Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/16 E. 2020/675 K. 16.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/16
KARAR NO : 2020/675

DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 24/04/2014
KARAR TARİHİ : 16/10/2020

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalıya arsa alışverişi sırasında teminat olarak … 7. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasına konu edilen 515.000 TL bedelli seneti verdiğini, arsa satışı tamamlandıktan sonra seneti geri istediğini, davalının senedin kaybolmak suretiyle zayii olduğunu bildirerek iade etmediğini, taraflar arasında buna dair 2 nüsha halinde senetin geçersiz olduğu belirtilerek yazı hazırlandığını, senet üzerinde boş bırakılan düzenleme ve vade tarihlerinin doldurulduğunu, düzenleme tarihinin 15/04/2012, vade tarihinin ise 15/05/2012 olarak yazıldığını, 1 ay içinde senet bedeli olan 515.000,00 TL’nin borç olarak verilmesinin hayatın olağan akışına uygun olmadığını, HMK 209/1 maddesine göre teminatsız olarak ihtiyati tedbir kararı yoluyla takibin durdurulmasına karar verilmesini, müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespiti ile takibin iptaline, %20 oranında kötü niyet tazminat karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; senetin teminat senedi olduğu iddiasının kesin delille ispat edilmesi gerektiğini, senedin sonradan doldurulduğu iddiasının ise yaş incelemesi ile tespit edilebileceğini, haksız davanın reddini talep etmiştir.
Dava, davacının davalıya borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Tarafların gösterdiği deliller toplanmış, … 7. İcra müdürlüğünün … sayılı dosyası getirtilmiş, takip konusunun 15/05/2012 vade tarihli 515.000,00TL bedelli senet olduğu saptanmıştır.
Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı’nın cevap yazısında 5281 sayılı kanunla damga pulu uygulamasının 01/01/2005 tarihinden itibaren kaldırıldığı belirtilmiştir.
Vergi dairesi cevap yazısında davacının … adresindeki işyerini 12/02/1996 tarihinde sonlandırdığı bildirilmiştir.
… C. Başsavcılığının … sayılı soruşturma dosyasından alınan 02/01/2015 tarihli raporda; senedin üst dolum yazılarının ve borçlu bilgileri yazılarının farklı renk, kalibrasyonlu bir kalemle ve farklı bir el tarafından yazılmış olduğu diğer bir ifadeyle senet aslının tek bir seferde düzenlenmediği, yazı yaşı tayinin günümüzde sağlıklı olarak yapılamadığı ancak senet kağıdının efsafı, yıpranma, renk, ton kaybı dikkate alındığında senedin düzenlenme tarihi olan 2012 yılından çok daha önceki bir döneme ait olduğu, senetlerde damga pulu yapıştırılmasının 2013 yılında kaldırıldığı belirtilmiştir.
Mahkememizce Adli tıp kurumundan senette tahrifat olup olmadığı yönünden alınan raporda, senette kimyasal veya fiziksel silinti, kazıntı, tahrifat yapıldığını gösterir yeterlilik nitelikte bulgu saptanmadığı belirtilmiştir.
… 50. Asliye Ceza Mahkemesi’nin … sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporunda senet fotokopisinin üst kısmındaki yazı ve rakamların … eli ürünü olduğu belirtilmiştir.
… 50. Asliye Ceza Mahkemesi’nin … sayılı dosyasından verilen karar ile ”davaya konu senedin, yapılan yargılama, toplanan deliller, katılan tarafın şikayeti, dosyadaki bilirkişi raporları ve sanıklar savunması bir bütün olarak değerlendirildiğinde her ne kadar sanıklar tüm aşamalarda atılı suçu işlemediklerini, sanıklardan Haki dava konusu senet karşılığı parayı elden katılan …’ya verdiğini ve sanıklardan … dava konusu senet ile hiç bir ilgisinin ‘bulunmadığını savunsa da grafolog bilirkişinin yaptığı inceleme sonucu dava konusu senedin üstündeki yazı ve rakamların sanık …’ya ait olduğunun sabit olması, her iki sanığın kardeş olması, sanık …’nin dava konusu senet karşılığı 515.000,00 TL’yi elden ve kimse yokken borç olarak katılan …’ya verdiği şeklindeki savunmasının hayatın olağan akışı karşısında uygun olmadığı, nitekim sanık …’nin bu beyan doğru kabul edilse dahi senet üzerindeki meblağ gözetildiğinde icraya vermek için 2 yıl beklemesinin de olaya uygun olmadığı ayrıca senet üzerinde aldırılan bilirkişi raporları ve hakimliğimizce yapılan inceleme neticesinde senedin eski görünümlü olup sağ alt tarafında pul yapıştırılmış olduğu, oysa senede pul yapıştırma işinin 2003 yılında kalktığı, dolayısıyla katılan …’ın beyanının bir bütün olarak olaya uygun olduğu, yani 1990 yılından önce bu senedi imzalayarak sanık…’ya verdiği ve …’nın yanındayken bu senedin üzerlerini doldurduğu, bu senedi arsa almak için verdiği ancak arsa işi gerçekleşmeyince senedi geri istediği fakat o tarihte … senedi kaybettiğini beyan ettiği şeklindeki sözlerinin gerçeği yansıttığı anlaşılmakla, dava konusu senedin bedelsiz kaldığa anlaşılmakla, her bir sanığın ayrı ayrı cezalandırılması” gerekçesiyle, sanık … ve … hakkında mahkumiyet kararı verildiği, kararın 10/01/2017 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
İddia, savunma, dosya içeriği delil ve belgeler, … 50. Asliye Ceza Mahkemesi’nin … sayılı dosyasından verilen davalı … yönünden verilen ve kesinleşen karar birlikte değerlendirildiğinde, davaya konu senedin eski görünümlü olup sağ alt tarafında pul yapıştırılmış olduğu, oysa senede pul yapıştırma işinin 2005 yılında kalktığı, davalının senet üzerinde yazılı adresindeki 12/02/1996 tarihinde kapattığı, ceza mahkemesi kararı ile verilen kararda da davacı tarafından 1990 yılından önce bu senedin imzalanarak sanık …’ya verildiği ve …’nın yanındayken bu senedin üzerlerini doldurduğu, bu senedi arsa almak için verdiği ancak arsa işi gerçekleşmeyince senedi geri istediği fakat o tarihte … senedi kaybettiğini beyan ettiği şeklindeki sözlerinin gerçeği yansıttığı , dava konusu senedin bedelsiz kaldığı belirlendiğinden, dava tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK’nun 74. maddesi uyarınca ceza mahkemesince belirlenen maddi vakıaların hukuk hakimini bağlayacağı gözetilerek, Davacının … 7 icra müdürlüğünün … sayılı takip dosyasına konu yapılan 15/04/2012 tanzim 15/05/2012 vade tarihli 515.000,00TL bedelli senetten dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitine, davalının senedin bedelsiz olduğunu bilerek takibe konu yaptığı saptandığından, İİK 72/5 maddesine göre senet bedelinin %20’si 103.000,00TL tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı vekilince istinaf edilmiş, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16.Hukuk Dairesi’nin 2017/3913 esas – 2018/1061 karar sayılı, 30/04/2018 tarihli ilamı ile “Toplanan deliller dikkate alındığında; senet kağıdının 24 yıl önce kullanılan kağıtlardan olması, çok yıpranmış ve soluk olması, senetteki keşide tarihi 2012 olarak gösterilmesine rağmen senet üzerinde senedin yapıldığı tarihte senede yapıştırılması uygulaması olmayan pulun mevcut olması, davacının iş yerini 1997’de kapatmasına ve senet keşide tarihi de 2012 olmasına rağmen 15 yıl önce kapattığı adresin davacı adresi olarak yazılmış olması, davalının senedin davacı tarafından kendisine verildiğini, ve davalının kardeşinin ise senetten haberinin olmadığını iddia etmelerine rağmen senetteki yazıların bir kısmının davalıya bir kısmının da davalının kardeşine ait olduğunun ceza davasında alınan bilirkişi raporlarıyla kanıtlanması, dolayısıyla her ikisinin beyanlarının doğru olmadığının bilirkişi raporlarıyla kanıtlanması, ayrıca 515.000 TL gibi yüksek bir miktardaki paranın elden verilerek herhangi bir teminat alınmadan bono almakla yetinilmesi gibi hayatın gerçeğine uygun olmayan bir nedene dayanılması ve senedin eski tarihte düzenlendiğine delil olarak sunulan çok sayıda eski dönem unsurunun bir arada olmasına inandırıcı bir açıklama getirilememesi, tanık anlatımları ve ceza dosyası delillerinden senedin başlangıçta kısmen doldurularak senette yazısı bulunan davalının kardeşine bir arsa işi için teminat olarak verildiği ve teminat nedeni ortadan kalkmasına rağmen iade edilmeyerek yıllar sonra senedin boş kısımlarının davalı tarafından doldurularak işleme konulduğu kanaat ve sonucuna varılmış olup belirtilen delillere göre oluşturulan mahkeme kararı yerinde görüldüğünden istinaf talebinin talebinin esastan reddine karar verilmiş” hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiş, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2018/2939 Esas 2019/4786 Karar, 16/10/2019 tarihli ilamıyla “Dava icra takibine dayalı bonodan dolayı borçlu olunmadığının tespitine ilişkindir.Menfi tespit davalarında ispat yükü kural olarak alacaklıdadır.Ancak kambiyo senetleri sebepten mücerret olduğundan borçlu olunmadığının ispat yükümlülüğü davacı borçluya aittir.Borçlu bononun tarafların iradesi dışında düzenlendiğini, teminat bonosu olduğunu yazılı delil ile ispatlamalıdır.Bu konuda tanık dinletilmesi de mümkün değildir. İspatlanamayan davanın reddi gerekirken yanılgılı gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup hükmün bozulması gerekmiştir.” gerekçesi ile bozularak dosya mahkememize gönderilmiş ve yargılamaya devam edilmiştir.
Tüm dosya ve yargıtay bozma ilamı birlikte değerlendirildiğinde, açılan dava kıymetli evraka dayalı menfi tespit davası olup ispat yükümlülüğü davacı borçludadır. Senedin, teminat senedi olduğu yazılı delille kanıtlanması gerekip bu husus ispatlanamadığından açılan davanın reddine karar vermek gerekmiş ayrıca şartları oluşmayan kötüniyet tazminatının da reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın REDDİNE,
Davalı tarafça talep edilen kötüniyet tazminatının reddine,
… 7. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasında Mahkememizce verilen paranın alacaklıya ödenmemesi yönündeki ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 54,40 TL maktu karar harcının peşin alınan 11.032,10 TL harçtan mahsubu ile artan 10.977,70 TL harcın talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
3-Ayrıca, bozmadan önce verilen karar gereğince 07/06/2017 tarih, 2017/164 Harç No’lu Harç Tahsil Müzekkeresi ile davalıdan tahsil için yazılan 24.147,55-TL bakiye karar harcının tahsil edilmiş ise tahsil edildiğine ilişkin makbuz ibraz edildiğinde DAVALIYA İADESİNE,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 49.350,00 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafça yapılan 14,50 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Kullanılmayarak artan gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 16/10/2020

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …