Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/720 E. 2022/72 K. 15.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2019/720
KARAR NO:2022/72

DAVA:Tazminat
DAVA TARİHİ:27/12/2019
KARAR TARİHİ:15/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı müvekkili …’nın … Üniversitesi Tıp Fakültesinden 1980 tarihinde mezun olduğunu, Ortopedist olarak çalıştıktan sonra 04/01/2005 tarihinde emekli olduğunu, ….İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında davacı müvekkil aleyhine kambiyo senetlerine ilişkin icra takibi başlatıldığını ve 10 ödeme emri gönderildiğini, takibin müvekkilden habersiz olarak kesinleştiğini, davacı müvekkilin mal varlığına haciz konulduktan sonra haberi olduğunu, davacı müvekkilin davalı şirket aleyhine ….Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas, … Karar sayılı dosyasında icra takibinin iptali için Menfi Tespit davası açıldığını, takibe konu senet üzerindeki imza ve yazıların davacı müvekkile ait olmadığı tespit edilerek davanın kabulüne karar verildiğini, davacı müvekkil aleyhine açılan icra takibinin de iptal edildiğini, kararın 22/11/2018 tarihinde kesinleştiğini, bu süreçte müvekkilin tüm malvarlığına haciz konulduğunu, yargılama 2014 yılından 2018 yılına kadar sürdüğünden bu süre zarfında müvekkilinin banka hesaplarına haciz konulduğunu herhangi bir banka işlemi yapamadığını ve kullanamadığı araç için de vergi ödemeleri yapmak zorunda kaldığını, davacı müvekkilinin aracını harici satım sözleşmesiyle sattığı için noterde devir yapamadığı için aracın hala müvekkili adına göründüğü için satın alan kişinin araca ait vergi, harç ve cezalı geçişleri de ödemediği için tüm bu bedelleri müvekkilin ödemek zorunda kaldığını, davacı müvekkilin açmış olduğu tespit davası nedeniyle avukat tutmak zorunda kaldığını, 2.000 TL’yi aşkın dava masrafı yapmak durumunda kaldığını, davacı müvekkilin icra takibi nedeniyle kişilik haklarının zedelendiğini, 20.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesine karar verilmesini, olay tarihinden işletilecek faizi yargılama giderleri ve avukatlık ücretiyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, müvekkilin giderleri karşılayacak ekonomik güce sahip olmaması nedeniyle adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 21/06/2021 tarihli beyan dilekçesi ile; dava dilekçesinde davacı müvekkili lehine fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 500 TL maddi tazminatın davalıdan tahsilini talep ettiğini, işbu talep edilen 500 TL maddi tazminatın; 100 TL’sinin müvekkilinin harici satım sözleşmesiyle satmak ve kullanamadığı araç için ödediği vergi bedelinin, 100 TL’sinin aracın satılamamasından kaynaklı zarar bedeli, 200 TL’sinin ise araç ikame bedeli, 50 TL’sinin müvekkilinin duruşma masrafları ve ulaşım bedeli, 50 TL’sinin müvekkilinin araç için ödemek zorunda kaldığı zorunlu mali mesuliyet sigortası bedeli olduğunu beyan etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın kötü niyetle ve haksız şekilde açtığı davada gerçeğe aykırı beyanlarla mahkemeyi yanıltmaya teşebbüs ettiğini, görülen davanın reddi gerektiğini, davacı …’ya 21/05/2014 günü ödeme emri tebliğ edildiğini, takip kesinleşmeden …’nın tarafı aradığını, senetlerdeki imzanın kendisine ait olmadığını iddia ettiğini, 26/05/2014 tarihinde kendisine ait imza beyannamesi gönderdiğini, davacı vekilinin gerçek dışı iddiasının aksine davacı borçlu icra takibinden yasal itiraz süresi içinde haberdar olmasına rağmen tarafa e-mail gönderdiğini fakat icra takibine, borca ve imzaya süresinde itiraz etmediğini ve hakkında başlatılan takibin kesinleştiğini, davacının bu durumu kötü niyetle gizlediğini, bu sebeple davacının haksız ve mesnetsiz davasının reddinin gerektiğini, davacı adına kayıtlı … plakalı araç hakkında hiçbir zaman satış istenmediğini, yakalama dahi talep edilmemiş olup üzerindeki hacizin defalarca zaman aşımına uğramasına rağmen yargılama sonuçlanıncaya kadar aracın trafikten men dahi edilmediğini, davacının haczedilen vasıtası haricinde hiçbir banka hesabı veya ev, işyeri, maaş haczi vs. haciz işlemi de uygulanmadığını, tespit davası kesinleşene kadar imzaların davacıya ait olduğunu kabul etmek zorunluluğu sebebiyle haciz işlemi yapılmasının talep edilmesinin kanuna uygun olduğunu, herhangi bir tedbir kararı olmadığından davacının aracının yakalama ile trafikten men edilmesi ve satılmasını talep etmenin her türlü hak ve alacaklarının haczedilmesi hakkı olmasına rağmen bu hakkın kullanılmadığını, davacının haczedilen aracı harici satış sözleşmesi ile satmasının kendi tercihi olduğunu, bu tarz sözleşmelerin her zaman geriye veya ileriye dönük şekilde düzenlenebileceğinden bu beyana itibar etmenin mümkün olmadığını, davacının her fırsatta Dr. Olduğunu belirttiğini aynı dilekçede yoksul olduğunu beyan etmesinin ihtiyaç sahibi bir izlenim yaratma çabasının olduğunu, senetlerdeki imzaların …’nın oğlu …’ya ait olduğunu gizlemeyi tercih ettiğini, davacının bir tazminat davası açması gerekiyorsa oğlu …’ya açması gerektiğini, müvekkili şirketin 1.500,00 EURO borç için sahte senet düzenlemesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, kendi üzerine düşen edimlerini ticari teammüllere, usule ve hukuka uygun şekilde ifa ettiğini, imzanın …’ya ait olduğunun mahkeme kararı ile kesinleştiğini ve herhangi bir haciz veya başka işlem yapılmadığını, davacının dava dilekçesinde bahsettiği yargılama gideri ve vekalet ücretinin tazmin edildiğini, edilen bu talebin herhangi bir yasal dayanağı olmadığını, manevi tazminat isteminin tümden reddine karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile kısmen kabulüne karar verilmesinin yerinde olmadığını kararın bu nedenle bozulması gerektiğini, usule aykırı açılan davanın reddi ile hiçbir hakkı olamadığı halde dava açan davacıya yargılama giderlerinden başka vekalet ücreti olan 3.400,00 TL+KDV ‘nin tamamına ve 5.000,00 TL disiplin para cezasına mahkum edilmesi gerektiğini, davanın ve tüm taleplerin reddi ile ihbar olunan davalı …’nın sorumlu tutulmasına karar verilmesi gerektiğini, borçlu …’nın defalarca borcunu taksitler halinde ödeyeceğini beyan etmesine rağmen ödeme yapmadığını, müvekkili şirketin borçlarını ödememesi neticesinde şirketin küçülmeye gittiğini, çalışanlarının tazminatlarını ödemek suretiyle işten çıkarmak zorunda kaldığını ve bir yetkili, iki çalışanla ayakta kalmaya çalıştığını, davacı tarafın haksız, mesnetsiz, kötüniyetli davasının reddi yönünde karar verilmesini talep etmiştir.
Taraflar arasında uyuşmazlık bulunan hususların; davalı tarafından davacı aleyhine başlatılan icra takibi neticesinde davacının uğradığı maddi ve manevi zararın tespiti ve tazmininin mümkün olup olmadığından ibaret olduğu görülmüştür.
DELİLLER;
…. İcra Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak … Esas sayılı takip dosyası aslı celp edilmiştir.
… CBS’ye müzekkere yazılarak … Soruşturma sayılı dosya uyap üzerinden celp edilmiştir.
…. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne müzekkere yazılarak … Esas … Karar sayılı dosya uyap üzerinden celp edilmiştir.
… İlçe Emniyet Müdürlüğüne müzekkere yazılarak davacının sosyal ekonomik durum tespitinin yapılmasını istenilmiştir.
… Vergi Dairesi Müdürlüğüne müzekkere yazılarak davacının vergi kayıtları celp edilmiştir.
… CBS’ye müzekkere yazılarak … Soruşturma sayılı dosya uyap üzerinden celp edilmiştir.
… 17. İcra Müdürlüğüne müzekkere yazılarak … Esas sayılı takip dosyası uyap üzerinden celp edilmiştir.
… Bankası A.Ş’ye müzekkere yazılarak dava konusu ödemeye ilişkin hesap dökümleri ve dekontlar celp edilmiştir.
… A.Ş Genel Müdürlüğüne müzekkere yazılarak davacı ile davalı arasında yapılan kargo teslim detayları sorulmuştur.
… Ticaret Odası Başkanlığına müzekkere yazılarak … … ve Ticaret Limited Şirketinin ve davacı …’nın ticaret sicil kayıtları celp edilmiştir.
İstanbul Ticaret Odası Başkanlığına müzekkere yazılarak davalının ticaret sicil kayıtları celp edilmiştir.
… Ticaret Odası Başkanlığına müzekkere yazılarak ihbar olunan …’nın ticaret sicil kayıtları celp edilmiştir.
… SGK’ya müzekkere yazılarak davacı … ve ihbar olunan …’nın işyeri, işveren ve çalışan bilgileri celp edilmiştir.
… 1. Asliye Ceza Mahkemesi’ne müzekkere yazılarak … Esas sayılı dosya celp edilmiştir.
Mahkememizce verilen ara karar gereğince davacı tanıklarının dinlenilmesi için … Asliye Ticaret Mahkemesi’ne talimat yazılmasına karar verilmiş olup, 24/11/2020 tarihli talimat duruşmasında dinlenilen tanık …; ” … Otomotiv firması bana aittir. Davacı Dr. … kız kardeşimin kayınpeder olur. Aracını satmamız için bize getirmişti. Araca bir alıcı çıktı. Esnaf aracılık etti. Getirdiği kişi … vadeli olarak aracı almak istedi. Bir kısmını peşin verdi, kalan kısmı eksik olduğundan devrini vermedi. Notere gidip devir yapılacağı zaman … … Şirketi lehine haciz görünüyordu ve satışa mani olundu. Aracın … tarafından insan kaçakçılığında kullanıldığını söylemişlerdi. Aracı değerinin altında satmak zorunda kaldı. Daha sonra Dr. … aleyhine icra takipleri oldu. Onun bize söylediğine göre … … şirketi senette sahte imza kullanmış. Kendileri ile mahkemelik olduğunu söyledi. Psikolojisi bozuldu, kredi çekemedi, banka borçlarından dolayı da kendisine icra takipleri başlatıldı ve mağdur oldu. Bu olanlar benim yanımda oldu. Bilgim ve görgüm bundan ibarettir.” şeklinde beyanda bulunmuştur.

Tanık …’ın 6100 sayılı hukuk mahkemeleri kanunun 258/3. maddesine uygun şekilde yemin etmemesi üzerine beyanının alınmadığı görüldü.
