Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/14 E. 2022/381 K. 09.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/14
KARAR NO :2022/381

DAVA:Alacak
DAVA TARİHİ:26/12/2006
KARAR TARİHİ:09/06/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından verilen dilekçe ile; müvekkili şirketin 26.05.2006 tarihinde yapılan 2002, 2003, 2004 faaliyet yıllarına ilişkin olağan genel kurul toplantısında şirket denetim kurulunun şirketin geçmiş yıllarını kapsayan faaliyetleri ile ilgili yapmış olduğu incelemelerden oluşturduğu 09.11.2005 tarihli denetim kurulu raporları içeriğinin genel kurulun bilgisine sunulduğu, ve şirket genel kurulunun 5 nolu kararı ile şirketi zarara uğratan davalılar hakkında mali sorumluluk davası açılmasına ve bunun için TTK gereğince şirket denetim kuruluna yetki verilmesine karar verildiği, şirketi ticari teamüllere uygun olarak ve basiretli bir tacir gibi yönetmesi gereken yöneticilerin …San. Tic. A.Ş.’den sağladıkları fonları şirketin işletme sermayesi ihtiyacı için rantabl bir şekilde kullanmaları gerekirken hisseleri … ailesi fertlerinin ve diğer … grubu firmaların ellerinde bulunan mali durumları bozuk hiç temettü geliri sağlayamayacaklarını bildikleri, halen … yönetimi ve denetiminde bulunan ve şirketin de dahil olduğu … gurubuna bağlı olan mali değeri olmayan şirketlerin iştirak hisselerinin satın almak için kullandıkları, bu şekilde gerçekte öz kaynakları dahi bulunmayan şirketin ödeyemeyeceği bir borç yükü altına sokulurken aynı zamanda bu fonlar ile sağlayabileceği muhtemel gelirlerden de mahrum bırakıldığı, şirketin aktifinde azalışa neden olup şirketin kasten zarara uğratıldığı, basiretli bir iş adamı gibi hareket etmeyen davalıların şirkete verdikleri zarar nedeniyle mali mesuliyetlerinin bulunduğu, firmanın 30.06.2003 tarihinde … Hidrolik A.Ş.den 1.057.311,91 TL nakit tahsilat yaptığını ve bu parayı aynı gün … A.Ş. Merkez şubesine yatırdığını, bu hesabın 25.07.2003 tarihine kadar hareketsiz kalıp daha sonra daha randımanlı bir yerde kullanması gerekirken hiçbir ticari alışverişi olmayan … Çimentoya aktardığı, bu aktarımı haklı gösterecek bir sebebin bulunmadığı, firmanın bu nedenle zarar görüp bu zarardan da davalıların sorumlu olduğu, yönetim kurulu üyeleri işletmenin kaynaklarının ticari amaçları doğrultusunda kendi ticari faaliyetleri için kullanması gerekirken ticari teamüllere aykırı bir şekilde basiretsiz davranarak şirketi bilerek ve isteyerek zarara uğratarak T.T.K.’nun 2, 20, 320, 336/5 maddelerini ihlal ettikleri, denetim kurulu üyelerinin de T.T.K.’nun 353/3, 354, 359. maddelerinde kendilerine yüklenen kontrol ve uyarı görevini yapmadıkları iddia edilerek her bir davalının sorumluluk oranlarının ayrı ayrı hesaplandığı ancak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 10.000 TL zararın zararın meydana geldiği tarihten itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıların sorumlulukları oranında müştereken ve müteselsilen tahsiline, 17.12.2007 tarihinde verilen islah dilekçesi ile 3.804.293,51 TL zararın, zararın meydana geldiği tarihten itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan sorumlulukları oranında müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesi istenmiştir.
Davalı … vekili tarafından verilen cevap dilekçesinde; davaya iş mahkemesinde bakılması gerektiği, davacı denetim kurulunun 12.12.2003 tarihinde atanıp önceki işlemler için geriye dönük denetleme yapamayacaklarından aktif husumet ehliyetlerinin olmadığı, müvekkilinin davacı şirketin yönetim kurulu üyeliğine aday olmadığı, tamamen … Grubu çalışanı olması itibari ile yönetim kuruluna atandığı, müvekkiline husumet yöneltilemeyeceği beyan edilerek davanın reddine karar verilmesi istenmiştir.
Davalı … tarafından verilen cevap dilekçesinde; davacı şirketin 26.05.2006 tarihli genel kurul toplantısının ortak olmayan kişilerce yapılmış bir toplantı olup yok hükmünde bulunduğu, davacı tarafın aktif dava ehliyetinin bulunmadığı, TTK 341, 309 ve 335 maddelerinde belirtilen zaman aşımı sürelerinin dolduğu, kendisinin … Grubunda bordrolu bir personel olup denetim kurulu üyesi olarak şirketin yapmış olduğu işleri denetlemesinin imkansız olduğu, yapılan hiçbir kasa işleminde imzasının ve yetkisinin bulunmadığı beyan edilerek davanın reddine karar verilmesi istenmiştir.
Davalı … tarafından verilen cevap dilekçesinde; davacı şirketin 26.05.2006 tarihli genel kurul toplantısının ortak olmayan kişilerce yapılmış bir toplantı olup yok hükmünde bulunduğu, davacı tarafın aktif dava ehliyetinin bulunmadığı, TTK 341, 309 ve 335 maddelerinde belirtilen zaman aşımı sürelerinin dolduğu, kendisinin … Grubunda bordrolu bir personel olup denetim kurulu üyesi olarak şirketin yapmış olduğu işleri denetlemesinin imkansız olduğu, yapılan hiçbir kasa işleminde imzasının ve yetkisinin bulunmadığı beyan edilerek davanın reddine karar verilmesi istenmiştir.

Diğer davalılar usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen duruşmaya gelmemiş yazılı bir beyanda da bulunmamışlardır.
Deliller toplanmış; … San. A.Ş.ye ait ticaret sicil dosyası getirtilmiş, genel kurul toplantı tutanağı, genel kurul toplantı tutanaklarının ilanına ilişkin ticaret sicil gazetesi, denetim kurulu raporu, …’nin şirket ile ilgili kararları, şirkete ait ticari defter ve belgeler getirtilmiş dosya üzerinden bilirkişi incelemesi yaptırılarak uzman bilirkişi heyetinden rapor alınmış, davalıların davacı şirketin yönetim kurulu üyesi ve denetçileri olmaları sebebiyle TTK 320 ve 326. Maddeleri gereğince açılan sorumluluk davası TTK’nun 5. Maddesinde yer alan mutlak ticari davalardan olmakla mahkememiz görevli olduğundan davalıların iş mahkemesinin görevli olduğuna ilişkin itirazları reddedilmiştir.
….Asliye Ticaret Mahkemesinin … sayılı dosyasında 23/12/2009 tarihli kararı ile; şirkete el konulması ile birlikte artık denetçilerin görevlerini yapma imkanının fiilen ortadan kalktığı sonucuna varılarak davanın reddine karar verilmiştir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi Başkanlığının 2010/6953 esas- 2012/7552 karar sayılı 10/05/2012 tarihli ilamı ile “…denetçilerin kusursuz olduklarını ispat etmeleri gerektiğinden mahkemece bu husus üzerinde durulmadan denetçiler hakkında verilen red kararı yerinde görülmemiştir…” gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
6100 sayılı Kanunun 13. Maddesinde yapılan değişiklik ile ticaret mahkemelerinin tek hakimli olması nedeniyle dosyanın 17.Asliye Ticaret Mahkemesine aktarıldığı ve …Esasını aldığı ve usul ve yasaya uygun olan Yargıtay ilamına uyulmasına karar verilerek ve yargılamaya devam olunduğu ve 6545 sayılı Kanunun 45.maddesine göre ticaret mahkemelerinin tekrar heyet mahkemesi olması nedeniyle mahkememize devredilen İstanbul 17.Asliye Ticaret Mahkemesinin …esas sayılı dosyasının mahkememizin 2014/419 esasını aldığı saptanmıştır.
Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda bilirkişi heyetinden rapor alınmış ve bu yönden sunulan 25/08/2014 tarihli bilirkişi kurulu raporunda; YK üyeleri ile denetçilerin şirkete vermiş oldukları zararlardan dolayı TTK. 359.maddesi uyarınca sorumlu tutulmaları gerektiği, Ortaya çıkan bu zararlardan birinci derecede yönetim kurulu üyeleri ile denetim kurulu üyelerinin sorumlu olduğu, bunların ancak kendilerine bir kusurun isnat edilemeyeceğini ispat ederek sorumluluktan kurtulabileceklerini, Hakim pay sahipleri tarafından, bağlı şirketin mali yapısını bozan emir ve talimatlar verilemeyeceği, bağlı şirket yönetiminin bu tür emir ve talimatlara uymak zorunda olmadığı, aksi takdirde sorumluluğunun gündeme geleceği, davalı yönelim kurulu üyelerinin TK m. 324’den kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmediklerinden dolayı, TK m. 336 vd hükümleri uyarınca sorumlu tutulması gerektiği, … … şirketinin özvarlığını yitirmiş bir şirket olmasına rağmen aynı grup içinde bulunan …şirketinden sağladığı fonlarla ayakta durduğu, bu durumun KVK m. 16 anlamında örtülü sermaye teşkit etmekte olduğu, … … şirketinin kendi sermayesinin yetersizliğine rağmen elindeki fonları mali yapısı oldukça zayıf olduğu belirtilen diğer grup şirketlerine aktardığı, bu işlemlerin gerçekten yatırım amacıyla yapılmadığı, bu işlemlerin KVK m, 17 anlamında örtülü kaynak aktarımı anlamına geldiği, Yargıtay bozma ilamı çerçevelinde … San. A.Ş.’nde 2001, 2002 ve 2003 yıllarında oluşan 3.804.293,51- TL tutarındaki zarardan Yönelim Kurulu Üyeleri ile Denetçilerin müştereken sorumlu oldukları ve tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla sorumluluk tutarlarının her biri için ayrı ayrı 3.804.293,51 TL hesaplandığı belirtilmiştir.

İddia ve savunma, dosya içeriği delil ve belgeler ile alınan bilirkişi kurulu raporu doğrultusunda; denetçilerin sorumluluklarının düzenlendiği TTK 359. maddesi uyarınca yönetim kurulu üyeleri ve denetçilerin şirkete vermiş oldukları zararlardan dolayı sorumlu tutulmaları gerektiği ve … San.A.Ş’nin 2001-2002 ve 2003 yıllarında oluşan 3,804,293,51 TL zararından denetçilerin müşetereken ve müteselsilen sorumlu oldukları saptanarak davanın kabulüne kararı verilmiş, karar davacı vekilince temyiz edilmiş, karar düzeltme aşamasındayken Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 2018/1435 Esas – 2019/6063 Karar sayılı 02/09/2019 tarihli bozma ilamına göre “1-Davacı vekili, dava dilekçesinde 3.804.293.51 TL’nin zararın doğumu tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Mahkemece dava kabul edilerek hükmün gerekçe kısmında 3.804.293,51 TL’nin tahsili yönünde gerekçe oluşturulmasına rağmen, hüküm fıkrasında 3.804.253.51 TL’na hükmedilmesi maddi hataya müstenit bulunduğundan ve her zaman mahallinde düzeltilebilecek nitelikte olduğundan davacı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile maddi hatanın bozma nedeni yapılmasına ilişkin Dairenin 23.11.2017 tarih 2016/4335 esas ve 2017/6533 karar sayılı bozma ilamının kaldırılarak davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine karar vermek gerekmiştir. 2-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, hüküm fıkrasında 3.804.293.51 TL’na hükmedilmesi gerekirken 3.804.253.51 TL’na hükmedilmesinin mahallinde her zaman düzeltilebilir maddi hata niteliğinde bulunmasına göre davacı vekilinin aşağıda yazılı bent dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.3-Dava, anonim şirket yönetim ve denetim kurulu üyelerinin şirkete verdikleri zararlardan sorumlu tutulması istemine ilişkin olup, dava dilekçesinde zarar tarihinden itibaren avans faizine hükmedilmesi istenmiş, mahkemece gerekçe gösterilmeksizin avans faizine dava tarihinden itibaren hükmedilmiştir. Dosya içeriğinden şirket zararının 2001, 2002 ve 2003 yıllarından oluştuğu saptanmış olup, hükmolunan zararın, hangi kısmının hangi tarihlerde gerçekleştiğinin belirlenerek faize bu tarihten itibaren hükmolunması gerekirken, eksik inceleme sonucu yazılı şekilde dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi doğru görülmemiş, kararın mümeyyiz davacı yararına bozulması gerekmiştir.” gerekçesi ile mahkeme kararı bozulmuş, yeni esas alarak yargılamaya devam edilmiştir.
Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda zararın hangi kısmının hangi tarihte gerçekleştiğinin açıklanarak avans faizi yönünden önceki bilirkişi heyetinden ek rapor alınmış, alınan 20/08/2021 tarihli raporda ” 1- Yargıtay Bozma İlamı doğrultusunda yapılan hesaplama neticesinde dava konusu zarar tutarı olan 3.804.293,51.- TL nin oluşma tarihlerinden huzurdaki dava tarihine kadar avans faiz oranları üzerinden yapılan hesaplamada dava tarihi itibariyle işlemiş faiz tutarının toplam 4.961.090,22.- TL olarak hesaplandığı, 2- Dava konusu zarar tutarı * işlemiş faiz tutarı toplamının ise dava tarihi itibariyle 3.804.293,51 4 4.961.090,22 — 8.765.383,73.- TL olarak hesaplandığı, ” görüşü bildirilmiştir.
Tüm dosya, deliller ve yargıtay karar düzeltme aşamasındaki bozma ilamı dikkate alınarak açılan dava anonim şirket yönetim ve denetim kurulu üyeleri sorumluluk davası olup davalıların şirkete verdikleri zararın 3.804.293,51 TL olduğu her bir zarar kalemi yönünden yaptırılan bilirkişi incelemesi ile zarar miktarları ve zararın meydana geldiği tarihler ayrı ayrı tespit edilmiş olup her kısım tazminat alacağı yönünden zarar tarihinden itibaren işleyecek avans faizine hükmedilmesi gerektiği anlaşılarak açılan davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KABULÜNE,
3.804.293,51 TL’nin 2.737.790,35 TL’lik kısmının 25/06/2003, 753,50 TL’lik kısmının 03/07/2003, 600.000,00 TL’lik kısmının 25/07/2003, 150.000 TL’lik kısmının, 31/07/2003, 268.678,15 TL’lik kısmının 01/08/2003, 138,90 TL’lik kısmının 02/12/2003, 46.171,53 TL’lik 10/12/2003, 123,20 TL’lik kısmının 27/12/2003, 127,80 TL’lik kısmının 16/01/2004, 494,18 TL’lik kısmının, 19/01/2004, 15,90 TL’lik kısmının 10/02/2004 tarihlerinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte tahsilde tekerrür yaratmamak suretiyle davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 259.871,29 TL nispi karar harcından bozmadan önce alınan 259.868,56 TL harcın mahsubu ile eksik 2,73 TL harcın davalılardan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 126.667,94 TL nispi vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan toplam 6.635,9‬0 TL’nin ( 12,20 TL BVH, 2,10 TL VH, 135,00 TL Peşin Harç, 786,60 TL tebliğler, 5.700 TL bilirkişi Masrafı) yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafça yatırılan ve artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı diğer tarafın yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 09/06/2022

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …