Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/493 E. 2021/123 K. 17.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2019/493
KARAR NO:2021/123

DAVA:İTİRAZIN İPTALİ
DAVA TARİHİ:30/07/2019
KARAR TARİHİ:17/02/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVACININ TALEBİ:
Davacı … A.Ş. vekili verdiği dava dilekçesinde, 11.08.2018 tarihinde davalı …’nin açtığı ihale sonucunda alt yapı çalışması yapan diğer davalı … A.Ş.’nin ve …A.Ş.’nin … Müdürlüğü sahasında bulunan alt yapı tesislerine zarar verildiğini, zararın giderilmesi için her üç davalıya da yazı gönderildiğini, ancak zararın giderilmemesi üzerine …. İcra Dairesinin … sayılı dosyasından icra takibi başlattıklarını, takibe davalı tarafın itiraz etmesi üzerine de itirazın iptali davası açtıklarını belirtmiştir.
DAVALILARIN TALEBİ:
Davalılar … A.Ş.’nin ve …A.Ş.’nin vekili verdiği cevap dilekçesinde, olayın olduğu 11.08.2018 tarihinde alt yapı çalışmasını … isimli firmanın yaptığını kendilerinin çalışma yapmadığını, zarar olarak yapılan hesaplamanın fahiş miktarda olduğunu, zarar gören alt yapının da usulüne uygun şekilde inşa edilmediğini, dolayısıyla zararın meydana gelmesinde davacının da kusurunun bulunduğunu, kendilerinin aldıkları ihalede meydana gelebilecek zararlara karşı sigorta yaptırdıklarını, … A.Ş. ve … A.Ş.’nin davaya ihbar edilmesini belirterek açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili verdiği cevap dilekçesinde, öncelikle görev itirazında bulunmuş ve davanın idare mahkemesinde açılması gerektiğini belirtmiştir. Davalı … hak düşürücü süre itirazında ve zamanaşımı definde bulunmuştur. Davaya yüklenici firmanın verdiği zararın neden olduğunu belirterek husumet itirazında bulunmuştur. Davanın esasına yönelik olarak da davacı şirketin kusur durumunun da araştırılması gerektiğini, talep edilen zarar miktarının bu nedenle de fazla olduğunu davanın haksız ve kötüniyetle açıldığını belirterek reddini talep etmiştir.
DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ:
Dava 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 49’a göre haksız fiil nedeniyle meydana gelen zarar nedeniyle başlatılan icra takibine itiraz nedeniyle 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu m. 67’ye göre itirazın iptali davasıdır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Davacı taraf, …. İcra Dairesinin … sayılı dosyasını, hasar tespit tutanaklarını, tanık beyanlarını ve bilirkişi incelemesini delil olarak sunmuştur.
Davalılar … A.Ş.’nin ve …A.Ş. tanık beyanlarını, keşif ve bilirkişi incelemesini delil olarak sunmuştur.
Davalı …, tanık beyanlarını, keşif ve bilirkişi incelemesini delil olarak sunmuştur.
Dava 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 49’a göre haksız fiil nedeniyle meydana gelen zarar nedeniyle başlatılan icra takibine itiraz nedeniyle 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu m. 67’ye göre itirazın iptali davasıdır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun “Dava Şartı Olarak Arabuluculuk” başlıklı 5/A maddesine göre; “Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” mahkememizde açılmış olan davanın bu yasa kapsamında arabuluculuk dava şartına bağlı olduğu anlaşılmakla arabuluculuk son tutanağının dosyaya sunduğu anlaşılmakla davalıların görev ve husumet itirazlarının incelenmesine geçilmiştir.
Davalı … vekili görev itirazında bulunmuş ve davaya idare mahkemesinde bakılması gerektiğini savunmuştur. Meydana gelen olayın 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 49 kapsamında …’nin yaptığı ve özel hukuk hükümlerine bağlı ihale sözleşmesine göre ifası yapılan alt yapı çalışmaları esnasında meydana gelen bir haksız fiil olması nedeniyle uyuşmazlığın adli yargının görev alanına girdiği anlaşılmakla görevsizlik itirazının reddine karar verilmiştir.
Davalı … zarara yüklenici olan diğer davalılar … A.Ş.’nin ve …A.Ş.’nin neden olduğunu bu nedenle de husumetin kendilerine yöneltilemeyeceğini ileri sürerek husumet itirazında bulunmuştur. Meydana gelen olay …’nin açtığı alt yapı ihalesi sonucunda imzalanan sözleşmenin ifası esnasında meydana geldiğinden sözleşmenin ifasından meydana gelen zararlarda sözleşmenin tarafı konumunda olanların müşterek sorumluluklarının bulunması nedeniyle husumet itirazının da reddine karar verilmiştir.
Davalı …’nin hak düşürücü süre ve zamanaşımı defi bulunmakta olup, haksız fiillerde 6098 sayılı TBK hak düşürücü süre düzenlememiş olduğundan hak düşürücü süre itirazının reddine karar verilmiştir. 6098 sayılı TBK m. 72’ye göre haksız fiillerde zamanaşımı süresi iki yıl olup dava konusu olayın gerçekleştiği 11.08.2018 ile davanın açıldığı 30.07.2019 tarihleri arasında iki yıllık zamanaşımı süresi dolmadığından davalı …’nin zamanaşımı definin reddine karar verilmiştir.
Davalılar … A.Ş.’nin ve …A.Ş. olayın meydana geldiği 11.08.2018 tarihinde alt yapı çalışmasını … isimli firmanın yaptığını, kendilerinin çalışma yapmadığını belirterek husumet itirazında bulunmuşlardır. Bu nedenle davalı …’ye yazı yazılarak olayın meydana geldiği 11.08.2018 tarihinde alt yapı çalışmasını hangi şirketlerin yaptığının mahkememize bildirilmesi istenilmiştir. Davalı …’den gelen yazı cevabında olayın meydana geldiği11.08.2018 tarihinde alt yapı çalışmasını davalılar … A.Ş.’nin ve …A.Ş.’nin gerçekleştirdiği bildirilmiştir.
Davalılar … A.Ş.’nin ve …A.Ş.’nin davacıya ait alt yapıya zarar verdiği konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Bu nedenle 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 49 da ki haksız fiil hükümlerine göre meydana gelen zarardan hukuken sorumludur. Diğer davalı … ise davalılar … A.Ş.’nin ve …A.Ş.’nin yüklenici olduğu alt yapı işinin ihale edeni dolayısıyla asıl işveren konumunda olup meydana gelen zararın gerçekleşmesine neden olan sözleşmesel ilişkinin tarafı konumundadır. Bu nedenle meydana gelen zarardan müştereken ve müteselsilen sorumluluğu bulunmaktadır.
Davacı şirketin meydana gelen zararda sorumluluğunun ve kusurunun bulunup bulunmadığının tespiti ve davalılardan talep ettiği tazminat miktarının tespiti için 6100 sayılı HMK m. 266’ya göre bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş ve dosya inşaat mühendisi bilirkişiye ve elektrik elektronik mühendisi bilirkişiye verilmiştir. Hazırlanan 07.12.2020 tarihli bilirkişi raporunda müterafik kusur olmadığı, davacı şirkete ait alt yapıdaki kabloların usulüne uygun yapılmadığına ilişkin bir delil bulunmadığı, hasar için toplam zararın 123,17 TL olduğu, davacının kendi personelini çalıştırması nedeniyle işçilik ücreti talep edemeyeceği tespit edilmiştir.
Davacının davalılardan talep ettiği elektrik tüketim bedeline ilişkin olarak bilirkişi raporunda bir tespit bulunmamakla birlikte Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin bu konuya ilişkin olarak “Hukukumuzda gerçek zarar ilkesi geçerlidir. Zarar gören ancak haksız fiil nedeniyle uğradığı gerçek zararını haksız fiil sorumlusundan isteyebilir. Tüketilmeyen elektrik, santrallerde otomatik olarak üretilmeyip ancak kullanıldığı anda üretilerek enerji nakil hatları üzerinden dağıtılan bir enerji türüdür. Kullanılan enerji miktarı günün değişik saatlerinde farklı olduğundan, kesinti (ınkıta) süresi belirlenemez ve bu nedenle de satılamayan enerji bedeline hükmedilemez. Anılan yön gözetilmeden satılamayan enerji bedeli için hesaplanan miktarında hüküm altına alınması usul ve yasaya aykırı olduğundan kararın bozulması gerekmiştir.” (Yargıtay 7. HD 2011 / 4907 Esas; 2012 / 3324 Karar; 10.05.2012 Tarih) tespitine göre tüketilmeyen elektrik bedelini davacı tarafın talep edemeyeceğine karar verilmiştir. Bu gerekçelerle davanın kısmen kabulüne yönelik olarak aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
Alacağın likit olmaması ve yargılama esnasında yapılan bilirkişi incelemesi ile gerçek zararın tespit edilmesi nedeniyle davacının icra inkâr tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın kısmen kabulü ile …. İcra Dairesi’nin … sayılı takip dosyasına, davalının itirazının kısmen iptali ile takibin 123,17-TL üzerinden aynı koşullarla devamına,
2-Fazlaya ilişkin istemin reddine,
3-Asıl alacak likit olmadığından icra inkar tazminatı talebinin reddine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesap olunan 59,30-TL nispi karar harcının peşin alınan 44,40-TL harçtan mahsubu ile eksik 14,90-TL harcın davalılardan alınarak HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
5-Davacı tarafından yargılama esnasında yapılan toplam 1.784,00-TL ( 1.400,00-TL BK ücreti, 384,00-TL tebliğler ve posta ) yargılama giderinin davadaki kabul ve red oranına göre takdiren hesaplanan 78,73-TL’nin davalılardan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
6-Ayrıca davacı tarafından dava açılırken yatırılan toplam 95,20-TL (44,40-TL BH, 44,40-TL PH, 6,40-TL VH ) harcın davalılardan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
7-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 123,17-TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak, DAVACIYA VERİLMESİNE,
8-Davalı … tarafından yargılama esnasında yapılan toplam 75,00-TL tebliğler ve posta yargılama giderinin davadaki kabul ve red oranına göre takdiren 71,69-TL’nin davacıdan alınarak, davalı …’ye verilmesine,
9-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 2.667,77-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak, DAVALILARA VERİLMESİNE,
10-Arabuluculuk görüşmelerinde arabulucu olarak atanan Başak Şahin’e 1.320,00-TL ödeme yapılmasına karar verildiği, ödemenin suçüstü ödeneğinden ödendiği anlaşıldığından 1.320,00-TL arabuluculuk ücreti’nin 6325 sayılı hukuk uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu madde 18/A-13’a göre davadaki red ve kabul oranına göre hesaplanan 58,25-TL’nin davalılardan, 1,261,75-TL’nin davacıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
11-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayarak artan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı miktar itibari ile kesin olmak üzere karar verildi. 17/02/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır