gerçek olduğunu, müvekkili işçinin yalnızca yetkili kılavuz kaptan belgesi ile yetkilendirildiği İskenderun Bölgesi’nde kılavuzluk hizmeti veren bir firmada çalışabilmekte ve çalışma ehliyeti ve belgesi olmayan bir bölgede çalışması imkânsız hale geldiğini, ikinci olarak ise, davacı …’in de belirttiği üzere, kılavuzluk hizmeti veren bir şirketin faaliyette bulunabilmesi için, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Deniz ve İç Sular Genel Müdürlüğü’ne başvurarak kılavuzluk faaliyet lisansı ve kılavuzluk hizmet izni alması gerektiğini, müvekkil işçinin yetkili kılavuz kaptan belgesi ile yetkilendirildiği İskenderun Bölgesi A sınıfı kılavuzluk faaliyet lisansına tabi olduğundan, müvekkili işçinin ancak gerekli koşulları sağlayarak idareden bu izni ve lisansı alabildiğni ve İskenderun bölgesinde faaliyette bulunan bir şirkette çalışabilmekte ve ancak buna izni bulunmadığını, dolayısıyla, davacı …’in iddia ettiği gibi kılavuz kaptan sayısının az olması nedeniyle müvekkili işçinin işveren karşısında güçlü durumda olmasının söz konusu olmadığını, kaldı ki sırf ücretlerinin yüksek olması ya da kılavuz kaptan sayısının piyasada az olması nedeniyle müvekkili işçinin sözleşmede güçlü taraf olduğunun kabulünün mümkün olmadığını, sonuç olarak, taraflar arasındaki ilişkinin 854 sayılı Deniz İş Kanunu kapsamında bir işçi-işveren ilişkisi olduğunu ve davacı …’in talep ve iddia ettiği gibi bu ilişkinin dışına çıkılması ya da taraflar arasındaki ilişkinin iş hukukunun temel prensiplerinden ayrık tutulmasının mümkün olmadığını ve pek tabi ki müvekkili işçinin ücretinin tutarı tarafların durumunu etkilemediğini, bu yorum İş Hukukunun ana prensiplerine aykırılık tesis ettiğini, 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun “Görev” başlıklı 5. maddesinde “İş Mahkemeleri;…854 sayılı Kanuna tabi gemi adamları…ile işveren veya işveren vekilleri arasında, iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden veya kanundan doğan her türlü hukuk uyuşmazlıklarına…ilişkin dava ve işlere bakar.” hükmünün yer aldığını, müvekkili İşçinin, 854 sayılı Deniz İş Kanunu anlamında gemi adamı, Davacı … ise işveren sıfatını taşıdığını, davaya konu uyuşmazlığın da kılavuz kaptan (gemiadamı) olan müvekkili işçi ile davacı … arasındaki işçi-işveren ilişkisinden kaynaklandığını, bu kişiler arasında ticari bir ilişkinin varlığından bahsedilemeyeceğini, buna göre uyuşmazlığın tamamen iş ilişkisinden kaynaklandığının açık olduğunu, taraflar arasında iş ilişkisinden kaynaklanan hukuk uyuşmazlıklarının görev ve çözümünde İş Mahkemeleri’nin görevli olduğunu, bu nedenle öncelikle görevsizlik kararı vererek dosyanın görevli iş mahkemesine göndermesini, Hizmet Sözleşmesi madde 5.11.’de “Bu kapsamda iş gören, Türk Borçlar Kanunu’nun 444. Vd. maddelerin uyarınca düzenlenen Rekabet Etmeme Yasağı gereği, iş akdi süresince ve iş akdinin bitiminden sonra 2 yıl süre ile işveren ile kendi adına rekabet edebilecek bir iş yapmamayı, sektöründeki rakip diğer işletmelerle çalışmamayı, söz konusu işletmelerde ve firmalarda ortak yahut başka bir sıfatla herhangi bir menfaat ilişkisine girmeyeceğini, İzmit Körfezi ve/veya İskenderun Yetkili Kılavuz Kaptan Belgesi ile İskenderun Körfezi ve/Veya İzmit Körfezi’nde, Yalova yetkili Kılavuz Kaptan Belgesi ile Yalova bölgesinde, Botaş yetkili Kılavuz Kaptan belgesi ile Botaş bölgesinde aynı hizmet dalında faaliyet gösteren farklı bir kurum adına kılavuz kaptan olarak çalışamayacağını kabul ve taahhüt ettiğini, iş görenin görevinden ayrılmak istemesi durumunda ve yukarıda belirtilen hususlara aykırı davranması halinde bu taahhüdün gereği olarak, işbu yükümlülüğe uymaması yüzünden, işverenin uğrayabileceği tüm zararları karşılamayı, buna ek olarak da Borçlar Kanunu’nun 446. Maddesi uyarınca düzenlenmiş olan cezai şart olarak son brüt maaşının sekiz katı ücreti ve çalıştığı her yıl için bir brüt maaş miktarı toplam olarak ödemeyi kabul ve taahhüt ettiğini, iş görenin görevinden ayrılmak istemesi durumunda, bu taahhüdün gereği olarak işbu yükümlülüğe uymaması yüzünden işverenin uğrayabileceği bütün zararları karşılamayı, buna ek olarak Türk Borçlar Kaunu 446. Maddesi uyarınca düzenlenmiş olan cezai şartı (yalnızyüzonbinAmerikandoları) $110.000-olarak ödemesi kabul ve taahhüt eder” şeklinde bir rekabet yasağı hükmü yer aldığını, somut olay şartları göz önünde bulundurulduğunda ve TBK hükümleri nazara alındığında ilgili maddenin müvekkil işçi bakımından adeta “kelepçeleme sözleşmesi” niteliğinde olduğu açıkça anlaşılacak ve yer, zaman ve konu bakımından geçerli koşulları taşımadığı ortaya çıkacağını, Rekabet Yasağı Koşulları Mevcut Olmadığından Hizmet Sözleşmesi’ndeki Rekabet Kaydının geçersiz olduğunu, Rekabet Yasağı Kaydının, TBK’nın Emredici Hükümleri Gereği Yer ve Konu Bakımından Sınırlandırılmamış Olduğundan geçersiz olduğunu, müvekkili işçi Tarafından rekabet yasağı ihlal edilmemiş olup ispat yükü kendisinde olan davacı işveren iddialarını hiçbir somut, kanıtlanabilir ve objektif bir veriyle ispatlayamadığını, hizmet sözleşmelerinin tek tip sözleşme niteliğinde olması nedeniyle de ilgili rekabet yasağı kaydı geçersiz olduğunu, davacı …’nin, müvekkil işçi ile başkaca kılavuz kaptanlar hakkında da aynı şekilde icra takibinde bulunduğunu ve itirazları üzerine itirazın iptali talepli davalar ikame ettiğini, bu dosyalara da bakıldığında bire bir aynı Hizmet Sözleşmesi’nin tüm çalışanlara imzalatıldığının anlaşıldığını, dolayısıyla, taraflar arasında bağıtlanan sözleşmeler incelendiğinde, her birinin işverence önceden tek taraflı olarak hazırlandığı ve aynı hükümleri taşıdığı, işçilere göre farklılık göstermediğini, buna göre işçilerle ayrı ayrı müzakere edilmediği ve tip sözleşme niteliğini taşıdıklarının açık olduğunu, hizmet sözleşmesinin içeriği konusunda işçiye bilgilenme olanağı tanındığına dair herhangi bir delil ya da emare de bulunmadığını, tip iş sözleşmelerinde, işçi ile işveren arasında çalışma koşullarını konusunda herhangi bir görüşme ya da pazarlık söz konusu olamadığını, işçinin işveren tarafından önceden tek taraflı olarak hazırlanan iş sözleşmesini kabul etmek ya da sözleşmeyi imzalamaktan vazgeçmek durumunda kaldığını, dolayısıyla işverenin bu şekilde sözleşme hukukundan beklenen bütün işlevleri bertaraf edebildiğini, işçi aleyhine tek taraflı koyulan cezai şart geçersiz olduğunu, karşı taraf davacı hakkı olmadığı halde işbu davayı ikame ettiğini, bu sebeple 6100 sayılı hukuk muhakemeleri kanunu (“hmk”) madde 329/1-2 hükmü çerçevesinde işlem yapılması gerektiğini, taraflar arasındaki uyuşmazlığın iş ilişkisinden kaynaklanması sebebiyle görevsizlik kararı verilerek, dosyanın ilgili İş Mahkemesi’ne gönderilmesini, mahkemenin aksi kanaatte olması halinde, ilgili rekabet yasağı kaydının TBK’nın emredici hükümlerine aykırı olması ve geçerlilik koşullarından hiçbirini taşımaması sebebiyle geçersiz olması nedeniyle davanın reddini, takibin iptalini, karşı taraf aleyhine takip konusunun %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Taraflar arasında uyuşmazlık bulunan hususların; taraflar arasında imzalanan hizmet sözleşmesi kapsamında rekabet yasağına ilişkin yükümlülüğün ihlal edilmesi ve cezai şart bedelinin tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın haklı olup olmadığı, TBK 444 Md. Uyarınca rekabet etmeme koşullarının oluşup oluşmadığı, faizin türü ve başlangıcının ne olduğu, icra inkar tazminatı koşullarının oluşup oluşmadığından ibaret olduğu görülmüştür.
DELİLLER;
…. İcra Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak … Esas sayılı dosya uyap üzeriden celp edilmiştir. Dosyanın incelenmesinde; davacı şirketin davalı aleyhinde dayanak 110.000,00 USD asıl alacak, 331,51 USD işlemiş faiz olmak üzere toplam 110.331,51 USD alacak ile asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte tahsili için sözleşmeye dayalı olarak ilamsız icra takibine geçildiği, borçluya ödeme emrinin tebliği üzerine borçlunun süresinde, borca itiraz ederek takibin durmasına sebebiyet verdiği, İcra Müdürlüğü’nce takibin durdurulmasına karar verildiği, bu kararın alacaklıya tebliğ edilmediği, davanın yasal bir yıllık süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
… A.Ş’ye müzekkere yazılarak davalı tarafın 2019 yılı hesap hareketleri celp edilmiştir.
İstanbul SGK’ya müzekkere yazılarak dalının hizmet döküm cetveli celp edilmiştir.
Davacı vekili tarafından sunulan dava konusu sözleşme aslı mahkememizin 7647 kasa sırasına kayıt edilmiştir.
Davacı vekili tarafından sunulan 22/06/2020 tarihli …nın hazırladığı hukuki mütalaa ile …’nın hazırladığı hukuki mütalaa dosya içerisine alınmıştır.
Mahkememizce verilen ara karar gereğince davacı tanığı …’ın beyanının alınması için İskenderun Asliye Ticaret Mahkemesi’ne talimat talimat yazılmış olup 26/04/2021 tarihli duruşmada dinlenilen tanık …: ” Davalı … …’de klavuz kaptandı. 14/02/2019 tarihinde noter kanalıyla istifa ettiğini biliyorum. 2018 yılında yönetmelik değişti, Deniz ve Ulaşırma Bakanlığı bir yönetmelik çıkardı. Bu yönetmelik kılavuzculuk ve römorkör hizmetleri yönetmeliğini kapsıyordu. Bu yönetmelik çıkması bir rekabetin doğmasına neden oldu. Daha sonra … yönetiminde görev alan … Denizciler mahallesinde bulunan yıldız restorantta kılavuz kaptanlara bir toplantı yapacağını duydum. Bu toplantıya bizim firmada çalışan kılavuz kaptanların gittiğini duydum. Bu toplantıda med marinin açacağı davalarda kendilerine yardımcı olacaklarını duydum. … ve diğer kılavuz kaptanlar noter kanalıyla toplu istifa ettikleri dönemde şirketimiz deniz ve ulaştırma bakanlığına yetki belgesi için başvuru yaptı. Yeteri sayıda kılavuz kaptan olmadığı için şirketimiz yetki belgesi alamadı ve bu konuda mağdur oldu.kılavuz kaptanlar ve … dahil şirket yetkisi ile staj yaparlar ve sonrasında bonservislerle birlikte bölgede çalışmak için kılavuz kaptan ehliyetine sahip olurlar. Bu bölge tehlike ve risklerin neler olduğunun tecrübesini edinirler bu sebeple uzun yılardır davacı şirket bu bölgede uzun zamandır hizmet verdiğinden şirketin kılavuzluk hizmet usulünu öğrenirler. Kılavuz kaptanlar farklı bölgelerde de staj yaparak çalışabilirler. Bu olay neticesinde birçok personelimiz mağdur oldu. Davaya konu edilen icra dosyasının içeriğini bilmiyorum. Davalı … in toplu istifadaki rolünü bilmiyorum. … in Toplu olarak istifa edin diye birşey duymadım. … … de tecrübeli kılavuz kaptanlardadı. Kılavuz kaptanların istfasından sonra … hizmet iznini almıştır. benim olay hakkında bilgim ve görgüm bundan ibarettir. Tanıklık ücreti istiyorum.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Mahkememizce verilen ara karar gereğince davacı tanığı …’un beyanının alınması için 08/07/2021 tarihli duruşmada hazır edilmesine karar verilmiş olup tanık …; ” Ben … ile 2016 yılında aynı şirkette çalışmaya başladım. Kendisini tanıdığımda o … de operasyon müdürü olarak çalışmaktaydı. Daha sonradan kılavuz kaptanlık stajlarını tamamlayarak 2018 yılından sonra kılavuz kaptanı olarak görevine devam etti.2018 yılı tarih itibariyle 32 adet lisanslı kılavuz kaptan vardı. Daha sonrasında … kılavuz kaptanı olduktan sonra İskenderun a gitti ve o bölgede çalışmaya başladı. O zamanlar … ile … Adi ortaklık bünyesinde faaliyetlerine devam ediyorlardı. …’ın yönetim kurulu üyesi olan …’ın 2019 yılı başında kılavuz kaptanlara bir toplantı yaptığı ve toplantıda kılavuz kaptanlarının istifa ederek …’a geçmeleri yönünde telkinde bulunduğu bana aktarıldı. Benim bu konuda görgüye dayalı bilgim yoktur. Fakat bana aktarılan bu şekildedir. Bu toplantıdan hemen sonra bünyemizdeki 32 kılavuz kaptanda istifa ederek hepsi …’a geçti. O sırada adi ortaklık devam ediyordu. … in istifasında herhangi bir gerekçe yoktu. …’ta Haziran 2019 a kadar çalıştı. Fakat bu arada … yeni çıkarılan yönetmeliğe göre 32 kılavuz kaptanı istifa etmiş olduğundan gerekli şartları kaybettiğinden lisans başvurumuz iptal edildi. … … tan ayrıldıktan sonra …’a geçti. Zaten …’ta …’ın ortağı durumundadır.Kılavuz kaptanlık ve lisans bavşurusu dosyalarını ben hazırladığım için … in SGK kaydının … bünyesinde tutulduğunu biliyorum.Davalı kılavuz kaptanlık stajını da … bünyesinde tamamlamıştır. Davalının istifa ettiği dönemde yönetmelik kapsamında İskenderun bölgesi için 32 kılavuz kaptan … bünyesinde idi ve bu İskenderun bölgesinin % 90 nına tekabül etmekteydi. Ve aynı şartlarda ve aynı sayıda kılavuz kaptanı olan başka firma yoktu. Yönetmeliğe göre aynı şartlara sahip başka firma olsaydı idarenin takdir yetkisi olabilirdi fakat 32 kılavuz kaptanda istifa edince İskenderun bölgesi için geçerli olmak üzere bizim lisans başvurumuz kabul edilmedi. 11 Şubat 2019 tarihinde Bakanlık tarafından genelge yayınlanarak kılavuz kaptanlar için şirketler arasında geçiş yasaklandı. 2 gün sonra 13/02/2019 da yeniden bir genelge yayınlanarak bu yasak kaldırıldı ve aynı gün bizim 32 kılavuz kaptanımız istifa etti. İskenderun bölgesi için lisans başvurumuz reddedilince diğer bölgede başvuru yapmadık.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Mahkememizce verilen ara karar gereğince bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiş olup 17/11/2022 tarihli bilirkişi raporunda özetle;
davacı şirketin faaliyetine devam etmemesinin sebebinin, davalının çalıştığı süre zarfında edindiği bilgileri diğer bir şirkette kullanması olmayıp, gerekli lisansı alamaması olduğu; bu lisansı alamamasının sebebinin asgari kılavuz kaptan sayısına sahip olmaması olduğu; topluca işten ayrılma olgusundan davalının sorumlu olup olmadığı hususunun işbu davanın konusu olmadığı, mahkemenin takdirinde olmak üzere, dava konusu uyuşmazlığın, davalının davacı şirketin yanında çalıştığı süre zarfında edindiği bilgi ve/veya tecrübenin, “üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkânı” çerçevesinde kabul edilip edilmeyeceğine göre, takdiri sayın mahkemede olmak üzere, iki ayrı değerlendirme yapılabileceği; davalının edindiği bilgi ve tecrübenin (hizmetin verildiği sulardaki tehlikeleri bilmek/öğrenmek, aynı güzergahların devamlı kullanılması sebebiyle güvenli ve kısa güzergahları bilmek, geminin idaresini kaptandan devralmak, tehlikeli bölgelerden çıkıncaya kadar geminin sevk ve idaresini sağlamak, rüzgar, akıntı, dalgalanma, sığlık, derinlik, sürat, rotanın güvenliği vb. konularda bilgi/tecrübe edinmek), “üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme” kapsamında olduğunun kabul edilmesi halinde, rekabet yasağının şartlarının oluştuğu, davacı şirketin sözleşmede kararlaştırılan cezai şartı talep edebileceği sonucuna varılacağı, davalının edindiği bilgi ve tecrübenin “üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme” kapsamında olmadığının, davalı kaptanın meslekî bilgi ve tecrübesi kapsamında olduğunun, salt bu meslekî bilgi ve tecrübenin başka bir şirkette çalışmak suretiyle kullanılmasının davacı şirkete zarar verdiğinin söylenemeyeceğinin kabulü halinde ise, rekabet yasağının şartlarının oluşmadığı Sözleşmede kararlaştırılan cezai şartın talep edilemeyeceği
görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda; tarafların beyanları, deliller ve tüm dosya kapsamına göre;
Dava, taraflar arasındaki hizmet sözleşmesi nedeniyle kararlaştırılan rekabet yasağının ihlal edilmesi durumundan kaynaklı cezai şart alacağının tahsili talebi ile başlatılan takibe yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı ile davalı arasında düzenlenen hizmet sözleşmesi davalı tarafça istifa edilmek suretiyle sona erdirilmiş olup davalının istifa sonrası davacı ile aynı sektörde hizmet veren başka bir şirkette çalışmaya başladığı, taraflar arasındaki hizmet sözleşmesinin 5.11.maddesinde rekabet yasağı ve buna bağlı cezai şartın kararlaştırıldığı, davalı tarafça haklı sebep belirtmeksizin gerçekleştirilen istifa sonrası yine kılavuzluk ve römorkaj hizmeti ile uğraşan … A.Ş ve …A.Ş nezdinde kılavuz kaptan olarak çalışmaya başladığı, davalının yaptığı iş ve davacının faaliyet konusu itibariyle davalının davacı sırrına vakıf olduğu ve aynı faaliyette bulunan başka bir şirkette çalışması suretiyle iş verene zarar verme ihtimalinin gerçekleştiği, rekabet yasağı hükmünün personel niteliği, yer, zaman ve konu itibari ile sınırlamaya tabi tutulduğu, TBK 444.maddesinde öngörülen koşulların bir arada bulunduğu, davalının rekabet yasağı hükümlerine aykırı olarak rakip iki işletmede çalışmaya başlayarak rekabet yasağına aykırı hareket ettiği anlaşılmıştır.
Davalı tarafça rekabet yasağı sözleşmesinin işe girebilmek amacıyla imzalandığı ileri sürülmüş ise de; rekabet yasağı kaydı ister iş sözleşmesinin bir hükmü olarak işe girerken kararlaştırılmış olsun, ister daha sonra bağımsız bir sözleşme olarak akdedilsin, bu sözleşmeyi imzalayan işçi iradesinin fesata uğratıldığını ispat etmedikçe salt işe girmek veya işini koruyabilmek düşüncesiyle kabul ettiğini iddia ederek bu kayıt ile bağlı olmadığını ileri süremeyecektir. İş sözleşmesi devam ederken de işçiye herhangi bir baskı olmaksızın imzalatılacak bir rekabet yasağı sözleşmesi salt imza sırasında taraflar arasında bağımlılık ilişkisine dayalı olan iş sözleşmesi bulunduğu gerekçesi ile geçersiz sayılamayacaktır.
Rekabet yasağına ilişkin sözleşmede işçinin bu yasağa aykırı davranışı halinde cezai şart ödeyeceğinin kararlaştırılmasına rağmen karşı edim içermediğine ilişkin itirazlar yönünden ise karşı edim içermeyen rekabet yasakları bakımından cezai şartın karşılıklılık koşulunun sağlanması, işveren aleyhine cezai şarta yer verilmiş olmasının aranması, rekabet yasağı sözleşmelerinin niteliğine uygun düşmediğinden işçi aleyhine düzenlenen cezai şartın işveren için cezai şart öngörülmemiş olması nedeniyle geçerli olmadığının ileri sürülemeyeceği kanaatine varıldığından davacının sözleşme ile kararlaştırılan cezai şart alacağını talep edebileceği ancak davacı tarafın icra takibinden önce davalıyı temerrüde düşürdüğü ispatlanamadığından işlemiş faiz talebinin yerinde olmadığı sonucuna varılmıştır. Asıl alacak talebi yönünden davacı davasında haklı bulunmakla birlikte davalının tacir olmaması nedeniyle TBK 182.maddesinin son hükmü göz önünde bulundurulduğunda, taraflar arasındaki ceza koşulunun fahiş olduğu, tarafların ekonomik durumu, borçlunun ödeme kabiliyeti ve iş mahkemesinde açılan davalarda %70 olarak uygulanan hakkaniyet indirimlerinin yargıtay denetiminden geçerek kesinleşmiş olduğu göz önünde bulundurularak somut olay yönünden de; %70 hakkaniyet indirimi yapılarak tespit edilen 33.000,00 USD asıl alacak yönünden davalının takibe itirazının iptaline yönelik davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Davacının icra inkar tazminat talebi cezai şart alacağı fahiş görülerek takdiri indirim uygulanmak suretiyle tenkise tabi tutulduğundan ve tenkise tabi alacak likit olmadığından reddedilmiştir. Davacının reddedilen miktar yönünden takibinde kötü niyetli olduğu ispatlanamadığından davalının kötü niyet tazminat talebinin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM /Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile;
110.000,00 USD asıl alacağa TBK 182/3 maddesi gereği %70 hakkaniyet indirimi yapılarak 33.000,00 USD asıl alacak yönünden davalının 13. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takibe vaki itirazın iptaline, takibin asıl alacak miktarı olarak 33.000,00 USD yönünden devamına; davacının işlemiş faize ilişkin talebinin reddine,
2-Davacının icra inkar tazminat talebinin reddine,
3-Davalının kötü niyet tazminat talebinin reddine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 12.165,40 TL nispi karar harcının, peşin alınan 7.191,26 TL harçtan mahsubu ile eksik 4.974,14 TL harcın davalı tahsili ile hazineye gelir kaydına,
5-Davacı tarafından dava açılırken yatırılan toplam 7.253,46TL ( 54,40TL BVH, 7,80VSH, 7.191,26TL Peşin Harç) harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yargılama aşamasında yapılan toplam 2.676,75TL ( Tebliğler ve postalar, bilirkişi ücreti ) yargılama giderinin davadaki kabul ve red oranına göre hesaplanan 2.668,71 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Kabul edilen miktar üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 27.713,67 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Reddedilen miktardan hakkaniyet indirimi yapılan kısım dışlandığında işlemiş faize ilişkin 331,51 USD’nin dava tarihindeki kur üzerinden karşılığı olan 1.789,06 TL üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/2.maddesi gereğince hesap olunan 1.789,06TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9-Arabuluculuk görüşmelerinde atanan arabulucuya 1.320,00 TL ödeme yapılmasına karar verildiği, ödemenin suçüstü ödeneğinden ödendiği anlaşıldığından 1.320,00 TL arabuluculuk ücreti’nin 6325 sayılı hukuk uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu madde 18/A-13’a göre davadaki red ve kabul oranına göre hesaplanan 1.316,03 TL’nin davalıdan 3,97 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
10-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayarak artan gider ve delil avanslarının hüküm kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı; 6100 sayılı HMK’nun 342 ve 345.maddeleri gereğince karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenmek suretiyle tebliğden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya başka bir mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK 341. madde uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yoluna başvurma hakları hatırlatılmak suretiyle oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 23/03/2023

Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır