Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/141 E. 2021/238 K. 15.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO :2020/141
KARAR NO:2021/238

DAVA:MENFİ TESPİT
DAVA TARİHİ:16/05/2018
KARAR TARİHİ:15/03/2021

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVACININ TALEBİ:
Davacı … vekili verdiği dava dilekçesinde, davalı …’tan borç para aldığını, karşılığında davaya konu bonoları verdiğini, davalının hesabına eşine ait olan … Ltd. Şti.’ne ait hesaptan değişik tarihlerde toplam 59.000,00 TL tutarlı ödeme yaptığını, davalının yapılan bu ödemeleri dikkate almadan kendisi aleyhine …. İcra Dairesinin … sayılı dosyasından icra takibi başlattığını, yapılan ödemeleri banka dekontları ile kanıtlamakta olduğunu belirterek davalının başlattığı icra dosyasına borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVALININ TALEBİ:
Davalı … vekili verdiği cevap dilekçesinde, davacı ile aralarında sürekli para ilişkisi bulunduğunu, davacının miktarını tam olarak hatırlamamakla birlikte 16.000,00 TL olduğunu değerlendirdikleri 2014 yılı Eylül ayında elden aldığı parayı 2014 yılı Ekim ayından başlayarak her ay 1.000,00 TL olmak üzere 2016 yılı Şubat ayında bitmek ve toplam 17.000,00 TL olmak üzere geri ödenmesi konusunda anlaştıklarını, bunun sonucunda da 15.02.2016 vade tarihli bononun düzenlendiğini, bu bononun ilk taksiti olan 1.000,00 TL’nin davacının eşinin şirketi üzerinden ödendiğini, davacının kalan borcu uzun süre ödemediğini, 42.000,00 TL daha borç istediğini, kendisine 42.000,00 TL daha borç verildiğini, bu borcun karşılığında tutanak düzenlendiğini, borç olarak verilen 42.000,00 TL’nin de 15.10.2015 tarihinden başlayarak 15.11.2016 tarihinde bitecek şekilde her ay 3.000,00 TL ödenmesine karar verildiğini, taksitlerden birinin ödenmemesi durumunda borcun tamamının muaccel hale geleceğinin de kararlaştırıldığını, ilk taksit olan 3.000,00 TL’yi 15.10.2015 tarihi yerine 12.11.2015 tarihinde 1.500,00 TL ve 20.11.2015 tarihinde 1.500,00 TL olarak ödediğini, ödemelerin süresinde yapılmaması nedeniyle bütün borcun muaccel hale geldiğinin davacıya bildirildiğini, davacının da hem senetten hem de tutanak borcundan kalan 55.000,00 TL’yi 13.01.2016 tarihinde 1.000,00 TL, 18.01.2016 tarihinde 44.000,00 TL ve 19.01.2016 tarihinde ise 6.000,00 TL olarak ödediğini, son olarak senet vade tarihi olan 15.02.2016 tarihinde 3.000,00 TL ödeyerek borcun kapandığını ve senedin imza bölümü yırtılarak davacıya teslim edildiğini, 17.000,00 TL bedelli bono ile 42.000,00 TL bedelli tutanak borcunun kalmadığını, davacının borcu kendi adına elden aldığını ancak ödemeleri eşinin şirketi üzerinden yaptığını, takibe konulan senetlerin ise bunlarla bir ilgisinin olmadığını daha sonra alınan borçlara ilişkin olduğunu belirterek davanın reddine ve kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ:
Dava 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 386 ve devamı maddelerine göre tüketim ödüncü sözleşmesinden kaynaklı alacak için başlatılmış icra takibi nedeniyle 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu m. 72’ye göre açılmış menfi tespit davasıdır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Davacı taraf, …. İcra Dairesinin … sayılı dosyasını, banka kayıtlarını, ticaret odası kayıtlarını, ticari defterleri, yemin delilini, tanık beyanlarını ve bilirkişi incelemesini delil olarak sunmuştur.
Davalı taraf, TEB Bankası çeki, 15.02.2016 vadeli bonoyu, borç tutanağını ve yemin delilini delil olarak sunmuştur.
Dava 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 386 ve devamı maddelerine göre tüketim ödüncü sözleşmesinden kaynaklı alacak için başlatılmış icra takibi nedeniyle 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu m. 72’ye göre açılmış menfi tespit davasıdır.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 386’ya göre; “Tüketim ödüncü sözleşmesi, ödünç verenin, bir miktar parayı ya da tüketilebilen bir şeyi ödünç alana devretmeyi, ödünç alanın da aynı nitelik ve miktarda şeyi geri vermeyi üstlendiği sözleşmedir.” Davacı taraf davalıdan borç para almış ve karşılığında bono vermiştir. Taraflar arasındaki hukuki ilişki niteliği itibariyle tüketim ödüncü sözleşmesi niteliğindedir.
Dosya içerisine alınan …. İcra Dairesinin … sayılı dosyası incelendiğinde borçlusu davacı, alacaklısı davalı olan, her biri 17.000,00 TL bedelli, bedeli nakden alınmış, 01.06.2015, 01.07.2015, 01.08.2015, 01.09.2015, 01.10.2015, 01.11.2015 ve 01.12.2015 vade tarihli yedi tane bononun 119.000,00 TL asıl alacak, 31.660,56, TL işlemiş faiz ve 357,00 TL komisyon alacağı toplamı olarak 151.017,56 TL üzerinden takip başlatıldığı görülmektedir.
Her iki tarafta bir kısım ödemelerin davcının eşinin sahibi olduğu … Ltd. Şti. aracılığı ile yapıldığını kabul etmektedir. Bu durum 6100 sayılı HMK m. 188’e göre ikrar niteliğinde olup ayrıca araştırılması yoluna gidilmemiştir.
Davacının eşinin şirketi aracılığı ile yaptığını belirttiği ödemeler ve tarihleri 02.10.2014, 21.12.2015 ve 13.01.2016 tarihlerinde 1.000,00’er TL, 20.11.2015 ve 12.11.2015 tarihlerinde 1.500,00’er TL, 18.01.2016 tarihinde 44.000,00 TL, 19.01.2016 tarihinde 6.000,00 TL ve 15.02.2016 tarihinde 3.000,00 TL olmak üzere toplam 59.000,00 TL’dir. Davalının takip konusu bonolarla ilgisi olmadığını belirttiği ve davacının eşinin şirketi üzerinden yaptığını kabul ettiği ödemeler ve tarihleri incelendiğinde 21.12.2015 tarihli 1.000,00 TL tutarlı ödeme ile 02.10.2010 tarihli 1.000,00 TL tutarlı ödemenin dışında kalan bütün ödeme miktar ve tarihlerinin birbiriyle uyuştuğu ancak icra takibine konu yedi tane bononun vade tarihleri ve miktarları ile uyuşmadığı görülmektedir. Dolayısıyla davacının eşinin şirketinin banka hesapları üzerinden gerçekleştirdiğini belirttiği ödemelerin dava konusu yedi tane bono ile ilgili olmadığı, davacının daha önce davalıdan aldığı ve dava konusu ile ilgisi bulunmayan 17.000,00 TL ve 42.000,00 TL bedelli iki ayrı borcun ödemesi olduğu anlaşılmaktadır.
Davacının, eşinin şirketi aracılığı ile davaya konu yedi adet bono için de benzer şekilde ödeme yapıp yapmadığının tespiti için davacının eşinin şirketi … Ltd. Şti.’nin 2013 – 2014 – 2015 ve 2016 yıllarına ait ticari defterleri üzerinde 6100 sayılı HMK m. 266’ya göre mali müşavir bilirkişi aracılığı ile inceleme yapılmasına karar verilerek bilirkişiden; …. İcra Dairesinin … sayılı dosyasına konu yedi adet bono için davalıya ödeme yapılıp yapılmadığının tespiti, davaya konu bonoların bu şirket defterlerinde kaydının bulunup bulunmadığının tespiti, bu şirket hesaplarından davalıya yapılan bütün ödemelerin tespiti ve bu şirket ile davalı arasında ticari ilişki bulunup bulunmadığının tespiti istenilmiştir.
Hazırlanan 009.02.2021 tarihli bilirkişi raporunda ticari defterleri incelenen … Ltd. Şti.’nin 2013 – 2017 yılları arasındaki yevmiye defterlerinin kapanış onaylarının yapılmadığı, bu şirket tarafından …. İcra Dairesinin … sayılı dosyasına konu yedi adet bono için davalıya ödeme yapılmadığı, davaya konu bonoların kaydının bulunmadığı, bu şirketten davalıya yapılmış ödeme kaydının bulunmadığı, davalı ile bu şirket arasında ticari ilişki bulunmadığı tespit edilmiştir.
Hazırlanan bilirkişi raporu ile davaya konu icra takibi ve bu takibin konusunu oluşturan bonolar için davacının eşinin şirketi aracılığı ile ödeme yapılmadığı tespit edilmiştir. Dolayısıyla davacının 6098 sayılı TBK m. 386’ya göre davalıdan aldığı tüketim ödüncünü aynı nitelik ve miktarda geri verme edimini yerine getirmediği anlaşılmakla davanın reddine yönelik olarak aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
Davacının davalı taraftan daha önce aldığı ve eşinin şirketinin hesapları üzerinden geri ödemesini yaptığı 17.000,00 TL ve 42.000,00 TL tutarlı tüketim ödüncü dışında yedi tane daha bonoya konu borcunun bulunduğunu bilebilecek durumda olmasına karşın hakkında başlatılan icra takibine karşı menfi tespit davası açması iyiniyetli görülmediğinden davalı lehine kötüniyet tazminatına hükmedilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Davalı tarafın kötüniyet tazminatı talebinin kabulü ile %20 kötüniyet tazminatının davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 59,30-TL maktu karar harcının peşin alınan 1.007,58-TL harçtan mahsubu ile artan ‭948,28‬-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde DAVACIYA İADESİNE,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 8.470,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak DAVALIYA VERİLMESİNE,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
6-Kullanılmayan gider/delil avansının karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.15/03/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır