Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/598 E. 2021/263 K. 24.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2019/598
KARAR NO:2021/263

DAVA:İtirazın İptali
DAVA TARİHİ:12/11/2019
KARAR TARİHİ:24/03/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

DAVACININ TALEBİ:

Davacı …. Şti. vekili verdiği dava dilekçesinde, davalı … A.Ş.’ye 19.06.2017 ile 08.08.2019 tarihleri arasında müvekkilinin sattığı ürünlerin bedeli için fatura gönderdiklerini, davalının fatura bedelini ödememesi üzerine davalı aleyhine …. İcra Dairesinin … sayılı dosyasından icra takibi başlattıklarını, takibe davalının itiraz etmesi üzerine de itirazın iptali davası açtıklarını belirtmiştir.

DAVALININ TALEBİ:

Davalı … A.Ş. davaya cevap dilekçesi vermeyerek 6100 sayılı HMK m.128’e göre dava konusu maddi vakıaları inkâr etmiştir.

DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ:

Dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 207 ve davamı maddelerine göre alım satım sözleşmesinden kaynaklı alacak için başlatılmış icra takibine itiraz nedeniyle 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu m. 67’ye göre itirazın iptali davasıdır.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:

Davacı taraf, …. İcra Dairesinin … sayılı dosyasını, faturaları, ticari defterleri, tanık beyanlarını ve bilirkişi incelemesini delil olarak sunmuştur.

Davalı taraf, 6100 sayılı HMK m. 126’ya göre cevap ve delil dilekçesi sunmamış, HMK m. 139’a göre ön inceleme ve HMK m. 144’e göre tahkikat duruşmasına usulüne uygun şekilde çağrıldığı halde katılmamıştır.

Dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 207 ve davamı maddelerine göre alım satım sözleşmesinden kaynaklı alacak için başlatılmış icra takibine itiraz nedeniyle 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu m. 67’ye göre itirazın iptali davasıdır.

6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun “Dava Şartı Olarak Arabuluculuk” başlıklı 5/A maddesine göre; “Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” Mahkememizde açılmış olan dava bu yasa kapsamında arabuluculuk dava şartına bağlı olup arabuluculuk son tutanağının dosyaya sunulduğu anlaşılmakla davanın esasının incelenmesine geçilmiştir.

6098 sayılı TBK m. 207’ye göre; “Satış sözleşmesi, satıcının, satılanın zilyetlik ve mülkiyetini alıcıya devretme, alıcının ise buna karşılık bir bedel ödeme borcunu üstlendiği sözleşmedir. Sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça veya aksine bir âdet bulunmadıkça, satıcı ve alıcı borçlarını aynı anda ifa etmekle yükümlüdürler.” Davacı tarafın dosyaya sunduğu fatura içeriği incelendiğinde davacının davalıya tekstil ürünü sattığı anlaşılmakla taraflar arasında ki hukuki ilişkinin alım satım sözleşmesi niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır.

Davacı tarafın davalıdan alacağının bulunup bulunmadığının tespiti için her iki tarafın ticari defterlerinin mali müşavir bilirkişi tarafından incelenmesi için 6100 sayılı HMK m. 266’ya göre bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiştir. Bilirkişiden, davaya konu faturanın tarafların ticari defterlerinde kayıtlı olup olmadığının tespiti, davaya konu fatura bedellerinin ödenip ödenmediğinin tespiti, davaya konu faturaya ilişkin malların teslim edilip edilmediğinin tespiti istenilmiştir.

Hazırlanan 01.12.2020 tarihli bilirkişi raporunda davacı taraf defterine göre davacının davalı taraftan 23.617,63 TL alacaklı olduğu, davalı tarafın ticari defterine göre ise davalının davacıya 34.343,06 TL borçlu olduğu tespit edilmiştir.

Hazırlanan 01.12.2020 tarihli bilirkişi raporunda davacı defterleri ile davalı defterleri arasında ortaya çıkan farkın nedeninin açıklanmadığı anlaşılmakla dosyanın aynı bilirkişiye tekrar verilerek davacı defterleri ile davalı defterleri arasında ortaya çıkan farkın nedeninin açıklanması istenilmiştir.

Hazırlanan 28.01.2021 tarihli ek raporda davalının davacıya gönderdiği 1.080,00 TL tutarlı havalenin davalı tarafın defterlerinde kaydının bulunmadığı, 1.900,00 TL tutarlı havalenin ise davalı taraf defterlerine iki kez kaydının bulunduğu, 2.562,14 TL tutarlı iade faturasının ve 3.468,20 TL tutarlı iade faturasının davalı taraf defterlerinde kaydının bulunmadığı, iki taraf defterleri arasındaki farkın bu kayıtlardan kaynaklandığı ve davacının 23.617,63 TL alacaklı olduğu tespit edilmiştir.

6100 sayılı HMK m. 222/II’ye göre; “Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.” Her iki taraf ticari defterleri de bu maddeye uygun olarak tutulmuştur. Ancak davalı taraf defterlerinde bazı ödemelerin iki kez kaydının yapılmış olması ve bazı ödemelerin ise kaydının yapılmamış olması nedeniyle davalı taraf defterleri hükme esas alınmamıştır. Davacı defterlerinin bu maddeye uygun şekilde tutulduğu anlaşılmakla davacı defterlerinin kendisi lehine delil hükmünde olduğu kabul edilmiş ve bu kayıtlar hükme esas alınmıştır.

6100 sayılı HMK m. 222/III’e göre; “İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” Bu maddeye uygun olarak davacı defterlerindeki kayıtların aksi davalı tarafından senet ya da kesin delillerle kanıtlanamadığından davacı defterleri davacı lehine delil hükmündedir.

6098 sayılı TBK m. 207/II’ye göre; “Sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça veya aksine bir âdet bulunmadıkça, satıcı ve alıcı borçlarını aynı anda ifa etmekle yükümlüdürler.” Davalı taraf davaya konu faturada yazılı olan ürünlerin bedelini davacıya ödediğine ilişkin yazılı bir delil sunamamış, hem davacının hem de davalının ticari defterlerinde davalının davacı tarafa borçlu olduğu tespit edilmiştir. Bu gerekçelerle davanın kabulüne yönelik olarak aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.

Davalının kendi ticari defterlerine göre de borçlu olduğunun tespit edilmesi ve davalının davacıya olan borcunu kendi ticari defterlerine göre ödeyip ödemediğini bilebilecek durumda olmasına karşın icra takibine itiraz etmesi iyiniyetli görülmediğinden davacı lehine icra inkâr tazminatına hükmedilmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın kabulü ile …. İcra Dairesi’nin … sayılı takip dosyasına, davalının itirazının iptali ile takibin takip talebindeki diğer koşullarla aynen devamına,
2-Asıl alacak likit ve hesaplanabilir olduğundan asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 1.613,32-TL nispi karar harcından peşin alınan 285,25-TL harcın mahsubu ile bakiye 1.328,07-TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 4.080,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
5-Davacı tarafından yapılan toplam 1.287,05-TL’nin ( 44,40-TL BVH, 6,40-TL VH, 285,25-TL Peşin Harç, 750,00-TL BK, 201,00-TL Tebliğ ve Posta,) yargılama giderinin davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
6-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayarak artan gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.24/03/2021

Katip …

Hakim …