Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/534 E. 2020/364 K. 01.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/534
KARAR NO : 2020/364

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 27/08/2019
KARAR TARİHİ : 01/07/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVACININ TALEBİ:
… A.Ş. vekili verdiği dava dilekçesinde, davalı … ile 01.07.2017 tarihli Elektrik Enerjisi Satış Sözleşmesi yaptıklarını, davalının 08.02.2019 tarihli ve 933,63 TL fatura bedelini ödemediğini, fatura bedelinin ödenmemesi üzerine İstanbul. … İcra Dairesinin … sayılı dosyasından icra takibi başlattıklarını, takipte asıl alacak olarak 932,63 TL fatura alacağı, sözleşmenin 4.2 maddesine göre aylık % 5 gecikme zammı ve sözleşmenin 4.2 maddesine göre % 12 oranında icra cezai şart alacağı olmak üzere toplam 1.069,61 TL talep ettiklerini, takibe davalının itiraz etmesi üzerine de itirazın iptali davası açtıklarını belirtmiştir.

DAVALININ TALEBİ:
Davalı … davaya cevap dilekçesi vermeyerek 6100 sayılı HMK m.128’e göre dava konusu maddi vakıaları inkâr etmiştir.

DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ:
Dava, 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu kapsamında düzenlenmiş abonelik sözleşmesinden kaynaklı alacak için başlatılmış icra takibine itiraz nedeniyle 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu m. 67’ye göre itirazın iptali davasıdır.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Davacı taraf, İstanbul. … İcra Dairesinin… sayılı dosyasını, 01.07.2017 tarihli Elektrik Enerjisi Satış Sözleşmesini, faturayı, ticari defterlerini, tanık beyanlarını, yemin delilini, keşif ve bilirkişi incelemesini delil olarak sunmuştur.

Davalı HMK m. 126’ya göre cevap dilekçesi sunmamış, HMK m. 139’a göre ön inceleme ve HMK m. 144’e göre tahkikat duruşmasına usulüne uygun şekilde çağrıldığı halde katılmamıştır.

Dava, 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu kapsamında düzenlenmiş abonelik sözleşmesinden kaynaklı alacak için başlatılmış icra takibine itiraz nedeniyle 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu m. 67’ye göre itirazın iptali davasıdır.

6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun “Dava Şartı Olarak Arabuluculuk” başlıklı 5/A maddesine göre; “Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” Mahkememizde açılmış olan dava bu yasa kapsamında arabuluculuk dava şartına bağlı olup arabuluculuk son tutanağının dosyaya sunulduğu anlaşılmakla davanın esasının incelenmesine geçilmiştir.

Davacı tarafın alacak kalemlerinin hesaplanması için 6100 sayılı HMK m. 266’ya göre bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiştir. Hazırlanan 28.02.2020 tarihli bilirkişi raporunda davacının alacaklı olduğu miktarın 1.069,42 TL olduğu tespit edilmiş ancak hesap dökümü yapılmadığından ek rapor istenilmiştir. Hazırlanan 19.06.2020 tarihli ek bilirkişi raporunda davaya konu İstanbul … İcra Dairesinin … sayılı dosyasına konu fatura alacağı ile gecikme zammı ve icra cezai şartının toplamının 1.069,61 TL olduğu tespit edilmiştir.

Davacı, takibe konu icra takibinde taraflar arasında yapılan sözleşmeye göre üç kalem alacak talep etmektedir. Ödenmeyen 08.02.2019 tarihli ve 933,63 TL fatura bedelini, bu fatura bedeline göre hesaplanmış % 5 oranında gecikme zammını ve yine bu fatura bedeline göre hesaplanmış % 12 oranında icra cezai şart alacağını talep etmektedir. Davacının davalıdan talep ettiği alacak kalemlerinin dayandığı sözleşme ve mevzuat hükümlerinin incelemesi aşağıdaki gibidir.

Davacının icra dosyasında talep ettiği ilk alacak kalemi 08.02.2019 tarihli ve 939,63 TL fatura bedelidir. Taraflar arasında yapılan sözleşmenin “Birim Satış Fiyatı” başlıklı 3’üncü maddesinde ve “Toplam Satış Bedeli ve Faturalandırılması” başlıklı 4’üncü maddesinde satılan elektriğin nasıl hesaplanacağı ve faturalandırılacağı belirlenmiştir. Davalı tarafın icra dosyasına yaptığı itirazda satılan elektriğin miktarı ve hesaplaması ile ilgili bir itirazı bulunmamaktadır. Sadece borcunun bulunmadığını belirtmiştir. Bu durumda 6100 sayılı HMK m. 190 ve 191’e göre davalı borçlu fatura bedeline ilişkin borcunu ödediğini kanıtlamakla yükümlüdür. Davalı taraf fatura borcu olan 939,63 TL’yi ödediğine ilişkin bir belgeyi dosyaya sunamamıştır. Bu gerekçelerle fatura borcu tutarı olarak 939,63 TL yönünden itirazın iptaline ilişkin hüküm kurulmuştur.

Davacının icra dosyasından talep ettiği ikinci alacak kalemi ise 17,23 TL tutarlı gecikme zammı bedelidir. Taraflar arasında yapılan sözleşmenin 4.2 maddesinde; “Tedarikçi vadesinde ödenmeyen fatura tutarına aylık yüzde beş gecikme zammı yansıtacaktır. Bu oran her yıl bir önceki yılın tüketici fiyatları endeksi oranında arttırılacaktır.” düzenlemesi getirilmiştir. Davacıda sözleşmede yazılı olan bu düzenlemeye dayanarak davalı taraftan fatura bedenin % 5’i oranında gecikme zammı talep etmektedir. Sözleşmedeki bu maddenin hukuki karşılığı 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 118’e göre; “Temerrüte düşen borçlu, temerrüde düşmekte kusuru olmadığını ispat etmedikçe, borcun geç ifasından dolayı alacaklının uğradığı zararı gidermekle yükümlüdür.” hükmüdür. 6098 sayılı TBK m. 118 ve sözleşmenin 4.2 maddesine göre göre davacının gecikme tazminatı talep edebilmesi faturanın zamanında ödenmemesi, borcun muaccel olması ve faturanın zamanında ödenmemesi nedeniyle davacının zarar görmüş olması gerekir. Faturanın ödenmediği dosya içerisine alınan İstanbul 26. İcra Dairesinin 2019 / 7748 sayılı dosyası ve bu dosya içerisinde bulunan itiraz dilekçesi ile sabittir. 6098 sayılı TBK m. 117’ye göre; “Muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer. Borcun ifa edileceği gün, birlikte belirlenmiş veya sözleşmede saklı tutulan bir hakka dayanarak taraflardan biri usulüne uygun bir bildirimde bulunmak suretiyle belirlemişse, bu günün geçmesiyle; haksız fiilde fiilin işlendiği, sebepsiz zenginleşmede ise zenginleşmenin gerçekleştiği tarihte borçlu temerrüde düşmüş olur. Ancak sebepsiz zenginleşenin iyiniyetli olduğu hâllerde temerrüt için bildirim şarttır.” Taraflar arasında yapılan sözleşmenin 4.3 maddesinde; “Herhangi bir faturanın belirtilen son ödeme tarihinden yedi gün geçmiş olmasına rağmen fatura bedelinin tama olarak ödenmemiş olması halinde (…) tedarikçi, sözleşmeyi tek taraflı feshedebilir veya m. 7’deki cezai şart ve kâr kaybını da talep hakkını da talep etme hakkını kullanarak aboneyi portföyünden çıkartabilir.” düzenlemesi yapılmış ve faturaların ne zaman muaccel hale geleceği ve fatura borcunun ne zaman ödeneceği belirlenmiştir. Davalı taraf fatura bedelini son ödeme tarihinden itibaren yedi gün içinde ödemediğinden 939,63 TL fatura alacağı muaccel hale gelmiş ve davalı tarafta temerrüte düşmüştür. Davalı taraf temerrüte düşmekte kusurlu olmadığını kanıtlayacak bir delili de dosyaya sunmamıştır. Bu nedenle 6098 sayılı TBK m. 118’de ki temerrüt koşulu da yerine gelmiştir. TBK m. 118’in son koşulu zararın oluşmasıdır. Davacı taraf davalının fatura borcunu ödememesinden ötürü zarar gördüğünü kanıtlamakla yükümlüdür.

Doktrinde hakim olan görüşe ve Yargıtay’ın yerleşik uygulamasına göre davacının oluşan zararı olumlu / müspet zarardır. Yargıtay olumlu / müspet zararı; “…sözleşme sebebiyle cebe girmesi gereken paranın, girmemesi sebebiyle meydana gelen zarardır. Bu niteliği gereği müspet zarar daima ileriye dönük olup, bir beklenti kaybıdır. Kısaca, akdin hiç veya gereği gibi ifa edilmemesinden doğan zarardır. Örneğin, kira geliri kaybı, geciken ifa sebebiyle ifaya bağlı ceza (…158/ll.md.), seçimlik ceza (…158/I.md.), eksik işler bedeli, kâr kaybı müspet zarar kapsamındaki alacakları oluşturmaktadır. Özetle sözleşmenin feshedilmesi halinde sözleşmeyi feshedenin kâr kaybı isteyebilmesi için sözleşmede buna dair düzenleme bulunması gerekir.” (Yargıtay 15. HD. 2016 / 5887 Esas; 2018 / 1691 Karar; 24.04.2018 Tarih) şeklinde tanımlamıştır. Yargıtay’ın bu kararında yaptığı tespite göre olumlu / müspet zararın istenebilmesi için taraflar arasında yapılan sözleşmede hüküm bulunması gerekmektedir. Taraflar arasında yapılan sözleşmenin 4.2 maddesinde yukarıda belirttiğimiz gibi buna ilişkin hüküm bulunmaktadır. Ancak sözleşmede olumlu / müspet zararın ödeneceğine ilişkin hüküm bulunması da yeterli olmayıp aynı zamanda zararın gerçekleştiğinin de kanıtlanması gerekmektedir. Yargıtay olumlu / müspet zararın gerçekleştiğinin kanıtlanması gerektiğini aşağıdaki şekilde tespit etmiştir. “Geç ifadan ileri gelmişse, zarar müspet zarardır ve alacaklının bu kapsamdaki faizi aşan masrafları istenebilir. Örneğin, borçlunun temerrüdü sebebiyle alacaklının temerrüt faizinden daha yüksek faizli bir borcu ödeyememiş olması veya daha yüksek faizle bankadan borç para almak zorunda kalması ve yahut üçüncü şahıslara karşı temerrüde düşmesi sonunda uğradığı kayıpların olması sebepleriyle munzam zararlarının gerçekleştiği ve borçlu temerrüdü ile bu zararlar arasında uygun illiyet bağının bulunduğu yasal delillerle ve somut olarak alacaklı tarafından kanıtlanmış olması durumunda borçlu, sorumlu tutulabilir.” (Yargıtay 15. HD.2014 / 1682 Esas; 2015 / 93 Karar; 14.01.2015 Tarih) Davacı taraf gecikme zammı adı altında sözleşmenin 4.2 maddesine ve 6098 sayılı TBK m. 118’e göre talep ettiği 17,23 TL tutarlı olumlu / müspet zararının gerçekleştiğini kanıtlayacak bir delil sunamamıştır. Bu nedenlerle davacı tarafın gecikme zammı talebinin reddine karar verilmiştir.

Davacının icra dosyasında talep ettiği üçüncü alacak kalemi ise 112,75 TL tutarlı icra cezai şart alacağıdır. Davacının talep hakları taraflar arasında yapılan sözleşmenin 4.2, 7.1 ve 7.2 maddelerinde düzenlenmiştir. Bu maddelerin cezai şart alacağı yönünden ayrı ayrı ve birlikte değerlendirilmesi gerekmektedir.

Taraflar arasında yapılan sözleşmenin 4.2 maddesinde “Tedarikçi (…) Abonenin sözleşme hükümleri veya borçtan dolayı icra takibine sebebiyet vermesi halinde, icralık her faturanın % 12’si kadar ceza bedeli ve iş bu maddede belirlenmiş olan gecikme zammı oranında sözleşmesel faiz talep edilecektir.” hükmü; 7.1 maddesinde “Sözleşme, sözleşmede anılan hallerin dışında ve sözleşme süresi içerisinde abone tarafından feshedilemez. Sözleşme imzalanmasının ardından tedarikçi tarafından herhangi bir dönem faturası çıkıp çıkmadığına bakılmaksızın, abone tarafından sözleşme süresi içerisindeki sözleşmedeki fesih koşulları dikkate alınmadan herhangi bir tarihte fesih edilmesi, (…) abone her bir sayaç için ayrı ayrı hesaplanmak üzere son on iki dönem faturalarının en yüksek faturasının iki katı kadar cezai şartı tedarikçiye ödemeyi kabul eder. (…) Abonenin işbu sözleşme ile birden fazla Aboneliğine elektrik tedarik edilmesi halinde, ceza koşulu her abonelik için ayrı ayrı yukarıdaki şartlarda uygulanır ve toplu veya sayaç bazlı olarak faturalanır. Her bir sayaç için ayrı ayrı değerlendirilmek üzere sayaç başına ceza tutarının 500,00 TL’nin altında kaldığı durumlarda her sayaca en düşük 500,00 TL’lik cezai tutar uygulanır.” hükmü; 7.2 maddesinde de “Abonenin, sözleşmenin her hangi bir hükmünü ihlal etmesi veya mevzuat hükümlerine uymaması, sözleşme boyunca herhangi bir faturasını son ödeme tarihinden önce kısmen veya tamamen ödememiş olması veya madde 4.3, 4.5 veya madde 6.3, 6.7 ve 6.8’de belirtilen koşulların sağlanmamış olması halinde tedarikçinin aboneyi portföyden çıkarma hakkı vardır. Tedarikçinin aboneyi portföyden çıkarması, abonenin aynı abonelik için başka bir şirket ile sözleşme imzalaması, (…) taahhüt süresinden önce abone için EPİAŞ üzerinden tedarikçi değişiklik talebinde bulunması halinde, sözleşmeyi sözleşmeden doğan her türlü sair hakları saklı kalmak üzere fatura alacakları ile birlikte sözleşme m. 7.1 de anılan cezai şartı (…) bütün bu borçlara ait gecikme zammını m. 4.2 de ki belirtilen oranda uygulama hakkı vardır.” hükmü düzenlenmiştir.

Sözleşmenin bu üç maddesi birlikte incelendiğinde icralık faturalar için % 12 oranında ceza koşulu, sözleşmenin haksız feshi durumunda son on iki dönem faturalarının en yüksek tutarının iki katı kadar ve 500,00 TL’nin altında olmamak üzere ceza koşulu, sözleşmenin hükümlerinin ihlal edilmesi durumunda da son on iki dönem faturalarının en yüksek tutarının iki katı kadar ve 500,00 TL’nin altında olmamak üzere ceza koşulu ve icralık faturalar için % 12 oranında ceza koşulu ödeneceği düzenlenmiştir.

Öncelikle fatura alacağı ile cezai şart talebinin birlikte talep edilebilip edilemeyeceğinin incelenmesi gerekmektedir. 6098 sayılı TBK m. 179’a göre; “Bir sözleşmenin hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi durumu için bir ceza kararlaştırılmışsa, aksi sözleşmeden anlaşılmadıkça alacaklı, ya borcun ya da cezanın ifasını isteyebilir.” Bu madde hükmüne göre sözleşmenin gereği gibi ifa edilmemesinden ötürü davacı ya sözleşmenin ifasını ya da cezai şartın ifasını talep edebilecektir. Bunun aksinin sözleşmede kararlaştırılması da mümkündür. Taraflar arasında yapılan sözleşmenin 7.2 maddesinde “fatura alacakları ile birlikte sözleşme m. 7.1 de anılan ceza şartı (…) bütün bu borçlara ait gecikme zammını m. 4.2 de ki belirtilen oranda uygulama hakkı vardır.” düzenlemesi getirilmiştir. Sözleşmenin bu hükmü belirlenen cezai şartın ifaya eklenen cezai şart olduğunu göstermektedir. Dolayısıyla davacı hem sözleşmenin haklı neden gösterilmeden feshi nedeniyle fatura alacaklarını hem de sözleşmenin süresinden önce haklı neden gösterilmeksizin feshi nedeniyle cezai şartı talep edebilecektir.

Davacının bu talep hakları değerlendirilirken 6098 sayılı TBK m. 180’de ki “Alacaklı hiçbir zarara uğramamış olsa bile, kararlaştırılan cezanın ifası gerekir. Alacaklının uğradığı zarar kararlaştırılan ceza tutarını aşıyorsa alacaklı, borçlunun kusuru bulunduğunu ispat etmedikçe aşan miktarı isteyemez.” hükmü de dikkate alınmak zorundadır. Yani davacının kâr kaybından kaynaklı olumlu / müspet zarar miktarı cezai şart talebini geçemeyecektir.

Sözleşme hükümlerine göre icralık faturalar için % 12 oranında ceza koşulu ve sözleşmenin haksız feshi durumunda son on iki dönem faturalarının en yüksek tutarının iki katı kadar ve 500,00 TL’nin altında olmamak üzere iki farklı ceza koşulu belirlenmiştir. Bu ceza koşullarının 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 170 ve devamı maddeleri ile 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu m. 67 hükmüne göre incelenmesi gerekmektedir.

Sözleşmenin haksız feshi durumunda son on iki dönem faturalarının en yüksek faturanın iki katı kadar ve 500,00 TL’nin altında olmamak üzere belirlenen ceza koşulu 6098 sayılı TBK m. 179’da düzenlenmiş olan ceza koşulu hükmüne uygun olup davacının bu ceza koşulunu talep etmekte hukuki yararı bulunmaktadır. Ancak davacının icra dosyasında ve dava dilekçesinde böyle bir talebi bulunmamaktadır.

Diğer ceza koşulu olan icralık faturalar için % 12 oranında ceza koşulu alınacağına ilişkin hükmün ise sözleşmeye ne amaçla yazıldığının incelenmesi gerekmektedir. Sözleşmeyi yapan taraflar son on iki dönem faturalarının en yüksek faturasının iki katı kadar ve 500,00 TL’nin altında olmamak üzere bir ceza koşulu belirlemişken, icralık olacak faturalar için ayrıca ceza koşulu belirlenmesindeki gerçek amacın / saikin ne olduğunun değerlendirilmesi gerekmektedir. Çünkü ceza koşulunu doğuran durumların ortaya çıkması ve ceza koşulunun ödenmemesi durumunda ceza koşulunun icra yoluyla ya da doğrudan dava yoluyla talep edilebileceği dolayısıyla da yargılamayı gerektireceği açıktır.

Sözleşmenin tarihi 01.07.2017 olup bu tarihte yürürlükte bulunan 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu m. 67’ye göre icra inkâr tazminatı oranı % 20 olarak uygulanmaktadır. 2004 sayılı İİK m. 67’de 02.07.2012 tarih ve 6352 sayılı yasanın 11’inci maddesi ile değişiklik yapılmış, % 40 oranında uygulanan icra inkâr tazminatı % 20’ye düşürülmüştür. İİK m. 67’de yapılan bu değişiklikten sonra alacaklarını icra yoluyla tahsil etme yoluna giden alacaklıların icra takibine itiraz ve sonrasında açılan itirazın iptali davalarında alabilecekleri icra inkâr tazminatında önemli bir düşüş yaşanmıştır. Davaya konu sözleşmenin 4.2 maddesinde de “Tedarikçi (…) Abonenin sözleşme hükümleri veya borçtan dolayı icra takibine sebebiyet vermesi halinde, icralık her faturanın % 12’si kadar ceza bedeli talep edecektir.” hükmü düzenlenmiş olup sözleşmenin 7.2 ve 7.3 maddelerinden farklı olarak ayrı bir ceza koşulu düzenlenmesinin yapılmasının asıl nedeninin 6352 sayılı yasanın 11’inci maddesi ile İİK m. 67’de yapılan değişiklik sonucunda % 40 olan icra inkâr tazminatının % 20’ye düşürülmesinden kaynaklı kaybı telafi etmek için olduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca 6098 sayılı TBK m. 182’ye göre; “Taraflar, cezanın miktarını serbestçe belirleyebilirler.” hükmünü getirmiş ise de ceza koşulunun belirlenmesinde sözleşme serbestisi ilkesi sınırsız bir hak olarak taraflara tanınmış değildir. Aynı maddenin üçüncü fıkrasında “Hâkim, aşırı gördüğü ceza koşulunu kendiliğinden indirir.” düzenlemesi getirerek sözleşmedeki cezai şart miktarına hakimin müdahale etme yetkisi de tanınmıştır.

Sözleşmenin feshinde haksız olan davalıdan davacının sözleşmenin 7.2 ve 7.3 maddelerine göre son on iki dönem faturalarının en yüksek faturanın iki katı kadar ve 500,00 TL’nin altında olmamak üzere belirlenen ceza koşulunu talep etmesi olanağı varken bunun yanında ayrıca bu ceza koşulunun icra yoluyla takibe konulmuş olması nedeniyle sözleşmenin 4.2 maddesine göre de icralık faturalar için % 12 oranında ceza koşulu alınacağına ilişkin hükmün uygulanması hakkaniyet ilkelerine aykırıdır. Sözleşmenin 7.2 ve 7.3 maddelerinde düzenlenmiş olan ceza koşulu davacı yönünden talep hakkı doğursada davacının bu ceza koşulunu talep etmekte hukuken haklı olup olmadığının tespitinin yargılamayı gerektirmesi nedeniyle ceza koşulunun davacıya ödenmemesi nedeniyle icra takibine başlanılması gerekçe gösterilerek ikinci bir ceza koşulu talep edilmesi de 6098 sayılı TBK m. 182’ye göre aşırı ceza koşulu talep edildiği anlamına gelmektedir.

Dosya içerisine alınan İstanbul … İcra Dairesinin … sayılı dosyası incelendiğinde; asıl alacağın dışında 112,75 TL icra cezai şart da talep edildiği görülmektedir. Yukarıda yaptığımız açıklamalar çerçevesinde davacının İstanbul… İcra Dairesinin 2019 / 7748 sayılı dosyasında talep ettiği 112,75 TL icra cezai şartı ve bu alacak kalemine işletilmiş olan faizi talep etmekte hukuki yararı bulunmamaktadır.

Bu gerekçelerle davacının İstanbul …İcra Dairesinin … sayılı dosyasındaki alacak kalemlerinden 932,63 TL fatura bedelinin talep edebileceği, 17,23 TL gecikme zammı ve 112,75 TL icra cezai şart bedelini talep edemeyeceği yönünde aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.

Davalı şirketin taraflar arasındaki sözleşme hükümlerini bilebilecek durumda olması ve sözleşmenin geçerliliğine cevap dilekçesi ile itirazda bulunmaması ve kendisinden talep edilen fatura bedelini sözleşme ve eki protokole göre ödemek zorunda olması nedeniyle aleyhinde başlatılan icra takibinin tamamına itiraz etmekte iyiniyetli olmadığı anlaşılmakla davacı lehine % 20 oranında icra inkâr tazminatına hükmedilmiştir.

2004 sayılı İİK m. 67’de 02.07.2012 tarih ve 6352 sayılı yasanın 11’inci maddesi ile değişiklik yapılmış, % 40 oranında uygulanan icra inkâr tazminatı % 20’ye düşürülmüştür. Bu nedenle davacı tarafın icra inkâr tazminatının % 40 oranında uygulanması talebinin reddine karar verilmiş, icra inkâr tazminatı % 20 olarak uygulanmıştır.

Davalı borçlu icra takibine yaptığı itiraz dilekçesinde sözleşme altındaki imzanın kendisine ait olmadığını belirtmiş ise de davaya cevap dilekçesi vermeyerek mahkememizde imza inkârında bulunmamıştır. Bu nedenle 6100 sayılı HMK m. 211’e göre sahtelik incelemesi yapılması yoluna gidilmemiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın kısmen kabulü ile İstanbul … İcra Dairesi’nin … sayılı takip dosyasına, davalının itirazının kısmen iptali ile takibin 932,63 TL üzerinden devamına, asıl alacağın takip tarihinden itibaren aylık %5 faiz i işletilmesine,
2-Fazlaya ilişkin istemin reddine,
3-Asıl alacak likit ve hesaplanabilir olduğundan 932,63 TL üzerinden %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
4-Davacının %40 oranında icra inkar tazminatı talebinin reddine,
5-Davacının icra takibinde talep ettiği icra cezai şart ve gecikme zammı taleplerinin reddine,
6-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesap olunan 64,19-TL nispi karar harcının peşin alınan 44,40-TL harçtan mahsubu ile eksik 19,79-TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
7-Davacı tarafından yargılama esnasında yapılan toplam 872,30-TL ( 700,00-TL BK ücreti, 172,30-TL tebliğler ve posta ) yargılama giderinin davadaki kabul ve red oranına göre takdiren hesaplanan 767,42-TL’nin davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
8-Ayrıca davacı tarafından dava açılırken yatırılan toplam 95,20-TL ( 44,40-TL BH, 44,40-TL PH, 6,40-TL VH ) harcın davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
9-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 939,63-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak, DAVACIYA VERİLMESİNE,
10-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayarak artan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip …

Hakim …
¸