Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/1 E. 2021/561 K. 23.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/1 Esas
KARAR NO:2021/561

DAVA:İtirazın İptali
DAVA TARİHİ:02/01/2020
KARAR TARİHİ:23/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan itirazın iptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davalı arasında ticari iş ilişkisi mevcut olduğunu, mahkemeye sunulan cari hesap ekstresinin tahsil edilemediğini, ilgili icra dairesi üzerinden takip başlatılıp ödeme emri gönderildiğini, davalı şirketin yetkilisi tarafından borca ve tüm ferilerine itiraz edildiğini, bunun üzerine arabuluculuk yoluna başvurulduğunu, davalı şirketin görüşmelere katılmaması nedeniyle anlaşamamayla sonuçlandığını, müvekkil şirket tarafından 3 adet irsaliyeli fatura ile davalıya mal teslimi yapıldığını, davalı şirket tarafından herhangi bir ödeme yapılmadığını, takibinde bunun üzerine başlatıldığını, beyan ettiği, davalı tarafından yapılan itirazın iptaline, davalarının kabulüne, icra takibinin 4.419,35 TL üzerinden devamına, davalının asıl alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkâr tazminatına mahkûmiyetine, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin de davalı tarafa yükletilmesine, karar verilmesini arz ve talep etmiştir.
Mahkememizce düzenlenen tensip zaptı ve dava dilekçesi ekleriyle birlikte usulüne uygun şekilde davalıya tebliğ edilmişse de bu davalı yanca mahkememiz dosyasına davaya karşı herhangi bir cevap veya beyan dilekçesi ibraz edilmemiştir.
Mahkememizce tüm deliller toplanmış, gerekli inceleme araştırmalar yapılmış, 03/03/2021 tarihli ara karar ile tarafların iddia ve savunma hudutları doğrultusunda, dosya içeriği delil ve belgeler ile tarafların uyuşmazlık konusu dönem ticari defter ve kayıtları üzerinde taraf iddialarının yerindeliği, davacının alacağının varlığının ve miktarının tespiti amacıyla bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiştir.
10/05/2021 tarihli raporunda bilirkişi sonuç olarak; Davacı taraf ticari defterlerinin, mali ve kaydi olarak 6102 sayılı kanunun 64. Md. ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunun 182 ile 220. md. uyarınca usulüne uygun olarak tutulmuş olduğu, işbu bilgiler doğrultusunda 6100 sayılı kanunun 222.md uyarınca kendi lehlerine delil olma niteliğine haiz olup olmadığı hususunun hukuki yorum gerektirmesi sebebiyle mahkememiz değerlendirme ve takdirinde olabileceği, davacı ve davalı taraflarca ticari nitelikteki ilişkinin yazılı olarak kayıt altına alınmadığı, yazılı bir sözleşme metninin mevcut olmadığı, davacı tarafın sunmuş olduğu davalı tarafa ait cari hesap ekstresinde yer alan işlemlerin, kendi ticari defter kayıtlarında mevcut olduğu ve beyanlarını doğruladığı, 2019 yıl sonu cari hesap bakiyesinin defter kayıtları ile uyuştuğu, is bu inceleme neticesinde davacı tarafın 31.12.2019 tarihi sonu itibariyle (kaydi ve mali olarak) davalı taraftan 4.419.35 TL alacaklı olduğunun tespit edildiği, davacı tarafça davalı taraf adına keşiden edilen 3 adet faturaya ilişkin davalı tarafça herhangi bir ödeme gerçekleştirilmediği, mevcut ise dava dosyasına vaki bilgi ve belgeler içerisinde yer almadığı veya davalı tarafça dava dosyasına sunulmamış olduğu, davalı tarafça dava dosyasına cevap dilekçesi sunulmadığı, icra takip dosyasında ödeme emrine istinaden “tüm borca ve ferilerine itiraz ediyorum” ibaresinin mevcut olduğu ancak ticari olarak davacı tarafla çalışamadığına dair herhangi bir ibarenin mevcut olmadığı, davalı tarafça herhangi bir ödeme yapıldı ise işbu hususların davalı tarafça mahkememize hitaben ispat niteliğinde sunulması gerektiği, davacı tarafça dava dosyasına sunulan mail içeriklerinden, davalı tarafın ticari olarak davacı tarafla ilişki içerisinde olduğu kanaatine ulaşıldığı, işbu mail içeriklerine ilişkin davalı tarafça aksi şekilde herhangi bir bilgi ve belgenin dava dosyasına sunulmadığı, davacı tarafça dava dosyasına sunulan mail içeriklerinde gelen siparişlerin maltabosphorus.com uzantılı mail adreslerinden geldiği görülmüş olup, bu suretle davalı tarafın işlettiği otelin bahsi geçen …isimli otel olduğu kanaatine ulaşıldığını beyan etmiştir.
Dava, İİK mad. 67’ye dayalı olup davalı tarafın hakkındaki icra takibine vaki itirazının iptali istemine ilişkindir. …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasında davacı tarafın 4.419,35 TL asıl alacak ve asıl alacağa %19,50 avans faizi yürütülmek suretiyle tahsili istemi ile ilamsız takip yolu ile icra takibinde bulunulduğu ve fakat davalının borca itirazı sonucu icra takibinin İİK’nın 66. maddesi uyarınca durduğu saptanmıştır. İcra takibine vaki itirazın davacı tarafa tebliği durumu ve dava tarihine göre bu itirazın iptali davasının İİK mad. 67’de öngörülen ve hak düşürücü nitelikteki 1 yıllık süresi içinde açıldığı da tespit olunmuştur.
Tüm dosya içeriği bir bütün olarak değerlendirildiğinde;
Dava, taraflar arasındaki ticari ilişki nedeniyle kurulan cari hesaptan kaynaklı alacaklı olunduğu iddiasıla başlatılan icra takibine yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) hükümlerine göre: Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK 222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4).
Ticari davalarda yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK’nın 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri yasada belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir. Aksinin kabulü halinde davacının ticari defterleri tek başına delil niteliği taşımadığından dayanılan böyle bir delilin incelenmesine gerek de olmayacaktır. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olup olmadığı sonucuna göre değerlendirilebilecektir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır. Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK 220/3. maddesi gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’daki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacaktır.
Ayrıca bu durum HMK 222/5’te taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılacağı şeklinde ifade edilmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu(TTK)’nun 21/2. Maddesine göre; bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır.
Fatura düzenlenebilmesi için taraflar arasında bir akdi ilişkinin bulunması gereklidir. Bunun yanı sıra fatura tacirler arasında ifaya yönelik bir ispat aracı kabul edilmekte ve faturada yer alması olağan sayılan malın cinsi veya yapılan işin adedi, türü ve bedeli gibi fatura mündericatından sayılan hususlar yönünden düzenleyen lehine, adına fatura düzenlenen aleyhine karine teşkil etmektedir. Ancak bu karinenin aksi elbetteki her türlü delil ile ispatlanabilir.
03/03/2021 tarihli celsenin 2. nolu ara kararında İddia ve savunma hudutları doğrultusunda, dosya içeriği delil ve belgeler üzerinde taraf iddialarının yerindeliği, alacağının varlığı ve miktarının belirlenmesi bakımından bilirkişi incelemesi yapılmasına HMK 220/5 ihtaratında bulunulduğu, inceleme gününde taraf ticari defterlerinin hazır edilmelerinin belirtildiği bu hususun hazır bulunan davacı vekiline ihtar edildiği, davalı tarafa bu hususun TK m. 35 göre ihtar edildiği, davalı vekilince yerinde incelem günü ticari defter ve kayıtların ibraz edilmediği, davalı tarafça bilirkişi raporuna karşı herhangi beyan ve itiraz sunulmadığı,davalı tarafın HMK mad. 222’ye göre defter ibrazından kaçınmış sayıldığı görülmektedir.
Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; Davalı kendisine tebliğ edilen dava konusu faturalara süresinde itiraz etmemiştir. Mahkememizce ticari defterlerini sunmaları için taraflara süre verilmiş olup davacı defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucu alınan bilirkişi raporu ile talep edilen alacağın varlığı kanıtlanmıştır.
Davalı defterlerini sunmayarak davacının ticari defter kayıtlarının HMK’nın 222. maddeye göre lehine delil oluşturup oluşturmadığının tam olarak incelenebilmesine engel olduğundan sunulmayan ticari defterlerinde de davacının alacaklı olduğuna dair kayıtların mevcut olduğu halde sunulmadığının ve bunun sonucunda da davacı incelenen defter kayıtlarının davacı lehine delil oluşturduğunun kabulü gerekir. Usulüne uygun denetime elverişlli bilirkişi incelemesinnde davacı ve davalı şirketin uyuşmazlık dönemine ait ticari defter ve kayıtları üzerinde yapılan incelemede davacı taraf ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin usulüne uygun olarak süresinde yaptırılımış olduğunun tespit edildiği, dolayısıyla HMK M.222 VE 6102 s. TTK M.64/3 uyarınca ticari defterlerin delil niteliğinin bulunduğu anlaşılmıştır, davacı yan cari hesap alacağını talep etmiş, buna ilişkin olarak delil listesinde sunulan faturaların mailler ile tebliğ edildiği, davalı tarafça faturaların iade edildiğine dair bir savunmanın takibe itiraz dilekçesinde de ileri sürülmediği, taraflar arasında mal-alım satım ilişkisinin bulunduğu ve yapılan mali hesaplamalara göre davacının 4.419,35 TL alacağını kanıtladığı, tarafların tacir olması nedeniyle 3095 S.K. Gereğince yıllık %19,5 avans faizi işletilecek, açıklanan nedenlerle davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve asıl alacak likit ve hesaplanabilir olduğundan davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına yapılan itirazın iptali ile takibin 4.419,35 TL asıl alacak üzerinden devamına,
Asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %19,50 avans faizi işletilmesine,
Fazlaya ilişkin istemin reddine,
Asıl alacak likit ve hesaplanabilir olduğundan asıl alacağın %20’si oranında 883,87 TL icra inkar tazminatının davalılardan alınıp davacıya verilmesine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu uyarınca hesaplanan 301,88 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile eksik 247,48 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 1.074,50 TL ( 54,40 TL PH, 54,40 TL BH, 7,80 TL VH, 750,00 TL Bilirkişi ücreti, 207,90 TL müzekkere ve tebliğler olmak üzere ) yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Arabuluculuk görüşmelerinde arabulucu olarak atanan arabulucu Ahmet GÖKÇEN’e 1.320,00 TL ödeme yapılmasına karar verildiği, ödemenin suçüstü ödeneğinden ödendiği anlaşıldığından 1.320,00 TL arabuluculuk ücreti’nin 6325 sayılı hukuk uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu madde 18/A-11’e göre davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
6-Kullanılmayarak artan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı yanın yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 23/06/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır