Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/589 E. 2021/444 K. 01.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2019/589
KARAR NO:2021/444

DAVA:Alacak
DAVA TARİHİ:04/03/2016
KARAR TARİHİ:01/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin alt taşıyıcı sıfatıyla…’dan Türkiye’ye karayoluyla eşya taşıdığını, davalı … … A Ş’nin üst taşıyıcı, kendisinin ise alt taşıyıcı olup eşyanın müvekkilince taşındığını, ancak müvekkilinin kusurundan kaynaklanmayan alıcı firmanın ödeme yapmamasından kaynaklı sıkıntı nedeniyle davalı şirketin talimatı üzerine araçların bekletildiğini, bekleme süresi uzadığı için davalı firmanın talimatı üzerine … Plakalı araçlardaki malın müvekkiline ait depolara indirildiğini , 20.768 TL. depolama ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Usul bakımından davacı vekilinin dava dilekçesi ekinde ekil delillerini ve dayanak belgelerini sunmadığını,davalının depolama-ardiye ücreti alacağı bakımından bir sorumluluğunun bulunmadığını,taraflar arasında taşıma sözleşmesi akdedildiğini, depolama veya kendi depolarına indirme konusunda davacıya talimat verilmediğini, davacının keyfi bir şekilde kendi depolarına yükü indirdiği ve depolama ücretinin haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davalının taşıma sürecinde taşıma işleri komisyoncusu sıfatı ile hareket ettiğini, depolama ücreti varsa da bunun alıcı veya satıcıdan talep edilebileceğini,alacak tutarının fahiş olduğunu,toplam sekiz (8) araçlık taşımada, altı (6) aracı talimata aykırı teslim eden davacının sadece iki (2) araç bakımından bekleme ve depolama işlemi yaptığını, bundan dolayı davalının zarar gördüğünü,bekleme ücreti hesabında da beher gün başına 100 Euro yerine 150 Euro üzerinden hesaplama yapıldığını, bunun da sözleşmeye aykırı olduğunu,iddia İle yurtiçi depolama ücretinden sorumlu olmadığını ve davanın reddini talep etmiştir.
Taraflar arasında uyuşmazlık bulunan hususların; taraflar arasında taşıma sözleşmesinden kaynaklı bir ticari ilişkinin mevcut olduğu ve bu taşıma sözleşmesinin taraflar arasında ihtilaf konusu olmadığı, davaya konu uyuşmazlığın taşıma sonrasında malların bekletilmesi aşamasında davacının sunduğu ardiye hizmetine göre ücret talep edip edemeyeceğinden ibaret olduğu görülmüştür.
DELİLLER;
…. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne müzekkere yazılarak … Esas sayılı dosya uyap üzerinden celp edildi.
Davacı vekili tarafından delil dilekçesi ekinde; dava konusu şirket kayıtları, banka kayıtları, faturalar, gümrük kayıtları Mahkeme dosyasına sunulmuştur.
Davalı vekili tarafından delil dilekçesi ekinde; dava konusu taraflar arasında akdedilmiş taşıma sözleşesi fotokopisi, CMR senetleri, Gümrük Belgeleri, Dava konusu taşımaya ilişkin davacı tarafından tanzim edilen … ve … nolu ticari faturalar, davacı tarafından tanzim edilen navlun fark ücretine ilişkin … nolu fatura, davacı tarafından tanzim edilen 20 Ocak 2016 tarihli … nolu e fatura, …. Noterliğinden keşide edilen 26 Ocak 2016 tarihli … yevmiye nolu ihtarname, taraflar arasındaki taşımaya ilişkin 7 Ocak 2016 tarihli yazışmalar, davacı ile davalı arasındaki 23 Aralık 2015 tarihli yazışmalar Mahkeme dosyasına sunulmuştur.
Mahkememizce verilen ara karar gereğince; bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiş olup; 24/11/2016 tarihli bilirkişi raporunda özetle; ” ihtilafın ardiye-saklama ücretine ilişkin olduğu, davacı … defter kayıtlarına göre 31/12/2015 tarih itibariyle 20.768-TL alacaklı olduğu dava konusu faturanın davacı yana süresinde usulen iade edildiği, davalının defter ve kayıtlarında olmadığı, davalı defter ve kayıtlarına göre 31/10/2016 tarih itibariyle davacı yana borcu olmadığı, davacının katlandığı her masraftan davalının sorumlu olduğu, dava konusu faturanın , davacının kendisinin sunduğu hizmete ilişkin olduğu, bu hizmeti için bir sözleşme ilişkisi de bulunmadığı, taşımanın yan edimi olarak bu işin görüldüğü, bu nedenle ücret tarifeleri üzerinden hesaplanan 20.768-TL ardiye saklama ücreti alacağından hakkaniyet indirimi yapılarak davacı lehine makul bir ücret alacağının varlığının değerlendirildiği, daha önceki tarihli bir temerrüt ihtaratı dosyada bulunmadığından davacı lehine hükmedilecek tazminatın dava tarihinden itibaren ticari temerrüt faizi ile birlikte tahsiline karar verilebileceği ” görüşü bildirilmiştir.

Mahkememizce verilen ara karar gereğince; bilirkişi ek raporu alınmasına karar verilmiş olup; 14/08/2017 tarihli ek bilirkişi raporunda özetle;
Davacı tarafından yürütülen ardiye hizmetinin, dosya kapsamı delillere göre davalının özel bir talimatı gereği olmasa da bilgisi dahilinde olduğu, tarafların tacir olduğu ve davacının TTK m.20 gereği gördüğü ardiye hizmeti için davalıdan ardiye hizmet bedeli talep edebileceği, bu bedelin akdi ilişkide karalaştırılması muhtemel ücret tarifesi gereği veya bu tarifenin altında olabileceği, faiz talebi yönünden kök raporda görüşün yerinde olduğu, alacağın varlığına kanaat getirilmesi halinde dava tarihinden itibaren ticari temerrüt faiz verilebileceği, sonuç olarak kök rapor sonuç ve kanaatleri değiştirmeyi gerektirecek yeni bir değerlendirme ve sonuca ulaşılmadığı, hususlarında işbu ek raporumu meselenin hukuki tavsifi 6100 sayılı HMK’nın 266/.2 hükmü gereği tamamen yüce mahkemeye ait olduğu görüş ve kanaatine varılmıştır.
Mahkememizce davanın 20/03/2018 tarihinde kabulüne karar verilmiş olup; davalı vekilinin istinafı üzerine … Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi’nin 2018/… Esas 2019/… Karar sayılı ilamıyla ” davacının malı kendi deposunda depoladığı da gözetilerek depo ücretinin serbest piyasa rayiçlerine göre belirlenerek, malın davacının deposunda kaldığı süre tesbit edilip buna göre, depolama ücretinin piyasa rayiç değerine göre hesaplanması gerekirken eksik inceleme ile davacının kesmiş olduğu fatura miktarına göre değerlendirme yapılıp bu miktar üzerinden hakkaniyet indirimi yapılması hatalı olmuştur. 6100 sayılı HMK’nin 353/1-a-6. maddesinde, tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbiri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olması hususu davanın esası incelenmeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine duruşma yapmadan kesin olarak karar verilen hallerden sayılmıştır. Sonuç itibariyle, ilk derece mahkemesince uyuşmazlığın giderilmesi için gerekli ve esasa etkili olan delillerin toplanmamış ve değerlendirimemiş olması nedeniyle davacı vekilinin ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince diğer istinaf sebepleri incelenmeksizin kabulüne, mahkeme kararının kaldırılmasına, yukarıda belirtildiği şekilde işlem yapılarak oluşacak sonuca göre karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak ” gerekçeleriyle kaldırılarak Mahkememizin yukarıdaki esasına kayıt edilmiştir.
Mahkememizce bozma sonrası bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiş olup, 30/10/2020 tarihli bilirkişi raporunda özetle; tarafların iddia ve savunmaları ve 2015, 2016 yılları ticari defterleri BAM bozma kararı, sunulan delil ve belgelerin incelenmesi sonucunda, rapor içeriğinde ayrıntıları ile açıklandığı üzere; dava konusunun 06.02.2015 – 20.01.2016 tarihleri arasında 2 araçtan indirilen yüklerin depolama masrafı olan 20.768,00TL tutarlı tek faturanın davalı tarafından ödenmesi gerektiği iddiası üzerine çıkmış bulunduğu, davacı ve davalı tarafın 2015 ve 2016 yılları ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, her iki tarafın ticari defterleri incelendiğinde uyuşmazlığın 20.01.2016 tarih ve … nolu 20.768,00TL tutarlı faturadan kaynaklandığının anlaşıldığı, bahsi geçen faturanın davacı tarafın ticari defterlerinde kayıtlı olup, davalı tarafın kendi ticari defterlerine göre davalı taraftan 20.768,00TL alacaklı olduğu, davalı tarafın ise kendi ticari defterlerine göre davacı tarafa borcu ve alacağı olmadığı, davacının kendi antreposunda depoladığı iki tırın yükü ile ilgili olarak ardiye ücreti oluşturmuş olduğu, bu ardiye süresinin eşyanın ambara giriş tarihinin 06.02.2015, çıkış tarihinin ise 20.01.2016 olduğunu belirterek tanzim etmiş olduğu, 20.768,00TL tutarlı ardiye ücretini davalıdan talep etmiş olsa da, toplamda ardiye süresinin 342 gün olduğu, diğer taraftan8, ardiye ücretinin 150 Euro olarak uygulandığının belirtilmiş olsa da , davacının davalı tarafa eşyanın antrepolarında kaldığı sürelerle (342 gün) ilgili olarak keşide ettiği 20.768,00TL tutarlı faturanın hakkaniyetli olmadığı genelde kapsamında 180 güne ilave olarak verilebilecek 30 günlük süreninde eklenmesi neticesinde toplam ardiyenin 180+30= 210 gün olarak hesap edilmesi gerekeceği, oluşan ardiyeden nakliyecilerin özel bir giderlerinin dışında eşyanın atrdepoda depolanmasından elleçlemesinden, küşat, tahlil, analiz, işçilik, yükleme ve boşaltılması ithalatının tamamlandığına dair dosyada ithalat beyannamesinin mevcut olmadığı, eşyanın alıcısı tarafından ordinosunun alınmadığı gerçeğinden hareketle eşyanın alıcısının ya da vekili tarafından beyanname açılamadığından malın teslimine kadar masraflardan tamamıyla nakliyecilerin sorumlu olacağı, ayrıca taşıyan olarak ardiye ücretine de katlanılmadığı, taşıtan ile alıcı arasında yaşanan sorunlar nedeniyle 850/1.2.maddeleri gereğince taşımayı davacının yaptığı, zamanında teslim etmesi gerektiğinden alt taşıyan konumunda bulunan davacının bu hizmeti vermiş olduğu, davacı ile davalı arasında “eşyanın depolanacağına” dair herhangi bir sözleşmenin mevcut olmadığı, dünya ticaret örgütü ICC tarafından belirlenen ve 2011 yılında revize edilen eşyanın teslim şekilleri gereği taşınan eşyanın exw (exword) belirlenen iş yerinde teslim olması özelliğinin de eşyanın teslimine müteakip tüm sorumluluğun tamamen eşyanın alıcısına geçtiği bir geçek olduğundan eşyanın antrepoda depolanmasından, ardiyesinden ve ithalat vergilerinden tamamen alıcı sorumlu olacağı, ayrıca TBK’nın 561.maddesi gereğince taraflar arasında saklayan ve saklatan ilişkisinin olmadığı, böyle bir ilişkinin varlığı halinde ancak davacının davalıdan ardiye ve saklama ücreti isteyebilmesinin mümkün olduğu, bununda ancak eşyanın alıcısının üst taşıyan konumundaki davalıya yetki vermesi neticesinde eşyanın depolanması halinde ardiyeden sorumlu olabileceği açık bir durum olup mevcut davada böyle bir durumun söz konusu olmadığı, TBK’nın 562.maddesinde de görüleceği üzere, ancak saklatanın borçlanabileceği, mevcut olayda davalı tarafın saklatan olmadığı, bu yönde bir delinin dosyaya mevcut bulunmadığı görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Mahkememizce verilen ara karar gereğince ek bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiş olup 13/04/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle; davacının uygulamış olduğu antrepo fiyatlarının diğer antrepo ücretleriyle kıyaslanması sonucunda, fahiş olmadığı ve uygulanabilir olduğu görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda; tarafların beyanları, deliller ve tüm dosya kapsamına göre;
Davacı vekili, müvekkilinin alt taşıyıcı sıfatıyla…’dan Türkiye’ye karayoluyla eşya taşıdığını, davalı … … A.Ş’nin üst taşıyıcı, müvekkilinin ise alt taşıyıcı olup eşyanın müvekkilince taşındığını, ancak müvekkilinin kusurundan kaynaklanmayan alıcı firmanın ödeme yapmamasından kaynaklı sıkıntı nedeniyle davalı şirketin talimatı üzerine araçların bekletildiğini, bekleme süresi uzadığı için davalı firmanın talimatı üzerine araçlardaki malın müvekkiline ait depolara indirildiğini beyan ederek 20.768 TL. depolama ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Taraflar arasında taşıma sözleşmesinden kaynaklı bir ticari ilişkinin mevcut olduğu ve bu taşıma sözleşmesinin taraflar arasında ihtilaf konusu olmadığı sabittir. Davaya konu uyuşmazlık, taşıma sonrasında malların bekletilmesi aşamasında davacının sunduğu ardiye hizmetinden dolayı ücret talep edip edemeyeceğidir. Davaya konu fatura, verilen bu hizmete göre düzenlenmiş olup davalı tarafça iade edilmiştir.
Her ne kadar davalı taraf, taşıma sürecini Fransız ihracatçı hesabına organize eden taşıma işleri komisyoncusu olduğunu, bu sebeple ardiye ücretinden sorumlu tutulamayacağını ileri sürmekte ise de; davalının somut olayda, davacı karşısındaki konumu taşıtan-gönderen olup; taşıma bedeli ve oluşacak masraftan sorumluluk da davalıya aittir. Organizatör sıfatı gereği taşıyıcı karşısında sorumluluk altında olan davalıdır. Zira taşıma sürecinde emir ve talimat verme yetkisi bakımından da sürecin idaresi davalıya ait olup, mal alıcısına ulaşana kadar alıcısı tarafından mala ilişkin gümrükçe onaylanmış işlem tesis edilene kadar oluşacak maliyetleri de davalının yönetmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
Türk Borçlar Kanunu’nun ‘Sözleşmenin Şekli’ başlıklı 12 Maddesinde; ”Sözleşmelerin geçerliliği , kanunda aksi öngörülmedikçe, hiçbir şekle bağlı değildir. Kanunda sözleşmeler için öngörülen şekil, kural olarak geçerlilik şeklidir. Öngörülen şekle uyulmaksızın kurulan sözleşmeler hüküm doğurmaz,” hükmü düzenlenmiştir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde; davacı tarafın taraflar arasında kurulduğunu iddia ettiği ardiye sözleşmesine ilişkin hükümler TBK. 12 vd. maddelerinde düzenlenmiş olup bu tip sözleşmeler için özel bir şekil şartı öngörülmemiştir.
Türk Ticaret Kanunu’nun ‘Ücret İsteme Hakkı’ başlıklı 20/1 Maddesinde;” Tacir olan veya olmayan bir kişiye, ticari işletmesiyle ilgili bir iş veya hizmet görmüş olan tacir, uygun bir ücret isteyebilir. Ayrıca tacir, verdiği avanslar ve yaptığı giderler için ödeme tarihinden itibaren faize hak kazanır,” hükmü düzenlenmiştir.
Davacı vekili ve davalı vekili tarafından dosyaya ibraz edilen maillerden davalının izni ile davacının malları kendisine ait depoya indirdiği ve davalıya depolama hizmeti verdiği anlaşılmıştır.
Davacı vekili, 11/10/2017 havale tarihli dilekçesinde; 06/02/2015-20/01/2016 tarihleri arasında iki araçtan indirilen yüklerin depolama masrafının 20.768,00 TL oup tek faturanın buna ilişkin olduğunu belirtmiştir.
Taraflar arasında ardiye hizmetinin verilmesine dair bir sözleşme bulunmamakta fakat davalının bilgisi dahilinde ardiye hizmeti verilmiş durumda olup, davacı, verilen bu hizmete karşılık ücret talep etme hakkına sahiptir. Bu durumda, istinaf ilamı da nazara alınarak, davacının malı kendi deposunda depoladığı da gözetilerek depo ücretinin serbest piyasa rayiçlerine göre belirlenmesi gerektiği, bilirkişinin 12/04/2021 tarihli ek raporuna göre davacının talep ettiği alacak miktarının makul olduğu anlaşılmakla davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KABULÜ ile;
1-20.768,00TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 1.418,66TL karar harcından peşin alınan 354,67TL harcın mahsubu ile eksik 1.063,99TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA;
3-Bozmadan önce verilen … Esas … Karar sayılı 20/03/2018 tarihli karar nedeniyle bakiye 780,26TL harcın tahsili için yazılan 04/07/2018 tarih ve 2018/305 harç tahsil nolu müzekkereye konu 780,26TL harcın tahsil edildiğine ilişkin makbuzun ibrazı halinde yatıran tarafa iadesine,
4-Davacı tarafından yargılama sırasında yapılan toplam 3.799,52TL ( 29,20BVH, 4,30TL VSH, 354,67TL Peşin Harç, 411,35TL posta ve tebliğler, 3.000,00TL bilirkişi ücreti) yargılama giderinin davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 4.080,00TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
6-Taraflarca yatırılan ve artan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.01/06/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır