Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/109 E. 2020/154 K. 14.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/109
KARAR NO : 2020/154

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 06/05/2019
KARAR TARİHİ : 14/02/2020

Mahkememizde görülmekte olan alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin inşaat, dış cephe, montalama ve yalıtım alanlarında faaliyet gösterdiğini, davalıların ise Şişli’de bulunan apartman sahibi olduklarını, taraflar arasında bu yönde sözleşme imzalandığını, sözleşme süresinin 50 gün, mantolama bedelinin 23.000,00 TL olarak belirlendiğini, müvekkilinin sözleşme gereği işe başladığını, bu bağlamda iskele, usta ve malzeme temini gibi yükümlülüklerini yerine getirdiğini ancak kat maliklerinin hisselerine düşen 4.600,00 TL ‘nin %35’ini peşin ödemeleri lazım gerekirken bu borçların süresinde ödenmemesi nedeniyle işin gecikmeli olduğunu, işin tamamlandığını, davalılar tarafından yükümlülüklerin yerine getirilmediğini, davalılara ihtarname keşide edildiğini, dava konusu bedelin tüm ferileriyle ve temerrüt tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte her bir davalıdan sözleşmede belirlenen tutar üzerinden alınarak müvekkiline ödenmesine, tüm yargılama masraflarının karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı ile müvekkillerinin dava konusu binada dış cephe mantolaması, çatının yeniden kaplanması, merdiven içi ve demir kapı boyanması işlemlerinin yapılması hususunda anlaşmaya varıldığını, iş bitirme süresinin 15/05/2017 tarihinden itibaren 50 gün olarak belirlendiğini, işe belirlenen tarihte başlanmadığını, bir takım eksiklikler nedeniyle müvekkillerinin işi yaptırmaktan vazgeçtiklerini ancak davacının müvekkillerini ikna ettiğini, davacının anlaşmaya aykırı davrandığını, süresinde işlerin tamamlanmadığını, müvekkillerinin zarara uğratıldığını beyanla fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla davanın reddine, müvekkilleri adına alacağı hükmedilmesi halinde ödenen 14.300 TL’nin mahsup edilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dosyanın, mahkememiz … Esas sayılı dosyasında davacı vekilinin davanın sehven mahkememizde açıldığı yönündeki maddi hata nedeniyle davanın görevli ve yetkili İstanbul Tüketici Mahkemelerine gönderilmesine karar verilmesini talep ettiği, mahkememizce verilen gönderme kararı ile dosyanın İstanbul Hukuk Mahkemeleri Tevzi Bürosuna gönderilerek İstanbul … Tüketici Mahkemesine tevzi olunduğu, bu mahkemece verilen … Esas … Karar sayılı 04/02/2020 tarihli kararı ile mahkememizce verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle dosyanın tekrar mahkememize gönderildiği anlaşıldı.
Tüm dosya ve deliller birlikte değerlendirildiğinde;
Dava, davacı ile davalı kat malikleri arasında imzalanan bina dış cephe onarım, boyama ve mantolama yapım işini konu alan sözleşme nedeniyle davalı kat malikine düşen iş bedeli alacağının tahsili istemine ilişkindir.
Davacı yüklenici, davalılar kat malikleri iş sahibidir. Davacı vekili, davalı taraf ile 02.05.2017 tarihli mantolama yapım sözleşmesi imzaladıklarını, sözleşme kapsamında yapılması gereken işleri yaptığını, aynı zamanda sözleşme dışında da bir takım ilave işler yaptığını, yapılan işler karşılığı ödenmeyen bedelin tahsili istemiyle eldeki davayı açmıştır. Davalı kat malikleri , yüklenicinin edimini gereği gibi ifa etmediğini, bu nedenle 3. bir kişiye yaptırılan iş için ödemenin yapıldığını, bu ödemenin mahsup edilerek kalan kısmının ödeneceğine ilişkin bildirimde bulundukları ve olumlu bir cevap alamadıklarını, müvekkilini zarara uğratanların davacı olduğunu belirterek davanın reddini talep etmişlerdir.
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’un amaç başlıklı 1. maddesinde, “Bu Kanun’un amacı; kamu yararına uygun olarak tüketicinin sağlık ve güvenliği ile ekonomik çıkarlarının koruyucu, zararlarını tazmin edici, çevresel tehlikelerden korunmasını sağlayıcı, tüketiciyi aydınlatıcı ve bilinçlendirici önlemleri almak, tüketicilerin kendilerinin korucuyu girişimlerini özendirmek ve bu konulardaki politikaların oluşturulmasında gönüllü örgütlenmelerini teşvik etmeye ilişkin hususları düzenlemektir. Tanım başlıklı 3. maddesinin (1) sağlayıcı; Kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye hizmet sunan ya da hizmet sunanın adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, (k) Tüketici; Ticari-veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, (1) Tüketici işlemi; mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzer sözleşmeler de dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi.” düzenlemeleri bulunmaktadır. Bir hukuki işlemin tüketici işlemi sayılabilmesi için yukarıda belirtilen tanımlara uygun olması gerekir.
Davalıların tacir sıfatını taşıdığı anlaşılamamakla birlikte uyuşmazlığa konu sözleşmenin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olmadığı, taraflar arasındaki sözleşmenin 2. maddesinde belirtilen işlerin ticari amaçlı olarak yapılmadığı, sözleşmenin 17. maddesinde davalıların işveren olarak Daire 1, Daire 2, Daire 3, Daire 4 ve Daire 5 olarak belirtildiği anlaşılmış olup mutlak ve nispi ticari uyuşmazlık olmadığı anlaşılmıştır.Dolayısıyla davalıların tüketici sıfatı taşıdığı açıktır. Açıklanan hususlar gözetildiğinde somut olayda, davacı yüklenici ile davalılar iş sahiplerinin (tüketiciler) tarafı olduğu eser sözleşmesi de tüketici işlemidir. Bu kapsamda eser sözleşmesi ilişkisinin de Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamına alındığı anlaşılmaktadır. Dava açıldığı tarihte, 6502 sayılı Kanun’un 73/1. maddesi uyarınca görevli mahkeme Tüketici Mahkemesidir.
Görev hususu kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınmalıdır ve görev hususunda kazanılmış hak söz konusu olamaz.
Bu durumda mahkemenin görevli olmadığı gözetilerek dava şartı yokluğundan usulden davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, HMK 114/1-c ve 115/2 md uyarınca davanın usulden görevsizlik sebebiyle REDDİNE,
2-Kararın kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde Mahkememize başvurularak dilekçe verilmesi halinde dosyanın görevli ve yetkili İstanbul Nöbetçi Tüketici Mahkemesi’ne gönderilmesine,
3-HMK’nın 20.Maddesi uyarınca belirtilen süre içerisinde dosyanın gönderilmesi için talepte bulunulmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına,
4-HMK’nın 331. Maddesi uyarınca harç-vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
5-Artan gider avansının dosyasına aktarılmasına,
Dair, taraf vekillerinin yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip …

Hakim …