Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/496 E. 2020/916 K. 23.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2019/496
KARAR NO:2020/916

DAVA:İtirazın İptali
DAVA TARİHİ:30/07/2019
KARAR TARİHİ:23/12/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVACININ TALEBİ:
Davacı … A.Ş. vekili verdiği dava dilekçesinde, 11.08.2018 tarihinde davalı …’nin açtığı ihale sonucunda alt yapı çalışması yapan diğer davalılar … … A.Ş. ve … … A.Ş.’nin … İşletme Müdürlüğü sahasında bulunan alt yapı tesislerine zarar verildiğini, zararın giderilmesi davalılardan …’ye 27.06.2018 tarihinde yazı gönderildiğini, ancak zararın giderilmemesi üzerine …. İcra Dairesinin … sayılı dosyasından icra takibi başlattıklarını, takibe davalıların itiraz etmesi üzerine de itirazın iptali davası açtıklarını belirtmiştir.
DAVALILARIN TALEBİ:
Davalılar … … A.Ş. ve … … A.Ş. vekili verdiği cevap dilekçesinde, olay tarihinde kendilerinin çalışmadığını, … İnşaat isimli başka bir firmanın çalıştığını belirterek husumet itirazında bulunmuştur. Zarar olarak yapılan hesaplamanın fahiş miktarda olduğunu, zarar gören alt yapının usulüne uygun şekilde inşa edilmediğini, dolayısıyla zararın meydana gelmesinde davacının da kusurunun bulunduğunu belirterek açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili verdiği cevap dilekçesinde, öncelikle görev itirazında bulunmuş ve davanın idare mahkemesinde açılması gerektiğini belirtmiştir. Davanın zamanaşımına uğradığını belirterek zamanaşımı defini ileri sürmüştür. Davaya yüklenici firmanın verdiği zararın neden olduğunu belirterek husumet itirazında bulunmuştur. Davanın esasına yönelik olarak da kusur durumunun araştırılmasını, kendi alt yapı tesisinin üzerine başka alt yapı tesisi yapılamayacağını, bu nedenle de davanın haksız ve kötüniyetle açıldığını belirterek reddini talep etmiştir.
DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ:
Dava 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 49’a göre haksız fiil nedeniyle meydana gelen zarar nedeniyle başlatılan icra takibine itiraz nedeniyle 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu m. 67’ye göre itirazın iptali davasıdır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Davacı taraf, …. İcra Dairesinin … sayılı dosyasını, hasar tespit tutanaklarını, tanık beyanlarını ve bilirkişi incelemesini delil olarak sunmuştur.
Davalılar … … A.Ş. ve … … A.Ş., …. İcra Dairesinin … sayılı dosyasını, hasar tespit tutanaklarını, tanık beyanlarını, yemin delilini, keşif ve bilirkişi incelemesini delil olarak sunmuştur.
Davalı …, diğer davalı ile yaptığı sözleşmeyi, tanık beyanlarını, keşif ve bilirkişi incelemesini delil olarak sunmuştur.
Dava 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 49’a göre haksız fiil nedeniyle meydana gelen zarar nedeniyle başlatılan icra takibine itiraz nedeniyle 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu m. 67’ye göre itirazın iptali davasıdır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun “Dava Şartı Olarak Arabuluculuk” başlıklı 5/A maddesine göre; “Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” mahkememizde açılmış olan davanın bu yasa kapsamında arabuluculuk dava şartına bağlı olduğu anlaşılmakla arabuluculuk son tutanağının dosyaya sunduğu anlaşılmakla davalıların görev ve husumet itirazları ile zamanaşımı defilerinin incelenmesine geçilmiştir.
Davalı … vekili görev itirazında bulunmuş ve davaya idare mahkemesinde bakılması gerektiğini savunmuştur. Meydana gelen olayın 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 49 kapsamında …’nin yaptığı ve özel hukuk hükümlerine bağlı ihale sözleşmesine göre ifası yapılan alt yapı çalışmaları esnasında meydana gelen bir haksız fiil olması nedeniyle adli yargının görev alanına giriyor olması nedeniyle görevsizlik itirazının reddine karar verilmiştir.
Davalı … zarara yüklenici olan diğer davalılar … … A.Ş. ve … … A.Ş.’nin neden olduğunu bu nedenle de husumetin kendilerine yöneltilemeyeceğini ileri sürerek husumet itirazında bulunmuştur. Meydana gelen olay …’nin açtığı alt yapı ihalesi sonucunda imzalanan sözleşmenin ifası esnasında meydana geldiğinden sözleşmenin ifasından meydana gelen zararlarda sözleşmenin tarafı konumunda olanların müşterek sorumluluklarının bulunması nedeniyle husumet itirazının da reddine karar verilmiştir.
Davalılar … … A.Ş. ve … … A.Ş.’nin olay tarihinde kendilerinin çalışmadığını, … İnşaat isimli başka bir firmanın çalıştığını belirtmeleri üzerine davalı …’ye yazı yazılarak olay tarihinde zararın meydana geldiği bölgede hangi şirketin faaliyette bulunduğu sorulmuş gelen yazı cevabında davalı şirketlerin çalıştığı bildirilmesi üzerine de davalılar … … A.Ş. ve … … A.Ş.’nin husumet itirazının reddine karar verilmiştir.
Davalı … ve davalılar … … A.Ş. ve … … A.Ş. zamanaşımı definde bulunmuş olup meydana gelen olay 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 49 kapsamında haksız fiil olması nedeniyle aynı yasanın 72’inci maddesine göre iki yıllık zamanaşımı süresine bağlıdır. Dava konusu olay 01.06.2017 tarihinde gerçekleşmiş, dava konusu olay için hukuki yolların başlatılması için davacı şirket makamları tarafından olur 27.09.2018 tarihinde verilmiştir. İcra takibi ise 13.11.2017 tarihinde yapılmıştır. Dolayısıyla davalı … yönünden iki yıllık zamanaşımı süresi dolmamıştır. Diğer davalılar yönünden ise zamanaşımı süresi zararın doğduğu tarih olan 11.08.2018 tarihinde başlamış olup icra takip tarihine göre iki yıllık zamanaşımı süresi dolmadığından zamanaşımı definin reddine karar verilmiştir.
Davacı taraf zararın giderilmesi için davalılardan …’ye 27.09.2018 tarihinde yazı göndererek tazminat talebinde bulunmuş ve 6098 sayılı TBK m. 117’ye göre davalı …’den faiz isteme hakkı bulunmaktadır.
Davalılar … … A.Ş. ve … … A.Ş.’nin davacıya ait alt yapıya zarar verdiği konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Bu nedenle 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 49’da ki haksız fiil hükümlerine göre meydana gelen zarardan hukuken sorumludur. Diğer davalı … ise davalılar … … A.Ş. ve … … A.Ş.’nin yüklenici olduğu alt yapı işinin ihale edeni dolayısıyla asıl işveren konumunda olup meydana gelen zararın gerçekleşmesine neden olan sözleşmesel ilişkinin tarafı konumundadır. Bu nedenle meydana gelen zarardan müştereken ve müteselsilen sorumluluğu bulunmaktadır.
Meydana gelen olayda zarar miktarının ve tarafların müterafik kusurunun bulunup bulunmadığının tespit için 6100 sayılı HMK m. 266’ya göre bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiştir. Hazırlanan 22.09.2020 tarihli bilirkişi raporunda meydana gelen zararın 47,24 TL olduğu, davacı şirketin müterafik kusurunun tespit edilemediği, onarımın yapılması esnasında davacı kurumun kendi personelini çalıştırması nedeniyle işçilik ücreti talep edemeyeceği, yürürlükte bulunan mevzuat gereği de dağıtılamayan enerji bedelinin, eşik kesinti süre aşım bedeli ve etüd koordinasyon bedeli adı altında ki giderlerin istenemeyeceği tespit edilmiştir.
Bilirkişi raporunun hazırlanmasından sonra davacı şirket meydana gelebilecek arız ave zararların giderilmesi için hizmet alım sözleşmesi yaptıklarını belirterek, dosyaya hizmet alım sözleşmesi örneğini sunmuş ve işçilik ücretinin hesaplanması için ek rapor hazırlanması talebinde bulunmuştur. Sözleşmenin 01.02.2018 tarihinde yürürlüğe girdiği ve bir yıllık olduğu, davanın ise 30.07.2019 tarihinde açıldığı anlaşılmakla hizmet alım sözleşmesinin bir yıl uzayıp uzamadığının ya da 2019 yılı için başka bir hizmet alım sözleşmesi yapılıp yapılmadığının tespiti için davacı kuruma yazı yazılmıştır. Gelen yazı cevabında 2019 yılı için ayrı sözleşme yapıldığı bildirilmiş ve 2019 yılı için yapılan sözleşme de dosyaya sunulmuştur. 6100 sayılı HMK m. 318’e göre; “Taraflar dilekçeleri ile birlikte, tüm delillerini açıkça ve hangi vakıanın delili olduğunu da belirterek bildirmek; ellerinde bulunan delillerini dilekçelerine eklemek ve başka yerlerden getirilecek belge ve dosyalar için de bunların bulunabilmesini sağlayan bilgilere dilekçelerinde yer vermek zorundadır.” Davacı taraf davalılar aleyhine başlattığı icra takibine konu alacak içinde işçilik ücretinin de olduğunu belirtmesine karşın işçilik ücretini hizmet alım sözleşmesi kapsamında başka bir şirkete ödeme yaparak ödediklerini kanıtlamak için davayı açarken dava dilekçeleri ekinde sözleşme örneğin delil olarak dosyaya sunmaları gerekirken bu yükümlülüklerini yerine getirmemişlerdir. Söz konusu hizmet alım sözleşmesi delilinin delil sunma süresi geçtikten sonra dosyaya sunulması ancak 6100 sayılı HMK m. 145’de yer alan “Taraflar, Kanunda belirtilen süreden sonra delil gösteremezler. Ancak bir delilin sonradan ileri sürülmesi yargılamayı geciktirme amacı taşımıyorsa veya süresinde ileri sürülememesi ilgili tarafın kusurundan kaynaklanmıyorsa, mahkeme o delilin sonradan gösterilmesine izin verebilir.” hükmüne göre geçerli olabilir. Ancak söz konusu hizmet alım sözleşmesi delilinin davanın açıldığı tarihte dava dosyasına sunulamamasının davacının kusurundan ileri gelmediğine ilişkin bir delil ya da bilgi dosyada bulunmadığından mahkememizce dikkate alınmamıştır. Bu gerekçelerle davanın kısmen kabulüne yönelik olarak aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
Davaya konu alacağın tespiti yargılamayı gerektirdiğinden alacak likit nitelikte bulunmamaktadır. Bu nedenle davacı lehine icra inkâr tazminatına hükmedilmemiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın kısmen kabulü ile …. İcra Dairesi’nin … sayılı takip dosyasına, davalının itirazının kısmen iptali ile takibin 47,24-TL üzerinden aynı koşullarla devamına,
2-Fazlaya ilişkin istemin reddine,
3-Alacak likit olmadığından davacı vekilinin %20 icra inkar tazminatı talebinin reddine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesap olunan 54,40-TL karar harcının peşin alınan 44,40-TL harçtan mahsubu ile eksik 10,00-TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
5-Davacı tarafından yargılama esnasında yapılan toplam 1.084,00-TL ( 700,00-TL BK ücreti, 384,00TL tebliğler ve posta ) yargılama giderinin davadaki kabul ve red oranına göre takdiren hesaplanan 40,78-TL’nin davalılardan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
6-Ayrıca davacı tarafından dava açılırken yatırılan toplam 95,20-TL ( 44,40-TL BH, 44,40-TL PH, 6,40-TL VH ) harcın davalılardan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
7-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 47,24-TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak, DAVACIYA VERİLMESİNE,
8-Davalı … tarafından yargılama esnasında yapılan toplam 69,20-TL ( tebliğler ve posta) yargılama giderinin davadaki kabul ve red oranına göre takdiren 66,60-TL’nin davacıdan alınarak, DAVALI …’YE VERİLMESİNE,
9-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 1.208,52-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak, DAVALILARA VERİLMESİNE,
10-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayarak artan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, Davacı vekili Av…. ile Davalı … ve … vekili Av….’in yüzüne karşı miktar itibari ile kesin olmak üzere karar verildi.
23/12/2020

Katip ,,,

Hakim ,,,