Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/636 E. 2020/377 K. 06.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/636
KARAR NO : 2020/377

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 27/11/2019
KARAR TARİHİ : 06/07/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVACININ TALEBİ:
…A.Ş. vekili verdiği dava dilekçesinde, davalı … ile 29.03.2019 tarihli Elektrik Enerjisi Satış Sözleşmesi yaptıklarını, davalı şirketin 11.09.2019 tarihli ve 37.460,91 TL bedelli faturanın 4.623,90 TL’sini ödemediğini, bunun üzerine sözleşmenin 4.2 maddesindeki cezai şart hükmünü de uygulayarak davalı şirket aleyhinde İstanbul…İcra Dairesinin …sayılı dosyasından icra takibi başlattıklarını, takibe davalı tarafın itiraz etmesi üzerine de itirazın iptali davası açtıklarını, itirazın iptaline ve davalı tarafın % 40 oranında icra inkâr tazminatına çarptırılmasını talep etmiştir.

DAVALININ TALEBİ:
Davalı … vekili verdiği cevap dilekçesinde, davacının kendilerine gönderilen faturaya YEK ücretini yansıttığını, bu bedeli kendisine yansıtmasının hukuken mümkün olmadığını, davaya konu faturanın YEK ücreti dışında kalan kısmını ödediğini, YEK bedeli olan kısmı ödemediğini ve icra takibine de bu yönüyle itiraz ettiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ:
Dava, 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu kapsamında düzenlenmiş abonelik sözleşmesinden kaynaklı alacak için başlatılmış icra takibine itiraz nedeniyle 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu m. 67’ye göre itirazın iptali davasıdır.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Davacı taraf, İstanbul …İcra Dairesinin … sayılı dosyasını, 29.03.2019 tarihli Elektrik Enerjisi Satış Sözleşmesini, faturayı, tarafların ticari defterlerini, tanık beyanlarını, yemin delilini ve bilirkişi incelemesini delil olarak sunmuştur.

Davalı taraf, İstanbul …İcra Dairesinin…sayılı dosyasını, faturayı, tarafların ticari defterlerini, tanık beyanlarını ve yemin delilini delil olarak sunmuştur.

Dava, 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu kapsamında düzenlenmiş abonelik sözleşmesinden kaynaklı alacak için başlatılmış icra takibine itiraz nedeniyle 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu m. 67’ye göre itirazın iptali davasıdır.

6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun “Dava Şartı Olarak Arabuluculuk” başlıklı 5/A maddesine göre; “Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” Mahkememizde açılmış olan dava bu yasa kapsamında arabuluculuk dava şartına bağlı olup arabuluculuk son tutanağının dosyaya sunulduğu anlaşılmakla davanın esasının incelenmesine geçilmiştir.

Taraflar arasında yapılmış olan 29.03.2019 tarihli Elektrik Enerjisi Satış Sözleşmesi dosya içerisine alınmış ve incelenmiştir. “Uygulanacak Enerji Satış Tarifesi” başlıklı 3’üncü maddesinde “Tedarikçi tarafından aboneye satışı yapılan elektrik enerjisinin birim satış fiyatı abonenin tabi olduğu Abone / Tarife gurubuna uygun olarak ekteki protokolde veya anlaşmanın parçası olarak ilave protokollerde belirtilen hesaplama ile bulunacaktır.” hükmü getirilmiştir. Sözleşmenin “Vergi, Resim, Harç, Diğer Piyasa Bedelleri” başlıklı 5’inci maddesinde de “Sözleşme ile yapılan elektrik satışı nedeniyle ilgili yürürlükte olan ve ileride getirilebilecek olan her türlü vergi, fon, yeni fatura kalemleri, masraf, abone sayaç tüketimleri üzerinden hesaplanarak … uzlaştırmasında açıklanan YEKDEM bedeli, sıfır bakiye, dengesizlik, fark fonu, piyasa işletim, tüketim profil maliyeti ve yerli kaynak destek / teşvik maliyetleri, kapasite ödemeleri ve benzeri diğer piyasa bedelleri abone tarifesinden bağımsız olarak abone tarafından ödenecektir. Mevzuatlarda bu bedellerin tedarikçi tarafından ödenmesi belirtilmiş olsa bile bu birim maliyetler önceden bilinemeyip EPİAŞ tarafından tüketime bağlı olarak tedarikçiye faturalandığından dolayı abone tedarikçinin bu bedelleri yansıtmasını bu madde ile kabul eder. (…) TRT, BTV, Dağıtım, Kayıp, YEK ve piyasa bedelleri ödemeleri tedarikçide kalan bedeller olmayıp, sadece bu bedellerin tahsilatlarına aracılık edilmektedir.” düzenlemesi getirilmiştir. Sözleşmenin eki olan Sözleşme Uygulama ve Taahhüt Protokolünün “Toplam Satış Bedeli ve Faturalandırılması” başlıklı 4’üncü maddesinde ise toplam satış bedelinin hangi formüle göre hesaplanacağı belirlenmiş, bu formülde hesaplamaya katılacak alacak kalemleri, Tüketim Miktarı, Birim Satış Fiyatı, YEK Bedeli, Elektrik Satışından Kaynaklı Piyasa Bedelleri, Kayıp Bedeli, Enerji Fonu, TRT Fonu, Dağıtım Sistemi Sistemi Bedeli, İletim Sistem Bedeli, Perakende Satış Hizmet Bedeli, Kesme Bağlama ve Sayaç Okuma Bedeli, Reaktif Enerji Bedeli ve KDV olarak belirlenmiştir.

Taraflar arasında yapılmış olan 29.03.2019 tarihli Elektrik Enerjisi Satış Sözleşmesi ve eki Sözleşme Uygulama ve Taahhüt Protokolünde davacının davalıdan talep ettiği Yenilenebilir Enerji Kaynakları Bedeli (YEK) bulunmaktadır. Dolasıyla davacının talebinin sözleşmeye aykırı olmadığı anlaşılmaktadır. Davalı tarafın sözleşmenin geçerliliğine bir itirazı da bulunmamaktadır.

Davacının davalıdan talep ettiği alacak kalemlerinin dayandığı mevzuat ve incelemesi ise aşağıdaki gibidir.

5346 sayılı Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanunun “Tanımlar ve Kısaltmalar” başlıklı 3’üncü maddesinde davaya konu “YEK Destekleme Mekanizması”; kavramı “Bu Kanun kapsamındaki yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı üretim faaliyeti gösterenlerin faydalanabileceği fiyat, süreler ve bunlara yapılacak ödemelere ilişkin usul ve esasları içeren destekleme mekanizmasını,” şeklinde tanımlanmıştır.

5346 sayılı Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanunun “YEK Destekleme Mekanizması” başlıklı 6’ncı maddesinin yedinci fıkrasında “PMUM, her fatura dönemi için YEK toplam bedelini ilan eder ve her bir tedarikçinin ödeme yükümlülüğü oranını belirler. Ödeme yükümlülüğü oranının belirlenmesi sırasında, bu Kanun kapsamındaki yenilenebilir enerji kaynaklarından üretilerek YEK Destekleme Mekanizmasına tabi olmaksızın serbest piyasada satışı yapılan elektrik enerjisi miktarı bu Kanun kapsamındaki hesaplamalara dâhil edilmez. Tüketicilere elektrik enerjisi sağlayan her bir tedarikçinin ödemekle yükümlü olduğu tutar belirlenerek ilgili tedarikçiye fatura edilir ve yapılan tahsilat YEK Destekleme Mekanizmasına tabi tüzel kişilere payları oranında ödenir. Bu fıkra kapsamındaki PMUM dâhil uygulamalara ilişkin usul ve esaslar, EPDK tarafından çıkarılacak yönetmelikte düzenlenir.” hükmü ile YEK bedelinin nasıl hesaplanacağı ve tahsil edileceği belirlenmiştir. YEK bedeli ile ilgili yasal düzenlemede tedarikçi tarafından ödeneceği belirlenen YEK bedelinin elektrik enerjisini satın alan davalı gibi üçüncü kişilere yansıtılmasını yasaklayan bir hüküm bulunmamaktadır.

Elektrik Piyasası Dengeleme Ve Uzlaştırma Yönetmeliğinde “Piyasa Katılımcısı; Bu yönetmelikte tanımlanan lisans sahibi tüzel kişiler için oluşturulan farklı kategorileri (…) ifade eder.” tanımı yapılmıştır. Davalı enerji piyasası mevzuatına göre lisans sahibi olmayıp lisans sahibi olarak elektrik üretimi ya da iletimi yapan davacı şirkettir. Dolayısıyla “Piyasa Katılımcısı” sıfatı davacı şirketi tanımlamaktadır.

Davacının talep ettiği Yenilenebilir Enerji Bedeli, Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Belgelendirilmesi Ve Desteklenmesine İlişkin Yönetmeliğin 14’üncü maddesinin davanın açıldığı 2019 yılındaki düzenlemesine göre; “Her bir tedarikçiden Piyasa İşletmecisi tarafından aylık bazda tahsil edilecek ödeme yükümlülüğü tutarı (ÖYT), YEKDEM kapsamında hesaplanan ödeme yükümlülüğü oranı dikkate alınarak aşağıdaki formül uyarınca hesaplanır:” şeklinde tanımlanmış, maddenin devamında da hesaplamanın nasıl yapılacağı açıklanarak formülü verilmiştir. Maddede geçen “tedarikçi” aynı yönetmeliğin “Tanımlar” başlıklı 3’üncü maddesinde “Tedarikçi: Elektrik enerjisi ve/veya kapasite sağlayan üretim şirketleri ile tedarik lisansına sahip şirketi,” olarak tanımlanmıştır. Dolayısıyla madde metninden davacının talep ettiği Yenilenebilir Enerji Kaynakları Bedeli tutarından “Piyasa İşletmecisi” sıfatı taşıyan EPİAŞ’a karşı “Tedarikçi” sıfatı taşıyan davacı şirketin sorumlu olduğu anlaşılmaktadır. Ancak bu yönetmelikte de 5346 sayılı Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanununda olduğu gibi tedarikçi tarafından ödeneceği belirlenen YEK bedelinin elektrik enerjisini satın alan davalı gibi üçüncü kişilere yansıtılmasını yasaklayan bir hüküm bulunmamaktadır.

Gerek 5346 sayılı Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanununda gerekse Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Belgelendirilmesi Ve Desteklenmesine İlişkin Yönetmelikte tedarikçi tarafından ödeneceği belirlenen YEK bedelinin elektrik enerjisini satın alan davalı gibi üçüncü kişilere yansıtılmasını yasaklayan bir hüküm bulunmadığından taraflar arasında yapılan 29.03.2019 tarihli sözleşmedeki YEKDEM bedelinin davalı tarafından karşılanacağına ilişkin hükümler 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 26’daki sözleşme serbestisi ilkesi kapsamında hukuken geçerli olup kanun ya da yönetmeliğe aykırı bir durum olmadığından da aynı yasanın 27’inci maddesindeki kesin hükümsüzlük hali söz konusu değildir. Bu nedenlerle davacının YEKDEM ücretini talep etmekte hukuki yararı bulunmaktadır.

Davacının dosyaya sunduğu davaya konu fatura incelendiğinde YEK Bedelinin 3.402,46 TL KDV’sinin ise 612,44 TL olduğu, toplam bedelin ise 4.014,90 TL olduğu anlaşılmaktadır. Davacı ise davaya konu İstanbul … İcra Dairesinin…sayılı dosyasında asıl alacak olarak 4.623,90 TL talep etmiş olup bu miktarın 4.014,90 TL’sini YEK Bedeli olarak talep etmeye hakkı bulunduğundan asıl alacak miktarının kısmen kabulüne yönelik olarak hüküm kurulmuştur.

Davacının icra dosyasında talep ettiği ikinci alacak kalemi ise 554,87 TL tutarlı icra cezai şart alacağıdır. Davacının talep hakları taraflar arasında yapılan sözleşmenin 4.2, 7.1 ve 7.2 maddelerinde düzenlenmiştir. Bu maddelerin cezai şart alacağı yönünden ayrı ayrı ve birlikte değerlendirilmesi gerekmektedir.

Taraflar arasında yapılan sözleşmenin 4.2 maddesinde “Tedarikçi (…) Abonenin sözleşme hükümleri veya borçtan dolayı icra takibine sebebiyet vermesi halinde, icralık her faturanın % 12’si kadar ceza bedeli ve iş bu maddede belirlenmiş olan gecikme zammı oranında sözleşmesel faiz talep edilecektir.” hükmü; 7.1 maddesinde “Sözleşme, sözleşmede anılan hallerin dışında ve sözleşme süresi içerisinde abone tarafından feshedilemez. Sözleşme imzalanmasının ardından tedarikçi tarafından herhangi bir dönem faturası çıkıp çıkmadığına bakılmaksızın, abone tarafından sözleşme süresi içerisindeki sözleşmedeki fesih koşulları dikkate alınmadan herhangi bir tarihte fesih edilmesi, (…) abone her bir sayaç ayrı ayrı hesaplanmak üzere son on iki dönem faturalarının en yüksek faturasının iki katı kadar cezai şartı tedarikçiye ödemeyi kabul eder. (…) Abonenin işbu sözleşme ile birden fazla Aboneliğine elektrik tedarik edilmesi halinde, ceza koşulu her abonelik için ayrı ayrı yukarıdaki şartlarda uygulanır ve toplu veya sayaç bazlı olarak faturalanır. Her bir sayaç için ayrı ayrı değerlendirilmek üzere sayaç başına ceza tutarının 500,00 TL’nin altında kaldığı durumlarda her sayaca en düşük 500,00 TL’lik cezai tutar uygulanır.” hükmü; 7.2 maddesinde de “Abonenin, sözleşmenin her hangi bir hükmünü ihlal etmesi (…) halinde tedarikçinin aboneyi portföyden çıkarma hakkı vardır. Tedarikçinin aboneyi portföyden çıkarması, abonenin aynı abonelik için başka bir şirket ile sözleşme imzalaması, (…) taahhüt süresinden önce abone için EPİAŞ üzerinden tedarikçi değişiklik talebinde bulunması halinde, sözleşmeyi sözleşmeden doğan her türlü sair hakları saklı kalmak üzere fatura alacakları ile birlikte sözleşme m. 7.1 de anılan ceza şartı (…) bütün bu borçlara ait gecikme zammını m. 4.2 de ki belirtilen oranda uygulama hakkı vardır.” hükmü düzenlenmiştir.

Sözleşmenin bu üç maddesi birlikte incelendiğinde icralık faturalar için % 12 oranında ceza koşulu, sözleşmenin haksız feshi durumunda son on iki dönem faturalarının en yüksek tutarının iki katı kadar ve 500,00 TL’nin altında olmamak üzere ceza koşulu, sözleşmenin hükümlerinin ihlal edilmesi durumunda da son on iki dönem faturalarının en yüksek tutarının iki katı kadar ve 500,00 TL’nin altında olmamak üzere ceza koşulu ve icralık faturalar için % 12 oranında ceza koşulu ödeneceği düzenlenmiştir.

Öncelikle fatura alacağı ile cezai şart talebinin birlikte talep edilebilip edilemeyeceğinin incelenmesi gerekmektedir. 6098 sayılı TBK m. 179’a göre; “Bir sözleşmenin hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi durumu için bir ceza kararlaştırılmışsa, aksi sözleşmeden anlaşılmadıkça alacaklı, ya borcun ya da cezanın ifasını isteyebilir.” Bu madde hükmüne göre sözleşmenin gereği gibi ifa edilmemesinden ötürü davacı ya sözleşmenin ifasını ya da cezai şartın ifasını talep edebilecektir. Bunun aksinin sözleşmede kararlaştırılması da mümkündür. Taraflar arasında yapılan sözleşmenin 7.2 maddesinde “fatura alacakları ile birlikte sözleşme m. 7.1 de anılan ceza şartı (…) bütün bu borçlara ait gecikme zammını m. 4.2 de ki belirtilen oranda uygulama hakkı vardır.” düzenlemesi getirilmiştir. Sözleşmenin bu hükmü belirlenen cezai şartın ifaya eklenen cezai şart olduğunu göstermektedir. Dolayısıyla davacı hem sözleşmenin haklı neden gösterilmeden feshi nedeniyle fatura alacaklarını hem de sözleşmenin süresinden önce haklı neden gösterilmeksizin feshi nedeniyle cezai şartı talep edebilecektir.

Davacının bu talep hakları değerlendirilirken 6098 sayılı TBK m. 180’de ki “Alacaklı hiçbir zarara uğramamış olsa bile, kararlaştırılan cezanın ifası gerekir. Alacaklının uğradığı zarar kararlaştırılan ceza tutarını aşıyorsa alacaklı, borçlunun kusuru bulunduğunu ispat etmedikçe aşan miktarı isteyemez.” hükmü de dikkate alınmak zorundadır. Yani davacının kâr kaybından kaynaklı müspet zarar miktarı cezai şart talebini geçemeyecektir.

Sözleşme hükümlerine göre icralık faturalar için % 12 oranında ceza koşulu ve sözleşmenin haksız feshi durumunda son on iki dönem faturalarının en yüksek tutarının iki katı kadar ve 500,00 TL’nin altında olmamak üzere iki farklı ceza koşulu belirlenmiştir. Bu ceza koşullarının 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 170 ve devamı maddeleri ile 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu m. 67 hükmüne göre incelenmesi gerekmektedir.

Sözleşmenin haksız feshi durumunda son on iki dönem faturalarının en yüksek faturanın iki katı kadar ve 500,00 TL’nin altında olmamak üzere belirlenen ceza koşulu 6098 sayılı TBK m. 179’da düzenlenmiş olan ceza koşulu hükmüne uygun olup davacının bu ceza koşulunu talep etmekte hukuki yararı bulunmaktadır. Ancak davacının böyle bir talebi bulunmamaktadır.

Diğer ceza koşulu olan icralık faturalar için % 12 oranında ceza koşulu alınacağına ilişkin hükmün ise sözleşmeye ne amaçla yazıldığının incelenmesi gerekmektedir. Sözleşmeyi yapan taraflar son on iki dönem faturalarının en yüksek faturasının iki katı kadar ve 500,00 TL’nin altında olmamak üzere bir ceza koşulu belirlemişken icralık olacak faturalar için ayrıca ceza koşulu belirlenmesindeki gerçek amacın / saikin ne olduğunun değerlendirilmesi gerekmektedir. Çünkü ceza koşulunu doğuran durumların ortaya çıkması ve ceza koşulunun ödenmemesi durumunda ceza koşulunun icra yoluyla ya da doğrudan dava yoluyla talep edilebileceği dolayısıyla da yargılamayı gerektireceği açıktır.

Sözleşmenin tarihi 29.03.2019 olup bu tarihte yürürlükte bulunan 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu m. 67’ye göre icra inkâr tazminatı oranı % 20 olarak uygulanmaktadır. 2004 sayılı İİK m. 67’de 02.07.2012 tarih ve 6352 sayılı yasanın 11’inci maddesi ile değişiklik yapılmış, % 40 oranında uygulanan icra inkâr tazminatı % 20’ye düşürülmüştür. İİK m. 67’de yapılan bu değişiklikten sonra alacaklarını icra yoluyla tahsil etme yoluna giden alacaklıların icra takibine itiraz ve sonrasında açılan itirazın iptali davalarında alabilecekleri icra inkâr tazminatında önemli bir düşüş yaşanmıştır. Davaya konu sözleşmenin 4.2 maddesinde de “Tedarikçi (…) Abonenin sözleşme hükümleri veya borçtan dolayı icra takibine sebebiyet vermesi halinde, icralık her faturanın % 12’si kadar ceza bedeli talep edecektir.” hükmü düzenlenmiş olup sözleşmenin 7.2 ve 7.3 maddelerinden farklı olarak ayrı bir ceza koşulu düzenlenmesinin asıl nedeninin 6352 sayılı yasanın 11’inci maddesi ile İİK m. 67’de yapılan değişiklik sonucunda % 40 olan icra inkâr tazminatının % 20’ye düşürülmesinden kaynaklı kaybı telafi etmek için olduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca 6098 sayılı TBK m. 182’ye göre; “Taraflar, cezanın miktarını serbestçe belirleyebilirler.” hükmünü getirmiş ise de ceza koşulunun belirlenmesinde sözleşme serbestisi ilkesi sınırsız bir hak olarak taraflara tanınmış değildir. Aynı maddenin üçüncü fıkrasında “Hâkim, aşırı gördüğü ceza koşulunu kendiliğinden indirir.” düzenlemesi getirerek sözleşmedeki cezai şart miktarına hakimin müdahale etme yetkisi de tanınmıştır.

Sözleşmenin feshinde haksız olan davalıdan davacının sözleşmenin 7.2 ve 7.3 maddelerine göre son on iki dönem faturalarının en yüksek faturanın iki katı kadar ve 500,00 TL’nin altında olmamak üzere belirlenen ceza koşulunu talep etmesi olanağı varken bunun yanında ayrıca bu ceza koşulunun icra yoluyla takibe konulmuş olması nedeniyle sözleşmenin 4.2 maddesine göre de icralık faturalar için % 12 oranında ceza koşulu alınacağına ilişkin hükmün uygulanması hakkaniyet ilkelerine aykırıdır. Sözleşmenin 7.2 ve 7.3 maddelerinde düzenlenmiş olan ceza koşulu davacı yönünden talep hakkı doğursada davacının bu ceza koşulunu talep etmekte hukuken haklı olup olmadığının tespitinin yargılamayı gerektirmesi nedeniyle ceza koşulunun davacıya ödenmemesi nedeniyle icra takibine başlanılması gerekçe gösterilerek ikinci bir ceza koşulu talep edilmesi de 6098 sayılı TBK m. 182’ye göre aşırı ceza koşulu talep edildiği anlamına gelmektedir.

Dosya içerisine alınan İstanbul … İcra Dairesinin … sayılı dosyası incelendiğinde; asıl alacağın dışında 554,87 TL icra cezai şart da talep edildiği görülmektedir. Yukarıda yaptığımız açıklamalar çerçevesinde davacının İstanbul …İcra Dairesinin… dosyasında talep ettiği 554,87 TL icra cezai şartı ve bu alacak kalemine işletilmiş olan faizi talep etmekte hukuki yararı bulunmamaktadır.

İstanbul… İcra Dairesinin .. sayılı dosyasında fatura alacağı olarak 4.623,90 TL talep edilmekle birlikte faturadaki YEK bedelinin KDV ile birlikte 4.014,90 TL olduğu görülmektedir. Bu gerekçelerle davacının İstanbul …İcra Dairesinin… sayılı dosyasındaki alacak kalemlerinden 4.623,90 TL YEK Bedelinin 4.014,90 TL’sini talep edebileceği, 554,87 TL icra cezai şart bedelini talep edemeyeceği yönünde aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur. Ayrıca davacının talep etmekte hukuku yararı olduğu 4.014,90 TL YEK Bedelinin de fatura tarihi olan 11.09.2019 tarihinden icra takip tarihi olan 24.09.2019 tarihine kadar geçen 23 günlük işlemiş % 60 oranındaki faiz miktarı olan 85,79 TL’yi de talep etmekte hukuki yararı bulunmaktadır. (YEK Bedeli 4.014,90 TL x 100 x % 60 faiz oranı / 365 gün x 23 gün = 85,79 TL 23 günlük işlemiş faiz) Davacının talep edebileceği 4.014,90 TL YEK Bedeli ve işlemiş 23 günlük icra faiz tutarı olan 85,79 TL’nin toplam tutarı olan 4.100,69 TL üzerinden davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. (YEK Bedeli 4.014,90 TL + 85,79 TL 23 günlük işlemiş faiz = 4.100,69 TL) Hesaplamalar basit matematik işlemini gerektirdiğinden ve hesaplama tarafların 6100 sayılı HMK m. 107’ye göre bedel artırımında bulunmalarını ya da HMK m. 176’ya göre ıslah da bulunmalarını gerektirmeyeceğinden 6100 sayılı HMK m. 30 usul ekonomisi uyarınca ayrıca bilirkişi incelemesi yaptırılmamıştır.

Davalı şirketin taraflar arasındaki sözleşme hükümlerini bilebilecek durumda olması ve sözleşmenin geçerliliğine itirazda bulunmaması nedeniyle kendisinden talep edilen YEK Bedelini sözleşme ve eki protokole göre ödemek zorunda olması nedeniyle aleyhinde başlatılan icra takibine itiraz etmekte iyiniyetli olmadığı anlaşılmakla davacı lehine % 20 oranında icra inkâr tazminatına hükmedilmiştir.

2004 sayılı İİK m. 67’de 02.07.2012 tarih ve 6352 sayılı yasanın 11’inci maddesi ile değişiklik yapılmış, % 40 oranında uygulanan icra inkâr tazminatı % 20’ye düşürülmüştür. Bu nedenle davacı tarafın icra inkâr tazminatının % 40 oranında uygulanması talebinin reddine karar verilmiş, icra inkâr tazminatı % 20 olarak uygulanmıştır.

Davacı şirketin faturada yazılı olan YEK Bedelinden daha fazla talepte bulunması, haksız cezai şart niteliğindeki icra cezai şart talebinde bulunması iyiniyetli görülmeyerek davalı lehine % 20 oranında kötüniyet tazminatına hükmedilmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın kısmen kabulü ile İstanbul … İcra Dairesi’nin … sayılı takip dosyasına, davalının itirazının kısmen iptali ile takibin 4.100,69-TL üzerinden devamına, asıl alacağın takip tarihinden itibaren yıllık %60 oranında faiz işletilmesine,
2-Fazlaya ilişkin istemin reddine,
3-Asıl alacak likit ve hesaplanabilir olduğundan 4.100,69-TL üzerinden %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
4-Davanın reddedilen 1.178,26-TL üzerinden %20 kötüniyet tazminatının davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafın %40 icra inkar tazminatı talebinin reddine,
6-Davacı tarafın sözleşmede yer alan %12 oranında ve 554,87-TL tutarlı icra cezai şart talebinin reddine,
7-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesap olunan 280,12-TL nispi karar harcının peşin alınan 63,72-TL harçtan mahsubu ile eksik 216,40-TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
8-Davacı tarafından yargılama esnasında yapılan toplam 91,00-TL ( tebliğler ve posta ) yargılama giderinin davadaki kabul ve red oranına göre takdiren hesaplanan 70,69-TL’nin davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
9-Ayrıca davacı tarafından dava açılırken yatırılan toplam 114,52-TL ( 44,40-TL BH, 63,72-TL PH, 6,40-TL VH ) harcın davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
10-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 3.400,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak, DAVACIYA VERİLMESİNE,
11-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 1.178,26-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak, DAVALIYA VERİLMESİNE,
12-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayarak artan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı miktar itibari ile kesin olmak üzere karar verildi.

Katip …

Hakim …
¸