Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/502 E. 2020/159 K. 17.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/502
KARAR NO : 2020/159

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 12/01/2015
KARAR TARİHİ : 17/02/2020

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVACININ TALEBİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında düzenlenen davalıya ait abonelerin sayaçlarının okuma, fatura dağıtımı,su açma kapatma gibi hizmetmlerine ilişkin 11.09.20019 tarihinde düzenlenen “Hizmet Alımlarına İlişkin Tip Sözleşme” uyarınca müvekkilinin edimini sözleşmeye uygun şekilde yerine getirdiğini, sözleşme konusu işe 11.09.2009 tarihinde başlanarak süre uzatım ile birlikte 10.03.2010 tarihinde sona erdiğini, sözleşmenin 16.1.1.9 maddesinde “Teknik şartnamenin 3.7 maddesi esasları dahilinde okuyup işler ve personelin yaptığı okuma miktarı aylık olarak değerlendirildiğinde okuyucu kodu başına günlük ortalamanın 500 (beşyüz) adedi geçtiğinin tespiti halinde yapılan fazla okuma adedine uygulanacak cezai müeyyidenin tespitinde, ihale dokümanı eki yapılacak işler ve poz açıklamaları listesinde belirtilen “P1 ’’pozundaki teklif fiyatının 5 (beş) katı esas alınacaktır” hükmünün bulunduğunu, anılan maddeye dayanılarak haksız olarak 09.03.2010 tarihinde tespiti yapılan 7 No’lu hak edişten 134.344,80 TL. ceza kesildiğini, idarenin iddia ettiği, kesilen cezaya esas alınan okuma miktarları ve tarihlerinin belirtildiğini, ceza kesilmesinin nedeninin davalının davacıya yeterli hızda okuma kodu verilmemesi sebebiyle aynı kodla birden fazla okuma elamanının okuma yapması olduğunu, söz konusu tarihlerde yapılan hak edişlerde işlerin kabulleri, hizmet işleri kabul belgesi ve hizmet işleri kabul tutanağı hazırlanarak hak ediş ve bir cezai müeyyide uygulanmadığını, idareden istenilen okuyucu kodlarının süresinde verilmediğini, cezaya esas olan uygulamanın davalı eyleminden kaynaklandığını, aynı kodla okuma yapan birden fazla elamanlarının durumu, okumaların online …Başkanlığına ait veri tabanlarına ayrı okuma el bilgisayarları, ayrı data hat numaraları ve ayrı çalışma bölgeleri olması nedeniyle kolayca ortaya çıkabileceğini, bunun yanı sıra düzenlenen cezanın sözleşme eki teknik şartnamenin 3.7 maddesi hükmüne de aykırı olduğunu, daha önce açılan davanın kısmen kabulüne ilişkin kararın Yargıtayca kısmi dava açılamayacağı gerekçesiyle bozularak kesinleşmesi nedeniyle eldeki davanın açıldığını, düzenlenen cezanın fahiş olması nedeniyle tenkisinin gerektiğini davacının kusuru olmaksızın gerçeklesen eleman basına fazla okumalar sebebiyle istihkaklarından kesilen 134.344.80 TL.nin ödeme tarihi olan 21.12.2010 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir.

DAVALININ TALEBİ:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında düzenlenen sayaç endekslerinin okunmasına ilişkin sözleşmenin 09.11.2009-09.03.2010 tarihleri arasında tamamlandığını, sözleşme eki idari şartnamenen 16.1.1.9. Maddesi hükmü uyarınca bilgisayar sisteminde bir okuyucu personelin aylık gerçekleştirmiş olduğu okuma miktarından, aylık olarak yapabileceği en fazla okuma miktarı olan 1500 adet/ay düşülmesi suretiyle hesaplanarak toplam 111,954 adet fazla okumaanın 1,2TL ile çarpılması sonucu bulunan miktarın hakedişten kesildiğini, son hakediş olan 7 nolu hakedişten yapılan kesintinin yerinde olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ:
Dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 502 ve davamı maddelerine göre vekâlet ve iş görme sözleşmesinden kaynaklı alacak davasıdır.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, tacir olan taralar arasında düzenlenen hizmet sözleşmesi niteliğindeki sayaç okumaya ilişkin 11.09.2009 tarihli “Hizmet Alımlarına İlişkin Tip Sözleşme, Birim Fiyat Alım Sözleşmesi” uyarınca davalı yanca, davacının son hakedişinden sözleşmeye aykırılık nedeniyle kesinti yapılan cezanın istirdadı istemine ilişkindir. Taraflar arasında yazılı sözleşme ilişkisi bulunduğu, sözleşmenin davacı yanca ifa edildiği, sözleşmeye ilişkin hakedişerin düzenlendiği, son hakediş oludğu anlaşılan 7. hakedişte, bir personel tarafından sözleşme uyarınca okunması gereken aylık sayaç miktarı ile fiilen okunan sayaç miktarı arasındaki fark miktarının sözleşmede belirlenen birim katsayı ile çarpılması sonucu bulunan dava konusu miktarın son hakedişten kesinti yapılarak davacıdan tahsil edildiği konusunda uyumazlık bulunmamktadır. Uyuşmazlık, yapılan kesintinin niteliği ve miktarının sözleşme ve ekleri ile taraflar arasında süregelen ticari ilişkinin esaslarına uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Mahkememizce, İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyayı, sözleşme ve ekleri ile hakediş belgeleri getirtilerek incelenmiş, uzman bilirkişi kurulundan ek rapor alınmıştır.
Anılan dosyanın incelenmesinden, davacı yanca açılan kısmi davanın sonradan ıslah edildiği, mahkemece, cezai şartın yerinde bulunduğu, ancak fahiş olması nedeniyle tenkisine karar verildiği, tarafların temyizi üzerine yargıtay 23. Hukuk Dairesince HMK’nun 109/2.maddesi uyarınca kısmi dava açılamayacağından davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulduğu, mahkemece bozma ilamına uyularak davanın usulden reddine dair verilen kararın kesinleştiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce, önceki dosyada rapor hazırlayan bilirkişi kurulundan 04.12.2015 günlü ek rapor alınarak dosyala kazandırılmıştır. Rapor, delillerin değerlendirilmesi kısmunda değerlendirilmiş olup, ayrıca özetlenmesine gerek görülmemiştir.
Talep konusu istemin hizmet sözleşmesinden kaynaklanması ve alacağın 10 yıllık zamanaşımına tabi olması nedeniyle davanın zamanaşımına uğramadığı görülmüştür.
Taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin kesintiye konu olan cezai işleme dayanak olan 16.1.1.9 maddesisinde; “Teknik Şartnamenin 3.7. maddesi esasları dahilinde okuyucu personelin yaptığı okuma miktarı aylık olarak değerlendirildiğinde okuyucu kodu başına günlük ortalamanın 500 (beş yüz) adeti geçtiğinin tespiti halinde yapılan fazla okuma adetine uygulanacak cezai müeyyidenin tespitinde, İhale dokümanı eki Yapılacak İşler ve Poz Açıklamaları listesinde belirtilen “P1” pozundaki teklif fiyatın 5 (beş) katı esas alınacaktır” düzenlenmesi bulunmaktadır. Teknik Şartnamenin 3.7 maddesinde ise; “Okuma işlemi kalitesinin yüksek tutulması amacıyla, yapılan okumalar aylık okuma üzerinden değerlendirildiğinde okuyucu kodu başına günlük ortalama en fazla 500 (beşyüz) adet olacaktır. Yüklenici iş programına göre endeks tespiti yapılacak müşteri adedi için her gün kaç tane okuyucu eleman istihdam edeceğini belirleyerek programı aksatmadan kesintisiz hizmet verecektir. İdare tarafından bir okuyucunun günlük okuma adetleri değiştirilebilecektir.” düzenlemesi bulunmaktadır. Bu durumda taraflar arasındaki sözleşme uyarınca aylık toplam okuma adedinin günlük ortalamasının 500 adeti geçmesi durumunda sözleşme uyarınca cezai şart uygulanacaktır. Bu kapsamda, davalıca düzenlenen cezai şart miktarı sözleşme ve ekine uygun düzenlenmiştir.
Ancak, okuma kodlarının idare tarafından geç verilmesinin sözleşmeye etkisi ile sözleşme süresince, okumanın bilgisayarla yapılması ve idare tarafından bu durumun anında tespit edilebilmesi nedeniyle sözleşmenin anılan maddesinin eylemli olarak değiştirilip değiştirilmediği, ifanın kabulü sırasında cezai şartın saklı tutulmayarak ifanın çekincesiz kabulünün cezaya etkisi, idarenin sayaç okuyan kişi sayısı ile verdiği sayaç okuma kodu sayısını bilmesine rağmen bu durumun sözleşme süresince düzenlenen ara hakedişlerde dikkate alınmayıp son hakedişte dikkate alınmasının dürüstlük kurallarına aykırı olup olmadığı ile son hakedişin hizmet işleri genel şartnamesinin 43.maddesine uygun olup olmadığının değerlendirilmesi gerekir.
Cezaya konu okumaların büyük çoğunluğu 31.10.2009 tarihinden önce yapılmıştır. Bu sırada davacı yanın 15.10.2009 tarihinde istdiği okuyucu kodları idarece 30.10.2009 tarihinde verilmiştir. Davacının edimini yerine getirdiği, sözleşme ile okunması gereken sayaçların okunarak faturalandırma işleminin yapıldığı ve hizmetin verildiği sabit olup, idare tarafından ifanın eksik veya ayıplı yapıldığı savunulmamıştır. Davalı idare tarafından, sayaç okumalarına ilişkin yeterli kodların kodların geç verilmesi, aynı kodlarla okuma yapıldığının bilinmesine rağmen hakedişlerin düzenlenerek ödenmesi karşısında sözleşmenin cezaya ilişkin maddesinin taraflarca eylemli olarak değiştirildiğinin kabulü hizmet, sözleşmesinindeki edimlerin ifasının zamana yayılı olduğu gözetidiğinde zorunludur. Bunun yanı sıra, sözleşmenin ifa biçiminin davalıca benimsenerek düzenlenen hakedişlerin ödenmesi, ödeme anında ifaya ekli cezai şart niteliğinde olduğu anlaşılan ceza isteminin saklı tutulmamasına rağmen son hakedişte kesintinin yapılması TMK’nun 2-3.maddesinde düzenlenen iyiniyet kurallarına da aykırı görülmüştür. Hizmet işleri genel şartnamesinin 43.maddesinde; “kontrol teşkilatı,herhangi bir ara hakedişte, daha önce kendisi tarafından çıkarılmış eski bir hakedişe yönelik değişiklikler veya düzeltmeler yapabilir veya herhangi bir işi yetersiz görürse, bu işin bir ara hakedişten düşürmeye veya tamamen çıkarmaya yetkilidir.” düzenlemesi bulunmaktadır. Anılan maddedeki düzenleme, cezai şarta ilişkin olmayıp, hakedişe konu bir işin eksik veya ayıplı ifa edildiğinin sonradan anlaşılması nedeniyle eksik veya ayıplı kalan kısma yönelik miktarın sonraki hakedişten mahsubu veya düzenlenmiş bir hakedişten çıkarmaya yöneliktir. Bu durumda, taraflar arasında süregelen hizmet sözleşmesinin ifası sırasında davacıya gerekli sayıda okuyucu kodunun isteme rağmen süresinde verilmemesi, davacı yanın okumayı idare tarafından verilen sınırlı sayıdaki okuyucu kodunu farklı okuma elemanlarınca kullanılarak sayaçların okunduğunu bilmesi ve durumu benimsemesi, davalı idarece verilen okuyucu kodları ile sayaçların okunması halinde sözleşmenin süresinde ifasının mümkün olmaması karşısında davacının sözleşmedeki edimini davalının kusuruyla yerine getiremeyecek olması nedeniyle sözleşmenin cezaya ilişkin maddesinin taraflarca eylemli olarak değiştirildiğinin kabulünün zorunlu olduğu, bunun yanı sıra ifaya ekli ceza niteliğinde olan cezanın ara hakedişlerdeki ifanın kabulünde saklı tutulmamyarak ifanın çekincesiz kabul edildiği, davalının anılan eylemlerinden sonra hizmetin tam olarak ifasından sonra son hakedişte, önceki hakedişlerde sözleşmeyle aykırı eylemlerin bulunduğunu belirterek son hakedişten cezai şart kesintisi yapmasının iyiniyet kurallarına aykırı olduğu sonuca varılarak davacının davasının kabulü ile TBK’nun 117.maddesinde sebepsiz zenginleşme niteliğindeki miktarın ödeme tarihinden itibaren avans faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesi gerektiği anlaşılmış, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

YARGITAY 23. HUKUK DAİRESİNİN BOZMA KARARI:
Yargıtay 23. Hukuk Dairesi, “Dava, davalı yanca davacının hak edişinden yapılan kesintinin tahsili istemine ilişkindir. Taraflar arasında imzalanan 11.09.2009 tarihli sözleşmenin eki niteliğindeki Hizmet İşleri Genel Şartnamesinin 43. maddesinde “Kontrol teşkilatı, herhangi bir ara hak edişte, daha önce kendisi tarafından çıkarılmış eski bir hak edişe yönelik değişiklikler veya düzeltmeler yapabilir ve herhangi bir işi yetersiz görürse, bu işin değerini bir ara hakedişten düşürmeye veya tamamen çıkarmaya yetkilidir” hükmü yer almaktadır. Bu durumda, 7 numaralı hak edişte kesilen 134.344,80 TL ceza tutarının sözleşme ve şartname maddelerine de uygun olarak hesaplandığı anlaşıldığına göre mahkemece, davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulü doğru olmamıştır.” gerekçesiyle mahkememiz kararı bozulmuş ve yeniden yargılama yapılamak üzere dosya mahkememize gönderilmiştir.

YENİDEN YAPILAN YARGILAMA VE GEREKÇESİ:
Yargıtay 23. HD ile mahkememizin uyuşmazlık içerisine düşmesine neden olan iki hukuki konu bulunmaktadır. Bunlardan birincisi davacıya uygulanan ceza koşulunun ikinci, üçüncü ve beşinci hakedişlerde uygulanmadığı halde yedinci hakedişde uygulanmasının iyiniyet ve dürüstlük kuralları ile bağdaşıp bağdaşmayacağı; ikincisi ise taraflar arasında yapılan 11.09.2009 tarihli sözleşmenin eki niteliğindeki Hizmet İşleri Genel Şartnamesinin 43’üncü maddesinin yorumundan kaynaklanmaktadır.
Davacıya uygulanan ceza koşulunun ikinci, üçüncü ve beşinci hakedişlerde uygulanmadığı halde yedinci hakedişde uygulanmasının iyiniyet ve dürüstlük kuralları ile bağdaşıp bağdaşmayacağı konusunun hukuki incelemesi 4721 sayılı TMK m. 2 ve 3’de yer alan iyiniyet ve dürüstlük ilkelerine göre yapılmalıdır.
Davacıya uygulanan ceza koşulu davacının gerçekleştirdiği sayaç okuma faaliyetinde fazla okuma yapmasından kaynaklanmaktadır. Ancak bu fazla okuma faaliyeti davacının ikinci, üçüncü ve beşinci hakedişlerinin ödeneceği dönemde gerçekleşmiş olup ceza koşulunun uygulandığı yedinci hakediş döneminde ise ceza koşulu uygulanmasını gerektiren bir hak edişe rastlanmamıştır. Sözleşme 11.09.2009 – 10.03.2010 tarihleri arasında geçerli olmak üzere yapılmıştır. Fazla okuma yapıldığı dönemlerde yani ikinci, üçüncü ve beşinci hakedişlerin ödeneceği dönemde davalı …’nin davacı taraftan ceza koşulunun ödenmesi ya da ceza koşuluna karşın hak edişinden kesinti yapılacağına ilişkin bir bildirim yazısı davacıya 6102 sayılı TTK m. 18/III’e uygun olarak gönderilmemiştir. Bu durumun sözleşmedeki ceza koşulunun uygulanmayacağı konusunda davacı şirkette güven duygusu yaratacağı açıktır. Bu durumda davalı …’nin geçmişe dönük olarak ceza koşulu uygulaması 4721 sayılı TMK m. 2 ve 3’de yer alan iyiniyet ve dürüstlük kurallarına aykırılık oluşturur. Davalı … ancak yedinci hak ediş döneminde fazla okuma varsa buna ilişkin ceza koşulu talep edebilirdi ki yedinci hak ediş döneminde de fazla okuma tespit edilmiş değildir. Bu nedenle geçmişe dönük ceza koşulunun uygulanarak davacının hak edişlerinden kesintiye gidilmesinde hukuka uygunluk bulunmamaktadır.
Taraflar arasında yapılan 11.09.2009 tarihli sözleşmenin eki niteliğindeki Hizmet İşleri Genel Şartnamesinin 43’üncü maddesinin yorumundan kaynaklanan hukuki uyuşmazlık ise hem 4721 sayılı TMK m. 2 ve 3’de yer alan iyiniyet ve dürüstlük ilkelerine göre hem de genel işlem koşullarına göre çözüme kavuşturulmalıdır. Sözleşmenin 43’üncü maddesi; “Kontrol teşkilatı, herhangi bir ara hak edişte, daha önce kendisi tarafından çıkarılmış eski bir hak edişe yönelik değişiklikler veya düzeltmeler yapabilir ve herhangi bir işi yetersiz görürse, bu işin değerini bir ara hakedişten düşürmeye veya tamamen çıkarmaya yetkilidir” hükmünü içermektedir. Sözleşmenin bu maddesinin madde başlığı ile birlikte, Türk Medeni Kanunu ve borçlar hukuku genel ilkeleri çerçevesinde ele alınarak yorumlanması ve buna göre bir sonuca ulaşılması gerekmektedir.
Uyuşmazlığa konu Hizmet İşleri Genel Şartnamesinin 43’üncü maddesi “Hakedişlerin Düzeltilmesi” başlığını taşımaktadır. Dolayısıyla sözleşmeye bu maddenin getiriliş nedeni davalı idareye tek taraflı olarak hak edişlerde değişiklik yapma yetkisi verirken bu yetkinin düzeltme amacına yönelik olarak, dolayısıyla da hakedişlerin hesaplanmasında yapılacak hesap hatalarının düzeltilmesi için idareye düzeltme hakkı verildiği izlenimini yaratmaktadır. Aksi durumun kabulü sözleşmede davacı için öngörülen hakedişlerin hesaplanmasında davalı idareye davacı aleyhinde istediği gibi değişiklik yapma hakkı verir ki bu durum aşağıda açıklayacağımız özel hukukun genel ilkelerinin hiçbiri ile bağdaşmaz.
Davalı … davaya konu hizmet işleri ile ilgili olarak çok sayıda ihale açmakta ve çok sayıda hizmet almaktadır. Dolayısıyla davalı …’nin davacı ile yaptığı sözleşmenin benzerlerini başka hizmet alım ihaleleri içinde yapmaktadır. Bu durumda davalı …’nin davacı ile yapmış olduğu sözleşmede yer alan hükümlerin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 20’de yer alan “Genel işlem koşulları, bir sözleşme yapılırken düzenleyenin, ileride çok sayıdaki benzer sözleşmede kullanmak amacıyla, önceden, tek başına hazırlayarak karşı tarafa sunduğu sözleşme hükümleridir.” hükmüne göre genel işlem koşulu niteliğinde olduğu açıktır. Bu nedenle sözleşmenin 43’üncü maddesinin genel işlem koşulu olarak kabul edilerek yorumlanması gerekmektedir.
Davalı …’nin başka hizmet alımları için yaptığı sözleşme metinlerinin birbiriyle tamamının aynı olmaması da sözleşmedeki bu hükmün genel işlem koşulu olmasını etkilememektedir. Çünkü TBK m. 20/II’ye göre; “Aynı amaçla düzenlenen sözleşmelerin metinlerinin özdeş olmaması, bu sözleşmelerin içerdiği hükümlerin, genel işlem koşulu sayılmasını engellemez.” Bu madde hükmüne göre sözleşmelerdeki küçük farklılıklar sözleşme hükmündeki genel işlem koşullarını etkilemeyecektir.
Davacının sözleşmeyi imzalamış olması ve hatta sözleşmenin bütün maddelerini davalı … ile müzakere ederek imzalamış olması da sözleşmedeki bu hükmün genel işlem koşulu olmasına bir etki etmeyecektir. Çünkü TBK m. 20/III’e göre; “Genel işlem koşulları içeren sözleşmeye veya ayrı bir sözleşmeye konulan bu koşulların her birinin tartışılarak kabul edildiğine ilişkin kayıtlar, tek başına, onları genel işlem koşulu olmaktan çıkarmaz.” Genel işlem koşullarını dava konusu olayla ilgili en önemli ilkesi ise genel işlem koşullarının kanunla verilen izinle yapılan işlerde de uygulanacak olmasıdır. TBK m. 20/IV’e göre; “Genel işlem koşullarıyla ilgili hükümler, sundukları hizmetleri kanun veya yetkili makamlar tarafından verilen izinle yürütmekte olan kişi ve kuruluşların hazırladıkları sözleşmelere de, niteliklerine bakılmaksızın uygulanır.” …’nin kanunla verilen izinle hizmet ihalesi açıyor olması yaptığı sözlemeye koyduğu hükümlerin genel işlem koşulu olmasını engellemeyecektir.
6098 sayılı TBK m. 21’e göre; Karşı tarafın menfaatine aykırı genel işlem koşullarının sözleşmenin kapsamına girmesi, sözleşmenin yapılması sırasında düzenleyenin karşı tarafa, bu koşulların varlığı hakkında açıkça bilgi verip, bunların içeriğini öğrenme imkânı sağlamasına ve karşı tarafın da bu koşulları kabul etmesine bağlıdır. Aksi takdirde, genel işlem koşulları yazılmamış sayılır.” Davaya konu sözleşmenin 43’üncü maddesinin içeriğinin davacının menfaatine aykırı olduğu açıktır. Ancak bu maddenin uygulanmasının sonuçları hakkında açıkça davalı tarafın bilgilendirildiği konusunda bir belge dosya içerisinde bulunmamaktadır.
6098 sayılı TBK m. 22’ye göre; “Genel işlem koşullarında yer alan bir hüküm, açık ve anlaşılır değilse veya birden çok anlama geliyorsa, düzenleyenin aleyhine ve karşı tarafın lehine yorumlanır.” Davaya konu sözleşmenin 43’üncü maddesinin madde başlığı yukarıda da açıkladığımız gibi “Hakedişlerin Düzeltilmesi” başlığını taşımaktadır. Dolayısıyla sözleşmeye bu maddenin getiriliş nedeni davalı idareye tek taraflı olarak hak edişlerde değişiklik yapma yetkisi verirken bu yetkinin düzeltme amacına yönelik olarak, dolayısıyla da hakedişlerin hesaplanmasında yapılacak hesap hatalarının düzeltilmesi için idareye düzeltme hakkı verildiği izlenimini yaratmaktadır. TBK m. 21’e göre sözleşmenin 43’üncü maddesinin sonuçları hakkında davacı tarafın bilgilendirilmemiş olması ve aynı yasa m. 22’ye göre de sözleşmenin yorumlanmasında birden çok anlama gelebilecek durumun ortaya çıkmış olması birlikte değerlendirildiğinde sözleşmenin 43’üncü maddesinin davacı aleyhine yorumlanması hukuken mümkün değildir.
Sözleşmenin 43’üncü maddesinin mevcut haliyle davalı …’ye hiç bir haklı sebep göstermeksizin “herhangi bir işi yetersiz görmek” gibi soyut bir gerekçeyle davacının hakedişlerinde değişiklik yapma hakkının verilmesi 4721sayılı Türk Medeni Kanunu m. 2 ve 3’deki iyiniyet ve dürüstlük kuralları ile de bağdaşmaz. Bu gerekçelerle Yargıtay’ın davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulü doğru olmamıştır yönündeki bozma kararına karşı mahkememizin önceki kararında direnilerek davanın kabulüne yönelik olarak aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Yargıtay 23.HD’nin 2016/3912 Esas, 2018/5895 Karar ve 17/12/2018 tarihli kararına karşı direnilmesine,
2-Davanın KABULÜNE,
3-134.344,80-TL alacağın ödeme tarihi olan 21/12/2010 tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davalı harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, davacı tarafından yatırılan toplam 2.326,08-TL (27,70-TL BVH, 4,10-TL VH, 2.294,28-TL PH) harcın hüküm kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,
5-Bozmadan yazılan 16/04/2016 tarihli, 2015/29 Harç Numaralı Harç Tahsil Müzekkeresinde belirtilen harcın tahsil edilmiş ise davalıya iadesi için müzekkere yazılmasına, tahsil edilmemiş ise iptal edilmesi için ilgili vergi dairesine yazı yazılmasına,
6-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 16.712,76-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
7-Davacı tarafından yapılan 229,80-TL’nin (229,80-TL Tebliğ ve Posta,) yargılama giderinin davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
8-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayarak artan gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 15 gün içinde Yargıtay Kanun Yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip …

Hakim …
¸