Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/617 E. 2021/596 K. 30.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2019/617
KARAR NO:2021/596

DAVA:SİGORTA
DAVA TARİHİ:19/11/2019
KARAR TARİHİ:30/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan Sigorta davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVACININ TALEBİ:
Davacı … Ltd. Şti. vekili verdiği dava dilekçesinde, müvekkiline ait olan … plakalı aracın davalı … Sigorta A.Ş. tarafından kasko sigorta poliçesiyle sigortalı olduğunu, aracın 27.04.2019 tarihinde kaza yaptığını, 15.05.2019 tarihinde de davalı sigorta şirketine başvuruda bulunulmasına karşılık davalı sigorta şirketinin zararın karşılanmayacağını bildirdiğini, …. Sulh Hukuk Mahkemesinin … D. İş sayılı dosyasında tespit yaptırdıklarını, bu tespite göre hasar miktarının 135.000,00 TL olduğunu, davalı sigorta şirketinin ret gerekçesi olarak Kasko Poliçesi Genel Şartlarının A.5.10 maddesini gösterdiğini, kaza esnasında aracı kullanan …’ın kazadan sonra hemen yakında olan araç sahibini alarak aracın başına getirdiğini ve kazada yaralanan …’yı hastaneye götürdüğünü, bu nedenle davalı sigorta şirketinin ret gerekçesinin doğru olmadığını belirterek, …. Sulh Hukuk Mahkemesinin … D. İş sayılı dosyasında tespit edilen 135.000,00 TL hasar miktarının ihbar tarihi olan 15.05.2019 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak taraflarına verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVALININ TALEBİ:
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili verdiği cevap dilekçesinde, davaya konu sigorta poliçesinde dava dışı … A.Ş.’nin dain ve mürtehin olduğunu, bu bankanın muvafakati sağlanmadan davanın açılmasının mümkün olamayacağını, bu nedenle de öncelikle dava koşulu yokluğundan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davanın esasına ilişkin olarak da kaza sonrasında sürücünün kimliğinin tespit edilmesini engellemek için kaza yerini terk ettiğini, bu durumun kasko sigortası genel şartları A.5.10 maddesine göre teminat dışı sayılan durumlar arasında yer aldığını, hem sürücünün hem de araç sahibinin kolluk kuvvetlerine verdikleri ifadelerde kazanın meydana geldiği saatin farklı belirtildiğini, bu nedenle de sürücünün haklı ve zorunlu bir neden olmaksızın olay yerini terk etmesi nedeniyle tazminat ödeme yükümlülüklerinin olmadığını, davacının talep ettiği hasar miktarının da yüksek olduğunu, aracın sovtaj değerinin belirlenmesi gerektiğini, tazminat bedelinin de buna göre tespit edilmesi gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ:
Dava, 6102 sayılı TTK m. 1427 ve Kara Araçları Kasko Sigortası Genel Şartlarına göre sigorta tazminatı alacağı davasıdır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Davacı taraf, …. Sulh Hukuk Mahkemesinin … D. İş sayılı dosyasını, kaza tespit tutanağını, kasko sigorta poliçesini, ifade tutanaklarını, hasar dosyasını, sigorta ret yazısını, tanık beyanlarını ve bilirkişi incelemesini delil olarak sunmuştur.
Davalı taraf, kasko sigorta poliçesini, hasar dosyasını ve bilirkişi incelemesini delil olarak sunmuştur.
Dava, 6102 sayılı TTK m. 1427 ve Kara Araçları Kasko Sigortası Genel Şartlarına göre sigorta tazminatı alacağı davasıdır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun “Dava Şartı Olarak Arabuluculuk” başlıklı 5/A maddesine göre; “Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” Mahkememizde açılmış olan dava bu yasa kapsamında arabuluculuk dava şartına bağlı olup arabuluculuk son tutanağının dosyaya sunulduğu anlaşılmakla davalının diğer dava koşulu itirazının incelenmesine geçilmiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş. davaya konu sigorta poliçesinde dava dışı … A.Ş.’nin dain ve mürtehin olduğunu, bu bankanın muvafakati sağlanmadan davanın açılmasının mümkün olamayacağını, bu nedenle de öncelikle dava koşulu yokluğundan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Dosya içerisine alınan sigorta poliçesi incelendiğinde dava dışı … A.Ş.’nin dain ve mürtehin olarak kayıtlı bulunduğu görülmektedir.
6102 sayılı TTK m. 1456/I, II ve III’e göre; “Sınırlı ayni hak ile takyit edilmiş bir mal üzerindeki, malike ait menfaat sigortalandığı takdirde, kanunda aksi öngörülmemişse, sınırlı ayni hak sahibinin hakkı sigorta tazminatı üzerinde de devam eder. Sigortacıya, mal üzerinde sınırlı ayni hak bulunduğu bildirildiği takdirde, ayni hak sahiplerinin izni bulunmadıkça, sigortacı sigorta tazminatını sigortalıya ödeyemez. Ayni hakkın sicille alenileştiği veya sigortacının bunu bildiği durumlarda bildirime gerek yoktur. Sigortalı menfaate konu malın tamiri veya eski hâline getirilmesi amacıyla ve teminat gösterilmesi şartıyla, tazminat sigortalıya ödenebilir. İkinci fıkra hükmüne aykırı hareket eden sigortacı, sınırlı ayni hak sahipleri ödemeye sonradan yazılı onay verdikleri takdirde, bunlara karşı sorumluluktan kurtulur.” Bu maddeye göre davacının sigorta tazminatı için dava açabilmesi sigorta poliçesinde rehin hakkı bulunan dava dışı … A.Ş.’nin iznine ya da dava açıldıktan sonra onayına bağlıdır. Bu nedenle dava dışı … A.Ş. … Şubesine yazı yazılarak açılan davaya onay verip vermedikleri sorulmuştur. Dava dışı … A.Ş. … Şubesinden gelen 11.11.2020 tarihli yazı cevabında davaya konu araç üzerindeki rehinin kaldırıldığı, alacaklarının kalmadığı, bu nedenle de sigorta tazminatının davacıya ödenmesine muvafakat ettikleri bildirilmiştir. Gelen yazı cevabına göre davaya konu araç üzerinde dava dışı … A.Ş.’nin rehin hakkı kalmadığından davalı sigorta şirketinin dava koşulu itirazının reddine karar verilmiştir.
Davalı sigorta şirketi sigorta tazminatı ödenmemesinin gerekçesi olarak kazayı yapan sürücünün olay yerini terk etmiş olmasını göstermektedir. Kara Araçları Kasko Sigortası Genel Şartları A.5.10 maddesine göre; “Zorunlu haller (tedavi veya yardım amaçlı sağlık kuruluşuna gitme, can güvenliği nedeniyle uzaklaşma vb) hariç olmak üzere bu maddenin 5.4 ve 5.5 nolu bendlerdeki ihlaller nedeniyle, sürücünün kimliğinin tespit edilmesini engellemek için kaza yerinden ayrılması.” teminat dışı haller olarak kabul edilmiştir. Dava konusu olayda öncelikle bu durumun varlığının araştırılması gerekmektedir.
Dosya içerisinde bulunan kaza tespit tutanağında sürücünün kaza yerinden firar ettiğinden kimlik tespiti yapılamadığı, araçta yolcu olarak bulunan …’nın yaralandığı açıklaması yazılmıştır. Kaza tespit tutanağına göre aracı kullanan sürücü olay yerini terk etmiş, tutanağı düzenleyen trafik ekipleri ise kazada yaralanan kişinin kimliğini tespit etmiştir.
Kaza esnasında aracı kullanan … kollukta verdiği ifadede kazadan hemen sonra yaralanan …’yı hastaneye götürdüğünü, oradan da tekrar eve gelerek araç sahibini kazanın olduğu yere götürdüğünü, sonrada tekrar hastaneye döndüğünü belirtmiştir.
Kazada yaralanan … kollukta verdiği ifadede kazadan sonra sürücü …’ın telefonunu evde unutması nedeniyle önce eve giderek aracın sahibini evden aldıklarını ve aracın başına bıraktıklarını, sonrada kendisini hastaneye götürdüklerini, hastaneden çıktıktan sonra da sürücü …’ın kendisini evine bıraktığını belirtmiştir.
Kazada yaralanan …’nın dosya içerisinde bulunan 09.09.2019 tarihli el yazılı beyanında kazadan sonra ticari taksi ile eve uğrayarak araç sahibini evden aldıklarını ve kaza yerine bıraktıkların, sonra aynı taksi ile hastaneye gittiklerini belirtmiştir.
Araç sahibi şirket yetkilisi … 24.06.2019 tarihinde el yazısı ile verdiği beyanında, araç sürücüsü … ile yaralanan …’nın evine gelerek kazayı haber verdiklerini, önce kaza yerine gittiklerini daha sonra sürücü …’ın …’yı hastaneye götürdüğünü, polisi ve sigortayı kendisinin aradığını, on beş dakika sonra polisin geldiğini belirtmiştir.
Mahkememizin 13.01.2021 tarihli duruşmasında dinlenen davacı tanığı …, araçtan çıktığı esnada polis görmediğini, sürücü …’ın kendisini hastaneye götürdüğünü belirtmiştir.
Davacı tanığı …, kazadan sonra hastaneye gitmeden önce polislerin kaza yerine henüz gelmediklerini, araç sahibi ile kaza yerine geldiğinde polislerin henüz gelmemiş olduklarını, polisler gelirse aracı kendisinin kullanmakta olduğunu söylemesini isteyerek tekrar hastaneye gittiğini belirtmiştir.
Tanıkların kollukta verdikleri ifadelerle mahkememizde verdikleri beyanlarından kazadan hemen sonra …’nın yaralandığı, sürücü …’ın yaralanan …’yı bir taksiyle önce araç sahibi şirketin yetkilisi …’ın evine gittikleri, araç sahibini alıp kazanın bulunduğu yere bıraktıkları, sürücü …’ın aynı taksi ile …’yı hastaneye götürdüğü, daha sonra tekrar kaza yerine geldiği ve tekrar hastaneye döndüğü, bu esnada araç sahibi …’ın önce polisi sonra da davalı sigorta şirketini aradığı, olay yerine gelen polislerinde kaza tespit tutanağı tuttuğu ancak kaza tespit tutanağı tutulurken sürücü …’ın olay yerinde olmaması nedeniyle sürücünün firari durumda olması nedeniyle kimliğinin tespit edilemediğinin tutanağa yazdırıldığı anlaşılmaktadır.
Olay yerine gelen polislerin kaza tespit tutanağına sürücünün firari durumda olması nedeniyle kimliğinin tespit edilemediğini yazmalarının nedeni polislerin olay yerine geldikleri esnada sadece gördükleri ve elde ettikleri doğru bilgileri tutanağa geçirme zorunluluklarından kaynaklanmaktadır. Dolayısıyla polislerin olay yerine geldiği esnada olay yerinde olmayan sürücü …’ın aracı kullanan kişi olarak kaza tespit tutanağına isminin yazılmamasında hukuka aykırı bir durum bulunmamaktadır. Sürücü …’ın olay yerinde bulunmaması nedeniyle isminin tutanakta yer almaması aracı kullanmadığı ya da zorunlu haller dışında kaza yerini terk ettiği anlamına gelmemektedir. Başta kazada yaralanan … olmak üzere dinlenen bütün tanıklar ve araç sürücüsünün beyanı birlikte değerlendirildiğinde sürücü …’ın olay yerini yaralanan …’yı hastaneye götürmek için terk ettiği, dolayısıyla da Kara Araçları Kasko Sigortası Genel Şartları A.5.10 maddesindeki teminat dışı durumun oluşmadığı ve davalı sigorta şirketinin sigorta tazminatı ödeme yükümlülüğünün devam ettiği anlaşılmaktadır.
Davacının talep ettiği hasar bedelinin tespiti için 6100 sayılı HMK m. 266’ya göre bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş ve dosya makine yüksek mühendisi bilirkişiye verilmiştir. Hazırlanan 10.03.2021 tarihli bilirkişi raporunda aracın kasko rayiç değerinin 213.198,00 TL olduğu, hasar bedelinin 145.721,00 TL olduğu, KDV’li hasar bedelinin ise 175.950,78 TL olduğu, sovtaj bedelinin ise 58.000,00 TL olduğu, sovtaj bedelinin aracın kasko rayiç değerinden düşülmesinden sonra 155.198,00 TL kaldığı ve bu miktarın aracın KDV’li hasar değeri olan 171.950,78 TL’nin altında kalması nedeniyle de pert total işleminin yapılması gerektiği tespit edilmiştir. Davacının hasar tazminatı talebi ise 135.000,00 TL’dir. Bu gerekçelerle 6100 sayılı HMK m. 26 taleple bağlılık ilkesine göre davanın kabulüne yönelik olarak aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
Davacı taraf ihbar tarihi olan 15.05.2019 tarihinden itibaren ticari avans faizi talebinde bulunmuştur. Gerek 6102 sayılı TTK m. 1427 ve 1446’ya göre gerekse Kara Araçları Kasko Sigortası Genel Şartları B.3.3.4’e göre tazminat ödeme borcu her halde hasarın ihbarından itibaren 45 gün sonra muaccel olur. Bu nedenle davalı sigorta şirketinden hasar dosyası ve kazanın ihbarının ne zaman yapıldığının bildirilmesi istenilmiştir. Davalı sigorta şirketi hasar ihbarının 15.05.2019 tarihinde yapıldığını bildirmiştir. 15.05.2019 tarihinden sonraki 45’inci gün olan 28.06.2019 tarihinde davalı sigorta şirketinin tazminat ödeme borcu muaccel hale gelmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın kabulüne,
2-6100 sayılı HMK m. 26 taleple bağlılık ilkesine göre 135.000,00 TL’nin 28.06.2019 tarihinden itibarin işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Davalının 6102 sayılı TTK m. 1456’ya göre dava koşulu bulunmadığı itirazının reddine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan ‭9.221,85‬-TL nispi karar harcından peşin alınan 2.305,47-TL harcın mahsubu ile bakiye ‭6.916,38‬-TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 16.775,00-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
6-Davacı tarafından yapılan toplam ‭3.340,07‬-TL’nin ( 44,40-TL BVH, 6,40-TL VH, 2.305,47-TL Peşin Harç, 233,80-TL Tebliğ ve Posta, 750,00-BK) yargılama giderinin davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
7-Arabuluculuk görüşmelerinde arabulucu olarak atanan …’a 1.320,00-TL ödeme yapılmasına karar verildiği, ödemenin suçüstü ödeneğinden ödendiği anlaşıldığından 1.320,00-TL arabuluculuk ücreti’nin 6325 sayılı hukuk uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu madde 18/A-11 ve 118/A-13’e göre davalıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
8-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayarak artan gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.30/06/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır