Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/664 E. 2020/557 K. 25.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/664
KARAR NO : 2020/557

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 05/04/2016
KARAR TARİHİ : 25/09/2020
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı tarafından keşide edilen faturalarda kayıp-kaçak bedeli, perakende satış bedeli, sayaç okuma bedeli, iletim sistem kullanım bedeli, dağıtım bedeli adları altında haksız olarak tahakkuk etmiş olduğu şimdilik 1.000,00TL’nin 2006 yılından başlamak üzere 10 yıllık zamanaşımı içerisinde kalmak kaydıyla, ödeme tarihinden itibaren işlemiş avans faizi ile birlikte müvekkile iadesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalının ihbar dilekçesinin haksız ve yersiz olduğunu, müvekkil şirkete husumet yöneltilmesinin mümkün olmadığını, haksız ve mesnetsiz davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce verilen 2016/361 Esas 2017/306 Karar sayılı 24/04/2017 tarihli kararı Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 2018/3537 Esas 2019/9142 Karar sayılı 14/11/2019 tarihli ilamı ile kaldırılmış, dava dosyası mahkememizin 2019/664 Esas sırasına kaydolunmuştur.
Dava, aboneden tahsil edilen kayıp kaçak ve diğer bir kısım bedellerinin haksız tahsil edildiği iddiası ile istirdadı talebine ilişkindir.
Yargılama sırasında 17.06.2016 tarih ve 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanunun 21. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu Kanunu’nun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır” hükmü getirilerek,Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun Kanundaki yetkileri genişletilerek, yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir.
Yine, 6719 sayılı Kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen; geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” hükmünü, geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17. madde hükümleri uygulanır.” hükmünü içermektedir. Görüldüğü üzere, 6719 sayılı Kanunun 21. Maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17. maddesine eklenen 10. bend ile dava konusu uyuşmazlığın da özünü oluşturan bedeller konusunda, davanın açıldığı tarihteki içtihat durumundan farklı ve yeni bir düzenleme getirmiş; hem de, geçici 20. maddeyle, anılan düzenleme devam etmekte olan davalarda da uygulanacak şekilde geçmişe yürütülmüştür. Dava tarihinden sonra yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanun ile yapılan değişikliklerin, Kanunun 17/06/2016 yürürlük tarihinden önceki dönemde geçerli olan EPDK kararlarına dayanılarak tahsil edilmiş, dava konusu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılan ve halen devam eden alacak davalarında da geçmişe etkili olacak şekilde uygulanması gerektiği anlaşılmaktadır.
6100 sayılı HMK’nın 26. maddesi hükmüne göre; hakim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başkasına karar veremez. Öğreti ve uygulamada taleple bağlılık olarak adlandırılan bu kural; sadece sonuç istem yönünden değil, sonuç istemi oluşturan her bir alacak kaleminin dayanağını oluşturan vakıalar yönünden de uygulanır.
Somut olayda; davacı, davaya konu kayıp-kaçak bedellerin alınmasının yasal olmadığının yargı mercilerince verilen kararlar ile belirlendiğini ileri sürerek, işbu davayı açmıştır. Diğer bir anlatımla, kayıp-kaçak bedelinin Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından belirlenen tarifelere göre alınması gerekenden fazla alındığı yönünde bir iddiada bulunmamıştır. Yargılama sırasında da vakıalar yönünden davasını ıslah etmemiştir. . Bu nedenle mahkemece davacının yerindelik denetimi sonucu hedef kayıp kaçak oranlarını aşan kısım yönünden davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya uygun değildir. Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 2018/5200 E. – 2019/115 K.2018/7702 E-2019/4792 K…sayılı ilamları da bu doğrultudadır.
Davalının husumete ilişkin istinaf itirazları yönünden yapılan değerlendirmede ise, davalının tedarikçi sıfatını haiz olduğu, davacıdan tahsil edilen kayıp- kaçak bedelinin iadesi bakımından somut olayda pasif husumet ehliyeti bulunduğu, bu nedenle husumet itirazının yerinde olmadığı anlaşılmaktadır.
Zamanaşımı defi yönünden yapılan değerlendirmede ise; davanın sözleşmeye aykırılık yönü itibariyle zamanaşımı süresinin 10 yıl olacağı ve dava tarihi itibariyle bu sürenin dolmadığı kuşkusuzdur. Bu nedenle davalının bu defisi yerinde değildir.
Davalının davanın konusu kalmadığına ilişkin istinaf itirazlarına yönelik yapılan değerlendirmede ise; Yargılama sırasında yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliklerinin, dava konusu hakkın özünü ortadan kaldırdığı açıktır. Diğer bir anlatımla, geçmişe etkili yeni yasa nedeniyle dava konusuz kalmıştır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18/11/2009 gün, 2009/18-421 E., 2009/526 K. sayılı ilamında belirttiği üzere, “Dava tarihinde davasında haklı olan davacının sonradan yürürlüğe giren yasa nedeniyle haksız duruma düşmesi söz konusu olmadığından, davacı lehine masraf ve maktu vekalet ücretine” hükmedilmesi gerekir.
Somut olayda, davacı tarafın dava açıldığı tarihteki mevzuat, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.05.2014 tarih ve 2013/7-2454 Esas 2014/679 K. Sayılı kararı gereği içtihat durumuna göre dava açmakta haklı olduğu, bu kapsamda kayıp kaçak ve diğer bedellerin tahsilini talep edebileceği dikkate alındığında, dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliği ya da içtihadı birleştirme kararı gereği davanın kabul edilmemesi nedeniyle haksız çıkmasına rağmen yargılama giderlerinden sorumlu tutulamayacağı kuşkusuzdur.
Bu durumda; dava açıldıktan sonra hasıl olan yasa değişikliği nedeniyle, davacının dava açmasında haksız sayılamayacağı cihetle; konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilerek, davacının yaptığı yargılama gideri ile karar tarihindeki AAÜT uyarınca maktu vekalet ücretinin davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Konusuz kalan dava hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu uyarınca hesaplanan maktu 54,40 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 29,20 TL harcın mahsubu ile eksik 25,20 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 3.400,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan toplam 297,65 TL ( 29,20 TL BH, 29,20 TL PH, 4,30 TL VH, 234,95 TL müzekkere ve tebliğler olmak üzere) yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6-Kullanılmayarak artan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı yanın yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay Yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 25/09/2020

Katip …
*e-imzalıdır

Hakim …
*e-imzalıdır