Tanık …; “Davacı … benim dünürüm olur, ben kendisinden uzun bir zaman önce tarihini tam olarak hatırlayamadığım bir zamanda… marka model bir araç satın aldım, bu aracın bedelini ödememe rağmen uzun bir müddet aracın satışını alamadım, aracı 8.000-9.000-TL civarında bir bedel karşılığında satın aldım, aracın o tarihlerdeki gerçek değeri 15-16.000-TL civarındaydı, ancak kendisi arabanın satışını veremediği için o tarihte ihtiyacı olduğunu söylediği bedel üzerinden aracı bana sattı, ancak bizde daha sonra aracı devretmek istediğimizde aracın kaydı bizde olmadığı için devredemedik, aracın üzerinde haciz bulunması sebebiyle aracı değerinin altında aldık, davacı ileride aracın devrini verebilirsem anlaştığımız bedelin üzerine bir miktar daha kendisine ödeyeceğimi söyledi ve bu konuda anlaştık, davacının ekonomik durumunun hakkında açılan icra takibi nedeniyle bozulup bozulmadığını bilmiyorum, ancak davacının o dönemde maddi açıdan sıkıntı yaşadığını biliyorum, zaten sıkıntı yaşadığı için aracı bana verdi, davacının mal varlığı üzerinde haciz olduğunu ve davacının malları üzerindeki bulunan hacizler ile uzunca bir zaman yaşadığını biliyorum, bu konular yaptığımız görüşmelerde çokça gündeme gelmiştir ancak davacının psikolojik durumunun belirtilen sebepler ile bozulup bozulmadığını bilmiyorum, ayrıca ben aracı devraldıktan aracın çeşitli vergi ve giderlerini Arslan bey karşılıyordu ve karşıladıktan sonra bu bedelleri benden istiyordu, bende aracın devrini resmi olarak almadığım için bahsi geçen bedelleri Arslan beye ödemedim, Arslan bey bahsi geçen dönemde mal varlığı üzerinde bulunan hacizler sebebiyle kredi kullanamıyordu, davacının aile ve sosyal ilişkilerinin bozulup bozulmadığı hususunda da bir bilgim yoktur, ancak kendisinin hacizler sebebiyle huzursuz olduğunu biliyorum, o dönemde aracın devrini alamadığım için bende kendisine zaman zaman serzenişlerde bulunuyordum.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davacı vekili müvekkili …’nın vefatı üzerine 01/11/2021 tarihli dilekçe ile davacının miraççılarına ait veraset ilamı ve vekaletnamelerini Mahkeme dosyasına sunmuştur.
Mahkememizce verilen ara karar gereğince davalı tanıklarının dinlenilmesine karar verilmiş olup 09/02/2021 tarihli duruşmada dinlenilen tanık …; ” Ben davalı şirkette 97 yılından 2019 yılına kadar satış pazarlama müdürü olarak çalıştım, ben İstanbul bölgesinden sorumluyum, davacıyı oğlu … sebebiyle tanırım, davalı şirket ile …nın uzun süreli ticari ilişkisi vardı, davaya konu senetlere kadar sorunsuz bir ilişki vardı, dava konusu senetleri … borucuna karşılık vermiş, benim birebir görgüye dayalı bilgim yoktur, şirketi kapatacağını söylemişti, senetleri bölge sorumlusu … teslim alıp muhasebecimiz Mustafa Bulut’a teslim etmiştir, ancak her ikisi de daha sonra vefat etmiştir. Davacı daha sonra senetteki imzaların kendisine ait olmadığını ileri sürdü, davalı şirket bugüne kadar ticari ilişkisini güven esasına dayandırarak devam ettirmiştir, bu olay haricinde ticari hayatında yaşadığı bir sorun olmamıştır. Asıl işi … yürütmekteydi. Davacı … ise oğlunun finansörü idi,” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Tanık …; “Ben davalı şirketin satış temsilcisiyim. İstanbulda çalışıyorum. Davaya konu senetler … sorumlumuz …’ya davacının oğlu … tarafından dükkanını kapatacağı için hesabı kapatarak verilmiştir, … vefat etmiştir. Davacı … oğlu … ile beraber çalışmaktaydı, oğlunu finanse etmekteydi. Davacı ve oğlu ile uzun süreli ticari ilişkimiz vardı. Herhangi bir sorun yaşanmamıştı. … gerekli ödemeleri yapmaktaydı. Ancak işleri yolunda gitmeyince dava konusu senetteki imzanın kendisine ait olmadığını iddia etti, ancak senete konu borç mevcuttur.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davalı vekili 07/02/2020 tarihli dilekçesi ile davanın …’ya ihbar edilmesini talep etmiş olmakla dava …’ya ihbar edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda; tarafların beyanları, deliller ve tüm dosya kapsamına göre;
Davacı vekili, davalının müvekkili hakkında kambiyo senetlerine ilişkin icra takibi başlattığını, takibin müvekkilinden habersiz kesinleştiğini, takipten hacizden sonra haberdar olduğunu, açtığı menfi tespit davasının senet üzerindeki imza ve yazılar müvekkiline ait olmadığı için kabul edildiğini, yargılama süresi olan 4 yıl boyunca mal varlığının hacizli olduğunu, kredi çekemediğini, madden ve manen zarara uğradığını, aracını haricen satmak zorunda kaldığı için satın alan kişinin ödemediği vergi ve cezalı geçiş bedellerini ödemek zorunda kaldığını, menfi tespit davası sebebi ile avukat masrafı yaptığını beyan ederek maddi ve manevi tazminat talep etmiştir.
Davalı vekili ise, davacının icra takibinden haberdar olmasına rağmen itiraz etmediğini, tüm mal varlığının haczinin söz konusu olmadığını, sadece araca kayden haciz işlemi uygulandığını, satışın istenmediğini, başkaca hiçbir işlem yapılmadığını, müvekkilinin iyiniyetli şekilde menfi tespit davasının sonucunu beklediğini, dava sonuçlandıktan sonra dahi davacının dosyayı işlemden kaldırmadığını, aracı harici satması mağduriyetine sebep olmuş ise kendi kusurundan kaynaklandığını, takibe konu senetteki imzanın davacının oğlu …’ya ait olduğunun ortaya çıktığını, …’nın borcu kabul ettiğini ve senedi babasına imzalatarak müvekkiline verdiğini söylediğini, davacının, oğluna karşı dava açması gerektiğini, davacının oğlu ile birlikte işlettiği bir işyerinin olduğunu, menfi tespit davası sebebi ile davacıya yargılama gideri, vekalet ücreti ve kötüniyet tazminatı ödendiğini, davacının maddi ve manevi zararının söz konusu olmadığını, müvekkilinin yasal hakkını kullandığını beyan ederek davanın reddini talep etmiştir.
Dava, haksız haciz sebebi ile uğranılan maddi ve manevi zararın tazminine ilişkindir.
Yargılama sırasında davacı … vefat etmiş, mirasçıları dahili davacı olarak davaya dahil olmuştur.
…. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davalının davacı hakkında 25/04/2012, 25/05/2012, 25/07/2012 vade tarihli keşidecisi, davacı … olan üç adet bono için takip başlattığı, 22/12/2014 tarihinde araç haczinin işlendiği görülmektedir.
…. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas … karar sayılı dosyanın incelenmesinde; davacının davalı aleyhine menfi tespit davası açtığı, 16/04/2018 tarihli ATK raporuna göre takibe konu bonolardaki imzanın davacının eli ürünü olmadığı, oğlu …’ya ait olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verildiği, kararın 22/11/2018 tarihinde istinaf edilmeksizin kesinleştiği görüldü.
… Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … soruşturma sayılı dosyasında (İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı … soruşturma sayılı dosyanın yetkisizlik kararı üzerine) ; davalının … hakkında dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlaması ile şikayetçi olduğu, savcılıkça kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar verildiği, dosyada mevcut ifade tutanaklarından oğul …’ya ait işyerinin vergi levhasının davacının üzerine kayıtlı olduğu, davacının oğlu …’nın işyerini devraldığı, …’nın borcu kabul ettiği, bonolardaki imzaların kendisine ait olduğunu, babasının kredi kartından borç ödemeleri yaptığını beyan ettiği görüldü.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … Soruşturma sayılı dosyasında (… Cumhuriyet Başsavcılığı … soruşturma sayılı dosyanın yetkisizlik kararı üzerine) davacı … ve oğlu …’nın, davalı hakkında sahtecilik ve dolandırıcılıktan şikayetçi olduğu, savcılıkça ”şüphelinin bedelinin ödenmesine rağmen üç adet senet ile müşteki … hakkında icra takibi başlattığını, senede ticari alışverişle ilgisi bulunmayan …’nın da adını yazdığını beyan ettiği anlaşılmış ise de, müşteki …’nın …. Asliye Ticaret Mahkemesine sunduğu 09/03/2015 tarihli dilekçede senet altındaki imzaların …’ya değil kendisine ait olduğunu, senet bedellerini ödemesine rağmen bedelsiz kalmış senetle ile hakkında icra takibi yapıldığını beyan ettiği, soruşturma konusu olayın bu hali ile senetteki imzaların müştekiye ait olması sebebi ile bedelsiz kalmış senedi kullanma suçunu oluşturduğu, müştekinin iddiasına ilişkin yazılı bir delil sunamaması birlikte değerlendirildiğinde, müştekinin iddialarının soyut nitelikte kaldığı, şüphelinin bedelsiz senedi kullanma suçunu işlediğine dair delil elde edilemediği” kanaati ile kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar verildiği görüldü.
Aras Kargo A.ş’ne yazılan müzekkere cevabında; davalının, …’ya gönderdiği ürünlerin, …, … ve …’nın ortağı tarafından teslim alındığı görüldü.
Tüm dosya kapsamından; davacı …’nın, oğlu …’nın işyerini devraldığı, oğul …’nın borçlarını babasının kredi kartından ödediği, oğul …’nın davalıya olan borcunu ve takibe konu senetleri davalıya verdiğini kabul ettiği, her ne kadar senetlerdeki imzanın, keşideci olarak belirtilen davacı …’ya ait olmadığı sabit ise de; davalının, …’nın babası …’ya imzalattığını belirterek verdiği senetlere dayanarak takip başlatmasında kusurunun olmadığı, yasal hakkını kullandığı, takip başlatmasının haksız fiil teşkil etmeyeceği kanaatine varılmıştır.
Takibin haksız fiil teşkil ettiği kabul edilse dahi; davacı, zararını ispatlayamamıştır. Maddi tazminat talebinin dayanağı olarak belirttiği hacizli aracı haricen devretmesi sebebi ile devralanın ihlalli geçiş bedellerini ödemek zorunda kaldığı, bankadan kredi çekemediği hususlarında ve 21/06/2021 tarihli beyan dilekçesinde belirtiği hususlarda delil ibraz etmemiştir. Menfi tespit davası sebebi ile yaptığı avukat masrafı ise hüküm altına alınmıştır. Davacının manevi tazminat talebinin incelenmesine gelince; hakkında takip başlatılması kişilik haklarına saldırı mahiyetinde değildir. Haricen sattığı aracın insan kaçakçılığı suçunda kullanılması sebebi ile hakkında yargılama yapılması, dava dilekçesinde belirtilen hususlardan olmadığı gibi davacının bu olay sebebi ile manevi anlamda zarar görmesi ile davalının başlattığı takip arasında uygun illiyet bağı bulunmamaktadır. Bu bağlamda davacının davasının reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın REDDİNE;
2-Davalı vekilinin davacının disiplin para cezasına mahkum edilmesi talebinin REDDİNE;
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 80,70TL maktu karar harcının peşin alınan 350,89TL harçtan mahsubu ile artan 270,19TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde DAVACIYA İADESİNE,
4-Arabuluculuk görüşmelerinde arabulucu olarak atanan …’a 1.320,00-TL ödeme yapılmasına karar verildiği, ödemenin suçüstü ödeneğinden ödendiği anlaşıldığından 1.360,00-TL arabuluculuk ücreti’nin 6325 sayılı hukuk uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu madde 18/A-13’a göre davacıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
5-Maddi tazminat yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 500,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak, DAVALIYA VERİLMESİNE,
6-Manevi tazminat yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 5.100,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak, DAVALIYA VERİLMESİNE,
6-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı tarafından yapılan 59,00TL yargılama giderinin davacıdan alınarak, DAVALIYA VERİLMESİNE,
8-Kullanılmayan gider/delil avansının karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 15/02/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır