Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/106 E. 2020/561 K. 29.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/106
KARAR NO:2020/561

DAVA:Tazminat
DAVA TARİHİ:11/02/2020
KARAR TARİHİ:29/09/2020

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin müvekkili adına düzenlenmiş hayat sigortasının satışını gerçekleştirdiğini, söz konusu hayat sigortasına müvekkilinin 24 ay boyunca aylık 500 USD prim ödemesi yaptığını, ancak söz konusu sigorta poliçesinin satışı yapılırken müvekkiline gerekli bilgilendirmelerin yapılmadığını ve müvekkilinin sigortanın avantajları ve dezavantajları hakkında aydınlatılmadığını, hayat sigortasının … … bulunan yabancı bir şirkete ait olduğunu, satışının yasal olmadığını ve müvekkilinin bu şirket ile hiçbir şekilde muhatap olmadığını, sigortacılık kanunu gereği sigorta sözleşmelerinde yabancı kelimelerin bulunmasının dahi yasaklanmışken sigortanın satın alınmasından neredeyse 7-8 ay sonra müvekkilinin ısrarları sonucu gönderilen sigorta evraklarının ingilizce olarak müvekkilinin annesine iletildiğini, evrakların tercümesinin taraflarınca dava hazırlığı sırasında bir tercümana yaptırıldığını ve sigorta şirketinin takip edilemez bir şirket olduğunu … … bulunduğunu, Türkiye’de hiçbir teşkilatının bulunmadığını, bunun üzerine müvekkilinin dolandırıldığının fark edildiğini, davalı şirket tarafından müvekkilinin annesinin bulunduğu eve gelinerek sanki müvekkilinin annesine emeklilik sigortası satışı yapılıyormuş gibi hareket edildiğini ancak esasında uluslararası birimli hayat sigortası poliçesi tanımı yapıldığını, bu tanıtım içerisinde davalı şirketin kendisini garantör olarak göstererek sigorta yaptıranın bu sigortadan istediği zaman vazgeçmesinin ve ödenen pirimlerin toplu olarak iadesinin her zaman mümkün olduğunun belirtildiğini, davalı şirketin bu esnada güven kazanmak adına Hazine Müşteşarlığı’ ndan almış olduğu brokerlik ruhsatnamesini de sunduğunu ve her şeyin yasal olduğunu iddia ederek en doğru yatırımın yapıldığına müvekkilinin annesinin ikna edildiğini, hatta müvekkilinin annesine bu ruhsatnamelerin bir örneğinin de gönderildiğini, oysa bu belgelerin davalı şirketi ülkemizde kurulu olmayan bir şirketin sigorta ürünü satmasına izin veren belge niteliğinde olmadığını, hayat sigortası ürününün satışana ilişkin yetkinlik belgeleri niteliğinde olmadığını, hayat sigortasına ilişkin yetkinlik belgelerinin farklı olduğunu, ancak bu bilgilere vakıf olmayan ve kendi halinde bir vatandaş olarak yatırım yapmak isteyen müvekkilinin annesinin davalı şirketin beyan ve belgelerine güvenerek Ekim 2017 tarihinde sigorta ürününü aldığını, hayat sigortasının sahibi … şirketinin ne olduğunun, nerede olduğunun belirsiz ve ulaşılması imkansız bir şirket olduğunu, müvekkiline gönderilen ingilizce dokümanlardan anlaşıldığı kadarıyla … … bulunduğu hatta uyuşmazlık hallerinde … Mahkemelerinin yetkili olduğu gibi hususların söz konusu olduğunu, müvekkilinin ana sigorta şirketinin … … bulunduğunu da bu süreç içerisinde öğrendiğini, yapılan araştırma ile de söz konusu … isimli şirketin Türkiye ile hiçbir ilgisinin bulunmadığını ve merkezinin … … bulunduğunun tespit edildiğini, davalı şirketin brokerlik şirketi olduğunu, kanında brokerlikin tanımının; “Sigorta veya reasürans sözleşmesi yaptırmak isteyenleri temsil ederek, bu sözleşmelerin yaptırılacağı şirketlerin seçiminde tamamen tarafsız ve bağımsız davranarak ve teminat almak isteyen kişilerin hak ve menfaatlerini gözeterek sözleşmelerin akdinden önceki hazırlık çalışmalarını yürütmeyi ve gerektiğinde sözleşmelerin uygulanmasında veya tazminatın tahsilinde yardımcı olması meslek edinen kişi” olarak yapıldığını, söz konusu bu tanım doğrultusunda müvekkilinin hak ve menfaatlerini gözetmesi beklenen davalı şirketin müvekkilini takip edilmesi imkansız bir şirketle kaşı karşıya bırakarak zarara uğrattığını, davalı şirketin bu zarardan birinci derecede sorumluğunun söz konusu olduğunu, davalı şirketin kanunda öngörülen yükümlülüklerini yerine getirmiş olsa idi müvekkilinin ve ailesinin böyle bir sigorta almak istemeyeceğini ve yatırımlarını başka bir alanda değerlendirebilecek olduğunu, doğru düzgün bilgilendirme ve aydınlatma yapılmadan nerede olduğu bilinmeyen ve hukuki olarak da hesap sorulması mümkün olmayan bir şirket ile müvekkilinin muhatap eden ve yasalara aykırı şekilde usulsüz bir sigorta satışı gerçekleştirilen davalı şirketin müvekkilinin uğramış olduğu zarara ilişkin sorumluluğunun yadsınamayacağını, iş bu taleplerini dile getiren ve zararlarının tazminini talep eden …. Noterliği’nin 31 Ekim 2019 tarihli … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile davalı şirkete başvurulduğunu ancak olumlu bir cevap alınamadığını, ayrıca … Arabuluculuk Bürosunun …. dosya numaralı, … arabuluculuk numaralı başvuru ile de davalı şirketle görüşüldüğünü ancak herhangi bir anlaşma sağlanamadığını, davalı şirketin iş bu usulsüz satışının aynı zamanda idari ve cezai yaptırımı olan bir işlem olduğunu, Hazine ve Maliye Bakanlığı başta olmak üzere Cumhuriyet Savcılıkları nezdinde şikayetlerinin de söz konusu olduğunu, tüm bu sebepler doğrultusunda huzurdaki davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığını, iki yıl boyunca aylık 500 USD prim ödeyen müvekkilinin zararının alanında uzman bilirkişiler tarafından hesaplanmasını ve belirlenecek tutarın davalı şirketin ticari temerrüt faiziyle birlikte tahsilini, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; huzurdaki davanın bir ticari ilişkiden kaynaklı olmayıp 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu kapsamında satılan bir ürüne ilişkin olduğunu, işbu sebeple davanın Asliye Ticaret Mahkemesi’nde değil Tüketici Mahkemesi’nde ikame edilmesi gerektiğini, öncelikle görev yönünden davaya itiraz ettiklerini, görevli ve yetkili mahkemenin, … Tüketici Mahkemesi olup sayın Mahkemenin esasa geçmeden önce davayı usul yönünden reddederek … İstanbul Tüketici Mahkemesi’ne tevdiini talep ettiklerini, huzurdaki davada davalı müvekkili şirketin pasif husumet ehliyeti bulunmadığını, davalı müvekkili şirketin, dava konusu “mal veya hizmeti” satan değil satışa aracılık eden brokerlik şirketi olduğunu, davacı tarafın, satın aldığı sigorta poliçesinin bedelini davalı müvekkili şirkete değil dava dışı Sigorta Şirketine ödediğini, işbu nedenle açık bir usule aykırılık bulunmakta olup öncelikle huzurdaki davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddini, davacı tarafın, davalı müvekkili şirketle sözleşme akdettiği iddiasının da doğru olmadığını, zira davalı müvekkilin broker olduğunu, Brokerin, sözleşmenin tarafı olmadığını, davacının imzasını taşıyan broker bilgilendirme formunun ilk sayfasında açık bir şekilde müvekkil şirketin sigorta aracısı olduğunun belirtildiğini, bu nedenle mahiyeti itibariyle Türk Borçlar Kanunu’ndaki “simsar” olan brokere karşı sözleşmeden kaynaklı davalar açılamayacağını, davacının bu aşamada ıslah yolu ile bile olsa hasım değiştiremeyeceğine ilişkin yerleşik Yargıtay uygulamasınında bulunduğunu, dava konusu sigorta poliçesiyle ilgili olarak davalı müvekkili şirketin yaptığı işlemin, satışa aracılık etmek olup bu meyanda davacı tarafın (müşteri) satın alacağı sigorta poliçesinin içeriği hususunda doğru bilgi edinmesi için davacıyı bilgilendirdiğini, nitekim davacıya yazılı olarak gönderilen bilgilendirme formu ile sigorta poliçesinin şartları, ödeme yükümlülükleri, geri ödeme şartları vb her türlü detayı hakkında davacının bilgilendirildiğini, bu nedenle yasal düzenlemeler muvacehesinde davanın öncelikle husumet yönünden reddini, davacı tarafın haksız ve kötüniyetli davasının reddini, dava harç ve masraflarının davacı üzerinde bırakılmasını, lehlerine hükmedilecek vekalet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Taraflar arasında uyuşmazlık bulunan hususların; taraflar arasındaki sigorta aracılık hizmetinden kaynaklı tazminat talebinden ibaret olduğu görülmüştür.
DELİLLER;
Davacı vekili tarafından dava dilekçesi ekinde; davalı şirket tarafından davacı şirkete iletilen ruhsatname suretleri, dava konusu olaya ilişkin mesaj görüntüleri, CD halinde ses kayıtları, davalı şirketin internet sayfasına ait görüntüler, …. Noterliği’nin 31 Ekim 2019 tarihli … yevmiye numaralı ihtarname sureti Mahkememiz dosyasına sunulmuştur.
Davalı vekili tarafından delil dilekçesi ekinde; davacı tarafa yapılan flash bellek halinde “hoşgeldiniz araması”nın ses kaydı ve deşifresi, davacı tarafa ilettikleri ve davacı tarafça imzalanan … nolu poliçenin dökümleri ve poliçe için e posta bilgilendirme metni ve Broker bilgilendirme formu ile illustrasyon, davacı asilin sigorta şirketi …’ın web sitesinden ulaştığı erkan görüntüleri, davacı şirket çalışanları ile yapılan e posta yazışmaları, davacı asil tarafından imzalanan başvuru kitapçığı ve davacı asilin babası tarafından imzalanan ödeme taahhütnamesi, adres değişikliği bildirim formu, davacı şirketin sigorta şirketi ile yaptığı yazışmalar, davacı tarafın dava dışı Sigorta Şirketine poliçe bedelini ödeme bilgileri, …. Noterliği’nin 31.10.2019 gün ve … yevmiye numaralı ihtarname örneği, …. Noterliği’nin 14.11.2019 tarih ve … yevmiye sayılı cevabi ihtarnamesi Mahkememiz dosyasına sunulmuştur.
… CBS’ye müzekkere yazılarak … Soruşturma dosya uyap üzerinden celp edilmiştir.
… CBS Sahtecilik ve Dolandırıcılık Bürosuna müzekkere yazılarak … Soruşturma sayılı dosyası uyap üzerinden celp edilmiştir.
…. Asliye Tiaret Mahkemesi’ne müzekkere yazılarak … Esas sayılı dosya uyap üzerinden celp edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda; tarafların beyanları, deliller ve tüm dosya kapsamına göre;
Davacı taraf, davalı tarafından satışı yapıldığını iddia ettiği yabancı bir şirkete ait hayat sigortası sebebi ile uğradığı maddi ve manevi zararlarının tazminini talep etmektedir.
Davalı taraf ise, dava konusu mal veya hizmeti satan değil, satışa aracılık eden brokerlik şirketi olduklarını beyan ederek görev ve husumet itirazında bulunarak davanın esası yönünden reddini talep etmiştir.
Tüm dosya kapsamından; davacının, … isimli yabancı sigorta şirketinden … … Sigortası Poliçesi satın aldığı, davalının bu satın almaya aracılık ettiği, davacının hayat sigortası ile ilgili broker bilgilendirme formu imzaladığı anlaşılmaktadır.
Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3. maddesine göre tüketici; ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, tüketici işlemi ise; mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder denilmektedir.
6502 sayılı yasanın 73. maddesi bu kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağını öngörmüştür.
Bir hukuki işlemin sadece 6502 sayılı yasada düzenlenmiş olması tek başına o işlemden kaynaklanan uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülmesini gerektirmez. Bir hukuki işlemin 6502 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için taraflardan birinin tüketici olması gerekir.
Somut olayda; davalı broker şirketi simsar olup, davacı ise bu hukuki işlem içerisinde tüketici konumundadır. Bu nedenle taraflar arasındaki hukuki ilişkinin tüketici işlemi olduğu ve bu itibarla davaya bakmakla Tüketici Mahkemelerinin görevli bulunduğu kanaatine varılarak mahkememizin görevsizliğine, Tüketici Mahkemelerinin görevli olduğuna karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere
1-Dava dilekçesinin görev yönünden usulden reddi ile Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, Tüketici Mahkemelerinin görevli olduğunun tespitine,
2- Karar kanun yoluna başvurulmadan kesinleşir ise kesinleşme tarihinden itibaren 2 hafta içinde, kanun yoluna başvurulursa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde gönderme talebinde bulunulduğu takdirde dava dosyasının görevli … NÖBETÇİ TÜKETİCİ MAHKEMELERİNE GÖNDERİLMESİNE,
3-Yukarıda belirtilen süreler içerisinde dosyanın gönderilmesi için talepte bulunulmaması halinde davanın AÇILMAMIŞ SAYILMASINA,
4-HMK 331. Maddesi uyarınca harç, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
5-Artan gider avansının dosyasına aktarılmasına,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.29/09/2020

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır