Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/151 E. 2022/401 K. 16.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/151 Esas
KARAR NO:2022/401

DAVA:İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:27/02/2020
KARAR TARİHİ:16/06/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;Davacı müvekkili şirket ile davalı şirket arasında 23.06.2015 tarihinde Ticari Ön Sözleşme imzalandığını, bu sözleşmeye göre, davalı … San. ve Tic. A.Ş.adına Kayıtlı … ili, … İlçesi, … Mahallesi, … Bulvarı, 15 Phfta,71 Ada, 43 Parselde kayıtlı bulunan fabrika tesis ve arsanın içinde bulunan makine teçhizât ve ekipmanlarını 3.200.000,00- USD karşılığında 28.07.2015 tarihinde müvekkili şitkete devredileceğini adi yazılı bir şekilde belirlendiğini ve taraflarca imzalandığını,ilgili protokolün 4. maddesinde söz konusu ödemenin 200.000,00 USD’lik kısmının 15.072015tarihine kadar kapora olarak ödeneceğinin belirtildiğini, müvekkilinin de söz konusu kaporayı kabul ettiğini, ancak kaporanın ödeme günü geldiğinde davalının yan ödemenin bekletilmesini talep ettiğini iş bu sebepten ötürü sözleşmede belirlenen şartların davalı tarafından yerine getirilmemiş olduğunu,tarafların imzaladıkları ticari ön sözleşme, davalıdan kaynaklı kusurdan ötürü gerçekleştirilemediğinden 16.09.2015 tarihinde tarafların tekrar bir araya gelip adi yazılı olarak Gayrimenkul Devir Sözleşmesi Ön Protokolü düzenlediklerini, İş bu protokolün 1.maddesinde, “ … A.Ş.( “SATICD) ile … A.Ş.(“ALICI”) arasında … ili, … İlçesi, … Mahallesi, … Bulvarı, 19 Pafta, 71 Ada, 43 Parsel numarasında kayıtlı bulunan 29.430m? fabrika tesis ve arsasının ve içiğide/ bulunan B S makine teçhizat ve ekipmanların müvekkile satışına ilişkin koşul ve şartların belirlenmesi amacı ile imza altına alınmıştır. ” şeklinde belirtildiğini, ;Yine bu protokolün 2. maddesinde Satışa İlişkin Şartlar başlığı altında 2.1 Satış Bedeli ve tarihi Maddesinde; “ Toplam satış bedeli, vergiler ve harçlar hariç net 3.200. 000,000 USD(üçmilyonikiyüzbinamerikandoları).. ”2.2 Ödeme Planı Maddesinde; “ Ahıcı tapu devri öncesinde en geç 16.10,26_15 tarihine kadar 300.000,00USD üçyüzbinamerikandoları) bedelli kaporayı toplam satış bedelinden düşmek kaydıyla ödeyecektir.Kalan 2.900.000,00 USD (ikimilyondokuzyüzbinamerikan- doları) iselen geç 15.03.2016 tarihine kadar ödenecektir.” şeklinde belirtilmiş olduğunu,Tarafların imzalanan Gayrimenkul Devir Sözleşmesi Ön Protokolünden sonra satış bedeli olan ödemenin yapılacağı hesabı belirlemek adına 14.10.2015 tarihinde tekrar bir araya gelerek ek protokol imzalamış olduklarını, Müvekkili şirketin imzalanan ek protokolde belirtilen hesap numarasına 23.12.2015 tarihinde 60.000,00-EURO (altmışbinavro), 20.01.2016 tarihinde ise 234.450;00 USD (ikiyüzotuzdörtbindörtyüzelliamerikandoları) ödeme yaptıklarını, bu ödemelerden sonra tarafların 18.05.2016 tarihinde tekrar bir araya gelerek Gayrimenkul Devir Sözleşmesi Protokolüne ek bir protokol daha imzalamış olduklarını, Müvekkili şirketin 18.05.2016 tarihli ek protokolde belirtilen ödeme günü geldiğinde satış bedelinin kalan kısmını ödemek için davalı şirket ile iletişime geçtiğinde protokole konu taşınmazın ve menkullerin devrinin yapılamayacağını öğrendiklerini, bunun üzerine müvekkili şirketin yapmış olduğu 60.000,00 EURO (altmışbinavro) ve 234.450)00 USD (ikiyüzotuzdörtbindörtyüzelliamerikandoları) ödemeyi geri talep ettiklerini, dayalı şirketinde söz konusu parayı iade edeceğini beyan etmiş olduğunu, fakat müvekkili şirkete birden fazla protokole imza atan davalının aldığı miktarı geri ödemediğini, tüm iyi niyetleriyle yaptıkları ödemelerin iadesini bekleyen müvekkili şirketin geri alamayacaklarını anlayınca davalı şirket aleyhine …. İera Müdürlüğü’nün … Esas numarası ile icra takibi başlattıklarını, davalı şirketin müvekkilinin başlatmış olduğu icra takibine haksız ve kötü niyetli olarak borca ve fer’ilerine itiraz ettiklerini,Müvekkili şirket tarafından sözleşmelere konu taşınmaz ve taşınır mallara ilişkin belirlenen kapora miktarları ödenmiş satış bedelinin kalan kısmı da ödenek istenmişse de davalı tarafından devrir yapılamayacağının belirtildiğini, müvekkili şirketin sözleşmeye konu taşınmaz ve taşınır menkulleri alamadığı gibi, banka aracılığıyla yapmış olduğu kaparo ödemelerini de geri alamadığını ve maddi olarak da büyük kayıplara uğramış olduğunu,Müvekkili şirket ile davalı şirket arasında 23.06.2015 tarihinde imzalahan Ticari Ön Sözleşme ve 16.09.2015 tarihinde imzalanan Gayrimenkul Devir Sözleşmesi Ön Protokolü’nün geçerli olabilmesi için resmi şekilde yapılmaları gerektiğini, her iki sözleşmenin ve bu iki sözleşmenin fer’i niteliğinde olan ek protokollerinde resmi şekilde yapılmadığından ötürü hukuken geçersiz olduğunu, davalı şirkete ödenen paraların ödeme tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte iade edilmesi gerektiğini,Tüm bu nedenlerle; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile, davalarının kabulü ile …. İcra Müdürlüğü … E. sayılı icra dosyasına yapılan haksız ve kötü niyetli itirazın iptaline karar verilmesini, Davalı şirketin, haksız ve kötü niyetli olarak icra takibine itiraz ettiğinden, dava konusu alacak likit ve belirlenebilir bir alacak olduğundan dava konusunun %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatının davalı üzerinde bırakılmasına, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin karşı taraf tahmiline karar verilmesini talep ettikleri görülmüştür.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;Müvekkili şirket ile davacı şirketin … ili, … ilçesi, … Mahallesi, 15 Pafta, 71 Ada, 43 Parsel’de kain 29.430 m? büyüklüğündeki fabrika arazisinin ve içinde bulunan makine, teçhizat ve ekipmanların toplamda 3.200.,000,00 USD’ye satışına ilişkin anlaşmaya vardıklarını bu anlaşmayı “Gayrimenkul Devir Sözleşmesi Ön Protokolü”adı altında adi yazılı akit haline getirdiklerini, Taraflar arasında düzenlenen akit incelendiği takdirde özetle, davacının asli edim yükümlülüklerinin, 16.10.2015 tarihine kadar 300.000,00 USD kaparo ödemesi, tapu devrinden evvel 06.11.2015 tarihine kadar da 2.900.000,00 USD teminat mektubu teşlim etmesi, 15.03.2016 tarihine kadar teminat mektubunu geri alma karşılığında 2.900.000,00 USD ödeme borcunu ifa etmek olduğunu, müvekkilinin asli edim yükümlülüğününî ise davacının kaparo ve teminat mektubu teslim etme borcunu ifa etmesini müteakip taşınmâzın devrini gerçekleştirme borcunu ifa etmek olduğunu, bunları yapmadığı takdirde müvekkilinden tapu devrini talep edemeyeceğini,“Gayrimenkul Devir Sözleşmesi Ön Protokolü” nün akdedilmesinin ardından davacı şirketin ekonomik olarak darboğaza girdiğini ve müvekkili şirketin tapu devrine yönelik edim yükümlülüğünü talep edebilme hakkını elde edebilmek için kendisinini ifa etmekle yükümlü olduğu kapora ödeme ve teminat mektubunu teslim etme yükümlülüklerini ifadan kaçındığını ve temerrüde düşmüş olduğunu, devam eden süreçte davacı şirketin,müvekkili şirkete 23.12.2015 tarihinde 60.000,00 EUR ve 20.01.2016 tarihinde 234.450,00 USD ödediğini, gecikmiş ifa karşısında müvekkili şirketin, iyi niyetli bir davranış sergileyerek “Gayrimenkul Devir Sözleşmesi Ön Protokolü”’nün 2.2. maddesinin ! son paragrafı gereği kaporayı irat kaydedip akdi sona erdirme yerine ekonomik darboğaza düşen davacıyı zor duruma düşürmemek adına davacı şirket ile 21.01.2016 tarihinde*Gayrimenkul Devir Sözleşmesi Ön Protokolüne Ek Protokol” adlı Ek Protokol akdetmiş olduklarını, söz konusu Ek Protokol’e göre müvekkili şirket tarafından davacı şirketin ifa etmekle yükümlü olduğunu ancak ifa edemediğini, 06.11.2015 tarihine kadar 2.900.000,00 USD teminat mektubunu teslim etme borcunun ifasından vazgeçildiğini ve 15.03.2016 olan 2.900.000,00 USD ödeme borcunun vadesi 30.03.2016 olarak tadil edildiğini, Ek Protokol’e göre de 30.03.2016 tarihine kadar 2.900.000,00 USD ödeme borcunu ifa etmeden müvekkili şirketten tapu devrini talep edemeyeceğini, ayrıca “Gayrimenkul Devir Sözleşmesi Ön Protokolü” ‘nün 2.2. maddesinin son paragrafında belirtilen kaporanın hiçbir koşulda davâcıya iade edilmeyeceği hususunun 21.01.2016 tarihli Ek Protokol’ün “Hükümler” boğçlığınin 1.maddesinde de vurgulandığını ve 3. maddede de davacı şirketin yükümlülüklerini yerine getirmemesi durumunda taraflar arasında ki tüm akdi ilişkinin hükümsüz kalacağının belirtilmiş olduğunu,Yukarıda da ısrarla üzerinde durulduğu üzere davacı şirketin, her aşamada taraflar arasında ki hukuki ilişkinin şekil kuralları bakımından noksan olduğunun bilmekte olduğunu, bu nedenle zamanaşımının başlangıcı noktasında davacı şirketin ödemeleri müvekkili şirkete yaptığı 23.12.2015 ve 20.01.2016 tarihleri baz alındığında zamanaşımı süresi 23.12.2017 ve 20.01.2018 tarihlerinde sona erdiğini, kaldı ki zamanaşımının başlangıcı olarak taraflar arasında, Kanun’un ön gördüğü şekil şartına aykırı sözleşmelerden ‘en sonuncusunun akdedildiği 18.05.2016 tarihi baz alınsa dahi zamanaşımı süresinin 18.0542($18 tarihinde sona ermekte olduğunu, davacı şirketin ise 26.07.2019 tarihinde icra takibine girişmiş olduğunu, bu suretle davacı şirketin taleplerinin tamamının zamanaşımına uğramış olup taraflarınca zamanaşımı defi ileri sürmekte olduklarını,Tüm bu nedenlerle; Müvekkili şirketin borca itirazında haklı olması nedeniyle davanın reddine, koşulları oluşmayan icra inkar tazminatı talebinin reddine, davacı şirketin haksız ve kötü niyetli takip başlatıp dava açması nedeni ile takip tutarının %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatı ödemesine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 329, maddesi gereği, hiçbir hakkı olmadığı halde dava açan davacı şirketin, yargılama giderlerinden başka, müvekkili şirket ile aralarında kararlaştırılan vekalet ücretinin tamamını ödemeye Beş Bin Türk Lirasına kadar disiplin para cezası ile mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı şirket üzerine bırakılmasını talep etmiştir.
Dava, İİK 67 mad.dayalı olarak davalının hakkındaki icra takibine vaki itirazının iptali istemine ilişkindir. Davalı taraf, ….İcra Müdürlüğü’nün … E.sayılı takip dosyasında 60.000,00 EUR asıl alacak, 7.344,88 EUR işlemiş faiz , 234.450,00 USD asıl alacak, 41.740,40 USD işlemiş faiz olmak üzere 276.190,40 USD , 67.344,88 EUR toplam alacağın asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek % 4,4 oranından az olmamak üzere faizi ile birlikte tahsili istemli ilamsız icra takibi yaptığı ve fakat davalının İİK 66 Mad.uyarınca itiraz ederek takibi durdurduğu saptanmıştır. Ayrıca itirazın iptali davasında İİK 67 mad.belirtilen ve hak düşürücü nitelikte olan 1 yıllık süresi içinde açıldığı da tespit olunmuştur.
Taraflarca gösterilen delliller toplanmış, ….İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyası uyaptan celp edilmiş, … Tapu Müdürlüğü cevabi yazısı ve … Belediye Başkanlığı’nın cevabi yazısı celp edilmiştir. Alacağın varlığı ve miktarı yönünden bilirkişi incelemesi yaptırılmış ve rapor alınmıştır.Bilirkişi heyeti dosyaya sunduğu 23/08/2021 tarihli raporda ” Taraflar arasında imzalanmış Ticari Ön Sözleşme, Gayrimenkul Devir Sözleşmesi Ön Protokolü ve Ek Protokollerle ilgili olarak davacı tarafından davalıya 60.000,00 EURO ve 234,450,00 USD ödeme yapıldığı anlaşılmaktadır. Esasen bu ödemenin yapıldığı konusunda yanlar arasında çekişme yoktur.“GAYRİMENKUL DEVİR SÖZLEŞMESİ ÖN PROTOKOLÜ” (kısaca: Protokol) metnine bakıldıkta, yanların iradesinin hem taşınmaz mülkiyetinin satılıp devredilmesi, hem de taşınmazda bulunan makine, teçhizat ve ekipmanların satılıp mülkiyetinin devredilmesinin sağlanması yönünde tekemmül ettiği anlaşılmaktadır. Zamanaşımı yönünden düşüncemiz, /ilişkiden doğan sözleşmesel alacaklar ve haklar yönünden (…somut durumda sonrağdan ortaya çıkan bir objektif imkânsızlıktan söz etme sebepleri görülememekle…) “ifa irgkânsızlığı”na dayalı TBK md. 136’da yer bulan esasın değil, TBK md. 146 hükmünde yer alan esasın uygulanması gerekeceği Bilirkişiliğimizce düşünülmekte ise de, bu takyidi bir mütalaa değildir ve konunun hukuki tavsifi bu noktada da, başlangıçta ifade edildiği gibi, münhasıran yüce Mahkemeye aittir.Tapuda kayıtlı taşınmaz mülkiyetini devreden veya bu vaat eden sözleşmelerin aynı etki (mülkiyetin geçmesini sağlayacak veya bunu talep etme yetkisi verecek surette etki) yaratması için, bunların resmi şekilde yapılması gereklidir. Kaide budur. Buna karşılık, resmi şekle uyulmadan yapılan sözleşmelerin, ayni etki yaratmasa da içeriği elverdiği ölçüde Borçlar Hukuku anlamında etki yarattığı kabul edilmektedir. İşaret edilmesi gereken bir diğer nokta da, 1. Protokol’ün sadece taşınamaz mülkiyetinin satılıp devredilmesine ilişkin olmadığı, taşınmazda bulunan menkul teçhizatın da mülkiyetinin satılıp devredilmesinin de Protokol bünyesinde kararlaştırıldığına yer verildiğidir.Yanlar, karşılıklı olarak iddiada bulunup, aralarındaki ana işlem ve tadil eden işlemler sürecinde karşı yanın edimini ifa etmediğini ve/veya temerrüde düştüğünü ileri sürmüş iseler de, her defasında (14.10.2015 tarihli Ek Protokol,21.1.2016 tarihli I. Ek Protokol ve 18.5.2016 tarihli IlI. Ek Protokol incelendikte…) ifa etmemeye veya temerrüde ilişkin savlar ve haklar ayrıca ileri sürmeksizin, ilişkiyi (1. Protokol) karşılıklı irade uyumu tadil ettikleri anlaşılmaktadır.Davacı yan, son yapılan akdi tadilata uygun olarak ödemeye hazır olduğunu ve fakat davalının devir işlemini yapmaktan kaçındığını savlamaktadır; davalı yan ise, davacının ekonomik zorluğa düştüğünü bu sebeple devrin gerçekleşmediğini bu beyanların delili mahiyetinde bir bildirim dosya içeriğinden sararetle istidlal olunamamıştır.Bu konuda takdlir maka.mı yüce Mahkemedir. Ancak, yanlarm karşılıklı açıklamaları yanlar arasında 1.Protokol ve onu tadil eden işlemlerle kurulan ilişkinin ifa gerçekleşmeden sona erdiği intibaını oluşturmaktadır.İşlem bütününün sadece taşınmaz değil, taşınır mülkiyeti devir borcu doğurmak üzere yapıldığı ve bu açıdan Borçlar Hukuku anlamında etkili olduğu, edimini kurulan irade uyumunun gereğine muvafık biçimde ifa edemeyen yanın da davacı olduğu yüce Mahkemece benimsenecek olursa, bu seçenekte, 1. Protokol’ün (2.2) ÖDEME PLANI başlıklı maddesinin son paragrafında yer alan hükme dayalı olarak, davacı yanın davalı yana verdiği meblâğı davalının yed’inde tutmaya hakkı olduğu ve davacı yanın davasının reddi gerekeceği düşünülebilecektir.Buna karşılık, yanlar arasındaki işlemlerin, taşınmazda aynı hakkın devri (taşınmaz mülkiyetinin satım ve mülkiyetinin geçirilmesini sağlama) anlamında geçersiz bulunduğu, öte yandan, davacının işlem ve eylemlerinin (tadil edilenler de dâhil) mülkiyetin/mülkiyetlerin geçirilmemesinde etkili ve sorumluluk yaratmaya elverişli olduğu yüce Mahkemece benimsenecek olursa, bu ikinci secenekte, davalının davada yer bulan istemleri yönünde hüküm kurmak gündeme gelecektir. Takdir, her hususta tamamen yüce Mahkemeye aittir ” görüşü bildirilmiştir.
Taraf vekillerinin itirazlarının değerlendirilmesi bakımından dosya yeni bir bilirkişi heyetine tevdi edilerek aldırılan 19/04/2022 tarihli raporda ” Davacının davalıdan, Kaparo olarak ödemiş olduğu tutarların iadesini talebe hak kazanamadığı; bu nedenle takip tarihi itibariyle davacının davalıdan, iddia ve talep ettiği gibi alacaklarının (Kaparo tutarlarının ve işlemiş faiz tutarlarının iadesine yönelik alacaklarının) bulunmadığı ” görüşü bildirilmiştir.
Tüm dosya ve deliller birlikte değerlendirildiğinde açılan dava, sözleşmeye dayalı ödenen bedelin rücuen tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.Taraflar arasında 23.06.2015 tarihinde davalının maliki olduğu … ili … ilçesi 71 ada 43 parselde kayıtlı fabrika tesis ve arsasının ve içindeki makine,teçhizat ve ekipmanların 3.200.000 USD karşılığında satışına ilişkin ticari ön sözleşme imzalanmıştır.Şatışa ilişkin koşul ve şartların belirlenmesi için 16.09.2015 tarihli Gayrimenkul Devir Sözleşmesi ön protokolü imzalanmış bu protokolün 2.mad’de 16.10.2015 tarihine kadar 300.000 USD kapora ve geriye kalan 2.900.000 USD bedeli 15.03.2016 tarihine kadar ödemesi kararlaştırılmış ve kapora bedelinin her ne suretle olursa olsun alıcıya iade edilmeyeceği hüküm altına alınmıştır.Protokol ‘ün eki olarak 14.10.2015 tarihinde ek protokol imzalanmış, daha sonrasında alıcı olan davacı tarafça 23.12.2015 tarihinde 60.000 Euro ve 20.01.2016 tarihinde 234.450 USD ödeme yapılmıştır.Taraflarca 21.01.2016 tarihinde yeniden bir ek protokol imzalanmış bu protokolün 1.mad’de kapora/ön ödemenin alıcı tarafından tamamen ödendiği, alıcının her ne suretle olursa olsun kaporanın kendisine iade edilmeyeceğini açık iradesi ile taaahhüt ettiği hüküm altına alınmıştır.Taraflarca 18.05.2016 tarihinde 3.ek protokol imzalanmış bu protokolün 2.mad’de 300.000 USD olarak belirlenen kapora bedelinin alıcı tarafından satış işlemlerinin geciktirilmesi nedeniyle 600.000 USD bedele yükseltilmesine, bu bedelin cayma akçesi kapsamında kabulü ile alıcıya geri iade edilmeyeceğini taahhüt ettikleri anlaşılmıştır.Davacı taraf, taşınmaz devrine ilişkin sözleşmenin resmi şekilde yapılması gerektiğinden taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin de resmi şekilde yapılması gerektiğini, şekle aykırılık nedeniyle sözleşmenin kesin hükümsüz olup kaporanın iade edilmesi gerektiğini öne sürmektedir. Taraflar arasında sözleşme ve protokollerin imzalandığı ve 60.000 Euro ile 234.450 USD ödeme yapıldığı hususlarında niza bulunmamaktadır.Taraflar arasında imzalanan sözleşme hem fabrika arsasını hem de içinde bulunan makine ve teçhizatı kapsadığından hem taşınmaz hem taşınır satışına ilişkin karma bir sözleşmedir. TMK 706 mad’ye göre taşınmaz devrini amaçlayan sözleşmelerin resmi şekilde yapılması gerekmekte olup kanunen taşınmaz satış vaadi sözleşmelerinin de resmi olarak düzenlenmesi gerekmektedir.Taraflar arasında yapılan akit adi yazılı şekilde imzalanmış olduğundan şekle aykırılık sözkonusu ise de taraflar 23.06.2015 tarihinde sözleşmeyi imzalattıktan sonra 16.09.2015, 14.10.2015, 21.01.2016 ve 18.05.2016 tarihlerinde sözleşmenin eki olarak imzaladıkları ön ve ek protokollerle sözleşmeyi ayakta tutmaya çalışmışlar ve sürekli olarak tadil etmişlerdir.18.05.2016 tarihli ek protokolde ” alıcının satış işlemlerini geciktirmesi” nedeniyle cayma akçesinin yükseltildiği, taraflarca açıkça beyan edilmiş ve herhangi bir ihtirazi kayıt dercedilmemiştir. Buna göre sözleşmedeki üzere düşen yükümlülüğü yerine getirmeyen davacı taraf olup şekle aykırılığın ileri sürülmesi hakkın kötüye kullanımı durumunu oluşturmaktadır.Yargıtayın yerleşik içtihatları ile sabit olduğu üzere hakkın kötüye kullanımı, şekle aykırılığı ileri sürme hakkı yönünden bir sınır oluşturmaktadır.Somut davada davacı taraf, şekle aykırılığı bile bile kasden sözleşmeyi ve protokolleri imzalamış, ön ödemeyi gerçekleştirmiş fakat bakiye ödemeleri yapamayarak satış işlemlerini geciktirdiği için yani kendi üzerine düşen yükümlülükleri yerine getiremediğinden şekle aykırılığa dayanmakta olup açıkça hakkın kötüye kullanımı söz konusudur.Hukuken, şeklin koruyucu etkisinin somut davada uygulanamayacağı, sözleşmenin geçerli olduğu ve gerek sözleşme gerekse protokollerde açıkça beyan ve taahhüt edildiği üzere cayma dilekçesinin geri iade edilmesi mümkün olmadığından açılan davanın reddine karar vermek gerekmiş kötüniyet tazminatı şartları oluşmadığından bu talebin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın REDDİNE
Kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 80,70 TL maktu karar harcının peşin alınan 24.044,84 TL harçtan mahsubu ile artan 23.964,14 TL harcın talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 99.660,80 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 16/06/2022

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …