Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/582 E. 2022/301 K. 24.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2019/582
KARAR NO :2022/301

DAVA:Menfi Tespit
DAVA TARİHİ:13/07/2018
KARAR TARİHİ:24/05/2022

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; ; müvekkili ile davalı elektrik kurumu arasında bir abonelik sözleşmesi bulunmamasına ve müvekkilinin davalıya herhangi bir borcunun bulunmamasına rağmen davalı elektrik kurumu tarafından müvekkili aleyhine ödenmemiş borç olduğu iddiasıyla …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi yapıldığını, müvekkilinin davalı şirkete başvurduğunda borcunun bulunmadığına dair belge aldığını, abonelik sözleşmesindeki imzanın müvekkiline ait olmadığını, müvekkilinin borcunun bulunmadığı için takibe itirazda bulunduğunu, ancak takibin devam ettiğini, müvekkiline ait menkullerin haczedilerek mağdur edildiğini beyanla başlatılan takibin iptali ile müvekkilinin borçlu bulunmadığının tespitine ve davalının %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemesine hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle görev itirazlarının bulunduğunu, zira davacının belirttiği adresteki … nolu aboneliğin dükkana ait olduğunu, elektrik aboneliğinin ticari işletme için yapıldığını, bu nedenle Asliye Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğunu, dosyaya sundukları abonelik sözleşmesi, kira kontratı ve vergi levhasından anlaşılacağı üzere davacı ile müvekkili şirket arasında bir abonelik sözleşmesinin mevcut olduğunu, davacının belirtilen adreste elektrik kullanımının söz konusu olduğunu ve elektrik borçlarını ödemediğini, müvekkili şirketin yaptığı işlemlerin EPDK mevzuatı ve yasalara uygun olduğunu beyanla haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce tüm deliller toplanmış, gerekli inceleme ve araştırmalar yapılmış, …. İcra Dairesinin … Esas sayılı takip dosyası ( eski esas: …), abonelik sözleşmesi aslı, davacı tarafın imza örnekleri dosya arasına alınmıştır.
Mahkememizce verilen 17/11/2021 tarihli ara karar ile dosyanın imza incelemesi için ATK’ya gönderilmesine karar verilmiştir.
22/02/2022 tarihli ATK Raporunda; dosya içerisinde davacı vekili tarafından sunulan 20/04/2021 tarihli dilekçe kapsamında 15/09/2000 tarihli kiracısı …, kiraya vereni … olan kira sözleşmesi fotokopisi mukayese dışı bırakılarak tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından yapılan incelemede; inceleme konusu sözleşmede atılı Basit Tersimli abone imzaları ile …’ın mevcut mukayese imzaları arasında ilgi ve irtibat tespit edilemediği kanaatine varılmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, davacı aleyhine başlatılan icra takibinin iptali ile davacının borçlu bulunmadığının tespitine ilişkindir.
Davalı tarafından varlığı iddia edilen bir hukukî ilişkinin mevcut olmadığının (yok olduğunun) tespiti için açılan davaya menfi (olumsuz) tespit davası denir (Kuru, Baki: İcra ve İflâs Hukuku El Kitabı (Kuru-El Kitabı), İstanbul 2013, s. 346).Menfi tespit davası, 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanunu’nun (İİK) 72. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında ya da icra takibinden sonra borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Bu dava maddi hukuk ve usul hukuku bakımından genel hükümlere dayalıdır ve normal bir hukuk davası olarak açılır. Eş söyleyişle kendisine karşı icra takibi yapılmış olan borçlu, ödeme emrine itiraz edilmemiş veya itiraz edilmiş olmakla birlikte yerinde görülmemiş olması sebebiyle icra takibi kesinleşse dahi maddi hukuk bakımından borçlu olmadığını ileri sürebilir. Bunun için, takip devam ederken alacaklıya karşı menfi tespit davası açabileceği gibi, böyle bir menfi tespit davası açmamış ve borcu cebri icra tehdidi altında ödemiş ise ödemiş olduğu paranın kendisine verilmesi için alacaklıya karşı istirdat davası açabilir (Kuru, Baki: İcra ve İflâs Hukukunda Menfi Tespit Davası ve İstirdat Davası, Ankara 2003, s. 233). Başka bir şekilde ifade etmek gerekirse, menfi tespit davası icra takibinden önce sonuçlanmaz ve ihtiyati tedbir kararı verilmemiş olması (veya ihtiyati tedbir kararının kaldırılması) nedeniyle, (menfi tespit davası görülmekte iken) borç alacaklıya (davalıya) ödenmiş olursa, menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam edilir (m.72/6); yani menfi tespit davası (kendiliğinden) istirdat davasına dönüşür; bu hâlde mahkeme menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam eder (Kuru, Baki: İstinaf Sistemine Göre Yazılmış İcra ve İflâs Hukuku Ders Kitabı, Ankara, 2017, s. 146). Bu durumda İİK’nın 72/6 maddesi gereğince bedele dönüşen istemin temeli menfi tespit davasıdır. Menfi tespit davasında ispat yükü, kural olarak davalı alacaklıya düşer. Davacı (borçlu), davalının (alacaklının) varlığını iddia ettiği hukukî ilişkiyi (meselâ borcu) sadece inkâr etmekle yetinmekte, yani bu hukukî ilişkinin (borcun) hiç doğmadığını ileri sürmekte ise, hukukî ilişkinin (borcun) varlığını iddia eden davalı olduğu için, ispat yükü davalı alacaklıya düşer (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) m. 190; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK) m.6). Fakat, menfi tespit davasını açan davacı (borçlu), davalının (alacaklı) varlığını iddia ettiği hukukî ilişkinin hiç doğmadığını iddia etmeyip, bilakis bu ilişkinin doğduğunu bildirerek başka bir nedenle hukukî ilişkinin geçersiz olduğunu veya son bulduğunu ileri sürmekte ise bu iddiayı ispat yükü TMK’nın 6. maddesi gereğince davacı tarafa aittir. Örneğin; alacaklının dayandığı senedin karşılıksız olduğunu ispat yükü, davacıya (borçluya) düşer. Bunun gibi, davacı (borçlu), davalının (alacaklının) iddia ettiği alacağın ödeme, ibra ve takas gibi bir nedenle son bulduğunu ileri sürerse, bu iddiayı ispat yükü de davacı borçluya düşer (Kuru-El Kitabı, s.370 ilâ 372).
Tüm dosya kapsamından, her ne kadar davalı yanca davacı asil ile abonelik sözleşmesinin mevcut olduğunu, davacının belirtilen adreste elektrik kullanımının söz konusu olduğunu ve elektrik borçlarını ödemediğini belirtilmiş ise de; uyuşmazlığa konu abonelik sözleşmesi ile davacı asil …’ın mevcut mukayese imzaları arasında ilgi ve irtibat tespit edilemediği kanaatine varıldığı bu haliyle ispat yükü kendisinde olan davalı yanın haklılığını ispat edemediği anlaşılmakla; Davanın kabulü ile, davacının …. İcra Müdürlüğü’nün … (eski …) esas sayılı dosyasına konu abonelik sözleşmesinden dolayı borçlu olmadığının tespitine, yasal şartlar oluşmayan kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın KABULÜ İLE,
Davacının …. İcra Müdürlüğü’nün … (eski …) esas sayılı dosyasına konu abonelik sözleşmesinden dolayı BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİNE,
2-Yasal şartlar oluşmayan kötü niyet tazminatı talebinin REDDİNE,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 1.484,46-TL nispi karar harcının davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 5.100,00-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
5-Davacı tarafından yapılan toplam 1.099,20-TL’nin ( 5,20-TL VH, 960,00-TL ATK Faturası, 134,00-TL Tebliğ ve Posta,) yargılama giderinin davalıdan, alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
6-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayarak artan gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.24/05/2022

Katip …

Hakim …