Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/569 E. 2021/577 K. 28.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2019/569
KARAR NO:2021/577

DAVA:İtirazın İptali
DAVA TARİHİ:30/10/2019
KARAR TARİHİ:28/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVACININ TALEBİ:
Davacı … A.Ş. vekili verdiği dava dilekçesinde, davalı … Ltd. Şti. ile Elektrik Satış Sözleşmesi yaptıklarını, bu sözleşme nedeniyle davalının kendilerini fatura borcu bulunduğunu, davalının borcunu ödememesi üzerine …. İcra Dairesinin… sayılı dosyasından icra inkâr tazminatı talepli itirazın iptali davası açtıklarını belirtmiştir.
DAVALININ TALEBİ:
Davalı … Ltd. Şti. vekili verdiği cevap dilekçesinde, kendi adreslerinin …’de olması nedeniyle yetkisizlik itirazında bulunmuştur. Davalı vekili ikinci olarak davanın zamanaşımına uğradığını belirterek zamanaşımı definde bulunmuştur. Davanın esasına ilişkin olarak öncelikle davaya konu sözleşme altındaki imzanın müvekkil şirketin yöneticilerine ait olmadığını belirterek imzaya itirazda bulunmuştur. Davacının müvekkili şirkete bir süre elektrik sattığını, ancak bütün faturaların ödendiğini ve borçlarının kalmadığını, en son gönderilen faturanın da … 2. Noterliğinin 30.01.2018 tarih ve … sayılı ihtarnamesi ile iade edildiğini belirterek davanın reddine ve kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ:
Dava, 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu kapsamında düzenlenmiş abonelik sözleşmesi nedeniyle 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu m. 67’ye göre itirazın iptali davasıdır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Davacı taraf, …. İcra Dairesinin… sayılı dosyasını, sözleşme örneğini, ticari defterleri, faturaları ve bilirkişi incelemesini delil olarak sunmuştur.
Davalı taraf, …. İcra Dairesinin… sayılı dosyasını, … 2. Noterliğinin 30.01.2018 tarih ve … sayılı ihtarnamesini, ödeme dekontlarını, tanık beyanlarını, ticari defterleri ve bilirkişi incelemesini delil olarak sunmuştur.
Dava, 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu kapsamında düzenlenmiş abonelik sözleşmesi nedeniyle 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu m. 67’ye göre itirazın iptali davasıdır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun “Dava Şartı Olarak Arabuluculuk” başlıklı 5/A maddesine göre; “Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” Mahkememizde açılmış olan dava bu yasa kapsamında arabuluculuk dava şartına bağlı olup arabuluculuk son tutanağının dosyaya sunulduğu anlaşılmakla davalının yetkisizlik itirazı ile zamanaşımı definin incelenmesine geçilmiştir.
Davalı vekili müvekkilinin yerleşim yerinin … olması nedeniyle yetkisizlik itirazında bulunmuştur. Mahkememizin 17.06.2020 tarihli ön inceleme duruşmasında davalının yetkisizlik itirazının taraflar arasında yapılan sözleşmenin 13’üncü maddesinde İstanbul mahkemelerinin yetkili mahkeme olarak belirlenmesi sebebiyle 6100 sayılı HMK m. 17’ye göre reddine karar verilmişse de yargılamanın devamında aşağıda açıklanacağı üzere davaya konu sözleşmede yer alan imzanın davalı şirket yetkilisine ait olmadığının anlaşılması sebebiyle sözleşmedeki yetki koşulu geçersiz hale gelmiştir. Bu durumda yetkinin 6100 sayılı HMK m. 10 sözleşmenin ifa yeri mahkemesine göre belirlenmesi gerekmektedir. Taraflar arasında davalı vekilinin cevap dilekçesinde açıkça belirttiği üzere elektrik alım satımına ilişkin sözleşmesel ilişki olduğu açıktır. Bu sözleşmesel ilişkide davalının edim yükümlülüğü satın aldığı elektriğin bedelini davacıya ödemek olup borcu para borcu niteliğindedir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 89/I’e göre para alacaklarının alacaklının yerleşim yerinde ifa edilecek olması ve 6100 sayılı HMK m. 10’a göre sözleşmenin ifa yeri mahkemesinin de yetkili olması kuralı gereği yetkisizlik itirazının reddi gerekçesi gerekçeli kararda bu şekilde değiştirilmiştir.
Davalı vekili davacı alacağının zamanaşımına uğradığını belirterek zamanaşımı definde bulunmuştur. Taraflar arasındaki ilişki sözleşmesel ilişki olması nedeniyle TBK m. 146’da ki 10 yıllık zamanaşımı süresine bağlıdır. İcra takibine dayanak yapılan faturaların son ödeme tarihleri ile icra takip tarihi ve dava tarihi karşılaştırıldığında on yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığı anlaşıldığından davalının zamanaşımı definin reddine karar verilmiştir.
Davalı vekilinin davanın esasına ilişkin en önemli itirazı davaya konu sözleşme altındaki imzanın davalı şirket yetkilisine ait olmadığı itirazıdır. Bu nedenle sözleşme altındaki imzanın davalı şirket yetkilisine ait olup olmadığının tespiti için önce davalı şirketin Ticaret Sicil kayıtları getirtilerek davalı şirket yetkilisinin … olduğu tespit edilmiş, daha sonra davalı şirket yetkilisinin imza örnekleri alınmış ve uygulamaya değer imzaları ilgili yerlerden getirtilerek dosya içerisine alındıktan sonra sözleşme aslı ile birlikte 6100 sayılı HMK m. 211’e göre inceleme yapılmak üzere dosya ATK Fizik İhtisas Dairesine gönderilmiştir. Hazırlanan 03.03.2021 tarihli raporda sözleşme altındaki imzaların davalı şirket yetkilisinin eli ürün olmadığı tespit edilmiştir. Bu durumda taraflar arasında ki hukuki uyuşmazlık tamamen enerji mevzuatı ve 6098 sayılı TBK hükümlerine göre çözüme kavuşturulacaktır.
Davalı vekili cevap dilekçesinde davacı şirketten elektrik alımı yaptıklarını ancak bütün borcun ödendiğini ve bu durumun ticari defterlerin incelenmesi sonucunda tespit edileceğini belirtmiştir. Davalının bu itirazı bileşik ikrar niteliğindedir. Davalı taraf borcun varlığını kabul etmekte ancak ödeme yapılarak borcun kapandığını ileri sürmektedir. Davalının bu iddiasının ispatının da kendi ticari defterleri ile yapılacağını cevap dilekçesinde belirtmektedir. Bu durumda 6100 sayılı HMK m. 190 ve 191’e göre davalı borcun ödendiği itirazını ispat yükü altındadır.
Davacının davalıdan alacaklı olup olmadığının tespiti için her iki taraf ticari defterlerinin mali müşavir bilirkişi aracılığı ile incelenmesine karar verilerek davalı tarafın yerleşim yeri olan … Asliye Hukuk Mahkemesine talimat yazılmıştır.
… Asliye Hukuk Mahkemesinin 11.01.2021 tarihli talimat bilirkişi raporunda davalı taraf ticari defterlerine göre davacının davalıdan 2018 yılına göre 20.922,32 TL alacaklı olduğu tespit edilmiştir.
… talimat bilirkişi raporu geldikten sonra davacı tarafın ticari defterlerinin mali müşavir bilirkişi tarafından incelenmesine karar verilmiştir. Hazırlanan 30.03.2021 tarihli bilirkişi raporunda dava konusu üç faturanın da davacı tarafın defterlerinde kayıtlı olduğu, takip tarihine göre davacının 67.689,93 TL alacaklı olduğu belirtildikten sonra raporun devamında davacının alacaklı olduğu miktarın 60.638,21 TL olduğu tespit edilmiştir. Aynı raporda faiz hesabının da 6183 sayılı AATUHK m. 51’e göre yapıldığı anlaşılmıştır.
Rapordaki rakam çelişkisinin giderilmesi ve faiz hesabının da TTK m. 1530/4-a’ya göre ticari faiz üzerinden yapılması için aynı bilirkişiden ek rapor alınmasına karar verilmiştir.
Hazırlanan 16.06.2021 tarihli ek bilirkişi raporunda, davacının takip tarihine göre 67.989,93 TL alacaklı olduğu, ancak takibe konu yaptığı fatura toplamının 60.257,21 TL olduğu, takibe konu faturalar toplamına TTK m. 1530/4-a’ya göre faiz işletildiğinde alacak miktarının 61.025,89 TL olduğu, … talimat raporundan 2018 yılı başında davalının davacıya borcunun bulunup bulunmadığı konusunda bilgi yer almadığı, iki taraf defterleri arasındaki fark tutarının 41.044,94 TL olduğu, 60.257,21 TL tutarlı üç faturanın da davacı taraf defterlerinde kayıtlı olduğu, davalı tarafın davacıya 02.03.2018 tarihinde 49.675,10 TL tutarlı iade faturası düzenlediği, iki taraf defterleri arasındaki farkın nedeninin bu iade faturası olduğu ve bu iade faturasının davacıya tebliğ edildiğine ilişkin kayıt bulunmadığı tespit edilmiştir.
6100 sayılı HMK m. 222/III’e göre; “İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” Hazırlanan 16.06.2021 tarihli ek bilirkişi raporu ile davalının davacıya 02.03.2018 tarihinde 49.675,10 TL tutarlı iade faturası düzenlediği ve bu iade faturasının davacıya tebliğ edilmediği anlaşılmaktadır. Bu maddeye uygun olarak davacı defterlerindeki kayıtların aksi davalı tarafından senet ya da kesin delillerle kanıtlanamadığından davacı defterleri davacı lehine delil hükmündedir. Dolayısıyla davalı taraf davacıya olan borcunu ödediğini kanıtlayamamıştır.
Davacı takip talibinde asıl alacak ve asıl alacağın faizi ile birlikte toplam 61.532,26 TL tutarında talepte bulunmuş, ancak hazırlanan bilirkişi raporunda takibe konu fatura ve işlemiş faiz toplamı ve KDV’si 61.025,89 TL olarak tespit edilmiştir. Bu gerekçelerle davanın kısmen kabulüne ve takibin ticari faiz ile davamına yönelik olarak aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
Davacının takip talebinde belirttiği Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği 6183 sayılı AATUH kanuna yollama yapmaktadır. Taraflar arasındaki sözleşmenin 4.3 maddesinde de gecikme halinde 6183 sayılı yasa m. 51’e göre gecikme zammı uygulanacağı belirlenmiştir. 6183 sayılı kanun m. 51 sadece kamu alacakları için getirilmiş bir düzenleme olup özel hukuku tabi uyuşmazlıklarda uygulanması mümkün değildir. Bu nedenle davacının 6183 sayılı yasaya göre faiz talebi kabul edilmeyerek ticari faize karar verilmiştir.
Davalının kendi ticari defterlerine göre davacı tarafa borçlu olduğunu bilebilecek durumda olmasına karşılık icra takibine itiraz etmesi iyiniyetli görülmeyerek davacı lehine icra inkâr tazminatına karar verilmiştir.
Davalının ağır kusuru ya da kötüniyetli hareket ettiği tespit edilemediğinden reddedilen kısım üzerinden davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın kısmen kabulü ile …. İcra Dairesi’nin … sayılı takip dosyasına, davalının itirazının kısmen iptali ile takibin 61.532,26-TL üzerinden devamına, asıl alacağın takip tarihinden itibaren ticari faiz işletilmesine,
2-Fazlaya ilişkin istemin reddine,
3-Asıl alacak likit ve hesaplanabilir olduğundan 61.532,26-TL üzerinden %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
4-Davacının kötüniyet tazminatı talebinin reddine,
5-Davacının 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili usulü hakkında kanun kapsamında faiz talebinin reddine,
6-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesap olunan 4.203,26-TL nispi karar harcının peşin alınan 1.050,82-TL harçtan mahsubu ile eksik 3.152,44-TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
7-Davacı tarafından yargılama esnasında yapılan toplam 1.992,00-TL ( 1.500,00-TL BK ücreti, 492,00-TL tebliğler ve posta ) yargılama giderinin davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
8-Davacı tarafından dava açılırken yatırılan toplam ‭1.101,62‬-TL ( 44,40-TL BH, 1.050,82-TL PH, 6,40-TL VH ) harcın davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
9-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 8.799,19-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak, DAVACIYA VERİLMESİNE,
10-Arabuluculuk görüşmelerinde arabulucu olarak atanan …’a 1.320,00-TL ödeme yapılmasına karar verildiği, ödemenin suçüstü ödeneğinden ödendiği anlaşıldığından 1.320,00-TL arabuluculuk ücreti’nin 6325 sayılı hukuk uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu madde 18/A-11 ve 118/A-13’e göre davalıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
11-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayarak artan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı (e-duruşma ile) gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.28/06/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır