Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/66 E. 2019/729 K. 12.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO: 2019/66
KARAR NO: 2019/729

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ: 07/05/2014
KARAR TARİHİ: 12/11/2019

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle: müvekkilinin miras bırakanı …, BDDK tarafından el konulmadan önce, Davalı … A.Ş.’nin Kayseri Şubesine 100.000- DEM mevdutaını vadeli olarak yatırdığını, 21.12.1999 tarihinde davalı bankaya el konularak bankacılık yapma ve mevduat kabul etme izni kaldırılarak, yönetiminin …’ye devredildiğini, bu banka daha sonra sırasıyla …, … ile …’ın birleştirildiği, …’ın ise … Bank’a satıldığını, bankaya el konulmasından sonra müvekkilin mevduatının sigorta kapsamında olmadığı ve … Ltd. adlı bankanın ayrı bir tüzel kişi olduğu gerekçesi ile ödenmediği, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin, “öncelikle … bankaya başvuru gerektiği” şeklindeki önceki içtihadından döndüğü, yeni içtihatlarında “… A.Ş NİN … … LTD “…’a ait hiçbir mal varlığının bulunmadığı, yıllık 20.000 USD lisans bedeli yatırmamış olması nedeniyle bankanın bankacılık lisansının iptal edilerek kapatılmış olması nedeniyle ve bu banka hakkında alınmış çok sayıda ACİZ VESİKASI olması nedeniyle bu bankaya başvurunun sonuçsuz kalacağının anlaşılmış olduğu” vurgulanarak “… bankaya dava açmaya veya icra takibi yapmaya ve başvurunun sonuçsuz kaldığının kanıtlanmasına gerek bulunmadığı ” yönünde karar oluşturmuş, eski içtihatlarından dönülmüştür. Yargıtay 11 Hukuk Dairesinin Kararlarının delil listeleri ekinde sunulduğu aşağıda açıklayacakları üzere davalı … A.Ş NİN … adlı paravan kıyı bankasını kurarak ve iki bankanın tek elden yönetimi sağlanarak, suç işleme amacına yönelik olarak planlı ve kasıtlı iş birliği içinde, mevduat sahiplerinin ve müvekkilin dolandırılmış ve zarara uğratılmış olduğunun kanıtlanacağı, zararın oluşmasına, … A.Ş yönetimi sebep olduğundan … A.Ş nin devir sonucu birleşmiş olduğu … BANK A.Ş’nin oluşan zarardan sorumlu bulunduğu,… A.Ş. yetkililerinin “bankaları aracı olarak kullanmak suretiyle dolandırıcılık “suçundan İstanbul … Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanarak mahkûm oldukları , kararın Yargıtay Ceza Dairesi tarafından onanmak suretiyle kesinleştiği, yine ceza dosyasına sunulan müfettiş raporlarında bankanın … mevduat adı altında topladıkları mevduatı kasıtlı olarak grup şirketlere usulsüz kredi vermek suretiyle tükettiklerinin açıklandığı gerek mahkeme kararı gerekse müfettiş raporları delilleri arasında ibraz edildiği,davalı bankanın sorumluluğunun yasal nedenleri olarak;Karz/vedia akdi: Davalı bankanın, paravan … banka kurmak ve bu bankanın adı arkasına gizlenmek suretiyle toplamış olduğu mevduatı yine kendisi tasarruf ettiği ve grup şirketlere usulsüz krediler vermek suretiyle tükettiğinin anlaşıldığı, … … Ltd adına tüm bankacılık işlemleri … A.Ş tarafından yapılmış olmakla, verilmesi kararlaştırılan faiz oranının da davalı banka tarafından taahhüt edildiğinin ve ödenmesi gerektiğinin kabulü gerektiği, davalı bankanın, paravan … … LTD adlı bankanın adı arkasına gizlenerek ve kanuna karşı hile yaparak mevduat toplamış olmakla birlikte bu inançlı işlem aslında bir KARZ/VEDİA akdi olarak değerlendirildiği, sebepsiz zenginleşme: müvekkilinin … A.Ş ne yatırmış olduğu mevduat, görünüşte, KKTC de kurulu … adlı paravan bankaya havale edilmiş gibi işlem yapılmasına rağmen gerçekte bunun yapılmadığı ve paranın … A.Ş yönetimi tarafından …GRUBUNA ait şirketlere aktarıldığı, para … A Ş tarafından grup şirketlere kredi olarak verildiğinden … A.Ş kullanmış olduğu bu tutar kadar grup şirketlerden alacaklı duruma gelmiş olup müvekkili aleyhine sebepsiz olarak zenginleştiği,kanuna karşı hile: … A.Ş., daha fazla mevduat toplamak ve toplamış olduğu mevduatı, banka iştiraki şirketler ile banka sahiplerinin ve yöneticilerinin şirketlerine aktarmak amacıyla kanuna karşı hile yoluna başvurarak, bu amaçla KKTC bir … banka kurduğu, bu bankanın kurucuları ….A.Ş. ve …şirketlerinde çalışan yönetime sadık ve güvenilir kişiler arasında temin edilmek suretiyle KKTC’ye gönderilmiş, kuruluş sermayesi olan 500.000 USD, nin dahi … A.Ş. tarafından temin edilmiş olduğu, kuruluşu takiben kuruluş sermayesinin çekilerek yurda getirildiği ve … … Ltd. adlı bankanın hiçbir mal varlığının ve sermayesinin bulunmadığı … A.Ş yönetimi tarafından bilinmesine rağmen, bu durum mevduat sahiplerinden özenle gizlenerek, bu paravan banka adına açılan hesaba mevduat kabul edilerek ve bu mevduatlar sorumsuzca …şirketlerine aktarılarak mevduat sahiplerinin zarara uğramalarına neden olunduğu,bankalara olan güven ile vekâlet görevinin kötüye kullanılması- müşterinin kasten yanlış yönlenlendirilmesi: Müvekkilinin … A.Ş. ile … … Ltd. adlı bankaların ayrı bankalar olduğunu ve havale talimatının varlığını bankaya el konulduktan sonra öğrendiğini, bankaların yaptıkları tüm bankacılık hizmetlerini yasalara uygun yapmak zorunda oldukları gibi mevduat sahiplerinin çıkarlarını korumak için de gerekli önlemleri almaları gerektiği, haksız fiil sorumluluğu: … yöneticilerinin, kanunun yasakladığı sonucu elde etmek için giriştikleri haksız fiil sonucunda müvekkile zarar verdikleri, Gerçekleştirilen fiilin kanuna karşı hile yolu kullanılarak ve bankalar aracı kılınmak suretiyle dolandırıcılık olduğu, bu suç tüzel kişiliğe sahip banka aracı kılınmak suretiyle işlenmiş olduğundan hukuki sorumluluk da banka tüzel kişiliğine ait olacağı. Bu sorumluluğun mevduatın sigorta kapsamında olup olmaması ile hiçbir ilgisi bulunmadığı,açıklamış oldukları nedenlerle; müvekkilinin miras bırakanı … tarafından davalı bankanın … Şubesine yatırılan 100.000 DEM=51.129,18 Euro’nun 1/2 hissesi olan 25.564,59 Euro Mevduat alacağının davalı bankadan hükmen tahsiline , paranın bankaya yattığı 22.05.1999 tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi gereğince temerrüt faizi uygulanmasına karar verilmesi gerektiği iddiasında bulunmuştur.
Davalı tarafından verilen 28.05.2014 tarihli cevap dilekçesinde özetle; mahkeme ve Yargıtay kararlarında, bankaları ile…arasındaki işleyiş emsal Yargıtay Kararlarında da vurgulandığı üzere devir tarihinden önceki işlemlerden kaynaklanan ve borcun üstleneninin ve Sözleşmenin 6,13. maddesi gereğince sorumlusunun…olduğunu tartışmaya yer vermeyecek kadar açık ve net olduğu,davacı tarafından müvekkili … Bank A.Ş.’ye karşı açılan davanın aşağıda açıkladıkları nedenlerle reddi gerektiği; “ . Husumete ilişkin itirazları : Davacının müvekkil … Banktan (…) herhangi bir alacağının bulunmadığı,. Davacının müvekkil bankadan tahsilini talep ettiği alacağın, davacı tarafça … … Limited’e havale edildiği ve müvekkil bankadan çıkarak … … Bank Limited nezdinde bir alacak haline geldiği, müvekkil banka ile … … limited’in farklı tüzel kişiliklere sahip kuruluşlar olduğu, başka bir kuruluş nezdindeki alacak için müvekkil bankaya husumet yöneltilmesi, usule aykırı olduğundan, davanın öncelikle husumet yönünden reddini talep ettikleri,kesin hüküm itirazları: Mahkemenin, davanın esasına girebilmek için dava şartlarının tamam olup olmadığına bakması gerektiği. Dava şartlarının, mahkemenin davanın esası hakkında yargılamada bulunabilmesi için gerekli olan şartlar olduğu, Dava şartlarından; yani mahkemenin esas hakkında yargılama yapabilmesinin şartlarından birinin de dava konusu uyuşmazlık hakkında daha önce verilmiş bir kesin hüküm bulunmaması olduğu, H.U.M.K. md. 237 gereğince birinci dava ile ikinci davanın müddeabihlerinin. dava sebeplerinin; yani vakıalarının ve taraflarının aynı olması halinde kesin hüküm söz konusu olduğu ve Kesin hüküm bulunması durumunda dava şartlarının tam olmamasından dolayı davanın reddedilmesi gerektiği, ana başlık – kanun, sözleşme, haksız fiil, sebepsiz zenginleşme – halleri değerlendirildiğinde davacının iddiasının sözleşmenin irade sakatlanması nedeniyle geçersizliğine dayanması hali haksız fiil olarak nitelendirilebileceği, ancak davacının, … bankasında hesap açanların banka çalışanları tarafından yönlendirildiği ve aldatıldığı iddialarının doğru kabul edilmesi halinde borç kaynağının zamanaşımına uğradığının da kabulü gerekmekte olduğu,hile ile ilgili hak düşürücü sürenin geçtiği; Dava dilekçesinde özetle banka çalışanlarının hileli davranışları ve yönlendirmeleri ile havale işlemi yapıldığından sözedildiği, buna göre davanın hukuksal nedeni “hile” ile iradenin fesada uğratılması olması gerektiği,Borçlar Kanunu nun 31. maddesine göre hileye uğrayan tarafın hileyi anlamasından başlayarak bir yıl içinde akit ile bağlı olmadığını beyan etmemesi ya da verdiğini geri almaması durumunda hileli olduğunu ileri sürdüğü akdin onay verilmiş sayılması gerekmekte olduğu bu nedenle davanın hak düşürücü süre geçirilmek suretiyle açılmış olduğu hususu da gözetilerek reddi gerektiği, davanın … Yardımlaşma Kurumu’na (…) ihbarını talep etmekte oldukları, davanın…na da (…) ihbarını talep ettikleri; davacının olayda dayandığı hukuki nedeni tasnif etmesi gerektiği; bir davada aynı anda sebepsiz zenginleşme, vekalet akdinin kötüye kullanılması, kanuna karşı hile veya haksız fiil koşullarının oluşması hukuken mümkün olmadığı, davacının bu tutumu dahi olaya yasal bir dayanak bulamadıkları bu nedenle her türlü yasal dayanağı ileri sürerek birşeyler elde etmek istediklerinin göstergesi olduğu,yukarıda açıklamış oldukları nedenlerle; Hisse devir tarihinden önceki işlemlerden kaynaklanabilecek her türlü borcun…tarafından üstlenmesi sebebi ile ve 5411 sayılı kanunun ö.107/5b-5M107/6 m.140 mucibince ve …’ nin taraf olduğu sözleşmeler uyarınca bankalarının sorumlu olmadığı davada müvekkil bankanın hisse devir sözleşmesinden önceki işlemlere ilişkin borçların yasa gereği…üzerine nakil edilmiş olduğundan sadece …’nin davalı sıfatı olması gerektiğinden bu sebeple öncelikle Husumet itirazlarının kabulüne karar verilmesini, alacaklı rızası aranmayacağından HMK 124/2 kapsamında mahkemenin resen taraf değişikliğine hükmetmesi, bankaları açısından davanın husumetten reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
… vekili tarafından verilen 24.07.2014 tarhli dilekçesinde özetle ; öncelikle Fer’i müdahele taleplerinin kabulü ile usule dair itirazları dikkate alınarak, davanın davalı banka için husumet yönünden reddine ,davacı tarafın aldatıldığını iddia etmesi ve haksız fiil hükümlerine dayanması halinde zamanaşımı yönünden reddine, aksi halde; davacının mevduat hesabının … … Ltd nezdinde açılmış olması ve müvekkil banka nezdinde herhangi bir alacağı olmaması nedeniyle haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olan davanın esastan reddine, karar verilmesi gerektiği talebinde bulunmuştur.
Ordu Yardımlaşma Kurumu vekili tarafından verilen 17.10.2014 alındı tarihli dilekçesinde; Davanın asıl muhatap olan …ye tevcih edilmesini, bu taleplerinin kabul edilmemesi halinde ileride müvekkil kurumun hak kaybına ve zarara uğramasını Önlemek üzere davaya davalı yan yanında feri müdahil olarak katılmaları ve usul ve yasaya aykırı işbu davanın reddine karar verilme talebinde bulunmuştur.
Taraflar arasında uyuşmazlık bulunan hususlar; davacı murisi … tarafından davalı bankanın …şubesine yatırılan 100.000Mark karşılığı 51.129,18 Euro’nun kendi 1/2 hissesine isabet eden 25.564,59 Euro mevduat alacağının davalı bankanın sebepsiz zengiştiği vb.iddialar ile bankadan tahsili talebine ilişkin olduğu tespit edildi.
Davacı vekili 26/01/2015 tarihli ıslah dilekçesinde özetle; müvekkilinin miras bırakanı … tarafından davalı bankanın Kayseri şubesine yatırılan 100.DEM=51.129,18 EURO alacak ve tazminatın davalı bankadan hükmen tahsilini, alacağa paranın yatırılma tarihi olan 17.11.1999 tarihinden itibare fiili ödeme tarihine kadar 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi gereğince ticari temerrüd faizi uygulanmasına, şeklinde ıslah ettiklerini, müvekkili ile diğer mirasçının tekerede birlikte mülkiyet hakkına sahip olduklarından ve bu nedenle de işbu dava bakımından da aralarında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğundan taraf teşkilinin sağlanması için diğer mirasçı…’a ihbarını talep etmiştir.
Asli Müdahil Vekili 23/02/2015 tarihli dilekçesinde özetle; müvekkilinin miras bırakanı …’in davalı bankaya devrinden önce … A.Ş’nin… Şubesi’ne 100.000,00 DEM Mevduatını vadeli olarak yatırdığını ancak 27.08.2007 tarihinde vefatı nedeniyle geriye müvekkili… ve … olmak üzere iki mirasçısı kaldığını, Türk Medeni Kanunu’nun 640.maddesine göre “Birden çok mirasçı bulunması halinde, mirasın geçmesiyle birlikte paylaşmaya kadar, mirasçılar arasında terekedeki bütün hak ve borçları kapsayan bir ortaklık meydana gelir. Mirasçılar terekeye elbirliğiyle sahip olurlar ve sözleşme veya kanundan doğan temsil ya da yönetim yetkisi saklı kalmak üzere terekeye ait bütün haklar üzerinde birlikte tasarruf ederler.” şeklinde açıklanan nedenlerle davacı mirasçı … ile müvekkili mirasçı… arasında elbirliği mülkiyeti nedeniyle zorunlu dava arkadaşlığı nedeniyle terekeye konu malvarlığı ile ilgili huzurda görülmekte olan davaya muvafakat ettiklerini, davacı yanında davaya katılma talebini ve haklı davanın kabulünü talep etmiştir.

DELİLLER;
İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası incelenmek üzere celp edilmiş olup iade edilmiştir.
İstanbul …Ağır Ceza Mahkemesi’nin …Esas sayılı dosyası uyaptan celp edilmiştir.
Feri Müdahil…tarafından dava konusu olaya ilişkin … hesap açma talimatı, ekstre ve ekran görüntüleri dosyaya ibraz edilmiştir.
Mahkememizce verilen ara karar gereğince dosya bilirkişiye tevdi edilmiş olup, 08/12/2014 tarihli bilirkişi raporunda özetle; davacının … hesabına 22/05/2000 tarihideki dönüş bakiyesi olan 57.642,90 Euroya bu tarihten itibaren dava tarihine kadar 3095 sayılı kanun 4/a maddesi uyarınca devlet bankalarının 1 yıl vadeli Euro cinsinden mevduata uyguladıkları en yüksek faiz oranı üzerinden faiz istenebileceği, 07/05/2014 dava tarihi itibariyle alacak tutarının 98.290,46 Euro olarak hesalanmış olup bu tariheki TCMB Efektif satış kuru 2.9233 olduğundan TL karşılığının 98.290,46 Eurox2.9233 = 287.332,50TL olarak hesaplandığı, davacının sunulan mirasçılık belgesine göre miras bırakan …’in terekesinin 1/2 payına sahip olduğu buna göre davacının hissesinin 143.666,25TL olduğu kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Mahkememizce davanın 14/04/2015 tarihinde reddine karar verilmiş olup, kararın davacı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2015/12328 Esas, 2017/302 Karar Sayılı 17/01/2017 tarihli ilamıyla ” İhbar olunan … vekilinin 27/07/2015 tarihli temyize cevap ve temyiz dilekçesinin temyiz defterine kaydedilmediği ve temyiz harcının da yatırılmadığı ayrıca, ihbar olunan …’a karşı husumet yöneltilerek açılan bir dava bulunmadığı, mahkemece verilen kararda da anılanın ihbar olunan sıfatı ile karar başlığında gösterildiği ve aleyhine herhangi bir hüküm de tesis edilmediği anlaşıldığından, ihbar olunan …’ın süresinde usulünce yapılmış temyiz istemi bulunmadığı gibi, ihbar olunanın hükmü temyiz etmekte hukuki yararı da olmadığından, ihbar olunan … vekilinin temyiz isteminin reddine karar vermek gerekmiştir. Davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince ise; Mahkemece davacının terekenin tamamı için dava açmadığı, bu nedenle dava dışı diğer mirasçının davaya muvafakatının alınarak ve terekeye temsilci atanarak davaya devam edilmesinin de mümkün olmadığı zira, terekenin tamamı için açılmış bir dava olmadığına göre muvafakat ile davanın yürütülemeyeceği, davacının sadece kendi payı için dava açtığını beyan etmekle birlikte iştirak halinde mülkiyette her bir mirasçının üzerinde serbestçe tasarruf edeceği kendine ait belli bir payı bulunmadığı, dolayısıyla davacının sadece kendi belirli bir payı olmadığından ve iştirak de çözülmediğinden aktif husumet ehliyetinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, davanın ileri sürülüş biçimi itibari ile tahsiline karar verilmesi istenen alacak davacının murisinin terekesi kapsamında olup, dosyada bulunan veraset ilamı gereğince murisin davacı dışında da yargılama sırasında davaya katılarak muvafakat verdiğini beyan eden… isimli mirasçısının bulunduğu anlaşılmıştır. TMK’nın 640. maddesine göre, mirasçılar arasında iştirak halinde mülkiyet hükümleri geçerli olup, mirasçılar tereke üzerinde ancak oybirliği ile tasarruf edebileceklerinden davanın diğer mirasçıların muvafakatlarının sağlanması veya TMK’nın 640/3 madde ve fıkrası uyarınca yetkili mahkemece terekeye temsilci tayin ettirilmesi suretiyle görülmesi gerekir. İştirak halindeki terekeye dahil bir hakka dayanarak mirasçılardan birinin sadece kendi payına yönelik olarak açtığı dava ise dinlenilemez. Somut olayda, davacı tarafından öncelikle kendi payına yönelik olarak dava açılmış ancak, yargılama sırasında bilirkişi raporu alındıktan sonra 23/01/2015 tarihli ıslah dilekçesi ile miras bırakan tarafından davalı banka şubesine yatırılan paranın tümünün tahsili ile davanın diğer mirasçıya ihbarı talep edilmiş, diğer mirasçının da vekili aracılığıyla davacının işbu ıslah beyanına muvafakat ettiğini bildirmiş olması karşısında yazılı gerekçe ile davanın reddi doğru olmamıştır” gerekçeleriyle bozulmuştur.
Mahkememizce dava dosyası yukarıda belirtilen esasa kaydedilerek Yargıtay bozma ilamına uyulmuş, yargılamaya devam olunmuştur.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda; tarafların beyanları, deliller ve tüm dosya kapsamına göre; Dava, … hesabından kaynaklanan paranın tahsil edilememesi nedenine dayanılarak açılan tazminat davasıdır.
Her ne kadar davalı tarafından zaman aşımı itirazında bulunulmuş ise de; banka yetkilileri hakkında “… Bankayı aracı kılarak dolandırıcılık ve bu suça iştirak.. Tahsis edilmemesi gereken kredinin açılmasını sağlamak maksadıyla ve bu suça iştirak… 4389 sayılı bankalar yasasısına aykırılık…, cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak vs. ” suçlarından cezalandırılması talebi ile İstanbul … Ağır Ceza Mahkemesinin … Esas,… Karar sayılı dosyasında dava açıldığı, ceza zamanaşımı uygulanması gerektiği gibi ayrıca 5411 sayılı Bankacılık Kanunu 62 maddeye göre de “…. Bankalar nezdindeki mevduat , katılım fonu, emanet ve alacaklardan hak sahibinin en son talebi, işlemi, herhangi bir yazılı talimatı tarihinden başlayarak 10 yıl içinde aranmayanlar zaman aşımına tabidir. Zaman aşımına uğrayan her türlü mevduat, katılım fonu, emanet ve alacaklar banka tarafından hak sahibine ulaşılmaması halinde yapılacak ilanı müteakiben fona gelir kaydedilir….” hükmünü ihtiva etmekte olup mudiye 10 yıl süre ile ulaşılması mümkün olmadığı taktirde gerekli ilanlar yapılarak adı geçen mevduatlar Merkez Bankasına aktarılmaktadır. Bu nedenle de zaman aşımı süresi dolmamış olduğundan davalı tarafın zaman aşımı itirazı yerinde bulunmamıştır.
Davacı ve asli müdahilin miras bırakanı … tarafından BDDK tarafından el konulmadan önce … Şubesine 100.000 DEM’in vadeli olarak yatırıldığı, kendisine hesap cüzdanı verildiği, daha sonra 100.000 DEM meblağın … Ltd. şirketine havale edilmek üzere adı geçen tarafından havale formu imzalandığı, henüz vadesi gelmeden bankaya BDDK tarafından el konulduğu ve…ye devredildiği, bankanın bankacılık yapma ve mevduat kabul etme izni kaldırılarak … A.Ş ile birleştirildiği, …’ın ise davalı … Bank’a sattıldığı, banka ve … aleyhine alacaklılar tarafından icra takipleri yapıldığı ve kendilerine “borç ödemeden aciz vesikaları verildiği”, mevduatın sigorta kapsamında olmadığı ve … Ltd Şirketinin ayrı bir tüzel kişiliği olduğu gerekçesi ile alacaklıların paralarının ödenmediği ve ödenmeyeceğinin anlaşıldığı, davacıların miras bırakanı tarafından banka talimatı imzalanırken banka tarafından adı geçen mevduatın sigorta kapsamında olmadığına dair bilgilendirme yapılmadığı, bankanın, adı geçen mevduatın sigorta kapsamında olmadığına dair bilgilendirme yapmasının dürüstlük kuralından kaynaklanan bir yükümlülük olduğu, havale eden müşterinin bilmediği çeşitli risklerin banka tarafından bilindiği taktirde bu konuda müşterinin uyarılması ve cevabına göre hareket edilmesi gerektiği ancak … Bankasının yurt dışında olduğu, mevduat açısından Devlet güvencesinde bulunmadığı hususunda davacıya her hangi bir bilgi verilmediği gibi havale formunda da bu konuda herhangi bir bilginin yer almadığı, … yetkilileri hakkında İstanbul … Ağır Ceza Mahkemesi’nin … Esas, … Karar sayılı dosyası ile dava açıldığı ve ceza vereildiği, davacıların miras bırakanı tarafından havale edilmek üzere … A.Ş ye yatırılan paranın hesap üzerinde önce Kıbrıs’ta kurulu, her hangi bir mal varlığı bulunmayan …şirketine Merkez Banka nezdinde bulunan hesap üzerinden … mevduat olarak aktarıldığı, bu dış bankaya yatırılan mevduatın aslında … Ltd./… ‘a fiilen gönderilmediği … ile organik bağı bulunan çeşitli şirketlere kredi vermek suretiyle tüketildiği, bu hali ile güven kurumu olan bankanın bu durumu bilerek yönlendirdiği , her iki bankanın sahip , kurucuları ve yöneticilerinin aynı kişilerden oluşması nedeni ile tüzel kişilik perdesinin aralanarak , üzerine düşen bilgilendirme yükümlülüğünü yerine getirmeyen, mudiyi kandırarak yönlendiren … A.Ş nin sorumlu olduğu anlaşılmıştır.
…’ın …’a , …’ın … Bank’a devredildiği, ancak …bank ile… arasında yapılan devir sözleşmesi gereğince adı geçen paranın ödenmesinden …nin sorumlu olması gerektiği , ancak … Fon kurulu 31.01.2003 tarih 2013/36 sayılı kararı ile … Bank A.Ş adına takip edilmekte olan … davalarından üstlenmelerin yapılmaması ve üstlenmeden vazgeçilmesi ile davalardaki … Bank A.Ş vekilliğinden istifa edilerek davanın ihbar olunan veya Fer’i müdahil olarak takip edilmesi kararı alındığı dikkate alınarak; davacıların miras bırakanı tarafından 17/11/1999 tarihinde … şubesine yatırılan 51.129,18 Euro nun davacılara ödenmesinden davalı … Bank A.Ş nin sorumlu olacağının kabul edilmesi gerektiği anlaşılmakla, yatırılan mevduatın davacılara faizi ile birlikte ödenmesi gerektiğinden 51.129,18 Euro’nun bankaya yatırıldığı tarih olan 17/11/1999 tarihinden itibaren devlet bankalarının 1 yıl vadeli Euro cinsinden mevduata uyguladıkları en yüksek faiz oranı ile birlikte davalı … Banktan alınarak davacı ve asli müdahile miras hisseleri oranında ödenmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davanın KABULÜNE;
1-51.129,18 Euro’nun 17/11/1999 tarihinden itibaren devlet bankalarının 1 yıl vadeli Euro cinsinden mevduata uyguladıkları en yüksek faiz oranı nispetinde işleyecek faizi ile birlikte davalı … Bank A.Ş’den tahsili ile davacı ve asli müdahile veraset ilamındaki miras hisseleri oranında verilmesine,
2-5411 sayılı Kanun’un 140.maddesi uyarıca Fon ve Fon’a devrolunan bankalar her türlü vergi, resim ve harçlar ile hükmolunan mali yükümlülüklerden muaf tutulmuştur hükmü uyarınca harç alınmasına yer olmadığına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 13.834,81TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak DAVACILARA VERİLMESİNE,
4-Davacı tarafından yargılama sırasında yapılan toplam 1.119,00TL ( 25,20TL BVH, 3,80TL VSH, 590,00TL posta ve tebliğler, 500,00TL bilirkişi ücreti) yargılama giderinin davalıdan alınarak DAVACILARA VERİLMESİNE,
5-Taraflarca yatırılan ve artan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip
*e-imzalıdır

Hakim
*e-imzalıdır