Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/440 E. 2021/405 K. 29.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2019/440
KARAR NO:2021/405

DAVA:Tazminat
DAVA TARİHİ:20/09/2011

…. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NİN
… ESAS, … KARAR SAYILI BİRLEŞEN DOSYASI

DAVA:Tazminat
DAVA TARİHİ:17/06/2020
KARAR TARİHİ:29/04/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkili … A.Ş.nin davalı … Ltd. ile akdettiği 1.5.2006 tarihli akaryakıt bayilik sözleşmesi ve 2.5.2006 tarihli protokol ve bayilik sözleşmesinin mütemmim cüzü olan resen taahhütnamenin 2.5.2006 tarihinde imzalandığını; taahhüt ettiği miktarda mal satın alamama halinde cezai şart ödemeyi kabul eden bayiinin yüklendiği mal alım miktarında satın alma yapmadığı için bayilik sözleşmesini ve taahhütnameyi ihlal ettiğini, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere müvekkilinin beyaz ürün kâr mahrumiyetinden kaynaklanan 10.000 USD cezaî şart bedelinin fiili ödeme tarihindeki kur üzerinden TL karşılığının bankaların USD’ye uyguladıkları en yüksek ticarî faizi ile tahsilini, yargılama ücretleri ve vekalet ücretinin davalıya yüklenmesini istemiştir.
Davalı … Ltd. vekili cevap dilekçesinde özetle, davacı ile müvekkilinin 1.5.2006 tarihli sözleşme imzalandığını ve sözleşme gereğince ve ticarî ilişki süresince müvekkilinin davacıdan mal aldığını ve davaya konu yıllık kararlaştırılan tonaj taahhütlerinin hiçbir zaman yürürlüğe girmediğini ve uygulanmamasına rağmen davacı tarafından her yıl ticarî faaliyete devam edilerek ticarî yarar sağlandığını, bayilik ilişkisinin Rekabet Kurulu kararları gereğince normal süresinden önce sona ermesi ile davacının uygulanmayan hükme dayanarak haksız ve hukuka aykırı dava açtığını, tüm ürünlerin davacıdan alınmasına rağmen taahhüdün yerine gelmesinin imkânsız olduğunun belli olduğunu, satış taahhüdünün ifasının imkansız olduğunu, kabul anlamına gelmemek üzere cezaî şartın fahiş olduğunu ve davacının tonaj hesaplarının fahiş ve kötüniyetli olduğunu, ayrıca yine davacının zorlaması ile davacının organik bağ içinde olduğu Rekabet Kurulu kararı ile kesinleşen Yıldırım Gaz ile anlaşıldığını ve davacının prim alma sisteminin bu şekilde devam ettiğini, diğer yandan davacı ile sözleşme imzalandıktan sonra müvekkilinin 10 ay kapalı olduktan sonra faaliyete başladığını ve bu durumun davacı tarafından bilinmesine rağmen dava açılmasının ayrıca kötüniyetli olduğunu, davanın reddini, yargılama ücretleri ve vekalet ücretinin davacıya yüklenmesini istemiştir.
Mahkememizce tarafların delilleri toplanmış, talimatla davalının mukim olduğu … Asliye Hukuk Mahkemesinden alınan 10.09.2012 tarihli raporda, davalının davacıdan ilk beyaz ürün alımının lisans tarihinden bir gün sonra 12.4.2007 tarihinde başladığı, sözleşme süresi 5 yılda toplam 7.730,253 ton beyaz ürün alımı gerçekleştiği, toplamda 13.269,747 ton eksik alım yapıldığı ve davalı kayıtlarına göre toplam 398.092,40 USD cezai şart oluştuğu, ilk yıl davalının hiç alım yapmadığı ve davacının da bu yıla dair cezai şart talebinin bulunmadığı görüşü bildirilmiştir. Takiben bilirkişi incelemesi için heyet oluşturulmuş ve alınan 21.11.2013 tarihli raporda, davalının taahhütnamedeki tonaj satın alma taahhüdünü yerine getirmeyerek akdi ihlal ettiği, davacının cezaî şart tazminatı talep etme hakkından zımnen feragat ettiğinin kabulüne olanak bulunmadığı, taraflar arasındaki sözleşmenin rekabet yasağı kapsamında değerlendirilmesi yönündeki savunmanın yerinde olmadığı, davalının ticari defterlerine göre eksik alım nedeni ile ödenmesi gereken cezai şart tutarının 398.092,60 USD iken davalının ticari defterlerinin usule uygun tutulmaması nedeniyle davacı defterlerine göre hesaplanan 396.006,60 USDlik cezai şartın ödenmesi gerektiği, davalı şirketin faaliyet konusu ve yapmış olduğu ciro birlikte dikkate alındığında sözleşmede öngörülen cezai şart miktarının fahiş olmadığı görüşü bildirilmiştir.
Her ne kadar sözleşmelerde yer alan cezaî şartın varlığına rağmen, öncelikle sözleşme hükümlerinin uygulanması gerekmekte ise de, taraflar arasındaki uyuşmazlıkta somut davanın varsa farklı özelliklerinin göz önünde tutulması gerekmektedir. Davalı taraf, 1.5.2006-1.5.2007 döneminde 3.886,654 m3, 1.5.2007-1.5.2008 döneminde 2.002,872 m3, 1.5.2008-1.5.2009 döneminde 1.681,116 m3, 1.5.2009-1.5.2010 döneminde 2.778,586 m3, 1.5.2010-1.5.2011 döneminde 2.850,992 m3 eksik mal satın almasına rağmen davacı şirketin akdi feshedip cezai şart talep etmeyi tercih etmeksizin sözleşmeyi sürdürmeyi tercih etmesi nedeniyle cezai şartı talep hakkından zımnen feragat ettiği ve akdi bu hali ile sürdürmeyi tercih ettiği, sözleşmenin yürürlükte kaldığı süre içinde davalının eksik alımının yıllarca sürmesine rağmen eksik alıma rağmen ticari menfaatini satışa ve ticari ilişkiye devamda gören davacının artık sonradan davalı şirkete geriye dönük yıllara ilişkin cezai şart talebi, sözleşmedeki cezai şart hükmünün varlığına rağmen açıklanan gerekçelerle hukuken himaye edilememekte ve aksi yöndeki bilirkişi raporuna bu nedenle itibar edilememekte olup, belirtilen sebeple davacının talebi kabul edilememiş olup davanın reddine karar verilmiş davacı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay ….Hukuk Dairesi ‘nin 2014/… E – 2015/… K sayılı ve 10/02/2015 tarihli bozma ile ” Taraflar arasındaki 01.05.2006 tarihli 5 yıl süreli bayilik sözleşmesi 01.05.2011 tarihinde sona ermiştir. Davacı, 20.09.2011 tarihinde eksik alınan ürünler için cezai şart istemiyle bu davayı açmıştır. Taraflar arasındaki sözleşmenin eki olan 02.05.2006 tarihli taahhütnamede “…cezai şartı ilgili olduğu yılın sonu itibariyle ALPET’ in kayıtlarına göre tespit edilecek eksik satış miktarlarından hesap edebileceğinizi ve hesap edilen cezai şart tutarını, takip eden yılın Ocak ayı içerisinde herhangi bir ihtar ve hükme hacet kalmaksızın… ödemeyi kabul ederim” düzenlemesi bulunmaktadır. Davacı ihtirazi kayıt koymadan her yıl davalıya ürün vermesi nedeniyle ilk 4 yıl için eksik ürün bakımından cezai şart isteyemez ise de, son yıl için taahhütnamenin bu hükmü dikkate alınarak cezai şart isteminde bulunabilir. Mahkemece bu yönden, sözleşme hükümleri uyarınca bilirkişi incelemesi yaptırılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.” gerekçesiyle mahkememiz kararı bozulmuş ve yeni esasa kaydedilerek yargılamaya devam edilmiştir.
Davacı vekili 19.9.2016 tarihli ıslah dilekçesi ile 21.11.2013 tarihli rapora göre talep miktarını 85.529,76 TL’ye yükselttiğini beyan etmiş, daha sonra 28.12.2016 tarihli dilekçesi ile maddi hatanın düzeltilerek talep miktarını 85.529,76 USD’ye yükselttiğini beyan etmiş, ıslah dilekçeleri tebliğ ettirilerek harç tamamlattırılmıştır.
Tüm deliller ve özellikle Yargıtay bozma ilamı birlikte değerlendirildiğinde ilk 4 yıl yönünden eksik ürün nedeniyle cezai şart isteyemez ise de 2.5.2010 – 1.5.2011 tarihlerine ilişkin son yıla ait cezai şart alacağını talep edebileceği, buna göre 21.11.2013 tarihli bilirkişi heyet raporuyla yapılan hesaplamaya göre 85.529.76 USD cezai şart istenebileceği anlaşılmakla davanın kabulüne karar verilmiş, karar davalı vekilince temyiz edilmiş, Yargıtay …Hukuk Dairesi’nin 2017/… Esas – 2019/… Karar sayılı 10.04.2019 tarihli bozma ilamına göre ” Mahkemece bozma ilamına uyulmuş ise de; bozma ilamında belirtildiği şekilde son yıl için taahhütname hükmü dikkate alınarak cezai şartın tespiti açısından bilirkişi incelemesi yaptırılması yönündeki bozma gerekçesine uyulmaksızın, bozma ilamından önceki bilirkişi raporuna ve davacı tarafın ıslah dilekçesi esas alınarak, bozmadan sonra ıslah yapılamayacağına dair 04.02.1948 tarih ve 10/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararına aykırı olarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.” gerekçesi ile mahkememiz kararı bozulmuştur.
Bozulan dava dosyası mahkememize tevzi edilerek yeniden esas alınarak yargılamaya devam edilmiş, yargıtay bozma ilamına uyulmuştur.
Bilirkişiden 06/03/2020 tarihli rapor alınmış, alınan raporda ” Yargıtay … Hukuk Dairesi’nin 10.04.2019 tarih ve 2017/… Esas 2019/… karar sayılı ilamı doğrultusunda yapılan inceleme ve değerlendirme ışığında davalı yanın sözleşmenin son yılına ait 2.322,33 m3 eksik beyaz ürün alımı gerçekleştirdiği, bu anlamda eksik alınan her beher ürün içinde 30 USD cezai şart ödemeyi kabul ettiği için eksik alınan her beher beyaz ürün için 2.322,33 m3*30 USD = 69.669,90 USD cezai şart talep edebileceği, ” görüşü bildirilmiştir.
Davacı vekilinin itirazlarının değerlendirilmesi için bilirkişiden ek rapor alınmış, alınan 27/01/2021 tarihli raporda ” Yargıtay …. Hukuk Dairesi’nin 10.04.2019 tarih ve 2017/… Esas 2019/… karar sayılı ilamı doğrultusunda yapılan inceleme ve değerlendirme ışığında davalı yanın sözleşmenin son yılına ait 2.850,92 m3 eksik beyaz ürün alımı gerçekleştirdiği, bu anlamda eksik alınan her beher ürün içinde 30 USD cezai şart ödemeyi kabul ettiği için eksik alınan her beher beyaz ürün için 2.850,92 m3*30 USD = 85.527,60 USD cezai şart talep edebileceği, ” görüşü bildirilmiştir.
Tüm dosya ve yargıtay bozma ilamları hep birlikte değerlendirildiğinde, açılan dava, sözleşmeye dayalı cezai şart alacağına ilişkindir. Taraflar arasında akdedilen 01.05.2006 tarihli akaryakıt bayilik sözleşmesi kapsamında eksik mal alımı halinde davalının cezai şart ödemeyi taahhüt ettiği, daha önceki kararlarda belirtildiği üzere davacının akdi feshedip cezai şart talep edebilecekken bunun yapılmayıp ticari ilişkiye devam edildiği bu nedenle önceki yıllara dayanarak cezai şart talep etmesinin mümkün olmadığı, yargıtay bozma ilamında da belirtildiği üzere sadece son yıla ilişkin istemde bulunabileceği, bozma ilamı uyarınca mahkememizce yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda davacının son yıla ilişkin 85.527,60 USD cezai şart isteyebileceğinin tespit edilmiş olduğu, asıl davada dava açılırken 10.000 USD üzerinden davanın açılmış olması ve sonrasında yargıtay bozma ilamında bozmadan sonra ıslah yapılamayacağına ilişkin tespit sonucunda birleşen davanın açılarak bilirkişi incelemesinden sonra ıslah edilmiş olduğu, asıl davanın ve ıslah edilmiş, birleşen davanın yargıtay bozma ilamları ve yaptırılan bilirkişi incelemeleri neticesinde ispatlandığı, bu nedenle her iki davanın da kabulüne karar vermek gerektiği anlaşılmış olup aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A) Mahkememizin 2019/440 esas sayılı asıl dava dosyası yönünden açılan Davanın KABULÜNE,
10.000-USD cezai şart alacağının dava tarihi olan 20/09/2011 tarihinden itibaren bankaların Usd mevduatına uyguladıkları en yüksek ticari faiziyle birlikte fiili ödeme günündeki kur üzerinden TL karşılığının davalıdan tahsiline,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 1.229,58-TL nispi karar harcından peşin ve ıslah ile alınan 4.313,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 3.084,32 TL harcın davacıya iadesine,
3-Ayrıca, bozmadan önce verilen karar gereğince 19/09/2017 tarih, 2017/249 Harç No’lu Harç Tahsil Müzekkeresi ile davalıdan tahsil için yazılan 6.193,90-TL bakiye karar harcının tahsil edilmiş ise tahsil edildiğine ilişkin makbuz ibraz edildiğinde talep halinde DAVALIYA İADESİNE,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 4.080,00 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Asıl Dava ve Birleşen Dava birlikte yürütüldüğünden her iki davada davacı tarafından yapılan toplam 4.889,58 TL’nin ( 18,40 TL Başvurma Harcı, 2,90-TL Vekalet Suret Harcı, 1.229,58 TL Karar Harcı, 288,70 TL tebliğler, 3.350,00 TL bilirkişi ücreti) yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan ve artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine
B) Birleşen ….ATM nin … E-K sayılı dava dosyası yönünden açılan davanın KABULÜNE,
Toplam 75.527,60-USD cezai şart alacağının 59.669,90-USD sinin dava tarihi olan 17/06/2020 tarihinden itibaren, 15.857,70-USD nin ise ıslah tarihi olan 02/03/2021 tarihinden itibaren bankaların Usd mevduatına uyguladıkları en yüksek ticari faiziyle birlikte fiili ödeme günündeki kur üzerinden TL karşılığının davalıdan tahsiline,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 35.341,14-TL nispi karar harcından peşin ve ıslah ile alınan 8.943,33 TL harcın mahsubu ile bakiye 26.397,81 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 42.918,20 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Taraflarca yatırılan ve artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.29/04/2021

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …