Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/605 E. 2022/80 K. 16.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/605
KARAR NO : 2022/80

DAVA : İtirazın iptali
DAVA TARİHİ : 14/11/2019
KARAR TARİHİ : 16/02/2022
Mahkememizde görülmekte olan itirazın iptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin davalı bankanın Beylikdüzü Ticari Şubesinin müşterisi olduğunu, bankanın müvekkilinin hesabından 13.05.2019 tarihinde “Periyodik Hizmet Komisyonu” adı altında 1.533,51 Buro aldığını, alınan ücretin haksız olduğu iddiasıyla banka hakkında İstanbul… İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasından yaptıkları icra takibine itiraz edilmeksizin, takibe konulan ücretin ödendiğini, bankanın bu kez 23.07.2019 tarihinde “Periyodik Hizmet Komisyonu ” adı altında 10.500,00 TL aldığını, haksız ücret kesintisinin iadesini teminen İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün… esas sayılı dosyasından banka hakkında haciz yolu ile icra takibi başlatıldığını, bankanın takibe haksız şekilde itiraz etmesi nedeniyle, itirazının iptali ile takibin devamına karar verilmesi için dava açmak zorunda kaldıklarını, yapılan kesintinin haksız ve yasal dayanağı olmadığını, banka ile yapıları kredi ve bankacılık hizmet sözleşmelerinde de bu yönde bir düzenleme bulunmadığını, davalı bankanın BDDK’ya bildirdiği liste de “Periyodik Hizmet Komisyonu” adı altında bir ücretlendirmeye yer almışsa da bunun 05.03.2019 tarihinden itibaren uygulanacağının belirtildiğini, öte yandan bu hususta müvekkili şirkete herhangi bir bildirim yapılmadığını, sözleşmelerde düzenlendiği kabul edilse bile bu düzenlemelerin TBK.20. Maddesi gereğince genel işlem koşullarına tabi olduğunu, Periyodik Hizmet Komisyonu”nun müvekkiline fahiş ek bir yükümlülük getirdiğini, bu düzenlemenin uygulanması halinde her üç ayda 300,00 TL ile 30.000,00 TL arasında bir ödeme yapmak zorunda kalınacağını, bunun kabul edilemez olduğunu, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasından yapılan takibe yönelik itirazın iptali ile takibin devamına, lehlerine tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının tüzel kişiliğe haiz ticari bir şirket olduğunu, tüketici hukukunun tacirlere uygulanamayacağını, davacı yandan tahsil edilen komisyonun dayanağının taraflar arasında akdedilmiş Genel Kredi Sözleşmesinin 8. maddesindeki ve Bankacılık Hizmetleri Sözleşmesinin 13. Maddesindeki düzenleme olduğunu, bu düzenleme gereğince tahsis edilen krediler üzerinden bankanın komisyon alma hakkının bulunduğunu, bu çerçevede de kredi limiti yenilemesi ve tahsisine istinaden komisyon ücreti alındığını, imzalanan sözleşme içeriğinin incelenmesi ve değerlendirilmesi bakımından davacıya gerekli sözleşme öncesi bildirimlerin yapıldığını, sözleşmedeki düzenlemelerin genel işlem şartı sayılamayacağını, genel kredi sözleşmesinin borçlar kanunu hükümlerine tabi olduğunu, Türkiye Bankalar Birliği nezdinde yapılan Ticari Ücret ve Komisyonları Sadeleştirme Çalışması kapsamında oluşturulan ticari ücret, komisyon tablosundaki ücret kalemlerinden birisi olduğunu, davaya konu edilen kesintilerin yasal mevzuata uygun olarak alındığını, bankanın tacir olarak yaptığı işler için ücret, masraf, faiz ve komisyon alma hakkının olduğunu, TTK.20. maddesi ve Bankacılık Kanunun 144. maddesinin düzenlemelerinin ve Merkez Bankası tebliğlerinin de bu yönde olduğunu, Finansal Tüketicilerden Alınacak Ücretlere ilişkin yönetmelik hükümleri gereğince belirlenen hizmetler ve ücretlerinin BDDK’ya bildirilerek internet sitesinde yayınlandığını, Yargıtayın yerleşik içtihatlarına göre sözleşmede hüküm bulunması ve mevzuat hükümleri gereğince tacir olan bankanın davaya konu edilen limit tahsis ücreti de dahil ücret alma hakkı olduğu unu, Periyodik Hizmet Komisyonunun, risk merkez bildirimleri, sistem kayıtlarının arşivlenmesi, şube ve alternatif dağıtım kanallarından hizmet verilebilmesi ve bunun yanısıra kredili müşterilerin nakit akış ve kredi ödeme döngüsünün takibi ve oluşturulan risk modelleme çalışmalarına göre müşteri kredi portföyündeki risklilik derecesinin düzenli olarak analiz edilerek verimli bir şekilde yönetilmesi ve diğer hizmetler için ayrılan kaynakların karşılığı olarak alındığını, bu ücretin belirlenmesinde müşterilere verilen finansal olmayan hizmetlerin yanı sıra ilgili dönem içerisinde yapılan istisnalar ve özel nitelikli diğer hizmetlerin de dikkate alındığını, ücretin üçer aylık dönemlerdeki ortalama kredi bakiyesine göre belirlendiğini, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkememizce delillerin toplanması aşamasındayken davacı vekili 15/02/2022 tarihli dilekçesi ile davalı ile yapmış olduğu anlaşma kapsamında davadan feragat ettiklerini, davalı yandan vekalet ücreti ve yargılama talebinde bulunmadıklarını beyan etmiştir.Davalı vekili de 15/02/2022 tarihli dilekçesinde davacı tarafça davanın tümünden feragat ettiğini, davanın feragat nedeniyle reddine, vekalet ücreti ve yargılama gideri talebi bulunmadığını beyan etmiştir.
Davadan feragat 6100 Sayılı HMK’nın 307. maddesi hükmü gereğince uyuşmazlığı ve dolayısıyla davayı sona erdiren, davalı tarafın kabulünü gerektirmeyen ve kesin mahkeme hükmünün hukuksal sonuçlarını doğuran bir taraf işlemidir. 6100 Sayılı HMK’nın 311 maddesi hükmüne uygun olarak davacının davadan feragatinin mahkemece saptanması halinde feragat sebebiyle davanın reddine karar verilmesi gerekir. Davacı vekilinin vekaletnamesindeki yetki durumu incelendiğinde davadan feragata yetkili olduğu saptanmıştır. Feragat bildirimi de 6100 Sayılı HMK’nın 309. maddesi hükmüne uygun olarak mahkemece tespit olunmuştur. Bu yasal nedenlerle davanın feragat sebebiyle reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın feragat nedeniyle REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 80,70-TL maktu karar harcının peşin alınan 132,52-TL harçtan mahsubu ile artan ‭‭51,82-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde DAVACIYA İADESİNE,
3-Talep edilmediğinden vekalet ücreti ve yargılama gideri takdirine yer olmadığına,
4-Yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,

5-Kullanılmayan gider/delil avansının karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
Dair, tarafların yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstinaf Kanun Yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.16/02/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır