Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/581 E. 2019/717 K. 06.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO: 2019/533
KARAR NO: 2019/716

DAVA : İstirdat
DAVA TARİHİ: 26/08/2019
KARAR TARİHİ: 06/11/2019

Mahkememizde görülmekte olan istirdat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil şirket ile davalı arasında 7.12.2016 tarihinde Ön Protokol imzalandığını, protokolün 3.1 maddesine göre “… Mah. 2940 ada, 10 parsel”de kayıtlı gayrımenkulde saha ölçümleri yapıldıktan sonar, yine protokolün 3.2 maddesine göre taraflar arasında satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesinin noter huzurunda imzalanacağı, varılan anlaşma gereği yapılacak inşaattan davalıya 2 daire ve 50.000TL para verileceği 50.000TL’nin 21.029,60TL’lik kısmının banka kanalıyla (27.4.2017 tarihinde 3.007,50TL, 29.5.2017 tarihinde 5.004,90TL, 1.8.2017 tarihinde 7.004,90TL, 23.8.2017 tarihinde 5.004,90TL, 14.12.2017 tarihinde 1.007,60TL) ve kalan 19.000TL elden ( 13.12.2016 tarihinde 5.000TL, 17.2.2017 tarihinde 2.500TL, 24.3.2017 tarihinde 4.000TL, 17.7.2017 tarihinde 2.500TL, 18.8.2017 tarihinde 5.000TL) davalıya ödendiğini, müvekkil şirket yetkilileri tarafından gerekli ölçümlerin yapılarak tamamlandığını, buna ilişkin aplikasyon krokisinin sunulduğunu, davalının protokolün imza tarihi olan 7.12.2016 gününden bu yana protokolde kararlaştırıldığı üzere satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapmaktan kaçındığını, davalının ısrarla sözleşme yapmaktan kaçınması üzerine tapu sicil müdürlüğünde yapılan araştırmada ön protokole konu gayrimenkulün tamamının hissedarı olmadığını, davalının baştan itibaren gayrımenkulün tamamının maliki gibi hareket ettiğini, müvekkil şirketle sözleşme imzalandığını, ve 50.000TL de para teslim alındığını, davalı ve eşi ile yapılan görüşmelerde gayrimenkulün diğer hisselerini de kendi adlarına alarak bu eksikliğin giderileceği ve satış vaadi kat karşılığı inşaat sözleşmesini imzalayacağını belirterek bugüne kadar bugüne kadar müvekkil şirketi beklettiğini, arabuluculuk toplantısıdan olumlu bir sonuç alınamadığını, davalı müvekkilin aldatıcı hareketlerle ön protokol imzalattığını, 50.000TL para alındığını, ön protokolün 3.5 maddesinin ikinci paragrafına göre “protokol imzalanması soncu edimini yerine getirmeyen kat maliki, yükleniciye 100.000TL cezai şart ödemeyi kabul ve taahhüt” ettiğini, sözleşmesinin 2016 yılında imzalandığını ve bu tarihten sonra ülkemizde dövizdeki fahiş artışın göz önüne alındığında orta ölçekli tacir olan ve her an sermayeye ihtiyacı olan şirketin zararının büyük olduğunu, bu nedenle mahkemece cezai şarta hükmedilmesi halinde takdiri indirim yapılmasını talep ettiklerini, davalıya 27.4.2017 tarihinde 3.007,50TL, 29.5.2017 tarihinde 5.004,90TL, 1.8.2017 tarihinde 7.004,90TL, 23.8.2017 tarihinde 5.004,90TL, 14.12.2017 tarihinde 1.007,60TL ödeme yapıldığını, her bir ödemeye ödeme gününden itibaren faiz uygulanmasını, her bir ödemeye ödeme gününden itibaren faiz uygulanmasını, davalıya … Noterliği’nin 29.3.2019 tarih ve… sayılı ihtarnamesinin keşide ettiklerini, ihtarnamenin davalının bizzat kendisine 10.4.2019 tarihinde tebliğ edildiğini, davalının ihtarnameye ilişkin hiçbir cevap vermediği gibi arabuluculuk toplantısına da tamamen anlaşma üzerine talimat verdiği avukatını gönderdiğini, toplantının anlaşmazlıkla sonuçlandığını, davalının gayrımenkulünün tamamına ilişkin satış vaadi sözleşmesi aktedemeyceğini baştan beri bildiğini, diğer hissedarların hisselerini alacağı vaadiyle müvekkli şirketi uzunca bir süre oyaladığını, müvekkil şirket yetkililerinin de işi yargıya aksetmediğini ve bir an önce çözüme ulaşmak amacıyla beklediklerini ancak bir sonuç alamadıklarını, davalının aylık 1.500TL ödeme yönündeki tekifini dahi kabul ettiklerini ancak bu sefer de davalının eşinin aylık 1.000TL ödemeyi kabul edebileceğini belirttiğini, davalının tamamen kötüniyetle bilerek ve isteyerek müvekkil şirketin parasını kendisinde tutmaya devam ettiğini, davalının ve eşinin görüşmelerdeki tüm tutumlarının ciddiyetten son derece uzak olmasına rağmen müvekkil şirket yetkililerinin dava açmamak ve son derece uzak olmasına rağmen müvekkil şirket yetkililerinin dava açmamak ve anlaşma için sabırla beklediklerini ancak hiçbir olumlu sonuç alamadıklarını, davalının kötüniyeti sebebiyle ve mal kaçırma ihtimaline binaen adına kayıtlı gayrımenkullere tedbir konulmasını, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı taarfa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının dava dilekçesinde, müvekkil ile … Mah. 2940 Ada 10 parselde kayıtlı gayrimenkul üzerinde kat karşılığı inşaat sözleşmesi akdetmek üzere 07.12.2016 tarihli ön protokol imzaladıklarını, Protokol gereği Müvekkile 50.000TL ödeyeceğini, ödemenin 21.029,6 TL’lik kısmınının banka kanalı ile ödediklerini, davacının üzerine düşeni yaptığını ancak davalının satış vaadi inşaat sözleşmesi yapmaktan kaçındığını, davalının ön protokol imzalanırken gayrimenkulün tamamına hissedarmış gibi davrandığını ancak sonradan tamamına malik olmadığının anlaşıldığını, davalı ile yapılan görüşmelerde davalının diğer hisseleri satın alacağını belirttiğini ancak hisseleri satın almadığını ve davacıyı oyaladığını, davalı aleyhinde suç duyurusunda bulunulduğunu, ön Protokolün 3.5’inci maddesinde protokol imzalanması sonucu edimini yerine getirmeyen kat malikinin yükleniciye 100.000TL cezai şart ödemesi gerektiğinin belirtildiğini, ancak kendilerinin 50.000TL talep ettiklerini, ödedikleri 50.000TL’yi ödeme günlerinden itibaren faizi ile birlikte talep ettiklerini belirterek alacağın reeskont faizi ile birlikte tahsilini talep ettiklerini, öncelikle belirtilmelidir ki müvekkil tacir olmadığını, ortadaki işin de sırf ticari bir iş olmadığını, davacının şirket olması davanın Asliye Ticaret Mahkemelerinde görülmesi için yeterli olmadığını, görevli Mahkemelerin Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğunu, bu açıdan görevsizlik itirazında bulunduklarını, müvekkil kendisine 50.000TL ödeme yapıldığını kabul etmediklerini, müvekkile yapılan ödeme tutarının 21.029,6 TL olup davacıdan başkaca ödeme alınmadığını, davacının faizin ödeme gününden ticari faiz olarak talebinin de yersiz olduğunu, bu konuda geri ödeme kararı verilecekse faizin yasal faiz olarak ihtarname tarihinden itibaren işletilmesi gerektiğini, davacı davalı müvekkilin kendisini gayrimenkulün maliki gibi gösterdiğini belirterek, kandırdığını ifade ettiğini, oysa ki müvekkil ne davacıyı kandırdığını ne de davacı gayrimenkulün hisseli olduğundan habersiz olduğunu, davacının esas amacının tek tek hissedarları ikna etmek bu konuda da en çok sözünün geçtiğine inandığı müvekkilin eşi …’dan yararlandığını, müvekkilin eşinin … bu sözleşmenin kurulması ile ilgili yanında tutmak amacı ile de ön protokolün imzaladığını, müvekkilin eşinin diğer hissedarlar ile konuşmuş, kimisi evet demiş kimisi düşüneyim demiş ancak bir türlü kendi iç şartlarında mutabakat sağlayıp sözleşme imzalanm aşamasına gelinemediğini, olayın iç yüzünün bundan ibaret olduğunu, müvekkilin davacıya kendisini ne tüm gayrimenkulün maliki gibi göstermiş ne de üçüncü şahıs sayılan hissedarların sözleşme akdetmek konusundaki fiilini taahhüt ettiğini, nitekim müvekkilin kendisini gayrimenkulün tek maliki gibi göstermediği davacının sunmuş olduğu ön protokol isimli belgenden de anlaşıldığını, diğer maliklerin sözleşmeyi mutabakat sağlayarak sözleşmeyi imzalamasının müvekkilin elinde olan bir durum olmadığını, müvekkilinin bunu sağlayabilecek ne temsil yetkisi ne de fiili bir gücü bulunmad ığını, daha önce de belirttikleri gibi davacının her bir maliki ikna ederek sözleşmeyi kurmak amacında olduğunu, davacının bunu başaramadığını ve cezai şart talebinde bulunmadığını, bunun haksız talep olduğunu, davacı müvekkilden imkansızı talep etmediğini, bu açıdan cezai şartın bir geçerliliği bulunmadığını, bu sebeplerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
3.Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde,TTK’ nun 4. maddesinde, Ticaret Mahkemesi’nde görülecek davalar açıklanmış olup, davalı tarafça sözleşme hükümlerine uyulmaması ve sözleşmeye göre işin ticari niteliğinin bulunmadığı ve TTK 4.maddede sayılan nedenlerden olmadığından, genel yetkili Asliye Hukuk Mahkemeleri’nin görevli bulunduğu anlaşılmıştır.
6335 sayılı Türk Ticaret Kanun’u ile Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”un 2. maddesi ile Asliye Hukuk ve Asliye Ticaret Mahkemesi arasındaki ilişki görev ilişkisi olarak belirlenmiştir. Dava konusu çekin zaman aşımına uğradığından, bu itibarla kambiyo senedi vasfını yitirdiğinden, taraflar arasında da ticari ilişki olduğuna dair dosyaya yansıyan herhangi bir delil olmadığından, HMK.nun 114. maddesi gereğince görev dava şartı olup aynı yasanın 115. maddesi gereğince mahkemece yargılamanın her aşamasında kendiliğinden dikkate alınması gerektiğinden TTK’nun 4 ve 5. maddesi ile B.K.’nun 49 maddesi gereğince mahkememizin görevsizliğine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere
1-Davanın göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle HMK’nun 114/1-c ve 115/2. Maddeleri gereğince usulen REDDİNE,
2-Mahkememizin görevsizliği nedeni ile HMK 20 maddesi gereğince gerekçeli kararın taraflara tebliği ile kararın kesinleşmesinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde talep edilmesi halinde dava dosyasının görevli ve yetkili İSTANBUL ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE gönderilmesine,
3-Belirtilen 2 haftalık süre içerisinde talepde bulunulmaması ve süresinden sonra talepte bulunulması halinde mahkememize davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesine,
4-HMK 331 md gereğince harç vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece karara bağlanmasına,
Dair taraf vekillerinin yokluğunda kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstinaf yargı yolu açık olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda karar verildi.

Katip …
*e-imzalıdır

Hakim …
*e-imzalıdır