Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/553 E. 2020/815 K. 24.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2019/553
KARAR NO:2020/815

DAVA:Tasarrufun İptali (İİK 277 Ve Devamı)
DAVA TARİHİ:11/02/2005
KARAR TARİHİ:24/11/2020

Mahkememizde görülmekte olan Tasarrufun İptali (İİK 277 Ve Devamı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkillerinin maliki oldukları … caddesi No:… dcki apartmanın, 1999 depreminde ağır hasar görmesi sebebiyle, binayı inşa eden … İnşaat Şti. aleyhine ve ortağı ve teknik uygulama sorumlusu … aleyhine açtıkları davaların…. Asliye Hukuk Mahkemesinin … E. sayılı dosyasında birleştirildiğini, bu davalarda, … İnşaata ait taşınmaz ile …’e ait taşınmaz üzerinde verilen ihtiyati tedbir kararlarının tapuya şerh edildiğini; sözü geçen mahkemede davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilmesi ve ihtiyati tedbirin karar kesinleşinceye kadar devamına karar verilmesine rağmen sonradan ihtiyati tedbir kararının kaldırılması üzerine; … inşaat A.Ş.nin … 26 pafta … ada 32 parseldeki taşınmazı 01.12.2004 tarihinde, alacaklılardan mal kaçırmak amacıyla ve gerçek değerinin çok altı bir bedel olan 91.000 TL satış bedeliyle 3.kişi olan …’a sattığını ancak bu taşınmazın …’de dubleks deniz manzaralı olup gerçek değerinin 400.000 USD olduğunu, davalı şirketin içinin boşaltılarak tabela şirketi haline getirildiğini; sözü geçen taşınmazın 3. Kişilere devrinin önlenmesi için ihtiyati tedbir kararının verilmesini, davalı şirket ve ortakları …, … ve …’in alacaklılarını zarara uğratmak kastı ile hareket etmek sureti ile kusurlu hareketleri ile verdikleri bu zararın kendilerinden tahsilini, davaya konu tasarrufun iptalini talep etmişlerdir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle, müvekkilinin, söz konusu taşınmazı, tapu kaydının temiz olmasına dayanarak satın aldığını ayrıca 17.04.1998 tarihli taşınmaz satış vaadinin, sözü geçen ihtilaflar çıkmadan akdedildiğini ve inşaatın tamamlanması ile gayrimenkule taşınıldığını, eksikliklerin giderilmesi ile 30.11.2004 tarihli anlaşmaya dayanarak 01.12.2004 tarihinde satın aldıklarını, değerinin 400.000 USD olmadığını, ayrıca satış bedelinin 185.000 TL olduğunu, tapuda gösterilen 91.000 TLnin arsa payı devri olduğunu ve tapu kaydından da anlatılacağı üzere müvekkiline arsa payının bu bedel üzerinden devredildiğini, satış vaadine nazaran zamanaşımı oluştuğunu, davanın usul ve esastan reddinin gerektiğini beyan etmiştir.
Davalı … İnşaat. A.Ş. ve diğer davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle, dava dilekçesinde belirtilen hususların doğcu olmadığını, dubleks bir daire değil arsa payının söz konusu olduğunu ve değerinin de ileri sürüldüğü gibi olmadığını, sözü geçen taşınmazın tedbirden çok önce bedeli tahsil edilmek sureti ile davalıya satıldığını ve inşaat tamamlandıktan sonra davalı ve ailesinin bu yere taşındığını ve kat mülkiyeti kurulmadığını, davacıların taşınmazlarında ağır hasar iddiaları gibi müvekkillerinin de sorumlu olduğu iddiasının doğru olmadığını, kesin aciz belgesi olmadığından davacıların böyle bir dava açma haklarının olmadığını, zamanaşımının oluştuğunu, tasarrufun yapıldığı tarihte davacıların alacağının doğmadığını beyan ederek davanın reddini talep etmiştir.
…. Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sırasına kayıtlı dosyamız, kanun değişikliği neticesinde asliye ticaret mahkemelerinin tek hakimli olması sebebi ile …. Asliye Ticaret Mahkemesine devredilmiş ve … Esas numarasını almış, …. Asliye Ticaret Mahkemesinin kapanması ile yargılamaya mahkememizde devam edilmiştir.
Taraflar arasında uyuşmazlık bulunan hususların; davalı şirketin davalılardan …’a sattığı dubleks daire olan taşınmazın tapuda değerinden düşük gösterildiği ve düşük satış bedeli takdiri ile alacaklılardan mal kaçırıldığı iddiasından ibaret olduğu görülmektedir.
DELİLLER;
… Bölge Tapu Sicil Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak dava konusu taşınmazın tapu kayıtları celp edilmiştir.
… Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak davalı … … ve Dış Tic. Aş’nin ticaret sicil kayıtları celp edilmiştir.
… Vergi Dairesi Müdürlüğüne müzekkere yazılarak davalı … … Dış Tic. A.Ş’nin 1999 ve 2006 yılları arası bilançoları celp edilmiştir.
…. İcra Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak … Esas sayılı dosya sureti celp edilmiştir.
…. İcra Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak … Esas sayılı dosya aslı celp edilmiştir. (Yenileme öncesi dosya numaraları … Esas ve… Esas dır.)
.. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne müzekkere yazılarak … Esas sayılı dosya aslı celp edilmiştir.
Mahkememizin 23/02/2005 tarihli karar ile; dava konusu …Tapu Sicil Müdürlüğüne bağlı … İli … Mahallesi … pafta … ada … parsel, … cilt … sayfada … adına kayıtlı … hisse üzerine ihtiyati haciz konulmuştur.
Mahkememizce verilen ara karar gereğince bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiş olup; 29.02.2012 tarihli bilirkişi raporunda özetle; davalı yönetim kurulu üyelerinin şirketin uğradı zarar dolayısıyla TTK md.336 ya istinaden müteselsilen sorumluluklarına gidilebileceği, bu bağlamda yönetim kurulu üyeleri dışında kalan davalı şirket ve taşınmazı satın alan … aleyhine sorumluluk davası açılamayacağını, … Tapu Sicil Müdürlüğü’nün … Bölge … Mah. … pafta … ada … parsel sayılı yerde kayıtlı taşınmazın 01.12.2004 …’a satışı ile ilgili olarak şirketin tasfiyesinden kısa bir süre önce gerçekleştirilen sözleşme ve kayıtlarda yer alan 185.000TL satış tutarı ile tapudaki tutar arasında büyük bir fark bulunan bu işlemin alacaklılardan mal kaçırmak kastıyla yapıldığı ve işlemin iptal edilebileceği görüş ve kanaatine varılmıştır.
Mahkememizce verilen ara karar gereğince davalı itirazlarının değerlendirilmesi bakımından ek bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiş olup; 22/06/2012 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle; davalı yönetim kurulu üyelerinin şirketin uğradığı zarar dolayısıyla TTK md.336 ya istinaden müteselsilen sorumluluklarına gidilebileceği yönündedir. Bu bağlamda yönetim kurulu üyeleri dışında kalan davalı şirket ve taşınmazı satın alan … aleyhine sorumluluk davası açılamayacağını, … Tapu Sicil Müdürlüğü’nün…Bölge … Mah. … pafta … ada … parsel sayılı yerde kayıtlı taşınmazın 01.12.2004 …’a satışı ile ilgili olarak şirketin tasfiyesinden kısa bir süre önce gerçekleştirilen ve sözleşme ile şirket kayıtlarında yer alan satış tutarları arasında büyük bir fark bulunan bu işlemin alacaklılardan mal kaçırmak kasdıyla yapıldığı ve işlemin iptal edilebileceği görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Mahkememizin ( Kapatılan ….Asliye Ticaret Mahkemesinin) … Esas …Karar sayılı 06/12/2012 tarihli kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup; davalılar vekilinin temyizi üzerine; Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2013/10651 Esas 2014/18059 Karar sayılı 09/12/2014 tarihli ilamı ile ” davacı alacaklılar 7 kişi olup 12 ayrı takip dosyası için dava açmıştır. Davacılar arasında mecburi dava arkadaşlığı bulunmamaktadır. Herbir alacaklı ve takip dosyası yönünden İİK’nın 277 ve devamı maddelerinde belirtilen dava koşullarının ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu nedenlerle davanın sağlıklı yürütülebilmesi ve incelenmesinin temini için HMK’nın 167.maddesi gereğince dosyanın alacaklarına göre tefrik edilerek yürütülmesine karar verilmesi gerekirken toptan bir değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır” gerekçeleriyle bozulmakla Mahkememizin (Kapatılan ….Asliye Ticaret Mahkemesinin) … Esas sırasına kayıt edilmiş, dosya mahkememize (…. Asliye Ticaret Mahkemesi) devredilmiş ve … Esas sırasına kaydedilerek diğer davacılar yönünden dosyanın tefrikine karar verilmiştir.
Mahkememizce … Esas … Karar sayılı 22/03/2016 tarihli karar ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup kararın davalılar vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2016/15658 Esas, 2019/97 Karar Sayılı 15.01.2019 tarihli ilamıyla “Somut olayda, tasarrufun iptaline karar verilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamı ve mevcut delil durumuna uygun düşmemiştir. Dava koşulları yönünden dosya incelendiğinde, davacının alacağının 17.08.1999 depremi sonucu davacının evinde oluşan hasar sebebi ile 07.09.1999 tarihinde açtığı….Asliye Hukuk Mahkemesinin … Esas … karar sayılı ilamına dayalı alacak ve vekalet ücreti olduğu, borçlu hakkındaki takiplerin kesinleştiği, alacağın gerçek olduğu, her iki takip dosyası açısından da 03.02.2005 tarihinde borçlu adresinde haciz yapıldığı ve haciz tutanağının İİK’nun 105.maddesi kapsamında aciz belgesi niteliğinde olduğu ve davanın İİK 284.maddesinde öngörülen 5 yıllık hakdüşürücü süre içinde açıldığı anlaşılmaktadır.Dava konusu tasarruf ise borcun doğmundan sonra 01.12.2004 tarihinde dava konusu taşınmazın tapudaki devri ile gerçekleşmiştir. Davalı … vekili, tasarrufun 17.08.1998 tarihli satış vadi sözleşmesi ile borcun doğumundan önce gerçekleştiğini iddia etmiş isede sunulan sözleşme tapuya şerh edilmediğinden, üçüncü kişileri bağlayıcı özelliği olmayıp sözleşmenin tarafları yönünden hüküm ifade edeceğinden itibar edilmemiştir. Bu halde mahkemece, dava konusu tasarrufun İİK 278, 279, 280.maddeler gereğince iptale tabi olup olmadığının belirlenmesi gerekir. Borçlu ve üçüncü kişi arasında akrabalık ve yakınlık iddia ve ispat edilmediğinden İİK’nun 278/3-2 maddesine göre aktin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği bir akit olup olmadığının değerlendirilmesinin yapılması gerekir. Mahkemenin tasarrufun iptali gerekçesi de budur. Yapılacak iş, emlak uzmanı ve inşaat bilirkişilerinden oluşan bir heyet ile mahallinde keşif yapılarak dava konusu taşınmazın 01.12.2004 tarihindeki raiç bedeli tesbit edilerek tapuda belirtilen değer arasında önemli bir oransızlık olup olmadığının tesbit edilmesidir. Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur.” gerekçeleriyle bozulmuştur.
Bozma ilamı sonrası Mahkememiz 2019/553 Esas sırasına kayıt edilen dosyada; bozma ilamı doğrultusunda bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiş olup; Dava konusu taşınmaza yönelik aynı mahiyetteki mahkememizin 2019/442 Esas sayılı dosyası kapsamında mahallinde yapılan keşifle aldırılan bilirkişi raporu dosyamız arasına alınmış, 09/01/2020 tarihli bilirkişi raporunda özetle; dava konusu olan tapu kayıtlarına göre … İli, … İlçesi, … Mahallesi, … Ada, … Parsel,… Blok … numaralı olan ve adres olarak … İli … İlçesi, … Mahallesi, … Caddesi, … Sitesi, No:…, … Blok, Daire … adresinde yer alan dava konusu taşınmazın yıllara bağlı olarak hesap edilen artış oranlarına, satış tarihi ve dava tarihindeki piyasa, çevre ve diğer koşullara bağlı olarak dava konusu taşınmazın, satış tarihi olan 01.12.2004 itibari ile net değerinin 635.000TL, dava tarihi olan 11.02.2005 itibari ile ise net değerinin 643.000TL olabileceği görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda; tarafların beyanları, deliller ve tüm dosya kapsamına göre;
Davacı vekili, davalı borçlu … AŞ. hakkında takip başlatıldığını, borçlunun alacağı karşılayacak mal varlığı olmadığını ve alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla dava konusu taşınmazını 01/12/2004 tarihinde davalı …’e devrettiğini belirterek davalılar arasındaki tasarrufların iptali ile diğer davalı şirket ortakları …, … ve …’in alacaklılarını zarara uğratmak kastı ile kusurlu hareketleri sonucu verdikleri bu zararın kendilerinden tahsilini talep etmiştir.
Davalı … vekili, taşınmazı 17/04/1998 tarihinde gayrimenkul satış vadi sözleşmesi ile alındığını tapunun 01/12/2004 tarihinde devredildiğini, satışın raiç bedel üzerinden yapıldğını belirterek haksız açılan davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Davalı borçlu şirket vekili, dava konusu dairenin inşaat halinde iken satıldığını, teslimin daha sonra olduğunu belirtmiştir.
Davacıların, davalı şirket yöneticileri diğer davalılar …, …, …’nın şahsi sorumluluklarına yönelik talebinin, mahkememizce … E … K sayılı kararı ile reddedildiği ve davacılar tarafından temyiz edilmeyerek kesinleştiği anlaşılmakla bu hususta yeniden hüküm kurulması yoluna gidilmemiş, tasarrufun iptali talebi değerlendirilmiştir.
Dava, İİK.277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerekir. Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280.maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Özellikle İİK.nun 278.maddesinde akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığı incelenmelidir. Aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılmalıdır. Keza İİK.nun 280.maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmelidir. Öte yandan İİK.nun 279.maddesinde de iptal sebepleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal sebeplerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır.
Dava koşulları yönünden dosya incelendiğinde, davacının alacağının 17/08/1999 depremi sonucu davacının evinde oluşan hasar sebebi ile 07/09/1999 tarihinde açtığı….Asliye Hukuk Mahkemesinin … Esas … karar sayılı ilamına (Bozma sonrası…. Asliye Hukuk Mahkemesinin … E … K sayılı dosyası) dayalı alacak ve vekalet ücreti olduğu, borçlu hakkındaki takiplerin kesinleştiği, alacağın gerçek olduğu, her iki takip dosyası açısından da 03/02/2005 tarihinde borçlu adresinde haciz yapıldığı ve haciz tutanağının İİK’nun 105.maddesi kapsamında aciz belgesi niteliğinde olduğu ve davanın İİK 284.maddesinde öngörülen 5 yıllık hakdüşürücü süre içinde açıldığı anlaşılmaktadır.
Dava konusu tasarruf, borcun doğumundan sonra 01/12/2004 tarihinde dava konusu taşınmazın tapudaki devri ile gerçekleşmiştir.
Davalı … vekili, tasarrufun 17/08/1998 tarihli satış vadi sözleşmesi ile borcun doğumundan önce gerçekleştiğini iddia etmiş ise de; sunulan sözleşme tapuya şerh edilmediğinden, üçüncü kişileri bağlayıcı özelliği olmayıp sözleşmenin tarafları yönünden hüküm ifade edeceğinden itibar edilmemiştir.
Dava konusu … ilçesi … Mahallesi, … ada … parsel, … blok … bağımsız bölüm numaralı taşınmazın tapu kayıtları celp edilmiş,incelenmesinde; taşınmazın borçlu davalı … İnşaat A.ş adına kayıtlı iken 01/12/2004 tarihinde 91.000.000.000 TL’ye davalı …’a satıldığı anlaşılmıştır.
Dava konusu taşınmaza yönelik aynı mahiyetteki (diğer davacılar yönünden tefrik edilen) mahkememizin 2019/442 Esas sayılı dosyası kapsamında mahallinde yapılan keşifle aldırılan 09/01/2020 tarihli bilirkişi raporunda; taşınmazın değerinin, tasarruf tarihi olan 01/12/2004 tarihinde 635.000,00 TL, dava tarihinde 643.000,00 TL olduğu tespit edilmiştir.
İİK 282. maddesi gereğince tasarrufun iptali davalarının borçlu ve borçlu ile hukuki işlemde bulunan kimseler aleyhine açılması gerekir. İcra dosyası kapsamına göre tasarrufun yapıldığı tarih itibari ile davacının davalı şirketten alacaklı olduğu saptanmıştır. Somut olayda, satış tarihindeki rayiç bedel ile tapuda gösterilen değer arasında ivaz olarak önemli oranda fark bulunmaktadır. Üçüncü kişi alıcı, tasarrufa konu mal için resmi sözleşmede gösterilenden daha fazla ödeme bir bedel ödediğini iddia ve ispat edebilir. Taşınmazı alan veya satışı yapan davalılar bu hususta bir delil dosyaya sunmamışlardır. Tasarrufun iptali için lehine tasarruf yapılan üçüncü kişinin kötüniyetli olması aranmaz. ( Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 02/03/2006 tarih,4052/1184 sayılı ilamı) İİK 278. maddesinin 2. fıkrası uyarınca akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği akitler, haciz veya aciz yahut iflastan evvelki 2 sene içinde yapılmış ise bu tasarruflar bağışlama gibi kabul edilir ve batıl olduğundan iptali gerekir. Bu bağlamda; davalı şirket tarafından davalı üçüncü kişi …’a 01/12/2004 tarihinde yapılan satışa ilişkin tasarrufun, bağışlama hükmünde olduğu kanaatine varılarak iptaline karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KABULÜNE,
1-….İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip alacağı ile sınırlı olmak üzere;
… ilçesi … Mahallesi, … ada … parsel, … blok… bağımsız bölüm numaralı taşınmazın davalılar arasında yapılan satış suretiyle devrine ilişkin 01/12/2004 tarihli TASARRUFUN İPTALİNE, davacıya taşınmaz üzerinde cebri icra yolu ile haciz ve satış isteme yetkisi verilmesine,
2- Mahkememizce verilen tedbir mahiyetindeki ihtiyati haciz kararının karar kesinleşinceye kadar devamına
3- Mahkememizin … E … Karar sayılı 22/03/2016 tarihli kararında yönetim kurulu üyelerinin şahsi sorumluklarına yönelik talebin reddine dair verilen karar, davacı tarafından temyiz edilmeden kesinleştiğinden, bu hususta yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 8.605,49TL karar harçtan peşin alınan 5.940,00TL harcın mahsusu ile bakiye 2.665,49TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA;
5-Bozmadan önce verilen … Esas … Karar sayılı 22/03/2016 tarihli karar sebebiyle bakiye 891,00TL harcın tahsili için yazılan 23/04/2016 tarih ve … harç tahsil nolu ve 19/05/2016 tarih ve … harç tahsil nolu müzekkerelere konu 891,00TL harcın tahsil edildiğine ilişkin makbuzun ibrazı halinde yatıran tarafa iadesine,
6-Davacı tarafından bozma öncesi yargılama sırasında yapılan toplam 1.712,80TL (1.500,00TL bilirkişi ücreti, 212,80TL posta ve tebliğler, ) yargılama giderinin davalılardan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
7-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 15.917,82TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
8-Taraflarca yatırılan ve artan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 24/11/2020

Katip …
*e-imzalıdır

Hakim …
*e-imzalıdır